Kanser riskini azaltan 10 beslenme kuralı
Sağlık ve teknolojide yaşanan gelişmeler sayesinde pek çok hastalıkla mücadele kolaylaştı. Erken teşhis ve yaşanan gelişmeler umut veriyor. Özellikle kanserle mücadelede kat edilen yol rahatlatıyor. Yine de kanserle tanışmamak için özenli bir yaşam sürmek fayda sağlıyor. Kansere karşı en güçlü savaşçıların başında ise sağlıklı, dengeli ve doğal beslenmek geliyor. Kanserden koruyan süper bir besin olmasa da riski azaltmak mümkün.
Sofralarınızdan 'sağlık' eksik olmasın
Kanser riskini azaltmak için uygulayabileceğiniz 10 altın kural şöyle sıralanabilir:
- Dengeli ve doğal beslenin.
- Günde en az 5 porsiyon, her renkten sebze ve meyve tüketerek bağışıklık sistemini güçlendirin.
- Kan şekerinin dengede kalması ve metabolizmanın çalışması için küçük porsiyonlar halinde sık sık beslenin.
- Doktorunuz önermediği takdirde eş-dost tavsiyesi ile vitamin desteği almayın. Aksi halde ciddi sorunlarla karşılaşabilirsiniz.
- Alkol ve gazlı içeceklerin tüketiminden kaçının.
- Günde en az 2 litre su tüketin.
- Besinleri kızartma, kavurma veya tütsüleme yerine haşlama, ızgara, fırında ya da buğulama gibi pişirme yöntemleri ile hazırlayın.
- İdeal kilonuzu koruyun. Obezite; meme, kolon ve endometrium (rahim) kanseri için risk faktörüdür.
- Düzenli egzersiz yapmayı yaşam alışkanlığı haline getirin.
- İşlenmiş et ve et ürünleri, tuzlu yiyecekler, şekerli içecekler ve kırmızı etin aşırı tüketiminden kaçınmak gerekiyor.
Proteinle vücudunuzu onarın
Kanser olan kişiler için de dengeli ve doğal beslenmek tedavinin etkinliği açısından önemlidir. Tedavi sürecinde beslenmede özen gösterilmesi gereken noktalar şunlardır:
- Günde en az 5 porsiyon her renkten sebze ve meyve tüketin.
- Küçük porsiyonlarla sık beslenin.
- Günde 3’ü ana öğün olmak üzere toplam 6-8 öğün yiyin.
- Vücudun kendi kendini tamir etmesi için; balık, tavuk ve kırmızı et gibi protein içeriği yüksek besinler tercih edin ancak aşırıya kaçmayın. Baklagillerden, peynir veya yoğurt gibi ürünlerden de protein alınabilir.
- Kuru baklagiller, tam tahıllı ekmekler gibi yüksek posa içeren besinleri tercih edin.
- Nitrat, nitrit gibi katkı maddeleri içeren ürünlerden (sucuk, sosis, salam vb) uzak durun.
- Tüketilen besinler çok temiz olmazsa enfeksiyon riskini artıracağından dışarıda yemek yiyecekseniz çiğ sebze, meyve ve salatalardan uzak durun. Evde de besinleri çok iyi yıkayın.
- Mümkünse beslenme ve diyet uzmanından bu süreçte destek alın.
Sarımsak tüketmeyi ihmal etmeyin
Sarımsak kokusu ne kadar rahatsız edici de olsa sülfür içeriği nedeniyle tüketilmesi çok önemli. Sarımsak, hücre onarımını kolaylaştırır, ayrıca helikobakter pilori gibi bazı bakterilerin çoğalmasını önler. Aşırı miktarlarda tüketilmesi ise vücutta kanamalara yol açabilir. Yeşil soğan, pırasa, Frenk soğanı da aynı aileden sülfür içeren besinlerdir. Domatese kırmızı rengi veren likopen de bağışıklık sistemini güçlendirerek hücre onarımını kolaylaştırır. Domatesin hafif pişirilmesi likopen içeriğini ortaya çıkardığından daha faydalıdır. Havucun buharda veya haşlama olarak pişirilmesi de antioksidan özelliğini artırıyor.
Vitamini destek ürünlerinden almayın
Bitkisel ağırlıklı beslenme, sağlık açısından önemli. Kalorisi düşük, antioksidan değeri yüksek beslenme sağlıklıdır. Sebze ve meyvelerde bol bulunan fitokimyasallar kanserden korunmada yardımcı oluyor. Kanserden korunmada C vitamini, likopen ve beta karoten içeriği yüksek meyve ve sebzelerin tüketilmesine önem verilmesi gerekiyor. Ancak bu besinleri içeren destek ürünlerinin kanseri önlediğine dair kesin veri yoktur. Bu nedenle kullanılması önerilmez.
Brokoliyi haşlayın
Brokoli ve turp ailesinden olan kabak, karnabahar gibi besinler sülforafan içeriğinin yüksek olması sayesinde vücuttaki toksinlerin atılmasına yardımcı oluyor. Bu sebzeleri haşlayarak ve zeytinyağı ekleyerek veya çiğ olarak tüketebilirsiniz.