Tansiyon, kanın kan damarlarının duvarlarına uyguladığı basınçtır. Vücudumuzun sağlıklı çalışabilmesi için kan basıncının belli bir aralıkta olması gerekir. Kan basıncı seviyeleri yaşam tarzına, yaşa ve genetik faktörlere bağlı olarak kişiden kişiye değişir.
Tansiyon Nedir?
Kan basıncı iki temel değer kullanılarak ifade edilir. Birincisi büyük tansiyon olarak da bilinen sistolik kan basıncıdır. Sistolik kan basıncı, kalbin kasılıp kanı damarlara pompalaması sırasında oluşan basınçtır. Kalbin kasılması sırasında oluşan bu basınç, kanın atardamar duvarlarına uyguladığı en yüksek basıncı temsil eder.
İkincisi ise küçük tansiyon olarak da adlandırılan diyastolik kan basıncıdır. Diyastolik kan basıncı, kalp kasınız gevşemiş ve dinlenmiş durumdayken kan damarlarınızın içindeki basıncı ifade eder. Bu, kalbin tekrar kanla dolmaya başladığını ve damarlar içindeki basıncın azaldığını gösterir.
Bu iki kan basıncı değeri birlikte okunup kaydedilir. Örneğin 120/80 mmHg olarak ifade edilen bir kan basıncı değerinde 120 sistolik kan basıncını, 80 ise diyastolik kan basıncını ifade eder. Sistolik kan basıncı kalbin kasıldığı andaki en yüksek basıncı, diyastolik kan basıncı ise kalbin dinlenme halindeyken ölçülen en yüksek basıncı ifade eder. Her iki değerin de normal aralıklarda olması kalp-damar sağlığı açısından oldukça önemlidir.
Tansiyon Kaç Olmalı?
Tansiyon, kişinin kalbinin atması sırasında kan damarı duvarlarına yaptığı basınçtır ve sağlıklı bir insanda belirli değerler aralığında olması gerekir. 120-129/80-84 mmHg tansiyon değerleri normal kabul edilir ancak ideal tansiyon değeri genellikle 120/80 mmHg olarak verilir. Ancak bu değerler bireyin yaşına, genel durumuna ve daha önceden var olan tıbbi durumlarına göre değişiklik gösterebilir. Kan basıncı seviyeleri, özellikle yaşlılarda ve kardiyovasküler hastalığı veya diğer kronik rahatsızlıkları olan kişilerde dalgalanabilir.
Tansiyon Değerlerini Etkileyen Faktörler
Tansiyonun normal aralıkta seyretmesini etkileyen birçok faktör vardır. Bunlar şunlardır:
- Yaş: Yaşlandıkça damarların elastikiyetinin azalması tansiyon değerlerini yükseltebilir.
- Sağlık durumu: Diyabet, kalp yetmezliği, böbrek hastalıkları gibi mevcut rahatsızlıklar tansiyonu etkileyebilir.
- Kullanılan ilaçlar: Kortizon, tansiyon düşürücüler veya diğer ilaçlar tansiyon değerlerini değiştirebilir.
- Stres: Yoğun stres altında olan bireylerde tansiyon yükselebilir.
- Beslenme ve yaşam tarzı: Aşırı tuz tüketimi, hareketsiz yaşam tarzı tansiyon yüksekliğine zemin hazırlar.
Bu faktörlerin etkisiyle tansiyon değerleri 12’nin üzerine çıkabilir ya da 8’in altına inebilir. Bu durumlar sıkça tekrar ederse mutlaka bir doktora başvurulmalı ve gerekli tedbirler alınmalıdır. Erken tanı ve tedavi, tansiyonla ilişkili ciddi hastalıkların önüne geçebilir.
Büyük Tansiyon Kaç Olmalı?
Büyük tansiyon, tıp dilinde sistolik kan basıncı olarak adlandırılır ve kalbin kasılması sırasında damar içinde oluşan basıncı ifade eder. Sağlıklı bir büyük tansiyon değeri 120-129 mmHg aralığında olmalıdır. En yaygın kullanımıyla, tansiyon ölçümünde büyük tansiyonun 12 veya 13 olarak görülmesi normaldir.
Ancak 130 mmH ve üzerindeki değerler, yüksek tansiyon (hipertansiyon) olarak sınıflandırılır. Bu durumun bebeklikten itibaren her yaşta görülebilmesi mümkün olsa da, bazı risk faktörleri büyük tansiyon yüksekliğini tetikleyebilir:
- Obezite: Aşırı kilo alımı tansiyon yüksekliği riskini artırır.
- Diyabet: Kan şekerinin dengesiz seyretmesi tansiyonu olumsuz etkiler.
- Aşırı tuz tüketimi: Tuz, damar içindeki su tutulumunu artırarak tansiyonu yükseltebilir.
- Genetik yatkınlık : Ailede hipertansiyon öyküsü olan bireylerde risk daha yüksektir.
- Hareketsiz yaşam tarzı: Fiziksel aktivite eksikliği tansiyonun kontrolsüz yükselmesine sebep olabilir.
- Stres: Kronik stres durumları büyük tansiyonu olumsuz yönde etkiler.
Büyük tansiyon kontrol altına alınmazsa, kalp krizi, inme, beyin hasarı gibi ciddi sağlık sorunları ortaya çıkabilir. Özellikle kronik hipertansiyon tanısı konulan bireylerin düzenli doktor takibinde olmaları büyük önem taşır.
Küçük Tansiyon Kaç Olmalı?
Küçük tansiyon, diyastolik kan basıncı olarak bilinir ve kalbin gevşemesi sırasında damar duvarlarındaki basıncı temsil eder. Küçük tansiyonun ideal değeri 80 mmHg olarak kabul edilirken, 60-80 mmHg arası normal kabul edilen aralıktır. Ancak 60 mmHg’nin altındaki tansiyon değerleri genellikle düşük tansiyon (hipotansiyon) olarak değerlendirilir.
Küçük tansiyonun düşmesine neden olan faktörler şunlardır:
- Sıvı kaybı (dehidratasyon)
- Ani kan kaybı veya ciddi travmalar
- Tiroid yetmezliği (hipotiroidi)
- Kalp yetmezliği
- Uzun süreli açlık ve beslenme yetersizliği
Küçük tansiyonun düşük olması; yorgunluk, baş dönmesi, göz kararması ve bayılma gibi semptomlara neden olabilir. Bu durum sürekli hale geldiğinde mutlaka doktor kontrolü gerektirir. Küçük tansiyonu normal aralıklarda tutmak için yeterli su tüketimi, düzenli beslenme ve aktif yaşam tarzı benimsemek önemlidir.
Yüksek Tansiyonun Belirtileri ve Sonuçları
Hipertansiyon (hipertansiyon), kanın, kan damarlarının duvarlarına ortalamadan daha fazla basınç uyguladığı bir durumdur. Bu durum uzun vadede kalp, beyin, böbrek gibi hayati organlarda ciddi hasarlara neden olabiliyor. Yüksek tansiyonun belirtileri arasında baş ağrısı, baş dönmesi, burun kanaması, bulanık görme, kalp çarpıntısı ve nefes darlığı yer alır. Bu belirtiler sıklıkla fark edilmez ve başka hastalıklarla karıştırılabilir. Kontrolsüz yüksek tansiyon ciddi sağlık sorunlarına neden olabilir. Yüksek tansiyonun etkileri arasında kalp krizi ve felç riski, böbrek yetmezliği, gözdeki kan damarlarında hasar (retinopati) ve beyinde kanama gibi sorunlar yer alır. Bu nedenle hipertansiyonun erken tanısı ve uygun tedavisi önemlidir.
Düşük Tansiyonun Nedenleri ve Etkileri
Kan basıncınız düşük olduğunda (hipotansiyon), kanınız organlarınıza yeterli miktarda oksijen ve besin taşıyamaz. Bu durum zamanla organ fonksiyonlarını olumsuz yönde etkileyebilir. Düşük tansiyonun nedenleri arasında yetersiz sıvı alımı (dehidrasyon), uzun süreli ayakta durma, kalp hastalığı veya hormonal dengesizlikler ve duruştaki ani değişiklikler (ortostatik hipotansiyon) yer alır. Bu faktörler kan dolaşımının yeterince düzenli hale gelmesini engelleyerek kan basıncının düşmesine neden olur. Düşük tansiyonun etkileri arasında baş dönmesi, bayılma, bulanık görme, halsizlik ve yorgunluk yer alabilir. Şiddetli hipotansiyon şoka neden olabilir. Bu durum ciddi bir sağlık sorununa işaret edebilir ve tıbbi müdahale gerektirebilir. Erken tanı ve uygun tedavi hipotansiyonun olumsuz etkilerini en aza indirir.
Tansiyonu Kontrol Altına Alma Önerileri
Hem yüksek hem de düşük tansiyonun önlenmesi ve kontrol altına alınması için aşağıdaki yaşam tarzı değişiklikleri önemlidir:
- Tüz tüketimini sınırlandırın.
- Sebze, meyve, tam tahıllar ve sağlıklı yağlar tüketin.
- Potasyum, magnezyum ve kalsiyum bakımından zengin gıdaları tercih edin.
- Haftada en az 150 dakika yürüyüş, yüzme veya bisiklet gibi orta düzeyde fiziksel aktiviteler yapın.
- Yoga, meditasyon ve nefes egzersizleri gibi rahatlama yöntemlerini deneyin.
- Sigara damarlara zarar verir ve tansiyonu yükseltebilir. Aşırı alkol tüketiminden kaçının.
- Vücudun susuz kalmaması için günlük yeterli su için.
- Tansiyonunuzu düzenli olarak ölçün ve değerlerinizi not edin.
Yalancı Tansiyon Nedir?
Kan basıncının atardamar duvarlarına uyguladığı basınç tansiyon olarak bilinir ve tansiyon hastalığını kesinleştirmek için bir dizi ölçüm gereklidir. Tansiyon değerleri genellikle uygun koşullarda ve en az üç farklı zaman diliminde ölçülür. Yalancı tansiyon, tek bir ölçümle tansiyon yüksekliği belirlemenin yanıltıcı bir yoludur.
Çeşitli nedenler gün boyunca tansiyon değerlerini değiştirebilir. Yüksek tempoda yürümek, koşmak, egzersiz yapmak, stresli bir durumda olmak, çok fazla çay ve kahve içmek veya yemek sonrası yemek gibi durumlar tansiyonu kısmen yükseltebilir. Sonuç olarak, tansiyon ölçümleri belirli bir süre sakin bir ortamda ve istirahat halinde yapılmalıdır.
Gebelikte Tansiyon
Gebelikte tansiyon yüksekliği neredeyse her on gebeden birinde görülebilir ve bu oldukça yaygın bir durumdur. Gebeliğin özellikle ikinci yarısında ortaya çıkan yüksek tansiyon, gebelik hipertansiyonu olarak bilinir. Bununla birlikte, bu durumun gebeliğe mi, preeklampsiye mi veya mevcut kronik hipertansiyona mı bağlı olduğunu belirlemek çok önemlidir.
Gebelik sırasında yüksek tansiyon anne ve bebeğin sağlığını tehlikeye atabilir. Bu durum erken doğuma, bebeğin anne karnında yeterince gelişmemesine (gelişme geriliği), plesantada kan akışının bozulmasına ve hatta bebeğin beyninde hasara neden olabilir.
Gebelik hipertansiyonu gelişme olasılığı, ileri yaş, fazla kilo, şeker hastalığı ve daha önceden tansiyon hastası olma gibi risk faktörlerine bağlıdır. Preeklampsi vakalarında tansiyon yüksekliği ve idrarda protein kaçağı olarak bilinen proteinüri de görülür.
Buna ek olarak, preeklampside şu belirtiler de gözlenebilir:
- Yoğun ve kalıcı baş ağrısı
- Ellerde, yüzde ve bacaklarda ödem (aşırı su tutumu)
- Karaciğer ve böbrek fonksiyonlarında bozukluk
- Görme bozuklukları (bulanık görme)
Gebelikte tansiyon kontrolü için kullanılabilecek antihipertansif ilaçlar sınırlıdır; bu nedenle tedavi dikkatlice planlanmalı ve hekim kontrolünde yürütülmelidir. Gebelik süresince düzenli tansiyon takibi, erken tanı ve müdahale için hayati öneme sahiptir.
Göz Tansiyonu (Glokom)
Halk arasında göz tansiyonu olarak bilinen glokom, göz içindeki basıncın normalden fazla artması sonucu göz sinirlerinin zarar görmesi ile karakterize kronik bir hastalıktır. Glokom tedavi edilmediği takdirde ilerleyici görme kaybına ve hatta körlüğe neden olabilir.
Glokom genellikle 40 yaş üzerindeki bireylerde daha sık görülür, ancak her yaşta ortaya çıkabilir. İşte glokom riskini artıran başlıca faktörler:
- Genetik yatkınlık: Ailede glokom öyküsü olan bireylerde risk daha yüksektir.
- Miyop (uzağı görememe): Miyop olan bireylerde glokom görülme olasılığı artar.
- Diğer hastalıklar: Şeker hastalığı (diyabet), hipotiroidizm gibi hastalıklar ve uzun süreli kortizon kullanımı glokom riskini artırabilir.
- Travmalar: Göz yaralanmaları ve cerrahi müdahaleler göz basıncını etkileyebilir.
- Yaş ilerlemesi: Yaşlılıkla birlikte göz içindeki basıncın dengelenmesi zorlaşabilir.
Glokom hastalığının en büyük tehlikesi, erken dönemde genellikle belirti vermemesidir. Ancak ilerleyen süreçte aşağıdaki belirtiler gözlenebilir:
- Görme alanında daralma
- Gözde basınç hissi
- Baş ağrısı ve göz ağrısı
- Işık kaynakları etrafında haleler görme
Glokom tedavisinde amaç, göz içi basıncını kontrol altına alarak göz sinirlerinde daha fazla hasarı önlemektir. Bu amaçla genellikle göz damlaları kullanılır. İlerlemiş vakalarda lazer tedavisi veya cerrahi yöntemler uygulanabilir. Erken tanı, düzenli göz muayeneleri ve uygun tedavi, glokomun ilerlemesini yavaşlatabilir ve görme kaybını önleyebilir.
Sıkça Sorulan Sorular
Tansiyon aletinde nabız kaç olmalı?
Sağlıklı bir yetişkinin tansiyon aletinde dakikada 60 ila 100 atım arasında bir nabız değeri olmalıdır. Bu değer, kalbin bir dakikada ne kadar attığını göstermektedir. Bununla birlikte, nabız hızını etkileyen çok sayıda değişken vardır. Nabız, fiziksel aktivite sırasında 120-150 atıma çıkabilirken, stres, heyecan veya ani duygusal tepkiler nedeniyle biraz yükselebilir. Ateşli hastalıklar, ilaç kullanımı ve bazı tıbbi durumlar da nabız değerlerini değiştirebilir. Bir kişinin nabızını doğru bir şekilde ölçmek için birkaç dakika boyunca hareketsiz kalmalıdır.
Tansiyon kaça düşerse hayati tehlike oluşur?
Kan basıncı aşırı düşerse, organlar yeterince kan ve oksijen alamaz ve bu da onları hayati tehlikeye atabilir. Büyük tansiyon (sistolik tansiyon) 90 mmHg'nin altına düşerse, hipotansiyon olarak bilinir ve tehlikelidir. Şok, ani tansiyon düşüşleri nedeniyle bayılma, baş dönmesi ve soğuk terleme gibi belirtilerle ortaya çıkabilir. Uzun süreli düşük tansiyon, özellikle yaşlı insanlarda ve başka hastalıkları olanlarda daha ciddi sonuçlara yol açabilir. Bu değerler, bireyin yaşı, genel sağlık durumu ve altta yatan hastalıklarından etkilenebilir.
50 yaşında tansiyon kaç olmalı?
50 yaş ve üzerindeki bireylerde kalp-damar hastalıklarının önlenmesi için tansiyon değerlerinin kontrol altında tutulması çok önemlidir. Bu yaş grubunda ideal tansiyon 12/8 mmHg'dir. 14/9 mmHg'nin üzerinde bir tansiyon, yüksek tansiyon olarak kabul edilir ve doktor müdahalesi gerektirir. Bu yaş grubundaki bireylerin tansiyonlarının dengelenmesine yardımcı olan şeyler, düzenli egzersiz, düşük tuz tüketimi ve sağlıklı beslenmedir. Ani yükselmelerin önlenmesi için düzenli tansiyon takibi çok önemlidir.
Çocuklarda tansiyon kaç olmalı?
Bir çocuğun kan basıncı düzeyi yaşına, boyuna ve kilosuna bağlı olarak değişir. Genellikle okul öncesi çocuklarda kan basıncı değerlerinin 100/60 mmHg civarında, 6-12 yaş arası çocuklarda ise 110/70 mmHg civarında olduğu düşünülmektedir. Ergenlik döneminde kan basıncı değerleri yetişkin seviyelerine yani 120/80 mmHg'ye yaklaşabilir. Ancak obezite, fiziksel hareketsizlik ve genetik faktörler çocuklarda yüksek tansiyon riskini artırabilir. Bu nedenle erken yaşlardan itibaren düzenli sağlık kontrolleri yaptırmak ve sağlıklı yaşam tarzı alışkanlıkları geliştirmek çok önemlidir.
65 yaş üstü tansiyon ve nabız kaç olmalı?
65 yaş üstü kişilerde kan basıncı değerleri, kan damarlarının elastikiyetinin kaybolması ve kronik hastalıklara bağlı olarak değişebilmektedir. Bu yaş grubu için ideal kan basıncı değeri 130/80 mmHg'nin altında olmalıdır. Yaşlı insanlar için dinlenme kalp atış hızı dakikada 60 ila 80 atış arasında olabilir. Diyabet, böbrek yetmezliği, kalp hastalığı vb. durumlarda kan basıncı hedefleri kişiye özel olarak belirlenmeli ve doktor gözetiminde kararlaştırılmalıdır. Bu yaş grubunda düzenli tansiyon ve nabız ölçümü özellikle önemlidir.
Hamilelikte tansiyon kaç olmalı?
Hamilelik sırasında hormonal değişiklikler ve damar genişlemesi gibi faktörler nedeniyle kan basıncı seviyeleri değişebilir. Hamilelikte ideal kan basıncı değeri yaklaşık 12/8 mmHg'dir. Kan basıncının 9/6 mmHg'ye düşmesi genellikle normal kabul edilir ve endişe kaynağı değildir. Ancak kan basıncının 14/9 mmHg’nin üzerine çıkması preeklampsi riskini artırdığı için tehlikelidir. Kadınlar hamilelik döneminde kan basınçlarını düzenli olarak kontrol ettirmeli ve kan basınçlarında ani yükselme veya düşme olması durumunda doktora başvurmalıdırlar.
Tansiyon kaç olunca dil altı ilaç alınmalı?
Büyük tansiyonun (sistolik) 16 mmHg'yi geçmesi ve küçük tansiyonun (diyastolik) 10 mmHg'nin üzerine çıkması, acil müdahale gerektirebilir. Bu durumda baş ağrısı, göğüs ağrısı, bulanık görme ve nefes darlığı gibi belirtiler eşlik ediyorsa doktor tarafından önerilen dil altı ilaç alınabilir. Dil altı ilacı alındıktan sonra tansiyon 15-20 dakika içerisinde düşmezse vakit kaybetmeden hastaneye başvurulmalıdır. Ancak dil altı ilaç kullanımı mutlaka doktor tavsiyesiyle yapılmalı ve kontrolsüz ilaç kullanımı riskli sonuçlara yol açabileceği unutulmamalıdır.