Polikistik over sendromu ile de anne olabilirsiniz...
Çocuk sahibi olmak isteyen ancak sorun yaşayan kadınların karşısına çıkan rahatsızlıklardan biri de polikistik over sendromu. Ancak bir kadında bu hastalığın varlığından söz edebilmek için birtakım belirtilerin olması gerekiyor. Bunların ilki; adetin seyrek, geç ya da hiç olmaması. İkinci olarak da erkeklik hormonu yani androjen seviyelerinin yüksek olması. “Bu hormon kanda miktar olarak yüksek saptanabiliyor veya hormon seviyeleri normal olsa bile vücuttaki etkileri artmış olabiliyor” diyen Acıbadem International Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Prof. Dr. Murat Arslan, “Buna bağlı olarak en sık vücutta tüylenme, erkek tipi saç dökülmesi, sivilcelenme ve sesin erkek gibi kalınlaşmasına benzer belirtilere yol açabiliyor. Hastalığa ilişkin bir başka belirti de ultrason değerlendirmesi sırasında yumurtalıkların polikistik yani çok sayıda yumurta kistinin bir arada olması şeklinde gözlenmesi” diyor.
Yumurta olgunlaşmasını engelleyerek kısırlığa sebep olabiliyor
2003’te düzenlenen Avrupa Üreme Derneği toplantısında alınan Rotterdam Kriterleri’ne göre, bir kadına polikistik over sendromu tanı konulması için belirtilen bu üç bulgunun en az ikisinin saptanmış olması gerekiyor. Sağlıklı bir kadında yumurtlama ve buna bağlı düzenli adet döngüsü yılda 12 ya da 13 kez gerçekleşirken, polikistik over sendromu olan kadınların çoğunda daha seyrek yumurtlama oluyor. Yumurtası olgunlaşıp atılmayan bir kadında da gebeliğin oluşması mümkün olmuyor. Çocuğu olmadığı için kendilerine başvuranlar içerisinde yumurtlama problemi saptanan hastaların çok önemli bir kısmında bu duruma yol açan hastalığın polikistik over sendromu olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Arslan, “Eğer bu hastalarda yumurtlama geri getirilemezse gebe kalabilme olasılıkları düşüyor” diyor.
Yaşam tarzı değişikliği sorunu çözebiliyor
Doğal yollardan gebe kalamama sorunuyla başvuran bu hastalığa sahip kadınlarda, tüp bebek tedavisi genellikle ilk seçenek olmuyor. Öncesinde daha basit yöntemlerle yumurtlamanın gerçekleşmesine çalışılıyor. Tedavinin ilk aşamasında kişinin hayat tarzının değiştirildiğini, bu sayede hastanın kendiliğinden yumurtlama döngüsüne girebildiğini belirten Prof. Dr. Arslan, şu bilgileri veriyor: “Polikistik over sendromundan muzdarip kadınların önemli kısmının ortak özelliklerinden biri de kilolu olmaları. Ama zayıf olmasına rağmen, bu hastalığın görüldüğü kişiler de var. Buradaki temel problem, vücuttaki insülin seviyesinin yükselmesi. Çünkü bu hastalarda glikoz intoleransı oluyor. Glikozun yeteri kadar hücre içine alınamaması sebebiyle insülin yükseliyor. Bu tablonun da özellikle yumurtalık bölgesinde androjen seviyesini lokal olarak daha çok arttırdığı, buna bağlı yumurtlamayı bozduğu biliniyor. Dolayısıyla hastaların yaşam tarzlarını değiştirip, durumu gözlemlemek bazen tek başına yeterli olabiliyor. Vücut ağırlıklarının yüzde 5’i kadar kilo verdiklerinde hastaların önemli bir kısmında yumurtlama döngüsü geri gelebiliyor. Ayrıca glikoz intoleransı olan hastalara diyabete yönelik ilaçlar verildiğinde de yumurtlamaları düzelebiliyor.”
Tedavi hasta özelinde uygulanıyor
Bazen bu önlemlere rağmen gebe kalamayan hastalarla da karşılaşılabiliyor. Böyle bir durumda yumurtlamalarına yardımcı, ek ilaç tedavilerinden de fayda sağlanabiliyor. İlk aşamada, genellikle ağızdan alınan hap şeklinde ilaçlar kullanılıyor. Basit olarak nitelendirilen bu ilk aşamadaki ilaçlara cevap vermeyen hastalarda ise günlük iğnelerle yapılan yumurtlama tedavilerine geçmek gerekiyor. Prof. Dr. Arslan, bu hastalarda düşük dozlardan başlayıp, kademeli olarak yükselterek yumurtlama sağlanabildiğini söyleyerek, “Yumurtlama döngüsü başlamasına karşın gebe kalamayan hastaları ise bu aşamadan sonra açıklanamayan infertilite olarak tanımlıyoruz” diyor.
Aşırı yumurta gelişimi tehlikeli
Bazı hastalarda ise uygulanan tedaviye istenenden fazla yanıt alınıyor. Hastalarda aşırı yumurta gelişimine bağlı olarak yumurtalıklarda aşırı uyarılma sendromu tablosu ortaya çıkabiliyor. Dolayısıyla bu tedavilerin dikkatli uygulanması büyük önem taşıyor. Sayı olarak fazla yumurta gelişimi olan kadınlarda üçüz, dördüz hatta beşiz gibi çoğul gebeliklerle karşılaşılabiliyor. Ancak bu şekildeki çoğul gebelikler düşükle sonuçlandığından hasta yine çocuk sahibi olamıyor. Hastanın gebe kalabilmesi sağlanmış olsa bile eve çocukla birlikte dönebilmesi konusunda bir başarısızlık söz konusu oluyor.
Basit yumurtlama tedavilerine cevap alınamayan hastalarda, cevap alıp yumurtlamaları sağlansa bile gebe kalamayan hastalarda ve yukarıda da bahsedildiği gibi yumurtlama tedavilerine aşırı cevap veren hastalarda tüp bebek tedavisine geçilmesini tercih ettiklerini belirten Prof. Dr. Arslan, şu bilgileri veriyor: “Bu noktada da tüp bebek tedavisi imdadımıza yetişiyor. Atılan yumurtaların tümünün döllenme ihtimali nedeniyle hastayı kendiliğinden ilişkiye bırakmıyoruz. Tüp bebek tedavisi kapsamında bu fazla miktardaki yumurtaları topluyoruz ve spermle dölleyerek, embriyoların oluşumunu sağlıyoruz. Dondurulan embriyolar sonraki aylarda, rahim içi dokusu gebeliğe uygun olacak şekilde hazırlanarak, transfer ediliyor.”
Hormonal sorunlarla karıştırılabiliyor
Tiroit bezinin az çalışması ve hipofiz bezinin bazı tümörlerinde de kronik olarak devam eden yumurtlama sorunlarının ortaya çıkması, zamanla polikistik over sendromuna benzer bir tabloya sebep olabiliyor. Bunun dışında yumurtalıkları uyaran ve beyinden salgılanan bazı hormonların yumurtalıklar tarafından algılanabilmesini sağlayan reseptör denilen yapılardaki farklılıkların da polikistik over benzeri tabloya sebep olabildiğine dikkat çeken Prof. Dr. Murat Arslan, “Bu hastalara ilaç verilse de cevap alınamıyor. Çünkü bu hastalar hem beynin salgıladığı hormonlara hem de bu hormonların aynısı olan ilaçlara cevap veremiyor. Verilen ilaçlarla yumurta kistleri büyümeyen ve yumurta hücreleri olgunlaşmayan hastalarda son çare olarak hastaların yumurtalıklardan alınan yumurtalar dışarıda olgunlaştırılarak, gebelik sağlanabiliyor” diyor.