Çocukluk çağı kanserleri; vücudun herhangi bir yerindeki hücrelerin kontrolsüz bir şekilde çoğalmaları ile ortaya çıkan, kısa sürede kan veya lenf yolu ile vücudun farklı bölgelerine yayılarak sağlığı bozan ve yaşamı tehlikeye sokan bir grup hastalığa verilen isimdir.
Acıbadem Sağlık Grubu’nun Onkoloji birimlerinden biri olan Çocuk Onkoloji Ünitesi’nde yenidoğan döneminden ergenlik dönemine kadar görülen kanserden korunma, kanser taraması, tanı ve tedavi hizmetleri verilmektedir.
Tümör Nedir?
Vücudun temel yapıtaşı hücrelerdir. Hücreler kontrollü ve dengeli bir şekilde çoğalarak büyüme ve gelişmeyi sağlar. Vücudun herhangi bir yerindeki hücrelerin kontrolsüz çoğalması sonucunda bir şişlik oluşur ve buna tümör denir. Tümörler, dolayısıyla da kanser bulaşıcı bir hastalık değildir. Tanısı koyulmuş bir hastanın bunu bulaştırma riski yoktur.
Tümörler selim veya habis olabilirler. Selim tümörler vücutta yayılmaz, ilk oluştuğu yerde sınırlı kalır ancak habis tümörler ilk oluştukları yerde büyür ve sonra diğer doku ve organlara yayılabilir. Pek çok tümör çeşidi ve tedavi şekli vardır.
Tümör tedavisinde üç ana tedavi yöntemi vardır, bunlar;
- Cerrahi
- Kemoterapi
- Radyoterapi
Kemoterapi Nedir?
Kemoterapi İlaçla tedavi demektir. Bu ilaçların bir kısmı iğne olarak yapılabilir, bir kısmı da ağızdan (tablet, kapsül, şurup) olarak verilebilir. İğneler en sık damardan bazen kalçadan ve cilt altına yapılabilir. Bazı lenf bezi tümörlerinde kemoterapi ilaçları belden bel suyuna verilebilir ki buna intraketal tedavi denir.
Tedaviler çok sıksa ve damar yolu bulmakta zorlanılıyorsa santral venöz kateter denilen özel aletler takılabilir. Kateterlerin tamamen cilt altına yerleştirilmiş port kateter denilen ve uçları dışarıda olan tipleri de vardır. Kemoterapi ilaçları kana karıştıktan sonra hızla çoğalan kanser hücrelerinin içine girerler.
Kanser hücrelerinin büyümesi ve çoğalmasını engeller ve sonunda yok olmasını sağlarlar. Kanser ilaçları kanser hücreleri dışında hızla çoğalan sindirim sistemi döşeyen mukoza, kemik iliği, saç kökleri gibi diğer hücreleri de etkiler ve bazı yan etkilere neden olurlar. Ancak yan etkileri, şiddeti ve tipi kişiye ve tedaviye göre değişir. Bu yan etkilerin çoğu geçicidir.
Sık Görülen Yan Etkiler
- Bulantı, Kusma
- Enjeksiyon yerinde ağrı ve yanma
- Alerjik reaksiyonlar (kaşıntı, el, ayak ve gözlerde şişlik, nefes almakta zorluk)
- Damar dışına ilaçların sızması
- Saç dökülmesi
- Ağızda yaralar
- Kabızlık
- Kemik iliğinin baskılanması
- Sarılık (karaciğerdeki bozukluğa bağlı olarak cilt ve göz renginin sarı olması)
- Hemorajik sistik (mesanede ilaçların yaptığı zarara bağlı olarak idrarın kanlı gelmesi)
- Sinir sistemi bozuklukları
Radyo Terapi Nedir?
Yüksek enerjili x- ışınları ile tedavi demektir. Yüksek doz radyasyon, hücreleri öldürebilir ve çoğalmalarını önleyebilir. Kanser hücreleri normal hücrelerden daha hızlı çoğaldıklarından tedavide radyasyon tedavisi kullanılır.
Tek başına veya cerrahi ve kemoterapi ile birlikte kullanılabilir. Tedavi sırasında hastaya ağrı vermez. Hasta tek başına odada kaldığından küçük çocukları önceden buna hazırlamak gerekir.
Cilt hassas olacağından tedavi sırasında sabun ve losyon kullanılmamalıdır.
Tümör Tedavisi Sırasında Uyulması Gereken Kurallar
Tümör tedavisi sırasında hastanın enfeksiyon (mikrobik hastalıklar) yönünden riski yüksektir. Sağlıklı bir kişide hastalık oluşturmayan mikroplar, tümörlü çocuklarda ateşli hastalığa neden olabilir.
Temizlik kurallarına uyularak bu risk önemli ölçüde azaltılabilir. Bunun için beslenme kuralları, el temizliği, vücut temizliği ve ağız bakımı önemlidir.
Bazı Tümör Çeşitleri Hakkında Genel Bilgiler
Nöroblastom
Sinir düğümü hücrelerinden kaynaklanan ve en sık süt çocuklarında görülen bir tümördür. Bu tümör tipi büyük çocuklarda ve ergenlik öncesi dönemde çok nadirdir.
Genelde 5 yaşından küçük çocuklarda görülür ve çocukluk çağı tümörleri içinde sıklık açısından 4. sıradadır. Hastalığın sebebi belli değildir. Ayrıca herhangi bir kimyasal madde ya da maruziyetin nöroblastom ile ilişkisi bulunmamıştır.
Kalıtsal (irsi) bir hastalık değildir. Her tümör gibi hücredeki genlerin bozulması sonucu ortaya çıkar. Kardeşte bu hastalığın bulunması, annenin hamilelikte alkol kullanması, ailede benzer hastalıkların bulunması bu hastalığın oluşmasında risk teşkil eder.
Wilms Tümörü
Nefroblastom olarak da bilinir. Wilms tümörü, kötü huylu böbrek tümörlerinin çocuklarda en sık görülen tipidir. Doku yapısı bakımından tümör, embriyomsu ve gelişmiş dokulardan ortaya çıkar. Tümör cinsiyet ayırımı yapmaz, ayrıca kalıtsal da değildir.
Fetüste böbrek hücreleri olgunlaştıkça, özel yapılara dönüşür ve böbreğin değişik bölgelerini oluştururlar. Bu hücrelerin bazıları doğumda hala olgunlaşmamıştır ve ilk 3-4 yaşta gelişmeye devam ederler.
Ancak, Wilms tümöründe, hücreler olgunlaşmamış kalır ve hızla üremeye başlarlar. Sonuçta belirtiler ortaya çıkmadan önce büyük boyutlara ulaşabilen bir kitle oluştururlar.
Beyin Tümörleri
Beyin tümörleri çocukluk çağında görülen en sık solid tümör tipidir ve çocukluk çağında görülen kanserlerin neredeyse 4'te 1'ini oluşturur.
15 yaş altında görülen kötü huylu hastalıklar içinde lösemilerden sonra 2. sırayı alır. Ülkemizde ise lösemi ve lenfomalardan sonra 3. sıklıktadır.
Etkenler:
İyonize radyasyonla ilişkisi: Daha önce bir tümör nedeniyle kafatasına ışın tedavisi uygulanmış çocuklarda 2-24 yıl sonra ikincil santral sinir sistemi (SSS) tümörü geliştiği bildirilmiştir. Hamilelik döneminde radyasyona maruz kalmanın, çocukluk çağında görülen SSS tümörleri ile ilişkili olduğu saptanmıştır.
Bağışıklık sistemiyle ilgili faktörler: Organ nakli olup bağışıklık sistemini baskılayıcı tedavi alan kişilerde SSS tümörleri için artmış risk vardır.
Klinik Bulgular:
Nöbet geçirme, kas güçsüzlüğü, reflekslerde artış, anormal reflekslerin ortaya çıkışı ve diğer nörolojik bulgular görülebilir. Beyin sapında yerleşenlerde çok sayıda sinir çekirdeği harabiyetine bağlı yüz felci, gözde kayma, göz kapağında düşüklük, yutma güçlüğü görülebilir.
Ayrıca dengesizlik ve kusmalar olabilir. Beyincik tümörlerinde kafa içi basıncının artmasına bağlı sabahları artan baş ağrısı, bulantı-fışkırır tarzda kusmalar; beyinciğin tutulmasına bağlı olarak dengesizlik, yürüme bozukluğu, ellerde titreme, patlar tarzda konuşma, gözlerde sağa-sola atımlar görülebilir.
Kafatası, beynin ve içinde gelişen tümörün fark edilmesine engel olur. Hekim, hastasını muayene ederken tümörü göremez veya hissedemez. Yalnızca tümörün oluşturduğu belirti ve bulgulardan yola çıkarak kafatası içinde yer kaplayan bir olayın varlığını tahmin edebilir.
Bu nedenle beyin tümörleri değişik görüntüleme yöntemleriyle gösterilir. Bunlardan başlıcaları BBT (Bilgisayarlı Beyin Tomografisi), MRG (Magnetik Rezonans Görüntüleme), DSA (Anjiografi) ve SPECT’tir (Single Photon Emission Computed Tomography). Beyin tümörlerinde hücre tipinin kesin tanısı sadece tümörün ameliyatla çıkartılıp mikroskop altında incelenmesiyle konur.
Kemik Tümörleri
Çocukluk çağında en sık rastlanılan kemik tümörleri Osteosarkom ve Ewing sarkomudur.
Osteosarkom nedir?
Osteosarkom kemik hücrelerinde gelişen bir tümör tipidir. Sıklıkla uzun kemiklerin uç kısımlarında başlar ancak diğer kemiklerden de köken alabilir.
En sık görülen yerleşim yerleri femur alt ucu (uyluk kemiğinin alt ucu; hemen dizin üstü), tibia üst ucu, (kaval kemiği üst ucu; dizin hemen altı) ve humerus üst ucudur (kol kemiği üst ucu; omuzun hemen altı). Osteosarkom vücuttaki her organa ya da dokuya yayılabilir ancak yayılmayı tercih ettiği ilk yer akciğerdir.
Osteosarkom, en sık çocuklarda ve hızlı büyüme çağındaki 10-20 yaş arası genç erişkinlerde görülür. Erkek çocuklarında daha sık rastlanır.
Genelde etkilenen bölgeye bir travma olması sonucu teşhis edilir ancak travma ile osteosarkom oluşma riski arasında bilinen hiçbir ilişki yoktur. Tümör oluşmasında radyasyonun etkisi olduğu bilinmektedir.
Osteosarkomun belirtileri nelerdir?
En sık belirti etkilenen bölge etrafında ortaya çıkan şişlik ve ağrıdır. Bulgular genelde hastalığın başlangıcından sonraki 3. aydan sonra ortaya çıkar. O bölgenin hareket ettirilmesi ağrıyı arttırabilir. Eğer tümör kalça da ya da bacakta ise, çocuk topallayabilir.
Ewing Sarkomu (Ewing Sarkoma) Tümörleri
Vücutta kemiklerde ve yumuşak dokularda görülür ve küçük, farklılaşmamış yuvarlak hücrelerden oluşur. En sık kollar ve bacaklar gibi uzun kemikler, kaburga ve pelvisin (leğen kemiği) yassı kemikleri ya da omurga kemiklerinde görülür ancak vücutta yumuşak doku ya da kemik olan her yerden kaynaklanabilir.
Tüm çocukluk çağı tümörleri içerisinde %1 oranında rastlanır. 10 yaşından önce nadiren görülür. Genelde 10-15 yaş arasında ortaya çıkar. Erkek çocuklarda daha sık görülmektedir.
Kemik kaynaklı Ewing sarkomu, çocukluk çağının en sık 2. kemik tümörüdür. Yumuşak dokuda görülen Ewing sarkom tümörlerine kemik dışı (ekstraosseoz) Ewing sarkom adı verilir.
Kemik dışı Ewing sarkom en sık; uyluk, pelvis (leğen kemiği), omurga bölgesi ve göğüs duvarında görülür. Kemikte ya da yumuşak dokuda görülen Periferik Primitif Nöroektodermal Tümör (PNET), Ewing Sarkom Tümör Ailesinin bir tipidir.
Ewing Sarkom Tümörlerinin Belirtileri Nelerdir?
En sık rastlanılan bulgu ağrıdır. Sertlik, etkilenen kemik bölgesinde ortaya çıkan şişlik ve hassasiyettir. Ancak ilerlemiş hastalıkta halsizlik, kilo kaybı ve ateş görülebilir. Ayırıcı tanı osteosarkom, kemik iltihabı, nöroblastoma, lösemi ve diğer kemik tümörleri ile yapılmalıdır.
Lenfoma (Lenf Bezi Tümörleri)
Lenfoma, lenfatik sistemin tümörüdür. Lenfatik sistem, tüm vücutta hastalıkla savaşan beyaz kan hücrelerini (lenfositleri) taşıyan lenf sıvısını üreten zeytin şeklindeki bezlerden oluşur. Lenfatik sistem kısaca bağışıklık (savunma) sistemidir.
Çocuk ve adölesen yaş grubunda en sık görülen 3. tümör tipidir. Gelişmekte olan ülkelerde lösemiden sonra 2. en sık görülen tümördür. Hastalık lenf dokusunun kontrolsüz büyümesi olarak özetlenebilir. Çocuklarda 5 yaşından sonra sıklığı artar. Cinsiyet olarak erkeklerde daha sık görülebilir.
Lenfoma 2 türde görülür bunlar; Hodgkin Lenfoma ve Non-Hodgkin Lenfomadır.
Hodking Lenfomalar
Vücutta lenf bezlerinden ve nadiren karaciğer, dalak ve cilt gibi organlardan başlayabilen bir beze tümörüdür. En sık boyun bezelerinden köken alırlar.
Yaş ve cinsiyet: Çocuklarda 10 yaş civarında ve erişkinde 50 yaşından sonra olmak üzere hayat boyu iki dönemde görülme sıklığı yoğunlaşır. Gelişmekte olan ülkelerde başlangıç 10 yaşın altına düşmektedir. 15 yaşın altındaki çocuklarda yılda görülme sıklığı yaklaşık milyonda 5-7 olup, erkek çocuklarda daha sık görülür.
Non-Hodgkin Lenfoma
Non-Hodgkin Lenfoma (NHL), lenfosit serisi hücrelerinin kontrolsüz çoğalması ile karakterize bir hastalıktır. Lenf bezi, peyer plakları ve dalak gibi organlarda en sık görülmelerine rağmen çocuklarda kemik iliği tutulumuna da sık rastlanır.
Seyrek olarak kemik ve beyin lenfoması da rapor edilmiştir. NHL çocukluk çağı kanserlerinin %6-7’sini oluşturur. Kanserler arasında sıklık olarak 3. sırada yer alır. Endemik görülen Burkitt lenfoma nedeniyle Orta Doğu ve Afrika ülkelerinde daha sık ortaya çıkmaktadır.
Yirmi yaşın altındaki tüm lenfoma olgularının %45’ini NHL oluşturmaktadır. 15 yaş altındaki çocuklarda son yirmi yıldır görülme sıklığında bir değişiklik olmamışken, 15-19 yaş arasında görülme sıklığında %50 artış saptanmıştır. Erkek çocuklarda, kız çocuklarına nazaran daha sık görülüp, erkek/kız çocuk oranı 2.5/1 şeklindedir.
Tüm yaşlarda sabit bir oranda görülüyorken 15- 19 yaş arasında görülme sıklığında bir artış saptanır. Hastalıkla ilgili bazı risk faktörleri belirlenmiştir. İmmün yetmezlik hastalıklarında NHL görülme sıklığı artmaktadır. Kemik iliği veya solid organ nakli sırasında meydana getirilen bağışıklık baskılanması NHL riskini arttırmaktadır.
Difenilhidantoin gibi epilepsi ilaçları alan hastalarda NHL fazla görülebilmektedir. Kemoterapi ve radyoterapi alan hastalarda görülme riski artmaktadır. Epstein-Barr virüs (EBV) ve HIV virüs enfeksiyonları NHL’ye yatkınlığı artırmaktadır.
Doktorlar
Birimin Tüm İlgi Alanları
Hastaneler
-
Altunizade Hastanesi
-
Fulya Hastanesi
-
International Hastanesi
-
Maslak Hastanesi