Çerezler, içeriği ve reklamları kişiselleştirmek, sosyal medya özellikleri sağlamak ve trafiğimizi analiz etmek için kullanılmaktadır. Çerezlerle ilgili detaylı bilgiye “Çerez Politikası” sayfamızdan ulaşabilirsiniz. “Reddet” seçeneği ile tüm çerezleri reddedebilir veya “Çerez Ayarları” seçeneği ile ayarları düzenleyebilirsiniz.

Daha iyi bir deneyim için konum izni vermelisiniz.
Size nasıl yardımcı olabiliriz?

Spinal Musküler Atrofi (SMA), omurilikteki motor sinir hücrelerini etkileyen ve kas kaybına yol açan genetik bir hastalıktır. SMA, genellikle bebeklik ve çocukluk döneminde ortaya çıkar, ancak yetişkinlerde de görülebilir. Hastalığın başlıca belirtileri arasında kas güçsüzlüğü, hareket kısıtlılığı, solunum ve yutma zorlukları yer alır.

SMA, SMN1 genindeki mutasyondan kaynaklanır ve otozomal resesif kalıtımla geçer. Tedavi seçenekleri arasında gen tedavisi, ilaç tedavisi (Spinraza, Risdiplam) ve fizik tedavi bulunur. Erken teşhis, hastalığın ilerlemesini yavaşlatmada büyük önem taşır.

İçindekiler

SMA Nedir?

Spinal Musküler Atrofi olarak bilinen SMA , omurilikteki motor sinir hücrelerinin ilerleyici kaybıyla ilişkili kalıtsal ve nöromüsküler bir hastalıktır. SMA hastalığında kaslara giden sinir uyarılarının azalması veya durması sonucu kas güçsüzlüğü, erime ve hareket kabiliyetinde ciddi azalma ortaya çıkar.

SMA’nın belirgin özellikleri arasında hipotoni (gevşek kas tonusu), motor gelişim geriliği, solunum güçlüğü ve beslenme problemleri yer alır. Hastalığın şiddeti bireyden bireye değişmekle birlikte, ağır vakalarda bağımsız hareket etme yeteneğinin kaybı ve solunum desteğine ihtiyaç duyulması söz konusu olabilir.

SMA'nın kalıtım şekli otozomal resesif olduğu için aile hikâyesi hastalığın tanısında kritik öneme sahiptir. SMA’nın erken teşhis edilmesi, destekleyici tedaviler ve yeni nesil genetik tedavi yöntemleriyle yaşam kalitesi belirgin ölçüde artırılabilir.

Tedavi edilmeyen SMA hastalığı, özellikle erken başlangıçlı formlarda (örneğin Tip 1 ve Tip 2) ilerleyici kas güçsüzlüğü, solunum yetmezliği ve beslenme sorunları nedeniyle yaşam kalitesinin ciddi şekilde azalmasına ve erken yaşta yaşam kaybına yol açabilir.

Tedaviye başlanmadığında hastalar genellikle hareket yeteneklerini hızla kaybeder ve günlük yaşam aktivitelerinde bağımsızlıklarını sürdüremez hale gelirler. Zaman içinde artan solunum ve beslenme problemleri nedeniyle ciddi sağlık komplikasyonları ortaya çıkar ve ölüm riski yükselir.

SMA Belirtileri Nelerdir?

SMA hastalığında, hastalığın tipine ve şiddetine göre farklılık gösteren kas güçsüzlüğü ve hareket kısıtlılığı gibi belirtiler ortaya çıkar. Bebeklerde ve çocuklarda gözlenen ilk belirtiler arasında kas gevşekliği (hipotoni), baş kontrolünün sağlanamaması, oturma veya yürüme gibi motor becerilerin gecikmesi ve bacaklarda daha belirgin olan kas güçsüzlüğü bulunur.

İlerleyen dönemde solunum kaslarının etkilenmesi nedeniyle solunum güçlüğü, sık akciğer enfeksiyonları ve öksürük refleksinin azalması gibi belirtiler görülebilir. Beslenme sorunları, yutma güçlüğü, dilde titreme (fasikülasyonlar) ve kilo alamama da SMA'nın önemli işaretleri arasındadır.

SMA'lı bireylerde zihinsel gelişim genellikle normaldir ve hastalığın belirtileri zaman içinde ilerleyici nitelik taşır. Bu nedenle erken tanı, belirtilerin fark edilmesi ve tedaviye erken başlanması açısından büyük önem taşır.

Sma belirtileri şunlardır:

  • Kas güçsüzlüğü ve kaslarda erime,
  • Baş kontrolünü sağlayamama,
  • Emme ve yutma güçlüğü,
  • Solunum problemleri,
  • Hareketlerde yavaşlama veya hareket edememe,
  • Reflekslerde azalma veya kaybolma,
  • Omurga eğriliği (skolyoz),
  • Titreme (özellikle parmaklarda),
  • Zayıf öksürme refleksi,
  • Gelişimsel gecikmeler (oturma, yürüme gibi).

SMA Neden Olur?

SMA hastalığının temel nedeni genetik geçiş olup, hastalık otozomal resesif (çekinik) olarak kalıtılır. Bu durumda, hastalığın ortaya çıkabilmesi için her iki ebeveynin de SMA'ya neden olan bozuk geni taşıması gerekir. Akraba evliliklerinde, ortak genetik geçmiş nedeniyle aynı çekinik genleri taşıma olasılığı daha yüksektir; bu nedenle akraba evliliklerinde SMA gibi kalıtsal hastalıkların ortaya çıkma riski artar.

Ancak, SMA yalnızca akraba evliliği yapan çiftlerin çocuklarında değil, akraba olmayan çiftlerin çocuklarında da görülebilir. Genel olarak toplumda taşıyıcı sıklığı yaklaşık 50 kişide 1'dir.

SMA'nın temel nedenleri şunlardır:

  • SMN1 Genindeki Mutasyon : SMA, SMN1 (Survival Motor Neuron 1) genindeki mutasyon veya delesyon nedeniyle ortaya çıkar. Bu gen, motor sinir hücrelerinin hayatta kalmasını sağlayan SMN proteininin üretiminden sorumludur.
  • SMN Proteini Eksikliği : SMN1 geninin çalışmaması sonucu yeterli SMN proteini üretilemez ve motor sinir hücreleri zamanla işlevini yitirerek kas kaybına neden olur.
  • Otozomal Resesif Kalıtım : SMA, otozomal resesif bir hastalıktır, yani bireyin SMA hastası olması için her iki ebeveynden de kusurlu SMN1 genini alması gerekir.
  • Ailede SMA Geçmişi : Ebeveynler taşıyıcı olduğunda, çocuklarında SMA görülme riski artar. Eğer her iki ebeveyn taşıyıcıysa, çocuğun SMA ile doğma ihtimali %25'tir.
  • SMN2 Geninin Rolü : SMN2 geni, SMN proteininin az miktarda üretilmesini sağlayarak hastalığın şiddetini belirleyebilir. Daha fazla SMN2 kopyasına sahip bireylerde hastalık daha hafif seyredebilir.

Bu sebeplerle özellikle akraba evliliği yapmayı düşünen çiftlerin genetik danışmanlık alması, SMA ve benzeri kalıtsal hastalıkların riskini belirlemek açısından büyük önem taşır.

SMN1 Gen Mutasyonları

SMN1 geni, motor nöronların hayatta kalması için kritik öneme sahip olan SMN proteinini kodlar. Bu gendeki mutasyonlar, SMN proteininin üretiminde eksikliğe yol açar. Sonuç olarak, motor nöronlar işlevlerini yitirir ve kaslarda zayıflık meydana gelir.

Otozomal Resesif Kalıtım

SMA, otozomal resesif bir hastalıktır. Bu, hastalığın ortaya çıkması için bireyin her iki ebeveynden de mutasyonlu SMN1 genini alması gerektiği anlamına gelir. Taşıyıcı olan ebeveynler genellikle semptom göstermezler, ancak her ikisi de mutasyonlu geni taşıyorsa, çocuklarının SMA ile doğma riski %25'tir.

SMN2 Gen Kopya Sayısı

SMN2 geni, SMN proteininin üretiminde ikincil bir rol oynar. Bu genin kopya sayısı, hastalığın şiddetini etkileyebilir. Daha fazla sayıda SMN2 gen kopyasına sahip bireylerde, SMN proteini üretimi bir nebze artabilir, bu da semptomların daha hafif seyretmesine neden olabilir. Ancak, SMN2 geni tam fonksiyonel proteini yeterli miktarda üretemediğinden, hastalığı tamamen engelleyemez.

SMA Türleri Nelerdir?

SMA hastalığı, genetik bir hastalık olup motor nöronları etkileyen ve kas güçsüzlüğüne neden olan ciddi bir rahatsızlıktır. SMA hastalığının türleri, belirtilerin başlangıç yaşına ve hastalığın şiddetine göre sınıflandırılır. Hastalığın seyri ve yaşam kalitesi üzerindeki etkileri, türüne göre değişkenlik gösterir.

SMA hastalığının beş farklı türü bulunur:

  • SMA Tip 0
  • SMA Tip 1
  • SMA Tip 2
  • SMA Tip 3
  • SMA Tip 4

SMA Tip 0

SMA hastalığı tiplerinin en ağır formu olan Tip 0, prenatal dönemde kendini göstermeye başlar. Anne karnında bebeğin hareketlerinin azalması ile fark edilebilen bu durum, doğum sonrasında hızlı bir şekilde ilerler. Bu tip, SMA hastalığının en erken ortaya çıkan ve en ciddi formudur.

Doğumdan hemen sonra başlayan belirtiler, bebeğin yaşamını ciddi şekilde etkiler. Kasların ciddi derecede zayıf olması, nefes almada zorluk ve beslenme problemleri karakteristik özelliklerindendir. Yüz kaslarında görülen zayıflık, kalp problemleri ve çevresel uyaranlara karşı azalmış tepki gibi belirtiler de sıklıkla gözlenir. Bebeklerde SMA hastalığı belirtileri bu tipte en şiddetli şekilde kendini gösterir ve yaşamın ilk aylarında solunum sistemi riskleri nedeniyle genellikle ölümcül seyreder.

SMA Tip 1 (Werdnig-Hoffmann Hastalığı)

SMA hastalığının en ağır formu olan Tip 1, erken bebeklik döneminde ortaya çıkan ciddi bir nöromüsküler rahatsızlıktır. Bebeklerde SMA hastalığı belirtileri yaşamın ilk aylarında kendini gösterir ve hızlı bir şekilde ilerler. Bu tip, SMA tip 1 hastaları kaç yıl yaşar sorusunu akla getirse de, günümüzde geliştirilen tedavi yöntemleriyle yaşam kalitesi ve süresi artırılabilir.

Tip 1 SMA'da bebeğin kas gelişimi ciddi şekilde etkilenir. Bebeklerin kas tonusu oldukça düşüktür ve temel motor becerilerini kazanmakta zorlanırlar. Solunum kasları zayıfladığı için nefes almada güçlük yaşarlar. Emmek, yutmak gibi temel yaşamsal fonksiyonlarda sorunlar görülür. Bebekler genellikle başlarını dik tutamaz ve bağımsız oturma becerisini kazanamazlar.

SMA Tip 2 (Dubowitz Hastalığı)

SMA hastalığının orta şiddetli seyreden türlerinden biri olan Tip 2, genetik bir kas hastalığıdır. Bu hastalık, motor sinir hücrelerinin ilerleyici kaybı ve kas zayıflığı ile karakterizedir. Erken bebeklik döneminde ortaya çıkan bu hastalık, çocukların motor gelişimini önemli ölçüde etkiler.

Tip 2, genellikle sma hastalığı ne zaman ortaya çıkar sorusuna cevap olarak 6 ila 18 aylık dönemde kendini gösterir. Bu dönemde bebeklerde sma hastalığı belirtileri arasında en belirgin olanı, yardımsız oturabilmelerine rağmen, bağımsız olarak ayakta duramama ve yürüyememe durumudur.

Kas zayıflığı özellikle vücudun merkezi bölgelerinde yoğunlaşır ve alt ekstremiteler, üst ekstremitelere göre daha fazla etkilenir. Her ne kadar solunum problemleri risk oluştursa da, sma tip 2 hastaları kaç yıl yaşar sorusuna yanıt olarak, uygun bakım ve tedavi ile çoğu hasta yetişkinlik dönemine ulaşabilir.

SMA Tip 3 (Kugelberg-Welander Hastalığı)

SMA hastalığının en hafif formlarından biri olan Tip 3, genellikle çocukluk döneminde ortaya çıkan ve yaşam kalitesini etkileyen bir türdür. Bu tip, diğer türlere göre daha yavaş ilerleyen ve daha iyi bir prognoza sahip olan formudur. SMA hastalığı ne zaman ortaya çıkar sorusuna örnek olarak, Tip 3'ün 18 aydan sonra kendini göstermeye başladığını söyleyebiliriz.

Hastalık seyri sırasında kas zayıflığı belirgin şekilde görülür ve bu durum günlük yaşam aktivitelerini etkiler. Hastalar genellikle bağımsız yürüyebilme yeteneğine sahiptir, ancak zamanla hareket kabiliyetlerinde azalma görülebilir.

Yetişkinlerde sma hastalığı belirtileri arasında düşme eğilimi, merdiven çıkmada zorluk ve ilerleyen dönemlerde mobilite desteğine ihtiyaç duyma sayılabilir. Bazı hastalarda yürüme yeteneği uzun süre korunurken, diğerlerinde özellikle ergenlik döneminde bu yetenek kaybedilebilir.

Skolyoz gelişimi ve solunum kaslarında zayıflama gibi riskler de hastalığın seyri sırasında görülebilen durumlardır.

SMA Tip 4 (Geç Başlangıçlı SMA)

Yetişkinlerde SMA hastalığı belirtileri genellikle 20-30 yaş aralığında ortaya çıkmaya başlar. Bu tip, SMA hastalığının en hafif formudur ve yaşam kalitesi üzerindeki etkisi diğer tiplere göre daha azdır.

Hastalığın ilerleyişi oldukça yavaştır ve hastalar günlük aktivitelerini büyük ölçüde bağımsız olarak sürdürebilir. Motor nöronları etkileyen bu hastalık türünde, kas güçsüzlüğü öncelikle bacak ve kalça kaslarında başlar, ardından omuz ve kol kaslarına yayılabilir.

Tip 4 SMA hastaları, yaşamlarının büyük bir bölümünde yürüme ve ayakta durma yeteneklerini koruyabilirler. Hastalığın geç başlangıçlı olması ve yavaş ilerlemesi nedeniyle, hastalar mesleki ve sosyal yaşamlarını sürdürebilir, aile kurabilir ve uzun yıllar aktif kalabilirler.

Düzenli fizik tedavi ve rehabilitasyon uygulamaları, kas gücünün korunmasında ve yaşam kalitesinin artırılmasında önemli rol oynar. SMA hastalığı tedavisi kapsamında uygulanan çeşitli terapiler ve egzersiz programları, hastaların fonksiyonel kapasitelerini korumalarına yardımcı olur.

SMA TipiBaşlangıç YaşıBelirgin ÖzellikleriHastalığın ŞiddetiYaşam Beklentisi
Tip 10-6 ayBaş kontrolü yok, ağır kas güçsüzlüğü, solunum sorunları, yutma zorluğuÇok ağırGenellikle tedavisiz birkaç yıl
Tip 26-18 ayOturabilir ancak yürüyemez, orta-ileri kas güçsüzlüğü, skolyoz (omurga eğriliği)Orta-ağırGenellikle erişkinliğe ulaşır
Tip 318 ay sonrasıAyakta durma/yürüme yeteneği vardır ancak zamanla azalır; hafif-orta kas güçsüzlüğü görülürHafif-ortaNormal veya normale yakın
Tip 4YetişkinlikYavaş ilerleyen kas güçsüzlüğü, yürüyebilir ancak zamanla hareket yeteneği azalabilirHafifNormal

SMA Tanısı ve Uygulanan Testler

SMA tanısı, öncelikle hastanın klinik belirtilerinin değerlendirilmesiyle başlayarak kas güçsüzlüğü, hipotoni (kas gevşekliği), motor gelişim gecikmeleri ve refleks kayıpları gibi bulgular incelenir. Klinik şüphe üzerine, kesin tanı koymak amacıyla moleküler genetik testlere başvurulur.

Moleküler testler kapsamında özellikle SMN1 genindeki delesyon veya mutasyonların araştırıldığı DNA analizleri yapılır. Ayrıca tanıyı desteklemek ve hastalığın seyrini değerlendirmek amacıyla elektromiyografi (EMG), kas biyopsisi ve sinir iletim testleri gibi yöntemler de kullanılabilir, ancak SMA için altın standart test genetik analizdir.

SMA tanısı için uygulanan temel testler şunlardır:

  • Genetik Testler: SMA'nın temel nedeni olan SMN1 genindeki mutasyonları veya eksiklikleri tespit etmek için yapılan testlerdir. Bu, tanı koymanın en güvenilir yoludur.
  • Kan Testleri: Kas enzimleri düzeylerini ölçerek kas hasarını değerlendirebilir. Ancak SMA için spesifik değildir.
  • Elektromiyografi (EMG): Sinirlerin kaslara ilettiği elektriksel sinyalleri ölçerek sinir-kas fonksiyonlarını değerlendirir. SMA'da kaslardaki zayıflığı gösterebilir.
  • Kas Biyopsisi: Kas dokusundan alınan örneklerin mikroskobik incelenmesi. SMA'da genetik test mümkün değilse veya kesinleştirilmek isteniyorsa kullanılır.
  • Manyetik Rezonans Görüntüleme (MRI): Kas ve sinir dokularının durumunu detaylı incelemek için yapılır.
  • Sinir İletim Hızı Testi: Sinirlerin elektrik sinyallerini ne kadar iyi ilettiğini ölçmek için yapılır.
  • Prenatal Tanı: SMA riski taşıyan ailelerde hamilelik sırasında yapılan genetik testler ile bebeğin genetik durumu belirlenebilir.
  • Yeni Doğan Tarama Testleri: Yeni doğan bebeklerde SMA için genetik tarama testleri uygulanabilir.

SMA Testi Nedir?

SMA testi, Spinal Musküler Atrofi (SMA) hastalığını veya taşıyıcılığını tespit etmek için yapılan genetik bir testtir. Bu test, SMN1 genindeki mutasyonları analiz ederek bireyin SMA hastası olup olmadığını ya da taşıyıcı olup olmadığını belirler. Özellikle evlilik öncesi tarama, hamilelik sürecinde prenatal testler ve belirti gösteren bebeklerde tanı amaçlı testler için uygulanır.

SMA Testi Nasıl Yapılır?

SMA testi, bireyin SMA hastalığına sahip olup olmadığını veya taşıyıcı olup olmadığını belirlemek için yapılan genetik bir incelemedir. Test, genetik materyalin detaylı bir şekilde analiz edilmesiyle gerçekleştirilir ve farklı yöntemlerle uygulanabilir.

Genellikle kan örneği veya tükürük örneği alınarak yapılan testler, laboratuvar ortamında incelenerek SMN1 genindeki mutasyonlar tespit edilir. Hastalığın erken tanısı ve taşıyıcılığın belirlenmesi için büyük önem taşıyan bu test, hem yetişkinlerde hem de bebeklerde uygulanabilir.

SMA testi aşağıdaki yöntemlerle gerçekleştirilir:

  • Kan Testi: Koldan alınan bir kan örneği laboratuvarda genetik analiz için incelenir.
  • Tükürük Testi: DNA analizi için tükürük örneği alınarak SMN1 gen mutasyonları araştırılır.
  • Prenatal (Doğum Öncesi) Test: Hamilelik sırasında bebeğin SMA riski olup olmadığını belirlemek için amniyosentez veya koryon villus biyopsisi yapılır.
  • Yeni Doğan Tarama Testi: Doğum sonrası topuktan alınan birkaç damla kan ile SMA hastalığı olup olmadığı kontrol edilir.

SMA testinin sonuçları genetik uzmanlar tarafından değerlendirilir ve bireyin taşıyıcı olup olmadığı ya da hastalık riskinin bulunup bulunmadığı belirlenir. Eğer test sonucu pozitif çıkarsa, tıbbi genetik bölümü uzmanlarına danışılarak gerekli tedavi ve takip süreci planlanmalıdır.

SMA Tedavisi ve Uygulanan Testler

SMA tedavisinde hastalığın ilerleyişini yavaşlatmaya veya durdurmaya yönelik gen tedavileri ve SMN proteininin üretimini artıran ilaçların yanı sıra, kas fonksiyonlarını korumak amacıyla fizik tedavi, rehabilitasyon, beslenme desteği ve solunum desteği gibi multidisipliner yaklaşımlar birlikte uygulanarak hastaların yaşam kalitesi belirgin ölçüde artırılabilir.

SMA tedavisinde uygulanan yöntemler şunlardır:

  • Genetik Tedaviler: SMA'nın genetik kaynaklı eksikliklerini düzeltmeye yönelik tedaviler uygulanır. Bu tedaviler, eksik protein üretimini artırarak ya da genetik mutasyonları düzelterek hastalığın etkilerini hafifletmeyi amaçlar.
  • Fiziksel Tedavi ve Rehabilitasyon: Kas gücünü korumak ve eklem hareket açıklığını sürdürmek için özel egzersiz programları uygulanır. Düzenli fizyoterapi, kaslarda kontraktür (sertlik) gelişimini önlemek ve hareket kabiliyetini desteklemek için önemlidir.
  • Solunum Desteği: Solunum kaslarının zayıflığını yönetmek için mekanik ventilasyon cihazları kullanılır. Hafif vakalarda maske veya ağızlıkla destek sağlanırken, daha ileri durumlarda trakeostomi yöntemiyle doğrudan nefes borusuna hava verilmesi gerekebilir. Solunum yollarını temizlemek için özel cihazlar kullanılabilir.
  • Beslenme Desteği: Yutma ve çiğneme zorluğu yaşayan hastalarda, sıvı besinlerin doğrudan mideye ulaştırılması için besleme tüpleri kullanılır. Beslenme uzmanları tarafından kolay yutulabilir ve dengeli bir diyet planı önerilir.
  • Omurga Eğriliği Tedavisi: Skolyoz gibi omurga eğriliklerini kontrol altına almak için korse ve sırt destekleri kullanılır. Eğrilik ileri seviyedeyse omurga düzleştirme cerrahisi uygulanabilir. Bu, hem duruşu düzeltir hem de solunum fonksiyonlarının korunmasına yardımcı olur.
  • Enfeksiyonların Önlenmesi: Solunum yolu enfeksiyonlarını önlemek için grip ve diğer aşılara düzenli olarak başvurulur. Hijyen kurallarına dikkat etmek ve bağışıklığı destekleyen bir yaşam tarzı benimsemek enfeksiyon riskini azaltır.
  • Psikolojik ve Sosyal Destek: Hastaların ve ailelerin duygusal yüklerini hafifletmek için psikolojik destek sağlanır. Sosyal destek gruplarına katılım ve özel eğitim programları, hastaların yaşam kalitesini artırabilir.

SMA Hastalığı Hakkında Sıkça Sorulan Sorular (SSS)

SMA'lı Bebek Kan Uyuşmazlığından mı Olur?

Hayır, SMA kan uyuşmazlığıyla ilişkili değildir ve kan uyuşmazlığından kaynaklanmaz. SMA, genetik olarak kalıtılan ve ebeveynlerin taşıdığı mutasyonlu SMN1 genlerinin birleşmesi sonucu ortaya çıkan bir hastalıktır. Dolayısıyla kan grubu ya da Rh faktörüne bağlı kan uyuşmazlığı ile SMA arasında herhangi bir bağlantı bulunmamaktadır.

SMA Ölümcül mü?

SMA'nın özellikle erken bebeklikte başlayan ağır formları (örneğin Tip 1) tedavi edilmediği durumlarda solunum yetmezliği ve beslenme sorunları nedeniyle ölümcül olabilir. Ancak günümüzde geliştirilen yeni gen tedavileri ve destekleyici tedavilerle hastalığın seyri önemli ölçüde değişmiştir. Erken tanı ve uygun müdahalelerle yaşam kalitesi yükseltilip yaşam süresi uzatılabilir.

SMA'lı Bebek Nasıl Anlaşılır?

SMA'lı bebeklerde belirgin kas güçsüzlüğü, kol ve bacaklarda gevşeklik (hipotoni), başını tutamama, emme ve yutma güçlüğü gibi belirtiler sıkça görülür. Ayrıca motor gelişim basamaklarında gecikme, reflekslerde azalma ve dilde ince titremeler (fasikülasyonlar) gibi belirtiler de ortaya çıkabilir.

SMA Bulaşıcı mıdır?

Hayır, SMA kesinlikle bulaşıcı değildir ve temas, hava ya da vücut sıvıları yoluyla başka kişilere geçmez. SMA, kalıtımsal (genetik) bir hastalıktır ve yalnızca ebeveynlerden çocuklara genetik mutasyon yoluyla aktarılır. Bu nedenle SMA'lı kişilerle temasta bulunmanın bulaş açısından hiçbir riski yoktur.

SMA Taşıyıcısı Olup Olmadığımı Nasıl Anlarım?

SMA taşıyıcılığı ancak özel genetik testlerle tespit edilebilir. Kan örneği alınarak yapılan bu testlerde, kişinin SMN1 genindeki mutasyonu taşıyıp taşımadığı belirlenebilir. Özellikle akraba evliliklerinde veya ailede SMA öyküsü bulunan kişilerin genetik danışmanlık alması ve test yaptırması önerilir.

SMA Tanısı Ne Zaman Konulur?

SMA tanısı, genellikle bebeklik döneminde kas zayıflığı, hareket geriliği veya solunum güçlüğü gibi ilk belirtilerin ortaya çıkmasıyla birlikte konulur. Kesin tanı, SMN1 genindeki mutasyonların incelenmesiyle yapılan genetik testlerle doğrulanır. Belirtiler ne kadar erken fark edilirse, tedaviye başlama şansı ve etkinliği o kadar yüksek olacaktır.

SMA Hastalığıyla Nasıl Yaşanır?

SMA'lı bireylerin yaşam kalitesi, fizyoterapi, beslenme desteği, solunum cihazları ve modern tıbbi tedaviler sayesinde önemli ölçüde artırılabilir. Düzenli ve multidisipliner bir tedavi yaklaşımıyla hastaların günlük yaşam aktivitelerinde bağımsızlıkları sağlanabilir. Ayrıca aile desteği ve sosyal entegrasyon da bireyin psikolojik ve sosyal iyilik hâline katkıda bulunur.

SMA Kalıcı Bir Şekilde Tedavi Edilebilir mi?

Şu anda SMA'yı tamamen ortadan kaldıran kalıcı bir tedavi bulunmamaktadır, ancak güncel ilaç tedavileri ve gen tedavisi yöntemleri sayesinde hastalığın seyri önemli ölçüde değiştirilebilir. Yeni nesil tedaviler, kas fonksiyonlarının korunmasına, kas erimesinin yavaşlatılmasına ve bazı durumlarda motor becerilerin iyileşmesine yardımcı olur. Erken tanı ve tedaviye erken başlanması, hastalığın olumsuz etkilerini ciddi ölçüde azaltabilir.

SMA Hangi Tiplerde Görülür?

SMA, hastalığın başlangıç yaşına, belirtilerin şiddetine ve ilerleme hızına göre Tip 0'dan Tip 4'e kadar farklı sınıflandırmalara ayrılır. Tip 0 ve Tip 1, en ağır seyreden ve yaşam süresini en ciddi şekilde etkileyen tiplerdir; Tip 2 orta şiddette, Tip 3 ve Tip 4 ise daha hafif formlar olarak kabul edilir.

SMA'lı Bebeklerde Solunum Problemleri Görülür mü?

Evet, SMA'lı bebeklerde özellikle ağır formlarda solunum kaslarının güçsüzleşmesi nedeniyle ciddi solunum problemleri ortaya çıkabilir. Solunum yetmezliği, sık akciğer enfeksiyonları ve solunum yolu tıkanıklıkları, SMA'lı bebeklerde sıklıkla rastlanan komplikasyonlardır. Bu nedenle, düzenli solunum kontrolleri ve ihtiyaç hâlinde solunum desteği sağlanması, SMA yönetiminin önemli bir parçasıdır.

Acıbadem Web ve Yayın Kurulu tarafından hazırlanmıştır. Güncellenme Tarihi: 14 Mart 2025 Cuma Yayımlanma Tarihi: 14 Mart 2025 Cuma
Bu içeriği ortalama 10 dakikada okuyabilirsiniz.

Tıbbi Birimler

Bize Ulaşın

Bilgi talepleriniz için aşağıdaki formu doldurabilirsiniz.

Acıbadem Sağlık Grubu olarak size daha iyi ve kaliteli bir hizmet sunabilmemiz için istek, öneri, teşekkür ve şikayetlerinizi aşağıdaki formu doldurarak ya da 444 55 44 numaralı telefondan tarafımıza ulaşarak bildirebilirsiniz.

Güvenlik Kodu

KİŞİSEL VERİLERİN ELDE EDİLMESİ VE İŞLENMESİ İLE İLGİLİ BİLGİLENDİRME FORMU

Acıbadem Sağlık Hizmetleri ve Ticaret A.Ş. (“Acıbadem”) ve Acıbadem’in hakim ve bağlı şirketleri (hepsi birlikte “Acıbadem Grubu” olarak anılacaktır.) tarafından, 6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu (“Kanun”) ve ilgili mevzuat kapsamında Veri Sorumlusu sıfatıyla, kişisel verileriniz, aşağıda açıklanan çerçevede ve 3359 sayılı Sağlık Hizmetleri Temel Kanunu, 663 sayılı Sağlık Bakanlığı ve Bağlı Kuruluşlarının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname, Özel Hastaneler Yönetmeliği ve Sağlık Bakanlığı düzenlemeleri ve sair mevzuata uygun olarak işlenebilecektir.

1. Kişisel Verilerin elde Edilmesi, İşlenmesi ve İşleme Amaçları

Kişisel verileriniz Acıbadem Grubu tarafından sağlanmakta olan kamu sağlığının korunması, koruyucu hekimlik, tıbbî teşhis, tedavi ve bakım hizmetlerinin yürütülmesi, sağlık hizmetleri ile finansmanının planlanması ve yönetimi amaçlarıyla ve Acıbadem Grubu şirketlerinin faaliyet konularına uygun düşecek şekilde; sözlü, yazılı, görsel ya da elektronik ortamda, çağrı merkezi, internet sitesi, sözlü, yazılı ve benzeri kanallar aracılığıyla elde edilmektedir. Sağlık verileriniz başta olmak üzere özel nitelikli kişisel verileriniz ve genel nitelikli kişisel verileriniz, Grup tarafından aşağıda yer alanlar dâhil ve bunlarla sınırlı olmaksızın bu maddede belirtilen amaçlar ile bağlantılı, sınırlı ve ölçülü şekilde işlenebilmektedir:

Acıbadem Grubu tarafından elde edilen her türlü kişisel veriniz (Özel nitelikli kişisel veriler de dahil fakat bunlarla sınırlı olmamak kaydıyla) aşağıdaki amaçlar ile işlenebilecektir:

İlgili mevzuat uyarınca elde edilen ve işlenen Kişisel Verileriniz, Acıbadem veya Acıbadem Grubu’na ait fiziki arşivler ve/veya bilişim sistemlerine nakledilerek, hem dijital ortamda hem de fiziki ortamda muhafaza altında tutulabilecektir.

2. Kişisel Verilerin Aktarılması

Kişisel verileriniz, Kanun ve sair mevzuat kapsamında ve yukarıda yer verilen amaçlarla Acıbadem ve Acıbadem Grubu tarafından Acıbadem Grubu’na dahil olan şirketler ile, Özel sigorta şirketleri, Sağlık bakanlığı ve bağlı alt birimleri, Sosyal Güvenlik Kurumu, Emniyet Genel Müdürlüğü ve sair kolluk kuvvetleri, Nüfus Genel Müdürlüğü, Türkiye Eczacılar Birliği, Mahkemeler ve her türlü yargı makamı, merkezi ve sair üçüncü kişiler, yetki vermiş olduğunuz temsilcileriniz, avukatlar, vergi ve finans danışmanları ve denetçiler de dâhil olmak üzere danışmanlık aldığımız üçüncü kişiler, düzenleyici ve denetleyici kurumlar, resmi merciler dâhil sağlık hizmetlerini yukarıda belirtilen amaçlarla geliştirmek veya yürütmek üzere işbirliği yaptığımız iş ortaklarımız ve diğer üçüncü kişiler ile paylaşılabilecektir.

3. Kişisel Veri Elde Etmenin Yöntemi ve Hukuki Sebebi

Kişisel verileriniz, her türlü sözlü, yazılı, görsel ya da elektronik ortamda, yukarıda yer verilen amaçlar ve Acıbadem’in faaliyet konusuna dahil her türlü işin yasal çerçevede yürütülebilmesi ve bu kapsamda Acıbadem’in akdi ve kanuni yükümlülüklerini tam ve gereği gibi ifa edebilmesi için toplanmakta ve işlenmektedir. İşbu kişiler verilerinizin toplanmasının hukuki sebebi;

Ayrıca, Kanun’un 6. maddesi 3. fıkrasında da belirtildiği üzere sağlık ve cinsel hayata ilişkin kişisel veriler ise ancak kamu sağlığının korunması, koruyucu hekimlik, tıbbı teşhis, tedavi ve bakım hizmetlerinin yürütülmesi, sağlık hizmetleri ile finansmanının planlanması ve yönetimi amacıyla, sır saklama yükümlülüğü altında bulunan kişiler veya yetkili kurum ve kuruluşlar tarafından ilgilinin açık rızası aranmaksızın işlenebilir.

4. Kişisel Verilerin Korunmasına Yönelik Haklarınız

Kanun ve ilgili mevzuatlar uyarınca;

Mezkûr haklarınızdan birini ya da birkaçını kullanmanız halinde ilgili bilgi tarafınıza, açık ve anlaşılabilir bir şekilde yazılı olarak ya da elektronik ortamda, tarafınızca sağlanan iletişim bilgileri yoluyla, bildirilir.

5. Veri Güvenliği

Acıbadem, kişisel verilerinizi bilgi güvenliği standartları ve prosedürleri gereğince alınması gereken tüm teknik ve idari güvenlik kontrollerine tam uygunlukla korumaktadır. Söz konusu güvenlik tedbirleri, teknolojik imkânlar da göz önünde bulundurularak muhtemel riske uygun bir düzeyde sağlanmaktadır.

6. Şikayet ve İletişim

Kişisel verileriniz teknik ve idari imkânlar dâhilinde titizlikle korunmakta ve gerekli güvenlik tedbirleri, teknolojik imkânlar da göz önünde bulundurularak olası risklere uygun bir düzeyde sağlanmaktadır. Kanun kapsamındaki taleplerinizi, “https://www.acibadem.com.tr/acibademonline/hastaverilerinkorunmasi.html” web adresindeki “Kişisel Verilerin Korunması Kanunu Uyarınca Başvuru Formu” nu doldurarak;

Kanun kapsamındaki taleplerinizi, https://www.acibadem.com.tr/acibademonline/hastaverilerinkorunmasi.html web adresindeki “Kişisel Verilerin Korunması Kanunu Uyarınca Başvuru Formu” nu doldurarak ve formda belirtilen usullerle tarafımıza iletmenizi rica ederiz.

YUKARI
İçindekiler