Daha iyi bir deneyim için konum izni vermelisiniz.
Size nasıl yardımcı olabiliriz?
Serebral palsi (SP), doğum öncesinde, doğum sırasında veya sonrasında beyin hasarı sonucu ortaya çıkan ve hareket, duruş, kas kontrolü gibi motor becerileri etkileyen kalıcı bir bozukluktur. Belirtileri kişiden kişiye farklılık gösterir ve ilerleyici olmamasına rağmen büyüme sürecinde daha belirgin hale gelebilir. Serebral palsi, motor problemler dışında duyusal, bilişsel ve davranışsal alanlarda da sorunlara yol açabilir ve kas-iskelet sistemi bozukluklarına neden olabilir. Erken dönemde tanı koymak için genel hareketlerin analizi (Prechtl Analizi) ve MRI gibi yöntemler kullanılır. Tedavi, multidisipliner bir ekip tarafından yürütülür ve bireysel ihtiyaçlara göre fizik tedavi, spastisite yönetimi, cerrahi müdahaleler, konuşma terapisi, yutma terapisi ve özel eğitim gibi çeşitli yöntemler içerir. Tedavi yaklaşımları, serebral palsinin semptomlarını azaltarak bireylerin bağımsız bir yaşam sürmesine yardımcı olur.
İçindekiler

Serebral Palsi Nedir?

Serebral palsi (SP) , doğum öncesinde, doğum sırasında veya doğumdan sonraki erken dönemde gelişmekte olan beyin yapılarında meydana gelen hasar sonucu ortaya çıkan kalıcı bir hareket ve duruş bozukluğudur. Bu durum, beyindeki hasarın derecesine ve etkilediği bölgeye bağlı olarak kişiden kişiye büyük farklılıklar gösterebilir. SP ilerleyici bir rahatsızlık olmamakla birlikte, belirtiler zamanla daha belirgin hale gelebilir ve bireyin büyüme sürecinde çeşitli fiziksel ve zihinsel gelişim sorunlarına yol açabilir. (Morris, C., 2007)

Serebral Palsi’de Görülen Problemler Nelerdir?

Serebral palsi yalnızca motor problemler değil, aynı zamanda duyusal, bilişsel ve davranışsal alanlarda da çeşitli sorunlar yaşanabilir. Ayrıca, bu bozukluğa eşlik eden ikincil kas-iskelet sistemi problemleri de sıklıkla gözlemlenir. (Novak, I., 2012)

  • Serebral palside görülen problemler arasında şunlar yer alır:
  • Motor beceri bozuklukları,
  • Kas sertliği (spastisite) veya kas zayıflığı,
  • Denge ve koordinasyon problemleri,
  • Duyusal algı sorunları (dokunma, propriosepsiyon),
  • Kognitif problemler (öğrenme güçlüğü, hafıza sorunları),
  • Görme bozuklukları (şaşılık, kısmi görme kaybı),
  • İşitme problemleri,
  • Epilepsi (nöbet geçirme),
  • İletişim problemleri (konuşma bozukluğu veya dil gelişiminde gecikme),
  • Davranış problemleri (hiperaktivite, duygusal dalgalanmalar),
  • Solunum ve yutma güçlükleri,
  • Kas-iskelet sistemi deformiteleri (eklem kontraktürleri, omurga eğriliği).

Serebral Palsi’de Görülen Risk Faktörleri Nelerdir?

Serebral palside beyin hasarına yol açan çeşitli tıbbi durumlar ve komplikasyonlar hastalığın riskini artırır. Serebral palside görülen risk faktörleri arasında şunlar yer alır:

  • Prematüre doğum (32. haftadan önce),
  • Doğum esnasında beynin yeterli oksijen alamaması (hipoksi),
  • Düşük doğum ağırlığı (<2500 gr),
  • Anne karnında veya doğum sonrası beyin kanaması,
  • Gebelik veya doğum sonrası enfeksiyonlar (menenjit, sepsis),
  • Genetik ve metabolik bozukluklar,
  • Kafa travmaları,
  • Zorlu veya müdahaleli doğum (forseps veya vakum kullanımı),
  • Çoğul gebelik (ikiz, üçüz doğumlar),
  • Annenin hamilelik sırasında geçirdiği sağlık sorunları (yüksek tansiyon, diyabet).

Serebral Palsi’de Hareket Problemi Olarak Hangi Belirtiler Görülür?

Serebral palsi genellikle beyin hasarına bağlı olarak kas kontrolü, hareket ve postürde çeşitli sorunlara yol açar. Bu bozukluk, çocuklarda belirli gelişim evrelerinde hareket problemleriyle kendini gösterir.

Serebral palside hareket problemleri olarak görülen belirtiler şunlardır:

  • Hipotoni (aşırı gevşeklik) nedeniyle bebeğin kol ve bacak hareketleri çok sınırlıdır, kasları gevşektir ve pelte gibidir.
  • Spastisite (kas kıvamında sertlik) nedeniyle çocuğun kaslarında sertlik hissedilir ve hareketleri kısıtlanır; bu durum genellikle 5-6 aylıkken fark edilir.

Eğer bebeğiniz şu hareket problemlerine sahipse durumun detaylı bir şekilde araştırılması gerekir:

  • İki aylık olduğu sırada yüzüstü yatarken başını kaldıramıyorsa,
  • Dört aylıkken başını dik şekilde tutamıyorsa,
  • Altı aylıkken dönme hareketlerini yerine getiremiyorsa,
  • Sekiz aylıkken desteksiz oturamıyorsa,
  • On sekizinci aydan önce belirgin bir sağ-sol tercihi gösteriyorsa,
  • On sekiz aylık olduğunda bağımsız yürüyemiyorsa,

Serebral Palsi Hareket Problemlerine Göre Nasıl Sınıflandırılır?

Serebral palsi, klinik özelliklere ve hareket problemlerine göre üç ana grupta sınıflandırılır. Bu sınıflandırma, her bir türün farklı belirtileri ve tedavi gereksinimlerine dayanır.

Serebral palsi, hareket problemlerine göre şu şekilde sınıflandırılır:

  • Spastik tip : Birincil problem spastisitedir. Kaslarda sertlik ve hareket kısıtlılığı mevcuttur. Etkilenim bölgelerine göre spastik diparezi (bacakların daha fazla etkilenmesi), spastik hemiparezi (vücudun bir yarısının etkilenmesi) ve spastik kuadriparezi (dört uzvun etkilenmesi) gibi alt gruplara ayrılır.
  • Diskinetik tip : Çocuğun dönme, bükülme gibi istemsiz hareketler yapmasıyla karakterizedir. İstenilen hareketler düzgün bir şekilde gerçekleştirilemez. Atetoid (yavaş, kıvrımlı hareketler) ve distonik (kas tonusu değişiklikleri) türleri bu grupta yer alır.
  • Mikst tip : Hem spastik hem de diskinetik hareketlerin bir arada görüldüğü gruptur. Bu durumda, çocuk hem kas sertliği hem de istemsiz hareketler sergiler.

Spastik Tip Serebral Palsi

Spastik tip serebral palsi, kaslarda artan sertlik ve hareket kısıtlılığı ile ilişkilendirilir. Bu durum, vücudun hangi bölgesinin etkilendiğine göre alt gruplara ayrılır.

Spastik tip serebral palsinin alt grupları ve özellikleri şu şekildedir:

  • Diparezi : Spastisite sadece bacaklarda görülür. Kollar genellikle daha az etkilenir veya normaldir.
  • Hemiparezi : Vücudun bir yarısında (sağ veya sol) spastisite mevcuttur. Genellikle kol ve bacakta zayıflık veya sertlik hissedilir.
  • Kuadriparezi : Hem kollar hem de bacaklarda spastisite vardır. Bu durumda, çocuk genellikle ciddi motor kontrol zorlukları yaşar ve tüm ekstremiteler etkilenir.

Diskinetik Tip Serebral Palsi

Diskinetik tip serebral palsi, istemsiz hareketler ve kas tonusu değişiklikleri ile karakterizedir. Bu türde kaslar bazen gevşek, bazen sert olabilmekte ve hareketler kontrolsüz bir şekilde gerçekleşebilir.

Diskinetik tip serebral palsi, klinik belirtilerine göre şu alt gruplara ayrılır:

  • Atetoid tip : Çocuk, kol ve bacaklarının uç kısımlarında istemsiz ve yavaş kıvrılma hareketleri sergiler. Hareketler kontrolsüz ve dalgalanma şeklinde olur,
  • Distonik tip : Çocuğun kasları kıvrılma, boru şeklinde kasılma veya dönme tarzında kasılmalar gösterir. İstemli bir hareket yapıldığında kasılmalar artar ve daha çok kolların ve bacakların üst kısımlarında görülür,
  • Ataksik tip : Çocukta koordinasyon bozukluğu vardır. Yürürken dengesini sağlamakta güçlük çeker, hareketleri titrek ve düzensizdir.

Mikst Tip Serebral Palsi

Mikst tip serebral palsi, spastik ve diskinetik hareketlerin bir arada görüldüğü bir durumu ifade eder. Bu tip serebral palside çocuk, hem kaslarda belirgin spastisite hem de istemsiz ve kontrolsüz hareketler sergiler.

Spastik semptomlar, genellikle kasların sürekli gergin bir durumda kalmasına ve hareketlerin kısıtlanmasına neden olurken diskinetik semptomlar aniden ortaya çıkan, düzensiz veya kıvrılma şeklindeki hareketler olarak kendini gösterebilir. Mikst tip serebral palside bu iki durumun bir arada bulunması, çocuğun motor kontrolünü daha karmaşık hale getirir ve hareketlerin daha öngörülemez olmasına yol açar.

DipareziSadece bacaklarda spastisite görülür.
HemipareziVücudun bir yarısında spastisite vardır.
TetrapareziKol ve bacaklarda spastisite vardır.
Atetoid TipKol ve bacakların uç kısımlarında istemsiz ve yavaş kıvrılma hareketleri olan çocuklardır.
Distonik TipKıvrılan boru ya da dönme tarzında kasılmaları olan çocuklardır. Kasılma istemli hareketle artar. Daha çok kolların ve bacakların üst kısımlarında görülür.
AtaksiKoordinasyon bozukluğudur. Çocuk yürürken dengesini sağlamakta güçlük çeker.

Serebral Palsi Tanısı Nasıl Konur?

Serebral palsi veya yüksek serebral palsi riski, düzeltilmiş yaşa göre 6 aydan önce doğru bir şekilde tahmin edilebilir. Bu yaşa kadar serebral palsiy tespit etmek için en iyi prognoz sağlayan üç araç şunlardır:

  • Genel Hareketlerin Değerlendirmesi- Prechtl Analizi (GMs) (%98 duyarlılık)
  • Manyetik Rezonans Görüntüleme (MRI) (%86-89 duyarlılık)
  • Hammersmith Bebek Nörolojik Muayenesi (HINE) (%90 duyarlılık)'dir. (Novak, 2017)

Genel Hareketlerin Değerlendirmesi (GMs) - Prechtl Analizi

Serebral palsiyi doğru ve erken teşhis etmek için kullanılan en etkili yöntemlerden biri Genel Hareketlerin Değerlendirmesi (GMs)- Prechtl Analizi’dir. Bu yöntem, bebeklerin spontan genel hareketlerini gözlemleyerek merkezi sinir sistemindeki olası anomalileri ortaya çıkarmayı hedefler. Genel hareketlerin niteliği, sinir sisteminin olgunlaşma sürecini ve nörogelişimsel durumu yansıttığı için Prechtl Analizi, serebral palsinin erken tanısında yüksek bir başarı oranına sahiptir. Özellikle doğumdan itibaren ilk 20 haftalık süreçte yapılan bu değerlendirme, serebral palsi riskini %98 oranında doğru şekilde tahmin edebilir.

Prechtl analizi, bebek açısından hızlı, rahat ve kolay bir yöntemdir. Analizin %98’lik bir oran ile nörolojik muayene (%88) ve ultrasona (%74) göre daha duyarlı olduğu ortaya konmuştur. (Bosanquet ve ark., 2013) Nörogörüntüleme teknikleriyle beraber kullanılarak nörolojik problemi tahmin etmede efektif sonuç verir (özellikle MRI).

Manyetik Rezonans Görüntüleme (MRI)

Manyetik Rezonans Görüntüleme (MRI), serebral palsi tanısında kullanılan bir diğer önemli yöntemdir. Beyin yapılarının ayrıntılı görüntüsünü sağlayarak, beyin hasarının yeri ve boyutu hakkında bilgi verir. MRI’nın serebral palsi tanısındaki duyarlılığı %86-89 oranındadır. Bu yöntem, beyin yapısındaki anormalliklerin belirlenmesi konusunda güvenilir sonuçlar sağlar. Bu sayede, hastalığa neden olan beyin lezyonlarının saptanması ve hangi beyin bölgelerinin etkilendiğinin anlaşılması mümkün olur.

MRI, çocuğun beyninin ayrıntılı 3 boyutlu görüntülerini üretmek için radyo dalgalarını ve manyetik alanları kullanır. Ağrısız olan bu test gürültülüdür ve tamamlanması bir saat kadar sürebilir. Tarama öncesinde çocuğa, yaşına ve kliniğine göre uygun bir yatıştırıcı veya hafif bir genel anestezi uygulanabilir.

Kraniyal Ultrasonografi

Kraniyal ultrasonografi, bebeklik döneminde gerçekleştirilebilir ve beynin görüntülerini üretmek için yüksek frekanslı ses dalgaları kullanır. Ultrason, MRI kadar ayrıntılı bir görüntü oluşturmaz, ancak hızlı ve ucuz olduğu için kullanılabilir. Bu sayede bir ön değerlendirme yapılması sağlanabilir.

Hammersmith Bebek Nörolojik Muayenesi (HINE)

Hammersmith Bebek Nörolojik Muayenesi (HINE), serebral palsiyi erken evrelerde tespit etmek için kullanılan bir diğer araçtır. HINE, bebeklerde nörolojik gelişimi kapsamlı bir şekilde değerlendirir ve motor beceriler, kas tonusu, refleksler ve postür gibi birçok parametreyi inceler. Bu muayene, serebral palsi riskini değerlendirmede %90 oranında duyarlılığa sahiptir ve bebeklerin motor becerilerindeki anormallikleri belirlemeye yardımcı olur.

Beyin taramalarının yanı sıra yapılacak laboratuvar tahlillerinde kullanılacak kan veya idrar örnekleri sayesinde genetik veya metabolik problemlerin saptanması da mümkün olabilir.

Serebral palsi tanısı konulduğu durumda çocuk, bozuklukla ilişkili diğer durumların varlığını belirlemek üzere daha fazla testin uygulanması için uzmanlara yönlendirilebilir. Bu testler sayesinde görme, işitme, yutma, beslenme, konuşma, zihinsel gelişim ve hareket konularındaki sorunlar belirlenebilir.

Serebral Palsi (SP) Multidisipliner Ekibinde Kimler Bulunur?

Serebral palsi tedavisi, farklı uzmanlık alanlarından profesyonellerin bir araya gelerek oluşturduğu multidisipliner bir ekip gerektirir. Bu ekip, serebral palsili çocukların fiziksel, nörolojik, psikolojik ve sosyal gereksinimlerini kapsamlı bir şekilde ele almayı amaçlar. Serebral palsinin çok yönlü etkileri nedeniyle, farklı uzmanlık alanlarına sahip profesyonellerin iş birliği büyük önem taşır. Multidisipliner ekipte şu uzmanlar yer alması öngörülür:

  • Çocuk Nöroloğu : SP tanısını koyar, nörolojik gelişimi izler ve epilepsi gibi ek nörolojik sorunları yönetir.
  • Çocuk Beyin ve Sinir Cerrahı : Beyin ve sinir sistemiyle ilgili cerrahi müdahaleleri değerlendirir ve gerektiğinde uygular.
  • Çocuk Ortopedisti : Kas-iskelet sistemi problemlerini tanır ve kas kontraktürleri veya eklem deformitelerine yönelik cerrahi tedavi planları oluşturur.
  • Çocuk Fizyoterapisti : Motor becerileri geliştirir, kas sertliğini azaltmaya yönelik fiziksel terapi uygular ve hareket fonksiyonlarını artırmayı hedefler.
  • Klinik Psikolog : Çocuğun ve ailenin psikolojik sağlığını destekler, duygusal zorlukları ve davranış problemlerini ele alır.
  • Radyolog : Tanı ve tedavi planlaması için MR, röntgen gibi görüntüleme testlerini yorumlar.
  • Yürüme Analizi Uzmanı : Çocuğun yürüme kalitesini değerlendirir ve bireysel tedavi planlarına katkıda bulunur.
  • Hemşire : Çocuğun bakımını destekler, tedavi sürecinde ebeveynlere rehberlik eder ve eğitim sağlar.
  • Ek Konsültasyonlar : Multidisipliner ekip ihtiyaç durumunda göz, üroloji, kulak burun boğaz, gastroenteroloji ve genetik bölümlerine konsülte ederek SP’nin etkilerini kapsamlı bir şekilde değerlendirebilir.

Acıbadem Altunizade Hastanesi’nde her ay toplanan bu multidisipliner ekibin gönüllülük esasıyla bir araya geldiği Serebral Palsi Konseyi’nde, 0-18 yaş arasındaki çocuklar değerlendirilir ve bireysel ihtiyaçlara yönelik tedavi planı oluşturulur. Bu yaklaşım, her çocuğun özel gereksinimlerine göre uygun tedaviyi sunmayı ve yaşam kalitesini artırmayı hedefler. Konseye başvurmak için 0216 649 41 40 numarasından iletişime geçebilirsiniz.

Serebral Palsili Çocuğa Tedavi Yaklaşımı Nasıl Olmalıdır?

Serebral palsili çocuklarda tedavi, erken müdahale ve bireyselleştirilmiş yaklaşımları esas alır. Tedavi yaklaşımı şu şekildedir:

  • Erken Fizik Tedavi : Nöroplastisiteden maksimum fayda sağlamak için erken dönemde fizyoterapiye başlanmalıdır.
  • Spastisite Tedavisi : Spastisiteyi azaltmak için kas gevşetici ilaçlar, Botulinum Toksin enjeksiyonu ve gerekirse cerrahi müdahaleler uygulanır.
  • Ortopedik Değerlendirme : Lokomotor sistem problemleri (eklem deformiteleri vb.) varsa ortopedik uzman tarafından değerlendirilir ve tedavi planlanır.
  • Multidisipliner Yaklaşım : Çocuğun ihtiyaçlarına yönelik fizyatrist, fizyoterapist, özel eğitim uzmanı, konuşma terapisti, ergoterapist gibi uzmanların yer aldığı bir ekip ile bütüncül tedavi sağlanır.

Fizyoterapi ve Rehabilitasyon ile Neler Sağlanabilir?

Fizyoterapi ve rehabilitasyon, serebral palsili çocukların motor ve fonksiyonel becerilerini geliştirmeyi amaçlar.

Fizyoterapi ve rehabilitasyon ile sağlanabilecek faydalar arasında şunlar yer alır:

  • Spastisitenin regülasyonu,
  • Motor gelişimin desteklenmesi,
  • Aktif hareketin teşvik edilmesi,
  • Hareket sırasındaki stabilizasyonun artırılması,
  • Denge ve koordinasyonun artırılması,
  • Eklem hareket açıklığının korunması,
  • Duruş bozukluklarının önlenmesi,
  • Günlük yaşam aktivitelerinde bağımsızlığın artırılması,
  • Çocuğa uygun yardımcı araç ve cihazların belirlenmesi (ortez, yürüteç vb.).

Her Serebral Palsili Çocuğa Aynı Rehabilitasyon Programı mı Uygulanır?

Hayır, her serebral palsili çocuğun klinik durumu farklı olduğu için uygulanan rehabilitasyon programları da çocuğun ihtiyaçlarına göre değişiklik gösterir. Tedavi, serebral palsinin tipine göre belirlenir ve farklı ana hedefler içerir.

Diskinetik Tip serebral palsi tedavi yaklaşımında ana hedefler şunlardır:

  • İstemsiz hareketleri azaltmak,
  • Stabilizasyonu artırmak,
  • Orta hat oryantasyonunu kazanmak.

Spastik Tip serebral palsi tedavi yaklaşımında ana hedefler şunlardır:

  • Aktif hareketi desteklemek,
  • Hareketi deneyimletmek,
  • Spastisiteyi regüle etmek.

Her çocuk için, motor ve fonksiyonel ihtiyaçlara uygun bireyselleştirilmiş bir tedavi planı oluşturulur.

Serebral Palsi (SP) Tedavisi ve Uygulanan Yöntemler

SP’de, spastisite yönetimi için çeşitli cerrahi yöntemler kullanılabilir. Bu cerrahi müdahaleler, spastisiteyi kontrol altına alarak hastanın hareket kabiliyetini artırmayı ve yaşam kalitesini iyileştirmeyi hedefler. Generalize spastisite durumlarında ya da sınırlı bölgedeki spastisitenin Botulinum Toksin tedavisiyle kontrol edilemediği durumlarda invaziv cerrahi seçenekler devreye girmektedir.

Spastisitenin yönetiminde uygulanan cerrahi yöntemler şu şekildedir:

  • Botulinum Toksin (BonT-A) Enjeksiyonu : Spastik kasların aşırı kasılmasını önlemek amacıyla sedasyon altında ve ultrason rehberliğinde spastik kaslara enjekte edilen bir ilaçtır. Spastik kasların aşırı uyarılmasını engelleyerek fizyoterapi programının verimini artırır (Multani, 2019).
  • Selektif Dorsal Rizotomi (SDR) Cerrahisi : Spastisiteye neden olan spinal duyu sinirlerinin devre dışı bırakıldığı bir prosedürdür. Bu cerrahide, seçilen spinal duyusal sinir kökçükleri geri dönüşümsüz olarak devre dışı bırakılarak duyusal girdi azaltılır ve buna bağlı spastisitede azalma gözlenir (Health Quality Ontario, 2017).
  • İntratekal Baklofen Pompası (ITB) Cerrahisi : Baklofen, karın bölgesinde cilt altına cerrahi olarak implante edilen bir pompa aracılığıyla doğrudan omurilik sıvısına iletilen antispastisite ilacıdır. İnatçı spastisiteyi azaltmak için kullanılırken, aynı zamanda distoninin tedavisi için de kullanılmaktadır. Çocuklarda İTB tedavisinin amacı, rahatlığı artırmak ve kaba motor işlevi ve kişisel bakımı kolaylaştırmak amacıyla spastisite ve/veya distoniyi azaltmaktır (Buizer, 2019).
  • Selektif Nörotomi Cerrahisi : Hastanın çok sınırlı bir kas grubunu tutan spastisitesi olduğunda nonablatif yöntemler başarısız kalırsa denenecek bir yöntemdir. Amaç spastik kası innerve eden sinirdeki fasiküllerin bir kısmının devre dışı bırakılmasıdır (Doute, 1997).
  • Pallidotomi Cerrahisi : Ağır klinik tablo sergileyen ve yürüme şansı olmayan hastalarda kullanılır. Bu grupta temel amaç hastanın bakımını kolaylaştırmak, olası kontraktürleri önlemek ve ağrıya engel olmaktır. Pallidotomi özellikle distonik komponentin daha baskın olduğu SP’li hastalarda tercih edilmektedir (Brin, 2004).

Bu cerrahi yöntemler, hastaların fonksiyonlarını iyileştirmek, bakımını kolaylaştırmak ve spastisitenin olumsuz etkilerini azaltmak amacıyla uygulanmaktadır.

Serebral Palsi (SP) Spastisite Yönetimi İçin Uygulanabilecek Cerrahi Yöntemler Nelerdir?

Günümüzde SP'de sınırlı bir bölgedeki spastisiteyi bloke etmek için invaziv bir işlem olan Botulinum Toksin-A enjeksiyonu tercih edilmektedir. Generalize spastisite yönetiminde Botulinum Toksin-A enjeksiyonunun yetersiz kaldığı durumlarda SDR ve ITB cerrahisi sıklıkla tercih edilmektedir. Ayrıca ağır olgularda Pallidotomi cerrahisi de uygulanmaktadır. Sınırlı olan bölgenin spastisite yönetiminde Botulinum Toksin-A’nın yetersiz kalması durumunda ise Selektif Nörotomi tercih edilebilmektedir (Health Quality Ontario, 2017), (Buizer, 2019).

Serebral Palsi Hastalığı İyileşir Mi?

SP’nin tam anlamıyla iyileşmesi mümkün değildir; ancak tedavi ve rehabilitasyon yöntemleri ile belirtileri hafifletilebilir ve hastanın yaşam kalitesi artırılabilir.

Tedavi planı; fizik tedavi, nöroşirürji/ortopedik cerrahi müdahaleleri, konuşma terapisi, yutma terapisi, özel eğitimi ve ergoterapiyi içerebilir. Erken tanı ve müdahale, çocuğun potansiyelini en üst düzeye çıkarmada etkilidir. Bu şekilde SP’li bireylerin günlük yaşam aktivitelerini daha bağımsız bir şekilde sürdürmeleri sağlanabilir.

Serebral Palsi Engel Midir?

Serebral palsi, bireyin motor becerilerini etkileyen ve yaşam boyunca devam eden bir durumdur. Serebral palsinin derecesi kişiden kişiye değişiklik gösterir. Bazı bireyler hafif belirtilerle yaşarken bazıları daha ciddi motor ve bilişsel zorluklarla karşılaşabilir.

SP, fiziksel hareketleri, koordinasyonu ve kas kontrolünü etkileyerek günlük yaşam aktivitelerini zorlaştırabilir. Ancak, doğru tedavi ve destek sayesinde, serebral palsili bireyler birçok engelin üstesinden gelebilir ve bağımsız bir yaşam sürebilir. Engellilik durumu, bireyin ve ailesinin yaşamını etkilese de toplumda doğru destek ve bilinç sayesinde serebral palsili bireylerin potansiyellerine ulaşmaları sağlanabilir.

Serebral Palsi Nasıl Önlenir?

Serebral palsi her zaman tamamen önlenemese de bazı risk faktörleri azaltılarak hastalığın gelişme olasılığı en aza indirilebilir.

Serebral palsi riskini azaltmak için alınabilecek önlemler şunlardır:

  • Hamilelik öncesinde gerekli aşıları yaptırmak (özellikle kızamıkçık gibi enfeksiyonlar için),
  • Hamilelik sürecine sağlıklı bir şekilde başlamak ve bu dönemde sağlıklı beslenmeye dikkat etmek,
  • Hamilelik sırasında düzenli ve erken dönemde doğum öncesi bakıma başlamak,
  • Alkol, tütün ve yasa dışı maddelerden kaçınmak,
  • Diyabet veya yüksek tansiyon gibi kronik hastalıkları kontrol altında tutmak,
  • Gebelikte enfeksiyon risklerini azaltmak için hijyen kurallarına uymak, kalabalık ortamlardan kaçınmak,
  • Riskli gebeliklerde doğumun yenidoğan yoğun bakım ünitesi olan bir sağlık merkezinde gerçekleştirilmesini sağlamak,
  • Doğumdan sonra bebek güvenliği için araba koltuğu, bisiklet kaskı gibi koruyucu ekipmanlar kullanmak,
  • Çocuk çevresinde güvenlik önlemleri almak ve uygun gözetim sağlamak.

Bu önlemler, serebral palsi riskini tamamen ortadan kaldırmamasıyla birlikte riski azaltabilir ve bebek ile çocuğun genel sağlığını korumaya yardımcı olabilir.

Serebral Palsi Hakkında Sıkça Sorulan Sorular

Manyetik Rezonans Görüntüleme (MRI) Serebral Palsi Türüyle İlgili Bilgi Verir Mi?

Evet, MRI SP tipi hakkında bilgi verebilir. MRI, SP’li bireylerde beyin yapısındaki anormalliklerin ve hasarın boyutunu belirlemek için kullanılır. Bu görüntüleme yöntemi, beyindeki lezyonların yerleşimi ve özellikleri gibi önemli bilgileri sağlayarak, SP’nin tipi ve şiddeti hakkında hekimlere yol gösterir.

Ülkemizde Serebral Palsi Görülme Sıklığı Nedir?

Yenidoğanlarda SP'nin görülme sıklığı, 1000 canlı doğumda 4, 4 olarak bildirilmiştir (Serdaroğlu, A. & ark., 2006).

Serebral Palsi Belirtileri Nelerdir?

SP belirtileri arasında spastisite, kas zayıflığı, denge sorunları, istemsiz hareketler ve motor becerilerde gecikme yer alır.

Botulinum Toksin (BonT-A) Enjeksiyonu Nedir?

Spastik kasların aşırı kasılmasını önlemek amacıyla sedasyon altında ve ultrason rehberliğinde spastik kaslara enjekte edilen bir ilaçtır. Spastik kasların aşırı uyarılmasını engelleyerek fizyoterapi programının verimini artırır (Multani, 2019).Selektif Dorsal

Selektif Dorsal Rizotomi (SDR) Cerrahisi Nedir?

Spastisiteye neden olan spinal duyu sinirlerinin devre dışı bırakıldığı bir prosedürdür. Bu cerrahide, seçilen spinal duyusal sinir kökçükleri geri dönüşümsüz olarak devre dışı bırakılarak duyusal girdi azaltılır ve buna bağlı spastisitede azalma gözlenir (Health Quality Ontario, 2017).

İntratekal Baklofen Pompası (ITB) Cerrahisi Nedir?

Baklofen, karın bölgesinde cilt altına cerrahi olarak implante edilen bir pompa aracılığıyla doğrudan omurilik sıvısına iletilen antispastisite ilacıdır. İnatçı spastisiteyi azaltmak için kullanılırken, aynı zamanda distoninin tedavisi için de kullanılmaktadır. Çocuklarda ITB tedavisinin amacı, rahatlığı artırmak ve kaba motor işlevi ve kişisel bakımı kolaylaştırmak amacıyla spastisite ve/veya distoniyi azaltmaktır (Buizer, 2019).

Selektif Nörotomi Cerrahisi Nedir?

Hastanın çok sınırlı bir kas grubunu tutan spastisitesi olduğunda nonablatif yöntemler başarısız kalırsa denenecek bir yöntemdir. Amaç spastik kası innerve eden sinirdeki fasiküllerin bir kısmının devre dışı bırakılmasıdır (Doute, 1997).

Pallidotomi Cerrahisi Nedir?

Ağır klinik tablo sergileyen ve yürüme şansı olmayan hastalarda kullanılır. Bu grupta temel amaç hastanın bakımını kolaylaştırmak, olası kontraktürleri önlemek ve ağrıya engel olmaktır. Pallidotomi özellikle distonik komponentin daha baskın olduğu SP’li hastalarda tercih edilmektedir (Brin, 2004).

Serebral Palsi ile Yaşam Süresi Ne Kadardır?

SP ile yaşayan bireylerin yaşam süresi genellikle etkilenmez, ancak yaşam kalitesi ve bağımsızlık düzeyleri semptomların şiddetine bağlı olarak değişir.

Serebral Palsi Önlenebilir mi?

SP’yi tamamen önlemek mümkün olmasa da doğum öncesi iyi bakım, doğum sırasında komplikasyonların minimalize edilmesi ve enfeksiyonlardan korunma gibi önlemler riski azaltabilir.

Acıbadem Web ve Yayın Kurulu tarafından hazırlanmıştır. Güncellenme Tarihi: 4 Kasım 2024 Pazartesi Yayımlanma Tarihi: 20 Temmuz 2020 Pazartesi

Tıbbi Birimler

Bize Ulaşın

Bilgi talepleriniz için aşağıdaki formu doldurabilirsiniz.

Acıbadem Sağlık Grubu olarak size daha iyi ve kaliteli bir hizmet sunabilmemiz için istek, öneri, teşekkür ve şikayetlerinizi aşağıdaki formu doldurarak ya da 444 55 44 numaralı telefondan tarafımıza ulaşarak bildirebilirsiniz.

Devamı
Devamı
Güvenlik Kodu

KİŞİSEL VERİLERİN ELDE EDİLMESİ VE İŞLENMESİ İLE İLGİLİ BİLGİLENDİRME FORMU

Acıbadem Sağlık Hizmetleri ve Ticaret A.Ş. (“Acıbadem”) ve Acıbadem’in hakim ve bağlı şirketleri (hepsi birlikte “Acıbadem Grubu” olarak anılacaktır.) tarafından, 6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu (“Kanun”) ve ilgili mevzuat kapsamında Veri Sorumlusu sıfatıyla, kişisel verileriniz, aşağıda açıklanan çerçevede ve 3359 sayılı Sağlık Hizmetleri Temel Kanunu, 663 sayılı Sağlık Bakanlığı ve Bağlı Kuruluşlarının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname, Özel Hastaneler Yönetmeliği ve Sağlık Bakanlığı düzenlemeleri ve sair mevzuata uygun olarak işlenebilecektir.

1. Kişisel Verilerin elde Edilmesi, İşlenmesi ve İşleme Amaçları

Kişisel verileriniz Acıbadem Grubu tarafından sağlanmakta olan kamu sağlığının korunması, koruyucu hekimlik, tıbbî teşhis, tedavi ve bakım hizmetlerinin yürütülmesi, sağlık hizmetleri ile finansmanının planlanması ve yönetimi amaçlarıyla ve Acıbadem Grubu şirketlerinin faaliyet konularına uygun düşecek şekilde; sözlü, yazılı, görsel ya da elektronik ortamda, çağrı merkezi, internet sitesi, sözlü, yazılı ve benzeri kanallar aracılığıyla elde edilmektedir. Sağlık verileriniz başta olmak üzere özel nitelikli kişisel verileriniz ve genel nitelikli kişisel verileriniz, Grup tarafından aşağıda yer alanlar dâhil ve bunlarla sınırlı olmaksızın bu maddede belirtilen amaçlar ile bağlantılı, sınırlı ve ölçülü şekilde işlenebilmektedir:

Acıbadem Grubu tarafından elde edilen her türlü kişisel veriniz (Özel nitelikli kişisel veriler de dahil fakat bunlarla sınırlı olmamak kaydıyla) aşağıdaki amaçlar ile işlenebilecektir:

İlgili mevzuat uyarınca elde edilen ve işlenen Kişisel Verileriniz, Acıbadem veya Acıbadem Grubu’na ait fiziki arşivler ve/veya bilişim sistemlerine nakledilerek, hem dijital ortamda hem de fiziki ortamda muhafaza altında tutulabilecektir.

2. Kişisel Verilerin Aktarılması

Kişisel verileriniz, Kanun ve sair mevzuat kapsamında ve yukarıda yer verilen amaçlarla Acıbadem ve Acıbadem Grubu tarafından Acıbadem Grubu’na dahil olan şirketler ile, Özel sigorta şirketleri, Sağlık bakanlığı ve bağlı alt birimleri, Sosyal Güvenlik Kurumu, Emniyet Genel Müdürlüğü ve sair kolluk kuvvetleri, Nüfus Genel Müdürlüğü, Türkiye Eczacılar Birliği, Mahkemeler ve her türlü yargı makamı, merkezi ve sair üçüncü kişiler, yetki vermiş olduğunuz temsilcileriniz, avukatlar, vergi ve finans danışmanları ve denetçiler de dâhil olmak üzere danışmanlık aldığımız üçüncü kişiler, düzenleyici ve denetleyici kurumlar, resmi merciler dâhil sağlık hizmetlerini yukarıda belirtilen amaçlarla geliştirmek veya yürütmek üzere işbirliği yaptığımız iş ortaklarımız ve diğer üçüncü kişiler ile paylaşılabilecektir.

3. Kişisel Veri Elde Etmenin Yöntemi ve Hukuki Sebebi

Kişisel verileriniz, her türlü sözlü, yazılı, görsel ya da elektronik ortamda, yukarıda yer verilen amaçlar ve Acıbadem’in faaliyet konusuna dahil her türlü işin yasal çerçevede yürütülebilmesi ve bu kapsamda Acıbadem’in akdi ve kanuni yükümlülüklerini tam ve gereği gibi ifa edebilmesi için toplanmakta ve işlenmektedir. İşbu kişiler verilerinizin toplanmasının hukuki sebebi;

Ayrıca, Kanun’un 6. maddesi 3. fıkrasında da belirtildiği üzere sağlık ve cinsel hayata ilişkin kişisel veriler ise ancak kamu sağlığının korunması, koruyucu hekimlik, tıbbı teşhis, tedavi ve bakım hizmetlerinin yürütülmesi, sağlık hizmetleri ile finansmanının planlanması ve yönetimi amacıyla, sır saklama yükümlülüğü altında bulunan kişiler veya yetkili kurum ve kuruluşlar tarafından ilgilinin açık rızası aranmaksızın işlenebilir.

4. Kişisel Verilerin Korunmasına Yönelik Haklarınız

Kanun ve ilgili mevzuatlar uyarınca;

Mezkûr haklarınızdan birini ya da birkaçını kullanmanız halinde ilgili bilgi tarafınıza, açık ve anlaşılabilir bir şekilde yazılı olarak ya da elektronik ortamda, tarafınızca sağlanan iletişim bilgileri yoluyla, bildirilir.

5. Veri Güvenliği

Acıbadem, kişisel verilerinizi bilgi güvenliği standartları ve prosedürleri gereğince alınması gereken tüm teknik ve idari güvenlik kontrollerine tam uygunlukla korumaktadır. Söz konusu güvenlik tedbirleri, teknolojik imkânlar da göz önünde bulundurularak muhtemel riske uygun bir düzeyde sağlanmaktadır.

6. Şikayet ve İletişim

Kişisel verileriniz teknik ve idari imkânlar dâhilinde titizlikle korunmakta ve gerekli güvenlik tedbirleri, teknolojik imkânlar da göz önünde bulundurularak olası risklere uygun bir düzeyde sağlanmaktadır. Kanun kapsamındaki taleplerinizi, “https://www.acibadem.com.tr/acibademonline/hastaverilerinkorunmasi.html” web adresindeki “Kişisel Verilerin Korunması Kanunu Uyarınca Başvuru Formu” nu doldurarak;

Kanun kapsamındaki taleplerinizi, https://www.acibadem.com.tr/acibademonline/hastaverilerinkorunmasi.html web adresindeki “Kişisel Verilerin Korunması Kanunu Uyarınca Başvuru Formu” nu doldurarak ve formda belirtilen usullerle tarafımıza iletmenizi rica ederiz.

YUKARI
İçindekiler
Size ulaşmamızı ister misiniz?