Yazı İçeriği

Kadınların yenilenme dönemleri

Genç kızlarda fiziksel devrim: Ergenlik

9 ay süren hormon egemenliği: Gebelik

Yenilenmek için geçiş dönemi: Menopoz

Kadınların yenilenme dönemleri

Ergenlik, gebelik ve menopoz… Kadınların kendilerine ulaşmaları, bebeklerini kucaklarına alarak bir aile olmaları ve nihayetinde gerçek benlikleriyle tanışmalarını sağlayan 3 muhteşem dönem. Bu dönemler sağlık açısından kimi zaman beraberinde bazı zorlukları ve dikkate alınması gereken süreçleri de getirebilir. Bunun en önemli nedeni, bu 3 dönemin de hormon seviyelerini önemli ölçüde değiştirmesi. Kadınların hayatın her döneminde enerjik olabilmelerinin temelinde de bu değişimler ve ‘yenilenme’ süreçleri yatar. Kadının 3 muhteşem yenilenme dönemi…


Genç kızlarda fiziksel devrim: Ergenlik

Ergenlik fizyolojik değişikliklerle gelir

Genç kızlarda 9-13 yaş arası girilen ergenlik dönemi, beraberinde birçok fizyolojik değişikliği de getirir. İlk adet görme ile başlayan bu değişimler arasında en belirginleri; vücut hatlarındaki değişime, ciltte yağlanma artışı, akne oluşumu, kilo ve boy değişimleri olarak sayılabilir. Ergenlik dönemi ile meydana gelen bu değişimlere hormonlar da eklendiğinde genç kızlar için zorlu bir dönem başlamış olur. Dış görünüşlerindeki devrime alışamayan genç kızlarda, bazen ciddi endişeler ve takıntılar gözlenir. Aileleri tarafından bilinçlendirilen çocuklarda bu dönem daha sağlıklı bir psikoloji ile atlatılabilir. Değişim sürecinin farkında olan çocuklar, bu dönemde kendilerine yabancılaşmadan, yeni hallerini daha çabuk kabullenme eğiliminde olur.

Ergenlik döneminde ailelere görev düşer

Özellikle kadınlarda görülen fiziksel takıntılar ergenlik döneminde başlar ve çocuklar bu dönemde kendileriyle barışık olmayı öğrenemedikleri takdirde bu takıntılar ömür boyu devam edebilir. Ergenlik döneminde yaşadıkları değişimler nedeniyle korku ve endişeye kapılan genç kızlar, psikolojik olarak sıkıntılı bir dönem geçirirler. Bununla birlikte ergenlik döneminde aşırı kilo alma ya da ciltte akneler oluşması gibi çocuklar için endişe uyandırıcı belirtiler de meydana gelebilir. Ancak dikkat edildiğinde bu belirtilerin ergenlik sonuna kadar tamamen ortadan kalkabileceğinin bilinmesi gerekir. Bu dönemde ailelere düşen görev; çocuklarının aşırı kilo almasını veya hiç yemek yememeye meyilli olmasını engellemek. Hiç yememe, az yeme ya da aksine hızla kilo almanın sebep olabileceği hastalıklar konusunda ailelerin dikkatli ve kontrollü olmaları önemli.

Spor ve sağlıklı beslenme ergenlik döneminin 'ilacı'

Ergenlik döneminde yapılacak en doğru seçim; sağlıklı bir beslenme programı belirlemek ve sporla tanışmak. İyi beslenen ve spor yapan gençler bu dönemi çok hafif ve rahat atlatırlar ve gelişimleri, vücut yapıları daha sağlıklı olur. İleri yıllarda ortaya çıkabilecek kansızlık, yüksek tansiyon ve diyabet gibi birçok hastalık da bu şekilde engellenebilir. Bununla birlikte sporla ve sağlıklı yaşamla tanışan gençlerin; özgüveni gelişir, kendileriyle barışık olabilirler ve kendilerini daha mutlu ve enerjik hissederler. Ergenlik dönemindeki hormon değişimlerinin de körüklediği psikolojik etkilerin kalıcı olmasını ve içine kapanık bir karakter yapısı gelişmesini önlemek için, sağlıklı yaşam büyük ölçüde fayda sağlar. Ailelerin de bu dönemde yol gösterici, destekleyici olmaları; kırıcı davranışlardan, aşırı titiz, koruyucu ve ciddi eleştirel durumlardan uzak durmaları gerekir.

9 ay süren hormon egemenliği: Gebelik

Hamilelikte 3 farklı duygu dönemi

Gebelik dönemindeki hormon değişimlerini diğer dönemlerden ayıran en önemli özellik, değişimlerin çok hızlı ve ani başlaması. Östrojen, progenteron ve hcg hormonları çok yüksek seviyelere hızla ulaşır. Bu yükselmeler beraberinde fizyolojik ve psikolojik değişimleri de getirir. Gebeliğin başında görülen halsizlik, yorgunluk, isteksizlik sıkıntılara neden olabilir. İlk 3 aylık dönem geçtikten sonra, anne adayı yine hormonların etkisiyle psikolojik olarak olumlu değişimler yaşamaya başlar. Kendisini daha enerjik, daha pozitif duygular içerisinde bulur. Son 3 aylık dönem ve doğum sonrasında ise artan bir unutkanlık durumuyla karşı karşıya kalabilir.

Hormonlar anneyi bebeğe bağlar

Annelik içgüdüsel bir duygu durumu olarak tanımlanabilir. Hormonlar, beyinde tüm bölgeleri etkiliyor ve doğumdan hemen sonra prolaktin ve oksitosin hormonun etkisi altında olan annenin bebeğine bağlanmasını sağlar. Bu çoğu kez ilk tensel temasla başlar. Bu güçlü bağın olması için doğum ekibi, bebeğin hemen anne ile temas etmesini sağlamaya özen gösterirler.

Gebelikte depresyona karşı eşlerin desteği önemli

Hamilelik döneminde meydana gelen hormon değişikleri beraberinde depresyon riskini de artırabilir. Bu dönemde kadınların sağlıklı bir psikolojik süreç geçirebilmeleri için gebelik öncesinden başlayarak sağlıklı bir yaşam disiplini kazanmış olmaları önemli. Öncesinde ve gebelikte düzenli ve kontrollü hafif egzersizler yapmak, sağlıklı ve dengeli beslenmek, uykuya önem vermek ve eş başta olmak üzere yakın çevreden destek almak depresyona karşı alınabilecek önlemler arasında. Özellikle eşlerin sevecen, anlayışlı, destekleyici yaklaşımı depresyonu engeller ya da daha sakin geçmesini sağlar. Eşlerin, anne adayının beslenme, uyku ve egzersiz düzenini de takip etmesi ve yardımcı olması önemli. Tüm önlemlere rağmen meydana gelen ve uzun süre geçmeyen depresyon durumunda uzman desteği almak gerekebilir.

Doğum öncesi anne adayı bilgilendirilmeli

Anne adayı için bilinmezlikler içeren doğum anı, bazı durumlarda gebeler için gereğinden fazla panik nedeni haline gelebilir. Özellikle doğumun yaklaştığı dönemlerde hekimin anne adayına doğru ve rahatlatıcı bilgileri tekrar tekrar anlatması önemli. Bu yaklaşımla anne adayı, doğum konusunda daha bilgili hale geliyor ve motivasyonu artar. Gebelik motivasyonunda çok önemli bir rol oynayan baba adaylarının bu dönemde, kendi psikolojilerine de dikkat etmesi gerekir. Baba adayları, eşlerinin hamileliğinde çok değişik duygu durumları yaşayabilir. Baba olma duygusu, artan sorumluluk hissi, yeni bir yaşam biçimine adaptasyon çabası; beraberinde stres ve panik duygularını getirebilir. Bu dönemde eşlerin birbirine destek olması, ortak payda ve zamanlarını arttırmaları ve güç birliği yapmaları iki taraf için de mutlu bir hamilelik döneminin kaynağı olabilir.

Yenilenmek için geçiş dönemi: Menopoz

Menopoz döneminde östrojen azalır

Birçok kadın menopoz dönemine sonun başlangıcı olarak bakar ancak menopoz, kadın hayatının en az üçte birlik bir süresinin geçeceği önemli bir dönem. Fizyolojik değişikliklerinin yol açtığı farklı belirtiler ve korkular ortaya çıkabilir. Yaşlanma duygusu, sağlığı kaybetme endişesi gibi birçok olumsuz duygu yaşanabilir. Azalan östrojen nedeniyle değişik derecelerde ateş basmaları, terlemeler, ani sıkıntı hisleri, cinsel istekte azalma, uykusuzluk, kemik gücünde azalma gibi değişiklikler ortaya çıkabilir. Bu belirtilerin üstesinden gelmek ve gerekli hormon düzenlemelerini gerçekleştirmek için, bir uzmandan destek almak çok önemli.

Menopoz bir hastalık değil

Şüphesiz ki, menopoz dönemi kadınlar için gerek fiziksel gerekse psikolojik olarak zorlu bir süreç. Bu süreçte de eşlerine düşen görevler bulunur. Ancak menopoz bir hastalık değil. Bu nedenle erkeklerin eşlerine sanki hastalarmış gibi yaklaşması kadının kendini daha da yetersiz hissetmesine ve değişimleri daha zor kabullenmesine neden olabilir. İlgili, şefkatli, sevgili olmanın yanında destekleyici olmak ve eşlerini anlamaya çalışmak bu dönem için faydalı adımlar.

Menopoz şikayetleri zamanla azalır 

Menopoz, perimenopoz adı verilen bir geçiş sürecinden sonra başlar. Kimi zaman ani kimi zaman daha yavaş gelişen bu geçiş dönemi, şikayetleri beraberinde getirir. Genellikle ilk birkaç yıl şikayetler yoğun olarak hissedilir ve sonrasında azalmaya başlar. Bu dönemde hormon tedavisi ile birlikte sağlıklı beslenme ve düzenli egzersiz olumlu etkiler sağlar.