Kolajen Nedir?
Kolajen, vücutta en bol bulunan proteine verilen isimdir ve yaygın olarak deri, kaslar, kemikler ile tendonlarda bulunur. Kolajen vücudu bir arada tutar ve vücudun diğer organları taşıyabilmesi için güçlü bir iskele oluşturur. Kolajenler normal olarak hücre dışı matriste bulunur. Hücre dışı matris vücut dokularının fiziksel özelliklerini belirleyen karmaşık bir makromolekül ağıdır. Bir makromolekül ise çok sayıda atom içeren bir moleküle verilen isimdir.
Vücut ilerleyen yaşla birlikte daha az ve daha kolay bozulabilen kolajen üretir. Bu sebeple zaman içerisinde cilt esnekliğini kaybeder ve ciltte kırışıklıklar meydana gelir. Kolajen , insan vücudundaki proteinin üçte birini oluşturur, sert, çözünmeyen ve lifli yapıda bir proteindir. Oldukça sağlam bir yapıya sahip olan kolajenin insan vücudunda bulunan bazı türleri eşit ağırlıkta çelikten daha güçlü olabilir.
Kolajen Tipleri Nelerdir?
Kolajen doğal ve sentetik olarak bulunabilir. Endojen kolajen , vücut tarafından sentezlenen doğal kolajene verilen isimdir. Eksojen kolajen ise sentetik olabilir ve normal şartlarda dış kaynaklardan takviyeler ile vücuda gelir.
Endojen Kolajen
Endojen kolajen, yapısal bir protein olmasının yanı sıra hücre fenotipi, hücre adezyonu, doku regülasyonu ile altyapısının belirlenmesinde anahtar bir role sahiptir. Endojen kolajenin bozulması ya da azalması bir dizi sağlık sorununa yol açabilir.
Eksojen Kolajen
Eksojen kolajen ise vücut dokularının onarımı da dahil olmak üzere tıbbi ve kozmetik amaçlar için kullanılır.
Bilinen en az 16 farklı kolajen türü vardır, ancak vücut içinde doğal olarak sentezlenen kolajen dört ana grupta sınıflandırılabilir. Bu kolajen tiplerinin asli görevi bağ dokusunu desteklemektir, ancak bulundukları yere göre özelleşmiş görevlere sahiptirler.
Vücutta bulunan kolajenin büyük bir çoğunluğu birbiri ile sıkı bir şekilde demetler oluşturan iplikçik yapısındaki Tip 1 kolajenden meydana gelir.
Tip 1 Kolajen
- Deride, diş yapısında, fibröz kıkırdaklarda, kemiklerde ve tendonlarda bulunur.
Tip 2 kolajen
Daha gevşek bir şekilde demetler oluşturan iplikçik yapısındadır ve eklemlerde yer alan daha elastiki kıkırdak yapılarında bulunur.
Tip 3 kolajen
Damarlarda ve boşluklu organ yapılarında iskele oluşturma görevini üstlenir.
Tip 4 kolajen
Epitel hücrelerinin üzerinde oturduğu bazal laminada bulunur, diğer kolajen tipleri gibi destekleyici yapılar olarak görev yapar.
Kolajen Nasıl Üretilir?
Esas olarak bağ dokusu hücreleri tarafından salgılanan kolajen , diğer hücreler tarafından da salgılanabilir.
Kolajenin Görevleri Nelerdir?
Kolajenin görevi vücutta bulunduğu organ/doku ve kolajenin tipine göre değişiklik gösterir.
Kolajenin Kullanım Alanları Nelerdir?
Kolajen emilebilir bir proteindir. Bu, doğal olarak parçalanabileceği, dönüştürülebileceği ve vücut tarafından geri emilebileceği anlamına gelir. Kolajen aynı zamanda sentetik bir şekilde sıkıştırılmış katılar veya jeller halinde de oluşturulabilir. Çok çeşitli işlevleri ve doğal olarak meydana gelmesi, kolajeni hem klinik olarak çok yönlü bir protein yapar hem de çeşitli tıbbi amaçlar için uygun hale getirir.
Kolajenler cilt dolgu maddeleri olarak kullanıldığında enjeksiyonlar ile ciltte görülen çöküntüleri doldurabilir. İnsanların yüzlerindeki çizgileri ve kırışıklıkları gidermek için kolajen içeren dolgu maddeleri kozmetik olarak kullanılabilir. Kolajen nispeten yüzeysel hacimleri doldurabilir. Daha geniş boşluklar ise genellikle yağ, silikon veya implant gibi maddelerle doldurulur.
Bazı vakalarda kolajenin yara bölgesine yeni cilt hücrelerini çekerek yaraların iyileşmesine yardımcı olabildiği gözlemlenmiştir. Kolajen iyileşmeyi destekler ve yeni doku büyümesi için bir platform sağlar. Doktor gözetimi ve tavsiyesi ile kullanılan kolajen pansumanla r diğer tedavi yöntemlerine yanıt vermeyen kronik yaralarda, ikinci derece yanıklarda ve cilt nakli vakalarında iyileşmeye yardımcı olabilir.
Kolajen bazlı membranlar , belirli hücre türlerinin büyümesini desteklemek için kullanılabilir. Kolajenin osteoartritte ağrılı semptomları azaltmaya ve eklem fonksiyonunu iyileştirmeye yardımcı olduğuna dair çeşitli çalışmalar da bulunmakla beraber, bu kullanımı için kanıt düzeyi henüz yeterli değildir. Herhangi bir amaçla kolajen içeren ürünleri kullanmadan önce uzman bir doktora başvurmak tavsiye edilir.
Kolajen Kaybı Nasıl Önlenir?
Sağlıklı bir diyet vücudun kolajen üretmesine yardımcı olabilir. Kolajen oluşumunu destekleyebilecek maddeler arasında antosiyaninler, A vitamini, C vitamini, bakır ve prolin bulunur.
Antosiyaninler ahududu, böğürtlen, kiraz ve yaban mersini gibi bitkilerde yoğun olarak bulunur. A Vitamini hayvansal kaynaklı gıdalarda ve beta-karoten olarak bitkisel gıdalarda bulunur. C Vitamini biber, brokoli, çilek ile limon ve portakal gibi turunçgillerde bulunur. Bakır ise kabuklu deniz ürünlerinde, kabuklu yemişlerde, kırmızı ette ve normalde eser miktarda içme suyunda bulunur. Prolin et, lahana, peynir, soya ve yumurta akında yoğun olarak bulunur. Bazı vakalarda lazer tedavisi, kolajen, elastin ve melanin büyümesini uyarabildiğinden çatlakların tedavisine yardımcı olabilir.
Vücuttaki kolajen miktarını tüketen bazı faktörlerden kaçınmak cildi daha uzun süre sağlıklı tutabilir. Bunun için öncelikle yüksek şeker tüketiminden kaçınmak gereklidir. Yüksek şekerli bir diyet, kan şekerlerinin proteinlere bağlanarak gelişmiş glikasyon son ürünleri oluşturduğu süreci tetikler. Gelişmiş glikasyon son ürünleri ise yakındaki proteinlere zarar verir ve kolajeni kuru, kırılgan ve zayıf hale getirebilir.
Tütün dumanında bulunan birçok kimyasal ciltte hem kolajen hem de elastin e zarar verir. Bu nedenle sigara tüketiminden ve tütün ürünlerinin kullanımından kaçınmak gereklidir. Nikotin ayrıca cildin dış katmanlarındaki kan damarlarını daraltır. Bu, cilde besin ve oksijen verilmesini azaltarak cilt sağlığını tehlikeye atar.
Güneş ışığında doğal olarak bulunan ultraviyole ışınları, kolajenin daha hızlı parçalanmasına, kolajen liflerinin zarar görmesine ve ciltte anormal seviyelerde elastin birikmesine neden olur. Güneş ışığındaki UV ışınları tarafından zarar gören derideki kolajen tekrar kendisini toparlamaya başladığında cilt yanlış şekilde yeniden yapılandırılabilir ve bu da kırışıklıkların oluşumuna neden olur. Bu nedenle güneş altına çıkıldığı zaman güneşe karşı koruyucu krem, şapka ve uzun kollu elbiseleri kullanmak kolajen kaybından kaynaklı kırışıklıklara karşı faydalı olabilir.
Bazı otoimmün bozukluklar , antikorların kolajeni hedeflemesine neden olabilir. Diğer genetik değişiklikler de hücre dışı matrisi etkileyebilir. Vücut tarafından doğal olarak üretilen kolajen oranı daha düşük olabilir veya işlevsiz, mutasyona uğramış kolajen olabilir. Düzenli egzersiz görünür yaşlanmayı azaltmaya ve kolajeni korumaya yardımcı olarak cildi, kemikleri, kasları ve eklemleri daha uzun süre sağlıklı tutabilir.
Kolajen ve Yaşlanma
İlerleyen yaşla birlikte insan vücudundaki kolajen üretim i hem doğal olarak azalır, hem de üretilen kolajen tiplerinin kalitesinde bir düşüş gözlemlenir. Bunu önlemenin henüz bilinen bir yolu yoktur. Bu durum cildin yapısal bütünlüğün bozulmasına, kırışıklıkların oluşmasına ve eklem kıkırdaklarının zayıflamasına yol açabilir.
Kadınlar özellikle menopoz döneminden sonra vücutlarındaki doğal kolajen sentezinde çarpıcı bir azalma yaşarlar. Buna ek olarak 60 yaşına gelindiğinde, kolajen üretiminde önemli bir düşüş yaşanması normaldir.