Organ Nakli Nedir?
Organ nakli bir organın donör, yani verici vücuttan çıkarıldığı ve sonrasında hasarlı veya eksik bir organın yerini almak üzere bir alıcı vücuda yerleştirildiği operasyonlara denir. Donör ve alıcı aynı konumda olabilir veya ayrı bir bölgede bulunan bir donörden alınan organlar başka bir yerde bulunan alıcıya nakledilebilir.
Nakledilecek organlar veya dokular canlı vücutlardan veya kadavralardan alınabilir. Transplantasyon tıbbı modern tıbbın en zorlu ve karmaşık alanlarından biridir. Günümüzde başarılı bir şekilde nakledilebilen organlar arasında kalp, böbrekler, karaciğer, akciğerler, pankreas, bağırsak, timus ve uterus bulunur. Küresel olarak tıbbi veriler incelendiğinde, en yaygın nakledilen organların böbrekler olduğu, bunu da karaciğer ile kalbin takip ettiği görülmektedir.
Organ nakli için kilit nokta, vücudun nakledilen organa karşı bir bağışıklık tepkisi göstermesi, buna dayalı olarak muhtemel nakil başarısızlığı ve organın hemen alıcıdan çıkarılması gerekmesi gibi nakil reddi problemleridir.
Uygun olduğu vakalarda nakil reddi olasılığını asgariye indirmek için en uygun verici-alıcı eşleşmesini belirlemek üzere serotipleme yapılmalıdır. Bunun yanı sıra immünosüpresan ilaçların kullanımı da nakil reddi ihtimalini azaltabilmektedir.
Nakil işlemi gerçekleştirilebilen dokular arasında kemikler, tendonlar, kornea, deri, kalp kapakçıkları, sinirler v e damarlar bulunur. Kemik ve tendon nakli kas-iskelet greftleri olarak adlandırılır. Kornea ve kas-iskelet greftleri en sık nakledilen dokulardır ve bu tür nakiller organ nakline oranla çok daha yaygın bir şekilde gerçekleştirilmektedir.
Organ bağışlayan kişiler canlı, ölü ya da beyin ölümü gerçekleşmiş, makinelerle hayatı sürdürülen bireyler olabilir. Kalp atışının durmasından ya da beyin ölümünün gerçekleşmesinden sonraki 24 saat içinde vücuttan çıkarılan organları nakil için kullanmak mümkündür. Kornealar hariç çoğu doku türü, organların aksine, beş yıla kadar korunabilir ve özel doku “bankalarında” saklanabilir.
Organ nakli, ölümün tıbbi tanımı, nakledilecek bir organ için ne zaman ve nasıl onay verilmesi gerektiği, bağışçının rızası ve nakil için alınan organların bir maddi karşılığının olup olmaması da dahil olmak üzere bir dizi etik meseleyi ortaya çıkarır.
Bu durumla ilgili başka ahlaki konular arasında transplantasyon turizmi ve daha geniş açıdan bakıldığında organ alımı ya da transplantasyonunun ortaya çıkarabileceği ya da çözüm olarak görülebileceği sosyo-ekonomik şartlar yer alır.
Organ Nakli Türleri Nelerdir?
Organ ve doku nakli alıcının kim olduğuna bağlı olarak birkaç türde gerçekleşebilir. Aynı kişinin hem alıcı hem de verici olması durumunda, yani aynı vücut içinde organ veya doku nakledilmesine otogreft denilir. Aynı türden iki birey arasında yapılan nakillere allogreft denir. Allogreftler canlı vücut veya kadavra kaynaklı olabilir.
Otogreft
Otogreft aynı kişiye yapılan doku naklidir. Bu prosedür bazı vakalarda ihtiyaç fazlası, rejenere olabilen, veya hayatı sürdürebilmek için başka bir yerde daha umutsuzca ihtiyaç duyulan dokularla yapılır.
Buna örnek olarak cilt greftleri, ya da koroner bypass tedavisi için damar ekstraksiyonu verilebilir. Bazı vakalarda ise dokunun çıkarılması, dokuyu ayrıca tedavi etmek ya da bireyi o doku olmadan tedavi etmek için gerçekleştirilir ve sonrasında doku tekrar bireye eklenir.
Buna örnek olarak kök hücre otogrefti ve ameliyattan önce kan depolanması verilebilir. Bir başka örnek olarak rotasyonplasti esnasında daha proksimal, yani yakın olanın yerine bir distal, yani uzak eklem kullanılır. Tipik olarak bir ayak veya ayak bileği eklemi diz ekleminin yerini almak üzere kullanılır. Kişinin ayağı kesilir ve ters çevrilir, diz çıkarılır ve tibia femur ile birleştirilir.
Allogreft ve allotransplantasyon
Allogreft, aynı türün genetik olarak özdeş olmayan iki üyesi arasındaki bir organ veya dokunun nakli prosedürüne verilen isimdir. İnsanlarda gerçekleştirilen doku ve organ nakilleri genellikle allogrefttir.
Ancak organ ve alıcı arasında olan genetik farklardan dolayı, alıcının bağışıklık sistemi organı vücutta yabancı bir cisim olarak tanıyabilir ve onu yok etmeye çalışarak nakil reddine neden olabilir. Nakil reddi riski panel reaktif antikor seviyesi ölçülerek tahmin edilebilir.
İzogreft
İzogreft, organların veya dokuların tek yumurta ikizi gibi birbirleri ile genetik olarak özdeş bir verici ile alıcı arasında nakledildiği bir allogreft alt kümesidir. İzogreftler, anatomik prosedürler açısından allogreftlerle aynı olsa da, diğer transplantasyon tiplerinden farklı olarak genellikle bir bağışıklık tepkisini tetiklemezler.
Ksenograft ve Ksenotransplantasyon
Ksenograft ve ksenotransplantasyon İki farklı türden organizma arasında yapılan doku ve organ nakillerine verilen isimdir. Buna örnek olarak oldukça yaygın ve başarılı olan domuz kalp kapağı nakli verilebilir. Bununla birlikte, ksenotransplantasyon uyumluluk, ret ve hastalık riskinin türler arası geçiş nedeniyle artması nedeniyle genellikle son derece tehlikeli bir nakil türüdür.
Bu riskleri en aza indirmek ve nakledilecek organ sayısının azlığı sorununu ortadan kaldırmak için insan vücuduna ait organların çeşitli hayvan denekler üzerinde yetiştirildikten sonra insanlara nakledilmesi üzerine çalışmalar sürdürülmektedir.
Domino Nakilleri
Domino nakiller , çeşitli nedenlerden dolayı zincirleme olarak gerçekleştirilen çoklu nakillerdir. Örneğin vücuda uzun vadede hasar veren bir protein salgılayan karaciğer, daha genç bir bireyden, daha yaşlı, hastalıklı karaciğerin yavaş ilerlemesi nedeniyle ömre fazla etkide bulunmayacağı bir bireye nakledilebilir ve yaşlı bireyden alınan sağlıklı karaciğer genç bireye verilebilir.
Bir başka örnek olarak iki akciğerin değişmesi gereken durumlarda, akciğerlerle birlikte kalbin de çıkarılması ve bütün halinde yeni akciğer/kalp sistemi takılması teknik açıdan daha kolay bir işlemdir. Ancak bu tür vakalarda çıkarılan kalp halen sağlıklı olacağı için, kalp nakli ihtiyacı duyan bir başka hastaya orijinal olarak çıkarılan kalp takılabilir.
ABO Uyumsuz Nakiller
Genellikle 12 ayın altında olan çok küçük çocukların bağışıklık sistemi henüz iyi gelişmediği için normal şartlar altında uyumsuz olacakları bağışçılardan organ almaları mümkündür. Bu durum ABO uyumsuz nakil ya da kısaca ABOi olarak bilinir.
Yetişkinlerde de ABO uyumsuz kalp nakillerinde sınırlı başarı elde edilmiştir. Bu vakalarda, yetişkin alıcıların düşük seviyelerde anti-A veya anti-B antikorlarına sahip olmasının gerekli olduğu görülmüştür. BU vakalarda böbrek nakli daha başarılıdır ve uzun dönem sağ kalma oranları ABOc nakillerine benzer değerler olarak görülmektedir.
Nakledilebilir Organlar ve Dokular
Normal şartlar altında başarılı bir şekilde nakli gerçekleştirilen doku ve organların, ne tür vericilerden gerçekleştirilebildiği aşağıdaki gibidir.
Göğüs:
- Kalp (sadece kadavra verici)
- Akciğer (kadavra ve canlı verici)
Karın Boşluğu:
- Böbrek (kadavra ve canlı verici)
- Karaciğer (bütün bir karaciğer gerekliyse ya kadavra donör ya da birden fazla canlı donör, kısmi karaciğer nakli yeterliyse kadavra ve canlı verici)
- Pankreas (sadece kadavra verici; canlı bir kişinin pankreasının çıkarılması durumunda çok ağır bir diyabet türü oluşur)
- Bağırsak (kadavra ve canlı verici; normalde ince bağırsakta gerçekleşir)
- Mide (sadece kadavra verici)
- Testis (kadavra ve canlı verici)
- Penis (kadavra verici)
Dokular, hücreler ve vücut sıvıları.
- El (sadece kadavra verici)
- Kornea (sadece kadavra verici)
- Deri nakli, otogreft yüz grefti ve çok nadir olarak yüz nakli dahil olmak üzere
- Langerhans adacıkları, yani pankreas adacık hücreleri (kadavra ve canlı verici)
- Kemik iliği / Yetişkin kök hücreleri (Canlı verici ve otogreft)
- Kan nakli / Kan Ürünleri Transfüzyon (Canlı verici ve otogreft)
- Kan Damarları (Kadavra verici ve otogreft)
- Kalp Kapakçığı (Canlı verici ve ksenograft [domuz / sığır])
- Kemik (kadavra ve canlı verici).
Kimler Doku veya Organ Bağışçısı Olabilir?
Hemen herkes doku ya da organ bağışında bulunabilir ve bu sayede bir ya da birçok hayatı kurtarabilir. Organ bağışçıları halen yaşayan bireyler olabileceği gibi beyin ölümü gerçekleşmiş bireyler de olabilir.
Beyin ölümü, tipik olarak travmatik veya patolojik sebeplerden dolayı beyinde bir yaralanma gerçekleşmesinden veya beyne giden kan dolaşımının boğulma gibi nedenlerden dolayı kesilmesinden dolayı beyin işlevlerinin durması anlamına gelir.
Bu tür vakalarda nefes alma, ya da nabız yapay olarak araçlarla korunabilir. Beyin ölümü kriterleri ülkeden ülkeye değişiklik gösterir. Ancak genel olarak beyin ölümleri normal ölümlerin çok düşük bir oranını temsil eder ve bu da ölümlerin ezici çoğunluğunun organ bağışı için uygun olmaması anlamına gelir.
Eğer beyin ölümü gerçekleşmesi beklenen ya da gerçekleşen bir birey önceden organ bağışında bulunduysa, organların başkalarına hayat vermek üzere nakledilmesi için uygun bir operasyon odasında bekletilebilir.
Dokular da beyin veya dolaşım ölümünden hayatını kaybeden bireylerden nakledilebilir. Dokuları genel olarak kalp atışının kesilmesinden sonraki 24 saat içinde geri kazanmak mümkündür.
Organların aksine, kornealar hariç çoğu doku beş yıla kadar korunabilir ve saklanabilir. Bununla birlikte tek bir doku bağışçısı 60’tan fazla alıcıya hayat verecek kadar çok sayıda greft bağışlayabilir. Bu faktörlerden dolayı doku nakilleri organ nakillerinden çok daha yaygındır
Canlı donör
Canlı donörler, organ kısmen ya da bütünüyle çıkarıldıktan sonra hayatta kalacakları ve vücudun diğer fonksiyonlarını sağlıklı bir şekilde sürdürebileceği durumlarda organ verebilirler. Bu tür organ bağışlarına örnek olarak tek böbrek bağışı, kısmi karaciğer bağışı, akciğer lobu bağışı ve ince bağırsak bağışı verilebilir.
Merhum (Kadavra) Donör
Kadavra donörler, beyin ölü olarak ilan edilen ve organları nakil için çıkarılana kadar ventilatörler veya diğer mekanik mekanizmalar tarafından vücutları organik faaliyetlerini sürdüren kişilerdir.
1980'lerde beyin ölümü kavramının tıbbi olarak tanınmasından önce organ nakilleri dolaşım sistemi tamamen durmuş olan bağışçı bireylerin naaşlarından alınan organlarla gerçekleştirilirdi. Dolaşım sistemi tamamen durmuş bağışçılardan alınan organlar, beyin ölümü gerçekleşmiş, ama makinelere bağlı olarak vücut faaliyetlerini sürdüren bir donörden alınan organlara kıyasla daha düşük başarılı sonuçlara sahiptir.