Yazı İçeriği

Tuz ve Sodyum: Ne Kadar Tüketmeliyiz?

Aşırı Tuz Tüketiminin Kalp ve Damar Sağlığı Üzerindeki Etkileri

Tuzun Böbrek Sağlığı Üzerindeki Etkileri

Aşırı Tuz Tüketiminin Diğer Sağlık Sorunları Üzerindeki Etkileri

Tuz Tüketimini Azaltmanın Yolları ve Alternatifler

Aşırı Tuz Tüketimi Hakkında Sıkça Sorulan Sorular

Tuz ve Sodyum: Ne Kadar Tüketmeliyiz?

Bir mineral olan sodyum, suyun vücutta dağılmasında aktif bir rol oynar. Tuzsa sodyum ve klor elementlerinden oluşan bir bileşiktir. Bu sebeple tuz, sodyum klorür olarak da anılırken aynı zamanda vücudun sodyum ve klor kaynağıdır. Sodyum ve klorsa vücudun işleyişinde önemli görevler üstlenir. 

Temel fonksiyonu asit-baz dengesinin düzenlenmesine katkı sağlamak olan sodyum, insan vücudunda en yaygın şekilde görülen mineraldir. Bu temel görevin aksamaması için bir yetişkinin günlük maksimum 2000 mg sodyum alması gerekir. Sodyumun kandaki normal değerininse 135 ila 145 mmol/l olması beklenir.

Vücudun sodyum ihtiyacını tuz ve çeşitli besinler aracılığıyla karşılamak mümkün. Ancak asit-baz dengesini korumanın yanı sıra hastalıklara davetiye çıkarmamak adına tuz tüketiminde aşırıya kaçmamak gerekir. 


Aşırı Tuz Tüketiminin Kalp ve Damar Sağlığı Üzerindeki Etkileri

Aşırı tuz tüketimi birtakım sağlık sorunlarına yol açabilir. Bu hastalıkların başındaysa kalp ve damar rahatsızlıkları yer alır. Bu çerçevede ortaya çıkan en önemli kalp ve damar hastalıklarının başında kalp yetmezliği gelir. Hipertansiyon, kalp krizi ve inme gibi rahatsızlıklar da kalp yetmezliğini takip eder. Ayrıca damar hastalıklarına bağlı olarak demans yaşanma olasılığı da artar. 

Hipertansiyon ve Tuz Bağımlılığı

Yüksek miktarda tuz kullanımı nedeniyle daralan ve sertleşen damarlar hipertansiyona sebep olabilir. Tuz bağımlılığı ayrıca tansiyonu düşürmeye yardımcı olan ilaçların da etkisini azaltır. Bu nedenle ilaçların dozunu ya da sıklığını arttırmak gerekebilir. 

Tuzun Kalp Krizi ve İnme Riskini Artırması

Aşırı tuz tüketiminin olumsuz sonuçlarından biri de önemli organlara oksijen gönderimini ve kan basıncını azaltmasıdır. Kalp vücudun her noktasına kan pompalayabilmek için daha yüksek efor sarf eder. Bu nedenle kan basıncı artar ve kalp hastalıkları, özellikle kalp krizi ve inme riskinde artış görülebilir.

Tuzun Böbrek Sağlığı Üzerindeki Etkileri

Vücuttaki fazla tuzun filtrelenerek dışarı atılması böbreğin görevleri arasında yer alır. Ancak gereğinden fazla ve sürekli tuz tüketimi böbrek fonksiyonlarının bozulmasına zemin hazırlayarak böbrek sağlığını tehdit eder. Ayrıca tuz bağımlılığı böbreklerin daha fazla çalışmasına ve yorulmasına neden olur. Bunun sonucundaysa böbrek taşı oluşumu ve böbrek yetmezliği meydana gelebilir.

Aşırı tuz tüketiminin böbrekler üzerindeki bir diğer olumsuz etkisiyse böbrek hücreleri içindeki basıncı arttırmasıdır. Glomerül adıyla anılan bu hücrelerde oluşan basınç neticesinde böbreğin süzme özelliği proteinlere karşı daha geçirgen hâle gelir. Dolayısıyla idrarla protein atılımı da artar. Bu durum uzun vadede böbrekte kalıcı hasarlar meydana gelmesine sebebiyet verebilir. Özellikle böbrekte oluşan hasarların 3 aydan sonra kronikleşme tehlikesi göz önünde bulundurulduğunda tuz tüketimine dikkat etmekte yarar var.

Su Tutulumu ve Şişkinlik: Tuzun Vücut Üzerindeki Kısa Vadeli Etkileri

Yüksek miktardaki tuz tüketiminin sonuçlarından biri de vücutta su tutulumuna yani ödeme neden olmasıdır. Su tutulumunun sebep olduğu rahatsızlıkların başındaysa eklem ağrıları gelir. Eklem ağrılarının yanı sıra su tutuluma bağlı olarak Meniere hastalığı ortaya çıkabilir. Aşırı tuz tüketimi sonucunda vücuttaki su tutulumu yükselerek iç kulak basıncını arttırır. Böylelikle şiddetli baş dönmesi, denge bozukluğu, mide bulantısı ve kusma gibi Meniere hastalığının belirtileri kendini göstermeye başlar. 

Aşırı Tuz Tüketiminin Diğer Sağlık Sorunları Üzerindeki Etkileri

Tuz bağımlılığının böbrek rahatsızlıkları, hipertansiyon ve kalp ve damar hastalıkları dışında vücuda pek çok zararı vardır. Aşırı tuz tüketimine bağlı oluşması muhtemel semptomları şu şekilde sıralanabilir: 

  • Aşırı tuz tüketimiyle kandaki leptin düzeyi yükselir ve karın bölgesindeki yağ hücreleri artar. Bu nedenle bel çevresi genişler ve bireyin insülin direnci artabilir. Tam tersi durumda yani tuz tüketiminin gereğinden fazla azalması hâlinde insülin direncinde düşüş görülür. 
  • Yüksek tuzlu beslenme alışkanlığı mide mukozasında hasara neden olabilir. Hasar gören mide mukozası da kanserojen maddelere karşı daha hassas bir yapıya bürünür. 
  • Tuz alımının artması bakteriler ve yabancı maddelere karşı koruyucu görev üstlenen makrofajların işlevlerini yitirmesine neden olabilir. Buna bağlı olarak bağışıklık sistemi zayıflamaya başlar.
  • Tuz oranı yüksek gıdalar tüketmek idrarla kalsiyum atılımını arttırır. Bu durum böbrek taşı oluşumuna sebebiyet verdiği gibi enfeksiyona ve idrar yollarının tıkanmasına da neden olabilir. 
  • Tuz bağımlılığı, kemiklerdeki kalsiyumun serbestleşmesine neden olur. İdrar yoluyla vücuttan atılan kalsiyum miktarı, kemiklerin güçsüzleşmesine ve kolay kırılır hâle gelmesine sebebiyet verir. Özellikle yaş ilerledikçe ve menopoz döneminde dikkatli olunması gerekir. 
  • Tuz tüketimiyle vücuttaki sodyum oranının yükselmesi elektrolit ve hormon dengesini bozabilirken sinir sisteminin baskılanmasına da neden olabilir. Bu nedenle birey epileptik nöbetler (sara krizi) geçirebilir. Ayrıca algı bozukluğu, titreme, baş dönmesi ve kas krampları gibi semptomlar da görülebilir. 
  • Metabolizma da yüksek tuz tüketiminden olumsuz etkilenir. Aşırı tuz tüketimiyle vücutta yağ depolanması artar ve obezite riski oluşur. 
tuzun zararları

Tuz Tüketimini Azaltmanın Yolları ve Alternatifler

Tuz tüketimini azaltarak ya da kontrol altına alarak genel sağlığı korumak mümkündür. Bu sayede aşırı tuz tüketimine bağlı olarak gelişmesi muhtemel hastalıkların da önüne geçilebilir. Bunun için öncelikle beslenme ve yaşam tarzında birtakım değişikliklere gitmek gerekir. Bu değişikliklerse şu şekilde sıralanabilir: 

  • Hazır, ambalajlı ve işlenmiş gıdalardan uzak durmak,
  • Yemek masalarında tuzluğa yer vermemek,
  • Yiyecekleri evde hazırlamaya özen göstermek,
  • Tuzu yemeği pişirirken değil yemeğin sonunda atmak, 
  • Şarküteri ürünlerini, turşu çeşitlerini ve salamura yiyecekleri fazla tüketmemek,
  • Hazır gıdaların içeriğinde kabartma tozu, disodyum fasfat, sodyum nitrat, sodyum alginat, nitrit ve monosodyum glutamat (MSG) gibi katkı maddelerinin bulunup bulunmadığını kontrol etmek. 

Tuz yerine çeşitli baharatlar kullanarak da bu ihtiyaç karşılanabilir. Tuz yerine kullanılabilecek besinler ve baharatlar şunlardır: 

  • Limon ve limon kabuğu, 
  • Soğan ve soğan tozu, 
  • Dereotu,
  • Biberiye,
  • Sarımsak,
  • Karabiber,
  • Elma sirkesi ya da balzamik sirke, 
  • Zencefil,
  • Kişniş,
  • Nane,
  • Kekik,
  • Kimyon. 

Tuz tüketimini azaltmanın en etkili yollarından biri de sodyum diyeti yapmaktır. Sodyum diyetinde yemeklere sonradan tuz eklenmez, paketli ve işlenmiş gıda tüketimi sınırlandırılır, yemekler az tuzla pişirilir ve yemeklere genellikle tuz yerine baharat atılır. Genel olarak sodyum diyetinde tuzsuz ya da az tuzlu yiyecekler tercih edilir. Salamuralı besinlerse tüketilmeden önce suda bekletilir. 

Düşük Sodyum Diyetinin Faydaları

Sodyum diyetiyle tuz tüketimini kontrol altına almak insan sağlığı açısından birçok yararı da beraberinde getirir. Böbrek, tansiyon, Meniere, kalp ve damar hastalıklarından muzdarip olanlar doktor kontrolünde sodyum diyetine başvurabilir. Düşük sodyum diyetinin faydalarınıysa şu şekilde sıralayabiliriz:

  • Kan basıncının dengelenmesine yardımcı olur. 
  • Yüksek tansiyonun kontrol altına alınmasını sağlar. 
  • Böbrek taşı, kalp yetmezliği ve hipertansiyon gibi hastalıkların gelişme riskini azaltır.
  • Yüksek sodyum içeren besinler genellikle sağlıksız gıdalardan oluşur. Bu nedenle düşük sodyum diyeti daha sağlıklı beslenmeye vesile olur. 
  • Mide kanseri oluşumunu önlemeye katkı sağlar.
  • Kalp sağlığının korunmasına yardımcı olur.
  • Kilo kontrolü yapmayı kolaylaştırır.

Aşırı Tuz Tüketimi Hakkında Sıkça Sorulan Sorular

Aşırı tuz tüketiminin belirtileri nelerdir?

Aşırı tuz tüketiminin belirtileri, vücutta sebep olduğu rahatsızlıklara ve hasara göre farklılık gösterebilir. Vücut genellikle yüksek tuz miktarını dengelemek için su tutmaya başlar. Buna bağlı olarak bireyde ayaklarda ve ellerde ödem meydana gelebilir. Ayrıca kan dolaşımındaki yüksek sodyum sebebiyle beyin fazla tuzu seyreltmek için susuzluk hissini devreye sokar. Susuzluk hissetmeye bağlı olarak su tüketimi artmaya başlar. Artan kan basıncı baş ağrısına ve migrene yol açabilir. Hem yüksek tuz oranının böbrekleri aşırı uyarması hem fazla su tüketimiyle idrara çıkma oranı da artar.