35 yaş sonrası gebelikte genetik testler
Ülkemizde ve dünyada, kadının eğitim ve iş planlaması pozitif yönde gelişme gösteriyor. Ancak bu noktada kariyer süreci evlilik ve gebelik planlamalarının ertelenmesine yol açıyor. Bunda bilinçli annelik ve koşullar olgunlaştığında çocuk sahibi olma fikrinin de etken olduğunu belirten Acıbadem Kayseri Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Dr. Çağlar Yazıcıoğlu, “Günümüzde çiftlerin çocuk için yeterli zamanı ayırmak ve daha iyi imkanlar sağlayabildiğinde ebeveyn olmak gibi haklı bir erteleme nedeni var. Ancak ileri yaşta gebe kalmanın; gebelik diyabeti, hipertansiyon, plasenta previa (bebeğin eşinin doğum kanalını kapatması), makat geliş, operatif doğum, sezaryen, pıhtılaşma risklerinde artış ile doğum sonrası kanama, erken doğum, düşük doğum ağırlığı gibi obstetrik riskleri de beraberinde getirdiğinin unutulmaması gerekiyor” diyor.
Genetik testler sağlıklı gebeliğe yardımcı oluyor
İleri yaşta gebe kalmak, kadınlarda birçok soruna yol açabiliyor. Yumurta hücrelerinin kalitesinde bozulmaya bağlı olarak genetik açıdan sorunlu gebeliklerin oluşması buna örnek olabiliyor. Böyle bir durumda düşüklerde artışa ve Down sendromu başta olmak üzere birçok genetik problemi olan fetüslerin oluşmasına rastlandığını belirten Dr. Yazıcıoğlu, “Elimizdeki mevcut teknoloji, bu gibi sorunlara çözüm getirmeye çalışıyor. Örneğin, geçmişte 35 yaş üzeri gebelerde veya ikili test gibi taramalarda en ufak bir risk artışı saptandığında CVS veya amniosentez yapılırken, bugün anne kanından bebeğe ait DNA’lar ayrıştırılabiliyor. Bu sayede yapılan anne kanında fetal DNA testleriyle sadece anneden kan alarak pek çok soruna tanı konulabiliyor” diyor.
35 yaş önemli bir sınır!
İş hayatı ya da kariyer planlaması gibi nedenler çocuk sahibi olmayı erteleyen kadınların karşılaştığı risklerin başında, istediği dönemde çocuk sahibi olamama ihtimali de geliyor. Çünkü yaşla birlikte kadınların yumurta kalitesinde ve rezervinde azalma yaşanabiliyor. Bu noktadaki kritik sınır, 35 yaş olarak belirtiliyor. Klasik infertilite tanımında, bir yıl korunmasız birlikteliğe rağmen gebeliğin sağlanamaması söz konusu iken bu süre 35 yaştan itibaren altı aya iniyor. Tüp bebek tedavisine rağmen 30-35 yaş arasında başarı yüzde 50’nin üzerinde iken 38-39’lu yaşlarla yüzde 25’e gerilediğini, 40 yaş üzerinde ise çok ciddi bir azalmadan söz edildiğini belirten Dr. Yazıcıoğlu, 43-44 yaşlarında ise yüzde 1-3’lere kadar gerilediğini söylüyor: “Bu noktada; seçilmiş hasta grubunda uygulanabilen preimplantasyon genetik tanı yani PGT yöntemi, genetiği değerlendirilmiş embriyo transferi sonucunda gebelik şansını arttırıp, düşük riskini azaltmakta yarar sağlayabiliyor. PGT ile embriyolardan biyopsi alınıp, genetik inceleme yapılıyor. Genetiği sağlam embriyo transferi yapmak da hem gebelik şansını arttırıyor, hem de düşük ihtimali ile fetal genetik rahatsızlıkları engelleyebiliyor.”
Gerekli hallerde yumurta dondurulabiliyor
Sorunu her zaman kariyer ya da evlilik yaşıyla sınırlandırmamak da gerekiyor. Çünkü çevremizde yaşı ilerlemesine rağmen aile birliğini oluşturmamış ancak çocuk sahibi olmak isteyen kadınlar bulunabiliyor. Özellikle 35 yaş ve üzerindeki ya da daha genç olmasına rağmen yumurta rezervi azaldığı tespit edilen kadınlarda, oosit freezing yani yumurta dondurma işlemi anne olmaya yardım edebiliyor. Bu yöntemde; tüp bebek tedavisine benzer şekilde yumurta gelişiminin sağlandığını ve anestezi altında toplanan yumurtaların dondurularak saklandığını söyleyen Dr. Yazıcıoğlu, şöyle devam ediyor: “Bu işlem ayrıca kanser ve benzeri bir hastalık nedeniyle kemoterapi ya da radyoterapi görecek hastaların tedavi sonrasında çocuk sahibi olmasına da yardımcı olabiliyor. Kadında yumurta, erkekte ise sperm dondurma şeklinde uygulanan tedavilerle ilgili olarak hastaların bilinçlendirilmesi ve bu uygulamaya yönlendirilmesi ise büyük önem taşıyor.”
Anne olmakla aranızdaki engelleri kaldırabilirsiniz
Sebep her ne olursa olsun, anne olmayı erteleyen kadınların alabileceği birtakım önlemler mevcut. Yaş ilerledikçe, sıklaşan periyotlarda yumurta rezervini değerlendiren muayene ve testler yaptırmak bunlardan biri. “Bunun için adetin ikinci-üçüncü günü yapılan FSH ve AMH testlerinin yanı sıra ultrason görüntülemesiyle yumurtalıkta antral folikül sayısının kontrol edilmesi büyük önem taşıyor” diyen Dr. Çağlar Yazıcıoğlu, “Daha erken yaşlar için bu parametrelerde risk başladığında, 38 ve üzerinde ise gebeliği erteleyen tüm kadınlara yumurta dondurma işleminin önerilmesi gerekiyor. Kemoterapi ya da radyoterapi söz konusu ise hem erkekte hem de kadında üreme hücrelerinin uygun zamanda dondurulması, gelecekte yaşanabilecek pişmanlık riskini azaltıyor” diyor.