Yazı İçeriği

Hamile kalmayı düşünüyorsanız…

'Hamilelik sırasında köy yumurtası tüketmeliyim'

'Çift canlıyım, 2 kişilik yemem lazım'

'Mutlaka sol yanıma yatmalıyım'

'Tüp bebek yaptırırsam genelde ikiz-üçüz bebeğim olur'

'Tüp bebek yaptırdım, mutlaka sezaryen doğum yaptırmalıyım'

'İlk 3 ay hamile kalınamazsa ciddi sorun vardır'

'Çocuğunun olmasını isteyen erkekler cinsel perhiz yapmalı'

'Bebeğimin cinsiyetini belirleyebilirim'

'Kanser tedavisi görenler çocuk sahibi olamazlar'

'İlişki sonrası yataktan kalkmamak şansı artırır'

Hamile kalmayı düşünüyorsanız…

Anne adaylarının en büyük hayali; sağlıklı bir hamilelik, doğum ve bebek. Hamileliğe hazırlanan anne adayları ise; “Ya anne olamazsam” endişesinden, “Hamileliğimde ya bebeğime zarar verecek yanlış bir davranışta bulunursam” gibi olumsuz düşüncelere kapılabilir. Hatta kulağa çalınan hurafeler keyifleri kaçırabilir. Hamile kalmayı planlayanlar ve anne adayları için kulak asılmaması gereken 10 hurafe…


'Hamilelik sırasında köy yumurtası tüketmeliyim'

Yanlış olan bir başka inanış da, hamilelik sırasında zehirli maddelerden kaçınmak için köylerden süt, peynir ve et alınması, balık tüketmekten kaçınılması gerektiği düşüncesi. Kontrolsüz tavuk eti ve köy yumurtası da tehlikeli olabilir, tüberküloz bile bulaşabilir. Pastörize edilmemiş süt ve ürünlerinden brusella, tifo gibi çok tehlikeli hastalıklar kapılabilir. Yeni sağılmış sütü sadece kaynatmak da yeterli olmayacağından hamilelikte günlük şişe süt tüketilmelidir. Kontrol edilmemiş büyük ve küçükbaş hayvanların etlerinden toksoplazma, şarbon, tifo bulaşma ihtimali yüksek. Köpek balığı, kiremit balığı, uskumru ve ton balığının da civa oranı yüksek olduğundan tüketilmemesi gerekir. Kirli sulardan toplanan midye bakteriyel enfeksiyonlar taşıyabildiğinden uzak durulmalı. Suşi gibi çiğ balık içeren yiyecekler de riskli.

'Çift canlıyım, 2 kişilik yemem lazım'

Hamilelik boyunca büyüyen fetus tüm ihtiyaçlarını anneden alır. Bu nedenle folik asit, kalsiyum ve demir gibi ilave vitamin ve minerallere ihtiyaç olur. Ancak enerji ihtiyacı sanıldığı kadar çok değil. Hamileliğin ilk 3 ayında kalori artışına gerek yok. İkinci üç ay için günlük 350 kalori, son üç ay için günlük 450 kalori artış yeterli. Daha fazla kalori obezite, diyabet ve hipertansiyona da zemin hazırlar.

'Mutlaka sol yanıma yatmalıyım'

Hamilelik sürecinde eşini nöbetçi gibi görevlendirip sol yanına yatmasını gözetletenler bile olabilir. Oysa böyle bir şeye hiç gerek yok. Rahat uyku uyuyabildiğiniz her pozisyonda yatabilirsiniz. Bebek büyüdükçe ağırlığı artan rahim bebeğe kan taşıyan ana damarlara basınç yapabilir. Aynı damarlar anne kalbine ve beynine de kan tedarik eder. Damarlar kan taşıyamayacak kadar baskı altında kalırsa, anne uyanıp yatış pozisyonunu değiştirir, bebek de etkilenmez.

'Tüp bebek yaptırırsam genelde ikiz-üçüz bebeğim olur'

Türkiye’de uygulamada olan Yardımcı Üreme Teknikleri Yönetmeliği’ne göre 2 taneden fazla embriyo transfer edilmesi yasak. Tek embriyo verildiğinde ikiz gebelik olma şansı (tek yumurta ikizliği) oldukça az. 2 embriyo verildiğinde ise ikiz gebelik (çift yumurta ikizliği) yaklaşık üçte bir oranında. Çok nadiren 2 embriyo verildiği halde 3 hatta 4 bebek oluşabilir; verilen embriyolardan birisi, bazen de ikisi birden bölünerek tek yumurta ikizliğine dönüşebilir. Çoğul gebelik sevimli gibi görünse de riskli sayıldığından transfer edilecek embriyo sayısına doktor ve hastanın birlikte karar vermesi gerekir. Transfer edilmeyen embriyolar dondurularak 5 yıl saklanabilir.

'Tüp bebek yaptırdım, mutlaka sezaryen doğum yaptırmalıyım'

“Tüp bebek gebelikleri risklidir ve mutlaka sezaryen ile doğmalıdır” düşüncesi yanlış. Riskli gebelikler anne ya da bebeğe bağlı çeşitli nedenlerle; örneğin annenin hipertansiyon, diyabet gibi sistemik hastalıkları, ileri anne yaşı (40 ve üstü), erken doğum ya da çoğul gebelikten olabilir. Normal giden ve tek bir bebek olan gebelik sadece tüp bebek ile oluştu diye yüksek riskli olmaz. Diğer tüm hamileler gibi uygun hallerde ve istenirse normal doğum yapılabilir.

'İlk 3 ay hamile kalınamazsa ciddi sorun vardır'

Yapılan çalışmalar yeni evlenen ve hamilelikten korunmayan bir çiftin 12 ayda hamilelik şansının yüzde 85 olduğunu ortaya koyuyor. En yüksek gebelik şansı ilk 5-6 ayda olsa da, sonraki 6 ayda da önemli oranda gebelik olur. Bir yıl geçmesine rağmen yoksa o zaman araştırmaya başlamak gerekir. Kadının yaşının 35’ten büyük olduğu durumlarda bir yıl yerine 6 ay beklemek yeterli. 35 yaşından sonra azalan yumurta rezervi nedeniyle araştırmaya ve gerekli ise tedaviye başlanır. Bazı hallerde ise gebelik için hiç beklenmeden araştırma yapmak gerekebilir. Bunlar; kadın birden fazla yumurtalık ameliyatları geçirmişse (çikolata kisti gibi), çocukluk çağında kanser tedavisi almışsa (kan kanseri gibi), komplike karın içi ameliyatı geçirmişse (apandisit delinmesi gibi), birkaç defa kürtaj olmuşsa, ailede erken menopoz öyküsü varsa. Erkek tarafında ise çocukluk çağı kanser tedavisi almış olması, geç yaşta yapılan inmemiş testis ameliyatı, iki taraflı kasık fıtığı ameliyatı, kabakulak geçirilmesi gibi durumlarda hiç beklemeden araştırma yapılır. Bu nedenlerle başvuran çift ve doktor arasında detaylı bir sohbet olması, açık iletişim kurulması ve hiçbir şey saklanmaması önemli.

'Çocuğunun olmasını isteyen erkekler cinsel perhiz yapmalı'

“Hamilelik olması için erkek bir süre cinsel perhiz yapmalı ve sperm biriktirmelidir; cinsel ilişki doğru günde tek bir kez yapılmalıdır” inanışı da yanlış. Testislerde sperm üretimi sürekli olup sperm yapımı yaklaşık 90 gün sürer. Her gün 90 gün önce üretilmeye başlanan spermler döllemeye hazır hale gelir, sıralar halinde geçit yapan askerler gibi her gün yeni sperm hücreleri olgunlaşır. Sperm kanallarında 3 defa boşalmaya yetecek kadar sperm depolanır. Sperm kanallarında bekleyen ve uzun süre boşaltılmayan spermler hem hareket açısından yavaşlamaya hem de DNA açısından hasarlanmaya başlar. Spermlerin kanallarda 7 günden fazla beklememesi gerekir. Sperm boşaltıldıktan sonra kadın rahminde 2 gün canlı kalabilir. Yumurta ise 2 gün döllenmeyi bekleyebilir. Bu nedenlerle yumurtlama günü civarında (+, - iki gün) sık cinsel ilişki hamilelik şansını artırır.

'Bebeğimin cinsiyetini belirleyebilirim'

Belirli bir diyet, ilişki günü ve pozisyonu ile bebeğin cinsiyetini ayarlamak mümkün değil. Yüzyıllardır tutulan doğum kayıtlarından çıkarılan istatistiklere göre, her 100 kız bebeğe karşın 110 erkek bebek doğar. Başka bir deyişle, bir bebeğin erkek olma olasılığı yüzde 50.5, kız olma olasılığı yüzde 49.5. Bebeğin cinsiyetini erkekten gelen sperm belirler. Erkek genetik yapısı 46 XY şeklinde olduğu için spermlerin yarısı X, diğer yarısı Y kromozomu taşır. Bu bilimsel bir gerçek ve herhangi bir diyet vs ile değiştirilemez. Yani ekşi yenerek “Ayşe”, tatlı yenerek “atlı” olması söz konusu değil.

'Kanser tedavisi görenler çocuk sahibi olamazlar'

Kanser tedavisi genellikle üç şekilde yapılır; cerrahi, kemoterapi, radyoterapi. Kemoterapi ve radyoterapi erkekte testislere, kadında rahim ve yumurtalıklara etki ederek kısırlığa sebep olabilir. Ergenliğe erişmiş bir erkek kanser tedavisi başlamadan önce sperm dondurarak ileride çocuk sahibi olabilir. Ergenlikten önce ise henüz sperm üretimi olmadığından; bu durumda testisten biyopsi yapılarak alınan doku saklanır. Kadınlarda ise yumurta dondurma ya da döllenmiş yumurta (embriyo) dondurma seçenekleri bulunur. Ergenlik çağına ulaşmamış kız çocuklarında da yumurtalık dokusu dondurmak onları gelecekte anne yapmaya ve menopozu geciktirmeyi mümkün kılar.

'İlişki sonrası yataktan kalkmamak şansı artırır'

“İlişki sonrası yataktan kalkmamak, kalça altına yastık koyarak beklemek hamilelik şansını artırır” düşüncesi doğru değildir. Hareketli sperm hücreleri vajinaya boşaldığında daha ilk anda kuyruk hareketleri ile yüzerek rahim ağzından içeri girer. Spermlerin bazıları hemen rahim ve tüplere doğru yüzerken, bazıları da rahim boynundaki girintilerde dinlenir, enerji toplar, daha sonra hızla yukarı gider. Kadın ayağa kalktığında akan sıvı prostat ve seminal bez salgılarıdır; bu sıvının geri gelmesi hamile kalmayı engellemez. Bazı kadınlar sperm geri aktığı için hamile kalamadıklarını iddia etseler de doğru değildir. Diğer yandan, bazı kadınlar ilişkiden sonra yıkanarak hamilelikten korunmaya çalışır. Bu da işe yarayan bir yöntem değil. Çünkü yıkayarak vajinadan alınabilen kısım, sadece prostat sıvıları olup, sperm hücreleri çoktan rahim kanalına gitmiş olur.