Daha iyi bir deneyim için konum izni vermelisiniz.
Size nasıl yardımcı olabiliriz?
Mikrobiyota, insan vücudunda ve çevresinde yaşayan, bakteriler, virüsler, mantarlar ve protozoalar gibi mikroorganizmalardan oluşan ekosistemi ifade ederken; mikrobiyom ise bu mikroorganizmaların genetik materyalini ve onların çevreyle etkileşimlerini kapsayan terimdir. Özellikle bağırsak mikrobiyotası, sindirim, bağışıklık yanıtları ve metabolik süreçler üzerinde önemli etkiler gösterir. Mikrobiyom ise bu mikroorganizmaların genetik yapılarının incelenmesiyle, insan sağlığı üzerindeki rollerini anlamaya olanak sağlar. Mikrobiyotadaki dengesizlikler, yani disbiyozis, çeşitli enflamatuvar hastalıkların, metabolik bozuklukların ve bağışıklık sistemiyle ilişkili hastalıkların gelişiminde kritik bir rol oynayabilir.
İçindekiler

Mikrobiyota Nedir?

Mikrobiyota, vücudumuzda ve çevremizde yaşayan mikroorganizmaların oluşturduğu topluluklara verilen isimdir. Bu mikroorganizmalar arasında bakteriler, virüsler, mantarlar ve protozoalar gibi çeşitli türler yer alır. İnsan vücudundaki mikrobiyota, en çok bağırsaklarda yoğunlaşmıştır, ancak ağız, cilt, solunum yolları ve genital bölgeler gibi vücudun farklı bölgelerinde de bulunurlar. Bu mikroorganizmalar, insan sağlığı üzerinde önemli bir rol oynar ve sindirimden bağışıklık sistemine kadar pek çok biyolojik süreçte görev alırlar.

Mikrobiyotanın dengesinin bozulması, çeşitli sağlık sorunlarına yol açabilir. Sağlıklı bir mikrobiyota, sindirimi destekler, zararlı patojenlere karşı koruma sağlar ve bağışıklık sistemi yanıtlarını düzenler. Mikrobiyotanın yapısı, bireyin yaşam tarzı, beslenme alışkanlıkları, yaş, genetik yapısı ve çevresel faktörlerden etkilenir. Özellikle bağırsak mikrobiyotası, son yıllarda yapılan araştırmalarla birçok hastalıkla ilişkili bulunmuş ve bu nedenle büyük ilgi görmeye başlamıştır.

İnsan mikrobiyotasının zenginliği ve dengesi, sağlıkla doğrudan ilişkilidir. Faydalı bakterilerin yeterli olması ve çeşitliliği, vücudun optimal şekilde işleyişine katkıda bulunurken, zararlı bakterilerin ya da dengesizliklerin artması sağlık problemlerine yol açabilir. Bu nedenle mikrobiyotanın korunması ve desteklenmesi, sağlıklı bir yaşamın sürdürülmesinde kritik öneme sahiptir.

Mikrobiyota Diyeti Nedir?

Mikrobiyota diyeti, bağırsaklarda bulunan yararlı mikroorganizmaların dengeli bir şekilde çoğalmasını ve sağlıklı bir mikrobiyota yapısının korunmasını hedefleyen bir beslenme modelidir. Bu diyet, lif açısından zengin, prebiyotik ve probiyotik içeriği yüksek gıdaların tüketimine odaklanarak bağırsak florasının dengesini destekler. Mikrobiyotanın sağlıklı kalması, sindirimden bağışıklık sistemine kadar vücudun pek çok işlevine olumlu katkı sağladığı için bu diyete olan ilgi son yıllarda artmıştır.

Mikrobiyota diyetinin temel prensibi, faydalı bakterilerin gelişimini teşvik eden gıdaları tüketmektir. Lif bakımından zengin sebzeler, meyveler, tam tahıllar ve baklagiller, bağırsaktaki faydalı bakterileri besleyen prebiyotikler içerir. Bu diyet aynı zamanda yoğurt, kefir, turşu, kimchi gibi fermente edilmiş gıdaları da içermektedir, çünkü bu gıdalar probiyotikler açısından zengindir ve bağırsaktaki yararlı mikroorganizmaların sayısını artırır.

İnsan Vücudundaki Mikrobiyota Çeşitleri

İnsan vücudundaki mikrobiyota çeşitleri, farklı bölgelerde bulunan mikroorganizmaların oluşturduğu toplulukları ifade eder ve her bir bölgedeki mikrobiyota, vücudun işleyişine farklı şekillerde katkı sağlar.

Bağırsak Mikrobiyotası

Bağırsak mikrobiyotası, insan vücudundaki en yoğun mikrobiyota topluluğudur ve sindirim, vitamin üretimi, bağışıklık sisteminin desteklenmesi gibi önemli görevler üstlenir. Milyarlarca bakteri, virüs ve mantar türü bağırsaklarımızda bulunur ve bağırsak florasının dengesizliği, obeziteden inflamatuar bağırsak hastalıklarına kadar pek çok sağlık sorununa yol açabilir. Sağlıklı bir bağırsak mikrobiyotası, besinlerin emilimini artırır ve vücudu zararlı patojenlere karşı korur.

Ağız Mikrobiyotası

Ağız mikrobiyotası, dişler, dil, damak ve boğaz gibi ağız boşluğunda yer alan mikroorganizma topluluğudur. Bu mikroorganizmalar, ağız sağlığını korumada kritik bir rol oynar. Dengesiz bir ağız mikrobiyotası, diş çürükleri, diş eti hastalıkları ve ağız kokusu gibi problemlere neden olabilir. Ağız mikrobiyotasının sağlıklı kalması için düzenli diş bakımı ve dengeli beslenme önem taşır.

Deri Mikrobiyotası

Deri mikrobiyotası, cildin yüzeyinde yaşayan bakteriler, mantarlar ve diğer mikroorganizmalar tarafından oluşturulur. Cilt, bu mikroorganizmalar için doğal bir bariyer sağlar ve patojenlere karşı ilk savunma hattını oluşturur. Deri mikrobiyotası, cildin nem dengesini koruyarak ve zararlı mikropları engelleyerek cilt sağlığını destekler. Ancak, antibakteriyel ürünlerin aşırı kullanımı gibi faktörler, cilt mikrobiyotasının dengesini bozabilir ve cilt rahatsızlıklarına yol açabilir.

Ürogenital Mikrobiyota

Ürogenital mikrobiyota, genellikle üreme ve idrar yollarında bulunan mikroorganizmaları kapsar. Kadınlarda vajinal mikrobiyota, laktobasil adı verilen faydalı bakteriler tarafından domine edilir ve bu bakteriler, vajinanın pH seviyesini dengede tutarak enfeksiyonlardan korunmasına yardımcı olur. Ürogenital mikrobiyotadaki dengesizlikler, idrar yolu enfeksiyonları ve vajinal enfeksiyonlar gibi sağlık sorunlarına neden olabilir.

Mikrobiyom Nedir?

Mikrobiyom, belirli bir ortamda, özellikle insan vücudunda yaşayan tüm mikroorganizmaların genetik materyalini ifade eder. Bu terim, mikroorganizmaların kendilerinden ziyade onların genetik bilgi kümesine odaklanır. Mikrobiyom, bakteriler, virüsler, mantarlar ve diğer mikroorganizmaların genetik çeşitliliğini kapsar ve vücudumuzun birçok bölgesinde bulunur.

Mikrobiyom, vücudun sağlıklı bir şekilde çalışması için hayati önem taşır. Özellikle bağırsak mikrobiyomu, sindirim, bağışıklık sistemi fonksiyonları, metabolizma ve hatta ruh hali üzerinde etkili olabilir. Vücudumuzdaki mikroorganizmaların genetik çeşitliliği, hem sağlığın korunmasında hem de hastalıkların önlenmesinde kritik bir rol oynar. Mikrobiyomun dengesi bozulduğunda ise çeşitli sağlık sorunları ortaya çıkabilir. Bu nedenle mikrobiyomun korunması, modern tıbbın giderek daha fazla odaklandığı bir alan haline gelmiştir.

Mikrobiyota ve Mikrobiyom Arasındaki Farklar

Mikrobiyota ve mikrobiyom terimleri genellikle birbirine yakın anlamlarda kullanılsa da, aslında farklı kavramları ifade eder. Mikrobiyota, vücudumuzda veya belirli bir ortamda yaşayan tüm mikroorganizmaları tanımlarken, mikrobiyom bu mikroorganizmaların genetik materyalini ifade eder. Yani mikrobiyota, fiziksel olarak var olan bakteriler, virüsler, mantarlar ve diğer mikroorganizmaları kapsarken, mikrobiyom bu organizmaların DNA, RNA ve genetik bilgisini içerir.

Mikrobiyota, bağırsaklar, ağız, cilt, solunum yolları gibi vücudun çeşitli bölgelerinde yaşayan canlı mikroorganizma topluluklarını temsil eder. Bu mikroorganizmalar, sindirim, bağışıklık ve metabolizma gibi süreçlerde aktif bir rol oynar. Mikrobiyom ise bu mikroorganizmaların fonksiyonlarını ve vücut üzerindeki etkilerini anlamak için kullanılan genetik bilgilere odaklanır.

Mikrobiyota ve Sağlık İlişkisi

Mikrobiyota, insan sağlığı üzerinde derin bir etkiye sahip olup, vücudun birçok işlevine doğrudan katkıda bulunur. Mikrobiyotanın dengesi ve çeşitliliği, sağlıklı bir yaşam sürdürmek için hayati önem taşır. Mikrobiyota ile sağlığımız arasındaki bu ilişki, sindirim sistemi, bağışıklık fonksiyonları ve metabolik süreçler gibi çeşitli alanlarda kendini gösterir.

Bağırsak Mikrobiyotası ve Sindirim Sistemi

Bağırsak mikrobiyotası, sindirim sisteminin işleyişinde önemli bir rol oynar. Bağırsakta yaşayan bakteriler, besinlerin sindirilmesine ve faydalı bileşenlerin emilmesine yardımcı olur. Ayrıca bazı bakteriler, kısa zincirli yağ asitleri gibi faydalı maddeler üreterek bağırsak hücrelerini besler ve bağırsak bariyerinin korunmasına katkıda bulunur. Bağırsak mikrobiyotasının dengesi bozulduğunda ise sindirim problemleri, şişkinlik, irritabl bağırsak sendromu (IBS) gibi hastalıklar ortaya çıkabilir.

Mikrobiyotanın Bağışıklık Sistemine Etkisi

Mikrobiyota, bağışıklık sisteminin düzenlenmesinde de kritik bir rol oynar. Vücudumuzdaki faydalı bakteriler, bağışıklık hücrelerinin olgunlaşmasını ve uygun şekilde yanıt vermesini sağlar. Ayrıca, mikrobiyota zararlı mikropların çoğalmasını engelleyerek vücuda koruma sağlar. Bağırsak mikrobiyotası, bağışıklık sistemi ile sürekli bir iletişim halindedir ve bağışıklık tepkilerinin aşırı veya yetersiz olmasını engelleyerek dengeyi sağlar. Mikrobiyotanın bu bağışıklık düzenleyici işlevi, enfeksiyonların yanı sıra alerji ve otoimmün hastalıklar gibi durumların önlenmesinde önemli bir faktördür.

Mikrobiyota'nın Obezite ve Metabolizma Üzerine Etkisi

Mikrobiyotanın obezite ve metabolizma üzerindeki etkisi de son yıllarda giderek daha fazla araştırılmaktadır. Obezite ile ilişkili bazı çalışmalarda, bağırsak mikrobiyotasının dengesinde değişiklikler tespit edilmiştir. Obez bireylerde, enerji emilimini artıran ve yağ depolanmasını teşvik eden bazı bakteri türlerinin sayısının arttığı gözlemlenmiştir. Ayrıca, bağırsak mikrobiyotası, insülin duyarlılığı, yağ depolanması ve iştah düzenlenmesi gibi metabolik süreçleri etkileyebilir. Bu da mikrobiyotanın, obezite ve metabolik hastalıkların gelişiminde önemli bir rol oynayabileceğini göstermektedir.

Mikrobiyomun Bozulması ve Sonuçları

Mikrobiyotanın obezite ve metabolizma üzerindeki etkisi de son yıllarda giderek daha fazla araştırılmaktadır. Obezite ile ilişkili bazı çalışmalarda, bağırsak mikrobiyotasının dengesinde değişiklikler tespit edilmiştir. Obez bireylerde, enerji emilimini artıran ve yağ depolanmasını teşvik eden bazı bakteri türlerinin sayısının arttığı gözlemlenmiştir. Ayrıca, bağırsak mikrobiyotası, insülin duyarlılığı, yağ depolanması ve iştah düzenlenmesi gibi metabolik süreçleri etkileyebilir. Bu da mikrobiyotanın, obezite ve metabolik hastalıkların gelişiminde önemli bir rol oynayabileceğini göstermektedir.

Mikrobiyomun dengesi çeşitli nedenlerle bozulabilir, bu duruma disbiyozis denir. Mikrobiyomun bozulması şu nedenlerden kaynaklanabilir:

  • Aşırı antibiyotik kullanımı,
  • Dengesiz ve yetersiz beslenme,
  • Stres ve uyku bozuklukları,
  • Zararlı kimyasal maddelere maruz kalma,
  • Kronik hastalıklar,
  • Bağışıklık sisteminin zayıflaması,
  • Hijyen ve temizlik ürünlerinin aşırı kullanımı.

Disbiyozis Nedir?

Disbiyozis, vücutta özellikle bağırsaklarda bulunan mikrobiyotanın dengesinin bozulması durumunu ifade eder. Normalde vücuda fayda sağlayan ve patojenleri dengeleyen mikroorganizmalar, disbiyozis durumunda yerlerini zararlı bakterilere bırakabilir veya faydalı bakterilerin sayısında azalma görülebilir. Bu dengesizlik, sindirim sistemi ve genel sağlık üzerinde olumsuz etkiler yaratır. Disbiyozis; stres, kötü beslenme, antibiyotik kullanımı veya çevresel faktörler gibi nedenlerle ortaya çıkabilir ve pek çok sağlık sorununa zemin hazırlayabilir.

Disbiyozisin sağlık üzerindeki etkileri oldukça geniş kapsamlıdır ve bağırsak sağlığıyla sınırlı kalmaz. Mikrobiyotanın bozulması, sindirim sistemi rahatsızlıklarından otoimmün hastalıklara kadar çeşitli sorunlara yol açabilir. Disbiyozis, bağırsaklarda enflamasyona neden olarak bağırsak geçirgenliğini artırabilir ve böylece zararlı maddelerin kan dolaşımına geçmesine neden olabilir. Bu durum, bağışıklık sisteminin aşırı reaksiyon göstermesine ve kronik hastalıklara zemin hazırlamasına yol açabilir.

İnflamatuar bağırsak hastalıkları (EBH), disbiyozis ile yakından ilişkilidir. Crohn hastalığı ve ülseratif kolit gibi enflamatuvar bağırsak hastalıklarının, bağırsaktaki mikrobiyal dengenin bozulması sonucu ortaya çıktığı düşünülmektedir. Disbiyozis, bağırsak florasında faydalı bakterilerin azalmasına ve inflamasyona neden olan bakterilerin çoğalmasına yol açar. Bu durum, bağırsak duvarında kronik iltihaplanmalara ve hastalığın şiddetinin artmasına sebep olabilir.

Alerjiler ve otoimmün hastalıklar da disbiyozisin önemli sonuçları arasında yer alır. Mikrobiyotanın bozulması, bağışıklık sisteminin yanlış tepkiler vermesine ve vücudun kendi dokularına saldırmasına neden olabilir. Disbiyozis, alerjik reaksiyonların artmasına ve astım, egzama gibi hastalıkların gelişmesine zemin hazırlayabilir. Aynı zamanda, disbiyozis otoimmün hastalıkların tetikleyicisi olarak da rol oynayabilir, çünkü bağışıklık sistemi, sağlıklı hücreleri tehdit olarak algılayıp onlara karşı savaş açar.

Mikrobiyotanın Korunması İçin Neler Yapılabilir?

Mikrobiyotanın korunması ve dengede tutulması, genel sağlık açısından büyük önem taşır. Sağlıklı bir mikrobiyota, bağışıklık sisteminin düzgün çalışmasını, sindirimin sorunsuz ilerlemesini ve metabolizmanın düzenlenmesini destekler. Mikrobiyotanın korunması için çeşitli yaşam tarzı ve beslenme alışkanlıkları benimsenebilir. Bunlar arasında prebiyotik ve probiyotiklerin kullanımı ile mikrobiyotayı destekleyen gıdaların tüketimi öne çıkar.

Prebiyotik ve Probiyotiklerin Rolü

Prebiyotikler ve probiyotikler, mikrobiyotanın dengeli kalmasında önemli bir rol oynar. Prebiyotikler, bağırsaktaki faydalı bakterilerin beslenmesini sağlayan, sindirilemeyen karbonhidratlardır. Özellikle lif açısından zengin besinlerde bulunan prebiyotikler, bağırsak florasında yararlı bakterilerin çoğalmasını teşvik eder. Probiyotikler ise bağırsaklara doğrudan faydalı bakteriler sağlayan gıdalar veya takviyelerdir. Yoğurt, kefir, lahana turşusu gibi fermente gıdalarda doğal olarak bulunan probiyotikler, mikrobiyotanın sağlıklı kalmasına yardımcı olabilir. Prebiyotik ve probiyotiklerin düzenli tüketimi, bağırsak florasının korunmasına ve disbiyozisin önlenmesine katkı sağlar.

Mikrobiyotaya İyi Gelen Gıdalar

Mikrobiyotaya iyi gelen gıdalar arasında lif açısından zengin olanlar öne çıkar. Sebzeler, meyveler, tam tahıllar ve baklagiller, bağırsaktaki faydalı bakterileri besleyen prebiyotik lifler içerir. Özellikle muz, sarımsak, soğan, pırasa, enginar gibi gıdalar prebiyotik açısından zengindir. Ayrıca, fermente edilmiş besinler de mikrobiyotayı destekler. Kefir, yoğurt, turşu, kimchi ve miso gibi fermente ürünler, probiyotik içerikleri sayesinde bağırsak florasını güçlendirir. Omega-3 yağ asitleri bakımından zengin olan balıklar ve ceviz gibi besinler de inflamasyonu azaltarak bağırsak sağlığını olumlu etkiler.

Ayrıca, işlenmiş gıdalar, aşırı şeker ve doymuş yağlar gibi beslenme alışkanlıklarından kaçınmak da mikrobiyotanın korunmasına yardımcı olur. Bu tür gıdalar, zararlı bakterilerin çoğalmasını teşvik edebilir ve bağırsak florasında dengesizliklere yol açabilir. Doğal, lif bakımından zengin ve fermente edilmiş gıdaların tüketimi, mikrobiyotayı sağlıklı tutarak genel sağlık üzerinde olumlu etkiler yaratır. Mikrobiyotayı destekleyen bu yaşam tarzı ve beslenme alışkanlıkları, uzun vadede daha iyi sindirim, bağışıklık ve metabolik sağlık sağlar.

Acıbadem Web ve Yayın Kurulu tarafından hazırlanmıştır. Güncellenme Tarihi: 10 Ekim 2024 Perşembe Yayımlanma Tarihi: 10 Ekim 2024 Perşembe

Bize Ulaşın

Bilgi talepleriniz için aşağıdaki formu doldurabilirsiniz.

Acıbadem Sağlık Grubu olarak size daha iyi ve kaliteli bir hizmet sunabilmemiz için istek, öneri, teşekkür ve şikayetlerinizi aşağıdaki formu doldurarak ya da 444 55 44 numaralı telefondan tarafımıza ulaşarak bildirebilirsiniz.

Devamı
Devamı
Güvenlik Kodu

KİŞİSEL VERİLERİN ELDE EDİLMESİ VE İŞLENMESİ İLE İLGİLİ BİLGİLENDİRME FORMU

Acıbadem Sağlık Hizmetleri ve Ticaret A.Ş. (“Acıbadem”) ve Acıbadem’in hakim ve bağlı şirketleri (hepsi birlikte “Acıbadem Grubu” olarak anılacaktır.) tarafından, 6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu (“Kanun”) ve ilgili mevzuat kapsamında Veri Sorumlusu sıfatıyla, kişisel verileriniz, aşağıda açıklanan çerçevede ve 3359 sayılı Sağlık Hizmetleri Temel Kanunu, 663 sayılı Sağlık Bakanlığı ve Bağlı Kuruluşlarının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname, Özel Hastaneler Yönetmeliği ve Sağlık Bakanlığı düzenlemeleri ve sair mevzuata uygun olarak işlenebilecektir.

1. Kişisel Verilerin elde Edilmesi, İşlenmesi ve İşleme Amaçları

Kişisel verileriniz Acıbadem Grubu tarafından sağlanmakta olan kamu sağlığının korunması, koruyucu hekimlik, tıbbî teşhis, tedavi ve bakım hizmetlerinin yürütülmesi, sağlık hizmetleri ile finansmanının planlanması ve yönetimi amaçlarıyla ve Acıbadem Grubu şirketlerinin faaliyet konularına uygun düşecek şekilde; sözlü, yazılı, görsel ya da elektronik ortamda, çağrı merkezi, internet sitesi, sözlü, yazılı ve benzeri kanallar aracılığıyla elde edilmektedir. Sağlık verileriniz başta olmak üzere özel nitelikli kişisel verileriniz ve genel nitelikli kişisel verileriniz, Grup tarafından aşağıda yer alanlar dâhil ve bunlarla sınırlı olmaksızın bu maddede belirtilen amaçlar ile bağlantılı, sınırlı ve ölçülü şekilde işlenebilmektedir:

Acıbadem Grubu tarafından elde edilen her türlü kişisel veriniz (Özel nitelikli kişisel veriler de dahil fakat bunlarla sınırlı olmamak kaydıyla) aşağıdaki amaçlar ile işlenebilecektir:

İlgili mevzuat uyarınca elde edilen ve işlenen Kişisel Verileriniz, Acıbadem veya Acıbadem Grubu’na ait fiziki arşivler ve/veya bilişim sistemlerine nakledilerek, hem dijital ortamda hem de fiziki ortamda muhafaza altında tutulabilecektir.

2. Kişisel Verilerin Aktarılması

Kişisel verileriniz, Kanun ve sair mevzuat kapsamında ve yukarıda yer verilen amaçlarla Acıbadem ve Acıbadem Grubu tarafından Acıbadem Grubu’na dahil olan şirketler ile, Özel sigorta şirketleri, Sağlık bakanlığı ve bağlı alt birimleri, Sosyal Güvenlik Kurumu, Emniyet Genel Müdürlüğü ve sair kolluk kuvvetleri, Nüfus Genel Müdürlüğü, Türkiye Eczacılar Birliği, Mahkemeler ve her türlü yargı makamı, merkezi ve sair üçüncü kişiler, yetki vermiş olduğunuz temsilcileriniz, avukatlar, vergi ve finans danışmanları ve denetçiler de dâhil olmak üzere danışmanlık aldığımız üçüncü kişiler, düzenleyici ve denetleyici kurumlar, resmi merciler dâhil sağlık hizmetlerini yukarıda belirtilen amaçlarla geliştirmek veya yürütmek üzere işbirliği yaptığımız iş ortaklarımız ve diğer üçüncü kişiler ile paylaşılabilecektir.

3. Kişisel Veri Elde Etmenin Yöntemi ve Hukuki Sebebi

Kişisel verileriniz, her türlü sözlü, yazılı, görsel ya da elektronik ortamda, yukarıda yer verilen amaçlar ve Acıbadem’in faaliyet konusuna dahil her türlü işin yasal çerçevede yürütülebilmesi ve bu kapsamda Acıbadem’in akdi ve kanuni yükümlülüklerini tam ve gereği gibi ifa edebilmesi için toplanmakta ve işlenmektedir. İşbu kişiler verilerinizin toplanmasının hukuki sebebi;

Ayrıca, Kanun’un 6. maddesi 3. fıkrasında da belirtildiği üzere sağlık ve cinsel hayata ilişkin kişisel veriler ise ancak kamu sağlığının korunması, koruyucu hekimlik, tıbbı teşhis, tedavi ve bakım hizmetlerinin yürütülmesi, sağlık hizmetleri ile finansmanının planlanması ve yönetimi amacıyla, sır saklama yükümlülüğü altında bulunan kişiler veya yetkili kurum ve kuruluşlar tarafından ilgilinin açık rızası aranmaksızın işlenebilir.

4. Kişisel Verilerin Korunmasına Yönelik Haklarınız

Kanun ve ilgili mevzuatlar uyarınca;

Mezkûr haklarınızdan birini ya da birkaçını kullanmanız halinde ilgili bilgi tarafınıza, açık ve anlaşılabilir bir şekilde yazılı olarak ya da elektronik ortamda, tarafınızca sağlanan iletişim bilgileri yoluyla, bildirilir.

5. Veri Güvenliği

Acıbadem, kişisel verilerinizi bilgi güvenliği standartları ve prosedürleri gereğince alınması gereken tüm teknik ve idari güvenlik kontrollerine tam uygunlukla korumaktadır. Söz konusu güvenlik tedbirleri, teknolojik imkânlar da göz önünde bulundurularak muhtemel riske uygun bir düzeyde sağlanmaktadır.

6. Şikayet ve İletişim

Kişisel verileriniz teknik ve idari imkânlar dâhilinde titizlikle korunmakta ve gerekli güvenlik tedbirleri, teknolojik imkânlar da göz önünde bulundurularak olası risklere uygun bir düzeyde sağlanmaktadır. Kanun kapsamındaki taleplerinizi, “https://www.acibadem.com.tr/acibademonline/hastaverilerinkorunmasi.html” web adresindeki “Kişisel Verilerin Korunması Kanunu Uyarınca Başvuru Formu” nu doldurarak;

Kanun kapsamındaki taleplerinizi, https://www.acibadem.com.tr/acibademonline/hastaverilerinkorunmasi.html web adresindeki “Kişisel Verilerin Korunması Kanunu Uyarınca Başvuru Formu” nu doldurarak ve formda belirtilen usullerle tarafımıza iletmenizi rica ederiz.

YUKARI
İçindekiler
Size ulaşmamızı ister misiniz?