Kolorektal kanser, kalın bağırsak (kolon) veya rektumda gelişen kötü huylu tümörlerle ilişkilendirilen bir kanser türüdür. Genellikle bağırsak poliplerinin zamanla kansere dönüşmesiyle ortaya çıkar. Belirtileri arasında uzun süren ishal veya kabızlık, dışkıda kan, karın ağrısı, açıklanamayan kilo kaybı ve yorgunluk bulunur. Kolorektal kanser; adenokarsinom, karsinoid tümörler, gastrointestinal stromal tümörler (GIST) gibi alt türlere ayrılır. Tedavide cerrahi müdahale, kemoterapi, radyoterapi ve hedefe yönelik tedaviler kullanılabilir. Erken teşhis, özellikle kolonoskopi taramalarıyla, tedavi başarısını önemli ölçüde artırır.
Kolerektral Kanser Nedir?
Kolorektal kanser , kalın bağırsak (kolon) ve rektumda oluşan kötü huylu tümörlerden kaynaklanan bir kanser türüdür. Çoğunlukla bağırsak yüzeyinde bulunan polip adı verilen küçük, iyi huylu çıkıntıların zaman içinde kansere dönüşmesiyle meydana gelir. Genetik faktörler, yaşam tarzı, beslenme alışkanlıkları ve ileri yaş gibi etmenler kolorektal kanser riskini artırabilir. Erken teşhis edilmediğinde, kanserin bağırsak duvarını aşarak diğer organlara yayılma riski yüksektir.
Kolon, ince bağırsak ve anüs arasında yer alan, yaklaşık 1, 5 metre uzunluğundaki sindirim sistemi organıdır. Kalın bağırsak olarak da bilinen kolon, genişliği 2 ila 8 cm arasında değişen ve incelip kalınlaşan bir yapıya sahiptir. Kolon kanseri, her yaşta görülebilmesine rağmen genellikle yaşlı yetişkinlerde daha sık ortaya çıkar. Hastalık çoğunlukla kolonun iç yüzeyinde oluşan polip adı verilen küçük, iyi huylu hücre kümeleriyle başlar. Bu polipler başlangıçta kansersizdir, ancak zamanla bazıları adenom olarak adlandırılan yapılara dönüşerek kansere neden olabilir. Adenomlar genellikle belirti vermeden sessiz ilerlediği için, kolon kanserinin erken dönemde fark edilmesi zor olabilir.
Kolon kanseri ve rektum kanseri, kolorektal kanserler grubuna dahil olan en yaygın türlerdir. Kolon kanseri, kalın bağırsağın farklı bölümlerinde gelişirken, rektum kanseri kalın bağırsağın son kısmı olan rektumda ortaya çıkar. Kolorektal kanserin oluşumunda birden fazla faktör rol oynar. Beslenme alışkanlıkları, özellikle yüksek yağlı, işlenmiş gıdalar ve düşük lif içeren besinlerin tüketimi, bu kanser riskini artırabilir. Genetik yatkınlık, ailede kolorektal kanser öyküsü olan bireylerde bu hastalığın görülme olasılığını önemli ölçüde yükseltir. Ayrıca, hareketsiz yaşam tarzı ve obezite de kolorektal kanser riskini artıran önemli faktörler arasında yer alır.
Kolorektal Kanserler Nelerdir?
Kolorektal kanserler, farklı türlerde ortaya çıkabilir. En yaygın türü olan adenokarsinom, vakaların büyük çoğunluğunu oluşturur ve bağırsak iç yüzeyini döşeyen hücrelerden gelişir. Bunun yanı sıra, daha nadir görülen karsinoid tümörler hormon üreten hücrelerden kaynaklanır. Gastrointestinal stromal tümörler (GIST) bağırsak duvarındaki bağ dokusunda gelişirken, lenfomalar ise bağırsaklardaki lenf bezlerinden ortaya çıkar. Her türün tanı ve tedavi yaklaşımı farklılık gösterdiği için doğru tanı kritik öneme sahiptir.
Kolorektal kanserler arasında şunlar yer alır:
- Kolon Kanseri : Kalın bağırsağın kolon adı verilen bölümünde gelişen kötü huylu tümörlerdir.
- Rektum Kanseri : Kalın bağırsağın son kısmı olan rektumda oluşan kanser türüdür.
- Adenokarsinom : Kolorektal kanserlerin en yaygın görülen türüdür; kolon ve rektumun iç yüzeyini kaplayan hücrelerden kaynaklanır.
- Karsinoid Tümörler : Hormon üreten hücrelerden kaynaklanan, daha nadir görülen kanser türlerindendir.
- Gastrointestinal Stromal Tümörler (GIST) : Bağırsağın destek dokusundan gelişen ve nadir görülen tümörlerdir.
- Lenfoma : Kolorektal bölgede yer alan lenf dokularından kaynaklanan kanser türüdür.
- Metastatik Kolorektal Kanser : Kolon veya rektumdan başlayarak karaciğer, akciğer gibi uzak organlara yayılan kanser türüdür.
Kolon Kanseri
Kolon kanseri, kalın bağırsağın kolon adı verilen kısmında gelişen kötü huylu tümörlerle ilişkilendirilen bir kanser türüdür. Çoğunlukla kolonun iç yüzeyinde yer alan polip adı verilen küçük ve iyi huylu hücre kümelerinin zamanla kansere dönüşmesiyle ortaya çıkar. Hastalık her yaşta görülebilse de özellikle 50 yaş üzeri bireylerde daha yaygındır. Poliplerin sessiz ilerlemesi nedeniyle erken dönemde belirti vermeyen kolon kanseri, ilerleyen evrelerde bağırsak alışkanlıklarında değişiklik, dışkıda kan, karın ağrısı, açıklanamayan kilo kaybı ve yorgunluk gibi belirtilerle kendini gösterir. Tedavi yöntemi kanserin evresine göre değişiklik gösterebilir; cerrahi müdahale, kemoterapi, radyoterapi ve hedefe yönelik tedaviler sıkça uygulanır. Erken teşhis ve düzenli taramalar sayesinde kolon kanseri büyük oranda önlenebilir veya tedavi başarısı artırılabilir.
Rektum Kanseri
Rektum kanseri, kalın bağırsağın anüse doğru uzanan yaklaşık 15 cm’lik kısmı olan rektumda gelişen bir kanser türüdür. Sindirim sonucu posa haline gelen yiyecekler, kolon kısmında su ve mineraller emildikten sonra rektuma ilerler ve dışkı yoluyla vücuttan atılır. Rektum kanseri, dışkıda kan görülmesi, dışkı alışkanlıklarında değişiklik (özellikle kabızlık), dışkıda mukus bulunması, dışkılama sonrası rahatlayamama, gaz ve şişkinlik gibi belirtilerle kendini gösterir. Tanı, kolonoskopi, rektoskopi, sigmoidoskopi ve sanal kolonoskopi gibi endoskopik tetkiklerle konulur; biyopsi örnekleri patoloji laboratuvarında değerlendirilir.
Kolorektal kanserlerin yaklaşık %20’sini oluşturan rektum kanseri, kolon kanserinden yerleşim bölgesi ve seroza tabakasının bulunmaması nedeniyle çevre dokulara daha hızlı yayılma riskiyle ayrılır. Rektum kanseri tedavisinde, hastalığın evresine göre cerrahi müdahale, kemoterapi, radyoterapi, immünoterapi ve hedefe yönelik tedaviler uygulanır. Gastrointestinal Onkoloji Üniteleri, cerrahlar, medikal onkologlar ve radyasyon onkologlarının bir arada çalıştığı multidisipliner bir yaklaşımla, hastalara özel neoadjuvan (cerrahi öncesi) ve adjuvan (cerrahi sonrası) tedavi planları oluşturarak hastalığın yönetimini sağlar.
Kolorektal Kanser Belirtileri Nelerdir?
Kolorektal kanserin belirtileri hastalığın evresine bağlı olarak değişiklik gösterebilir. Yaygın belirtiler arasında dışkıda kan görülmesi, uzun süreli kabızlık veya ishal gibi bağırsak alışkanlıklarında değişiklik, karın ağrısı, şişkinlik ve açıklanamayan kilo kaybı yer alır. Ayrıca, sürekli yorgunluk, kansızlık ve dışkılama sonrası tam boşalmama hissi de kolorektal kanserin habercisi olabilir. Bu belirtiler fark edildiğinde vakit kaybetmeden bir uzmana başvurmak, erken teşhis ve tedavi için büyük önem taşır.
Kolorektal kanser belirtileri ve klinik bulguları şunları içerir:
- Bağırsak alışkanlıklarında değişiklik (ishal veya kabızlık gibi).
- Dışkı çapında incelme.
- Dışkıda kan (parlak kırmızı veya koyu renkli).
- Bağırsakların tam boşalmadığı hissi.
- Karın ağrısı, kramp veya şişkinlik.
- Nedeni açıklanamayan kilo kaybı.
- Sürekli yorgunluk ve halsizlik.
- Demir eksikliği anemisi belirtileri (soluk cilt, nefes darlığı, yorgunluk).
- Makattan kanama.
Bağırsak kanseri belirtileri, dışkılama alışkanlıklarında değişiklik, dışkıda kan, karın ağrısı, zayıflık ve anemi gibi belirtilerle kendini belli edebilir. Rektum kanseri ise, makatta rahatsızlık verici bir kanama, dışkılama alışkanlıklarında tuhaf değişiklikler veya tuvalete gitme ihtiyacı hissetmenize rağmen tam boşalamama gibi sinyallerle kendini belli edebilir.
Kolorektal Kanser Tanısı ve Uygulanan Testler
görüntüleme yöntemleriyle konulur. Tanı sürecinde en yaygın kullanılan yöntem kolonoskopi olup, bu işlem sırasında kolon ve rektum incelenir ve şüpheli alanlardan biyopsi alınarak patolojik değerlendirme yapılır. Kolonoskopiye ek olarak sigmoidoskopi, rektoskopi ve sanal kolonoskopi gibi görüntüleme yöntemleri de kullanılabilir. Tanının desteklenmesi için kan testleri (özellikle CEA gibi tümör belirteçleri) ve dışkıda gizli kan testi yapılır. Hastalığın yayılımını değerlendirmek amacıyla bilgisayarlı tomografi (BT), MR ve PET taramaları gibi ileri görüntüleme yöntemlerinden yararlanılır. Erken teşhis, kolorektal kanserin tedavi başarısını önemli ölçüde artırdığından, tarama testlerinin düzenli olarak yapılması büyük önem taşır.
- Dışkıda gizli kan testi (FOBT) : Dışkıda mikroskobik düzeyde kan olup olmadığını tespit eder. Erken tanı için kullanılan bir tarama testidir.
- Kolonoskopi : Kolon ve rektumun tamamı, ucunda kamera bulunan esnek bir tüp ile incelenir. Gerekli durumlarda şüpheli bölgelerden biyopsi alınabilir.
- Sigmoidoskopi : Kolonoskopiye benzer, ancak sadece rektum ve kalın bağırsağın alt kısmı incelenir.
- Bilgisayarlı tomografi (BT) kolonoskopi : Sanal kolonoskopi olarak da bilinen bu yöntemle bağırsaklar, BT taraması ile görüntülenir.
- Baryumlu kolon grafisi (çift kontrastlı baryum lavman) : Bağırsaklara baryum maddesi verilir ve röntgen görüntülemesi yapılır. Kolonda anormallikler saptanabilir.
- Biyopsi : Kolonoskopi sırasında alınan doku örneği laboratuvarda incelenerek kanser hücreleri tespit edilir. Kesin tanı için gereklidir.
- CEA (Karsinoembriyonik Antijen) testi : Kolorektal kanserli hastalarda CEA seviyeleri yüksek olabilir.
- Tam kan sayımı (CBC) : Kansızlık (anemi) belirtisi olup olmadığını gösterir.
- BT taraması : Karın, pelvis ve akciğerlerde tümörün yayılımını (metastaz) belirlemek için kullanılır.
- Manyetik rezonans görüntüleme (MR) : Özellikle rektal kanserin tanısında ve evrelemesinde detaylı görüntüler sağlar.
- Pozitron emisyon tomografisi (PET taraması) : Kanserin vücudun diğer bölgelerine yayılımını saptamak için kullanılır.
Kolorektal Kanserlerde Tedavi Yöntemleri
Kolorektal kanserlerin tedavisinde, kanserin evresi, tümörün yeri ve hastanın genel sağlık durumuna bağlı olarak cerrahi, kemoterapi, radyoterapi ve hedefe yönelik tedaviler gibi çeşitli yöntemler uygulanır. Erken evrelerde cerrahi müdahale, kanserli bölgenin ve çevresindeki lenf bezlerinin çıkarılmasıyla gerçekleştirilir. İleri evrelerde ise cerrahiye ek olarak kemoterapi ve radyoterapi uygulanarak tümör küçültülür veya yayılım kontrol altına alınır. Cerrahi öncesi (neoadjuvan) ve sonrası (adjuvan) tedaviler, tedavinin etkinliğini artırmak için kullanılır. Özellikle laparoskopik ve robotik cerrahi yöntemler, hastanın daha hızlı iyileşmesini ve normal hayata dönüş sürecinin kısalmasını sağlar. Metastatik hastalarda ise karaciğer veya akciğer gibi uzak organlara yayılan tümörlerin çıkarılması için metastazektomi uygulanabilir. Multidisipliner bir yaklaşım çerçevesinde onkologlar, cerrahlar ve diğer uzmanların koordinasyonuyla kişiye özel tedavi planları oluşturulur.
Cerrahi Müdahale
Rektum Kanseri Ameliyatı
Rektum kanseri ameliyatında tümörün konumu ve yapısına bağlı olarak açık, laparoskopik veya robotik cerrahi teknikler uygulanır. Operasyon sırasında tümörlü dokularla birlikte bölgedeki lenf bezlerinin çıkarılması hedeflenir ve ameliyat süresi 2 ila 7 saat arasında değişebilir. Hastalığın 4. evresinde metastazlara bağlı olarak karaciğer veya akciğerdeki tümörlü bölgeler de cerrahiyle çıkarılabilir, bu işleme metastazektomi denir. Tümörün konumuna ve makat kaslarına olan etkisine bağlı olarak bağırsak, karın duvarına ağızlaştırılabilir (stoma), bu işlem geçici veya kalıcı olabilir. Ameliyat sonrası iyileşme süreci yapılan cerrahi yönteme, hastanın genel durumuna ve komplikasyonlara bağlı olarak değişir; laparoskopik ve robotik cerrahilerde yara iyileşmesi daha hızlıdır, ağrı daha azdır ve kozmetik avantaj sağlar. Genellikle ameliyat sonrası 3-7 gün hastanede kalınır ve komplikasyon gelişmeyen hastalar 2-3 hafta içinde normal hayatlarına dönebilir.
Kolon Kanseri Ameliyatı
Kolon kanserinde cerrahi tedavi, özellikle erken evrelerde öncelikli tercih edilen bir yöntemdir ve bu işlem kolektomi olarak adlandırılır. Kolektomi sırasında tümörün bulunduğu kolon bölgesi, çevre dokular ve lenf nodlarıyla birlikte çıkarılır; işlem sonrası dokular patoloji laboratuvarında incelenerek hastanın ameliyat sonrası onkolojik tedavi planı belirlenir. Cerrahi operasyonlar açık, laparoskopik veya robotik yöntemlerle gerçekleştirilebilir ve özellikle laparoskopik ve robotik yöntemler, daha az ağrı, hızlı yara iyileşmesi ve estetik avantajlar sağlar. Ameliyat süresi prosedüre göre 2-5 saat sürerken, hastanın yaşı, ek hastalıkları ve ameliyat sonrası durumuna bağlı olarak hastanede yatış süresi ortalama 4-7 gün arasında değişir. Bazı durumlarda bağırsağın kalan kısımları birleştirilir (anastomoz) ya da kalın bağırsak karın duvarına ağızlaştırılır (kolostomi), bu işlem geçici veya kalıcı olabilir. İleri evre (3. ve 4. evre) kolon kanserinde, ameliyat öncesi ve sonrasında kemoterapi ve radyoterapi uygulanabilirken, metastaz durumunda karaciğer veya akciğerdeki tümörlü alanlar metastazektomi ile çıkarılabilir. Ameliyat sonrası komplikasyonlar arasında sızıntılar, fistüller ve kanamalar görülebilir; ancak iyileşme sürecinde sorunsuz ilerleyen hastalar 2-3 hafta içinde normal yaşamlarına dönebilirler.
Kolorektal kanserlerde tanı ve tarama amacıyla; çeşitli kan testleri (kan sayımı, demir parametreleri, tümör belirteçleri gibi), endoskopi/biyopsi (kolonoskopi - rektosigmoidoskopi - rektoskopi), radyolojik incelemeler (direkt grafi, çift kontrast baryumlu kolon grafisi, ultrason, bilgisayarlı tomografi, manyetik rezonans görüntüleme, sanal kolonoskopi), dışkı testleri (dışkıda gizli kan, fekal immünokimyasal test, dışkı DNA testi)yapılıyor.
Kolorektal kanserlerde öncelikli tedavi yöntemi cerrahi. Cerrahi öncesi ve sonrası uygulanan kemoterapi ve radyoterapi, kanserin yerleştiği/geliştiği veya yayıldığı yere göre değişiyor ve multidisipliner bir yaklaşımla tedavi ediliyor.
Cerrahi tedavide özellikle kanserin yayılım kanalları olan kan ve lenf yolları göz önünde bulundurulduğundan, yapılacak cerrahi girişimde lenflerin tamamen alınması hedefleniyor.
Günümüzde açık cerrahi ile aynı sonuçların elde edildiği, ancak açık cerrahiye göre laparoskopik yani kapalı cerrahi teknik, yine benzer prensiplere sahip benzer sonuçların elde edildiği robotik cerrahi, birçok alanda olduğu gibi kolorektal cerrahi alanında da önemli tedavi yöntemleri olarak uygulanıyor.