Düşük Tansiyon Nedir?
Tıbbi olarak hipotansiyon olarak bilinen düşük tansiyon, kan basıncı değerlerinin üst sayı (sistolik) için 90 milimetre cıvanın (mm Hg) veya alt sayı (diyastolik) için 60 mm Hg’ nin, yani 9 / 6 değerinin altında olduğu zaman ortaya çıkan durumdur. Bu durum her zaman bir sorun olduğu anlamına gelmez.
Düşük tansiyonu olan insanlar yüksek veya hatta normal tansiyonu olanlardan daha uzun yaşama eğilimine sahip olabilir. Bu nedenle düşük tansiyon tercih edilebilir bir durum gibi görülebilir.
Ancak, insanların büyük bir kısmı için anormal derecede düşük tansiyon baş dönmesine ve bayılmaya neden olabilir. Daha ağır vakalarda, düşük tansiyon hayatı tehdit edici olabilir.
Bir birey için düşük tansiyon olarak kabul edilen şey başka biri için normal olabilir. Tıp uzmanları tansiyonu genellikle sadece semptomlara neden olursa çok düşük olarak kabul eder.
Tansiyon, her kalp atışının aktif ve istirahat aşamalarında atar damarlardaki basınç değerinin ölçüsüdür. Buna göre tansiyon ölçümündeki en yüksek değer kalbin atar damarlardan vücudun geri kalanına kan pompalarken oluşturduğu basınç miktarına sistolik tansiyon denilir.
Yine bir tansiyon okuması sürecinde kalp atımlar arasında dinlenirken damarlarda oluşturduğu en düşük değerli basınç miktarına da diyastolik tansiyon denilir. Mevcut rehberlere göre normal kan basıncı 120/80 mmHg’ den düşük olarak tanımlanmaktadır.
Tansiyon Düşüklüğü Neden Olur?
Düşük tansiyonun nedeni dehidrasyondan ciddi tıbbi veya cerrahi bozukluklara kadar değişebilir. Tedavi edilebilmesi için düşük tansiyona neyin neden olduğunu bulmak önemlidir.
Tansiyon gün boyunca vücut pozisyonuna, solunum ritmine, stres seviyesine, fiziksel duruma, kullanılan ilaçlara, yenilenlere, içilenlere ve günün saatine bağlı olarak değişir. Tansiyon genellikle geceleri en düşük seviyededir ve uyanma sırasında keskin bir şekilde yükselir.
Hamilelikte düşük tansiyon görülmesi normaldir. Dolaşım sistemi hamilelik sırasında hızla genişlediği için, tansiyon düşmesi muhtemeldir. Geçici olarak düşük değerler gösteren tansiyon seviyesi genellikle doğum yaptıktan sonra hamilelik öncesi seviyelere geri döner.
Düşük tansiyona neden olabilecek bazı kalp rahatsızlıkları arasında son derece düşük kalp atış hızı (bradikardi), kalp kapağı problemleri, kalp krizi ve kalp yetmezliği sayılabilir.
Endokrin problemleri de tansiyon düşüklüğüne neden olabilir. Tiroid sorunları, paratiroid hastalığı, Addison hastalığı adlı böbreküstü bezi yetmezliği, düşük kan şekeri (hipoglisemi) ve bazı durumlarda diyabet düşük tansiyona neden olabilir.
Vücudunuz aldığından daha fazla su kaybettiğinde, susuzluğa bağlı halsizlik, baş dönmesi ve yorgunluk görülebilir. Ateş, kusma, şiddetli ishal, diüretiklerin aşırı kullanımı ve yorucu egzersizler dehidrasyona neden olabilir.
Büyük bir yaralanma veya iç kanama gibi çok fazla kan kaybetmek, vücudumuzdaki kan miktarını azaltır ve dolayısıyla tansiyonda ciddi bir düşüşe neden olur. Bunun yanı sıra vücuttaki herhangi bir enfeksiyon kan dolaşımı sistemine girerse, kan basıncında septik şok ya da septisemi adı verilen, şiddetli enfeksiyondan kaynaklı hayatı tehdit eden bir düşüşe yol açabilir.
Şiddetli alerjik reaksiyon, yani anafilaksi, vücudun ciddi ve potansiyel olarak hayatı tehdit eden bir tepkisidir. Alerjik reaksiyonun ortak tetikleyicileri arasında gıdalar, bazı ilaçlar, böcek zehirleri ve lateks bulunur. Anafilaksi solunum problemlerine, kurdeşene, kaşıntıya, şişmiş bir boğaza ve tansiyonda tehlikeli bir düşüşe neden olabilir.
Normal beslenmede alınması gereken B-12 ve folat vitaminlerinin eksikliği vücudun yeterli kırmızı kan hücresi (anemi) üretmesini engelleyerek düşük tansiyona neden olabilir.
Bazı ilaçlar da düşük tansiyona neden olabilir. Bunlar arasında diüretik haplar, alfa blokerler, beta blokerler, Parkinson hastalığı için ilaçlar, trisiklik antidepresanlar, özellikle kalp ilacı nitrogliserinle alındığında sildenafil veya tadalafil dahil erektil disfonksiyon için ilaçlar bulunmaktadır.
Düşük Tansiyon Türleri Nelerdir?
Tıp uzmanları, düşük tansiyonu nedenlerine ve diğer faktörlere bağlı olarak genellikle çeşitli kategorilere ayırırlar. Ayakta dururken oluşan düşük tansiyon, yani ortostatik veya postural hipotansiyon, oturma pozisyonundan veya uzandıktan sonra ayağa kalkınca aniden gerçekleşen tansiyon düşüşüdür.
Normalde bir yerde ayağa kalktığınızda yerçekimi kanın bacaklarınızda birikmesine neden olur. Vücut bu durumu kalp atış hızını artırarak ve kan damarlarını daraltarak telafi eder, böylece beyne yeterli kanın tekrar geri dönmesini sağlar.
Ancak ortostatik hipotansiyonu olan kişilerde, bu dengeleme mekanizması başarısız olur ve tansiyon düşer. Bu da baş dönmesine, baş dönmesine, bulanık görmeye ve hatta bayılmaya neden olur.
Ortostatik hipotansiyon, susuzluk, uzun süreli yatak istirahati, bacaklarını üst üste atarak uzun süre oturma ya da çömelme durumunda, gebelik, diyabet, kalp problemleri, yanıklar, çok sıcak ortamlarda bulunmak, büyük varisli damarlar ve bazı nörolojik bozukluklar gibi çeşitli nedenlerle ortaya çıkabilir. Ortostatik hipotansiyon özellikle ileri yaşta yaygın görülür ve normal şartlarda sağlıklı bireylerde de rastlanır.
Bazı ilaçlar, özellikle de yüksek tansiyon tedavisinde kullanılan ilaçlar - diüretikler, beta blokerler, kalsiyum kanal blokerleri ve anjiyotensin dönüştürücü enzim inhibitörlerinin yanı sıra antidepresanlar, Parkinson hastalığı ve erektil disfonksiyon tedavisinde kullanılan ilaçlar da ayrıca ortostatik hipotansiyona yol açabilirler.
Ortostatik düşük tansiyon belirtilerinin gecikerek pozisyon değişikliğinden 5-10 dakika sonra semptomları göstermesi de mümkündür. Bu durumun daha hafif bir formuna veya erken bir aşamasına işaret edebilir.
Yemek yedikten sonra ortaya çıkan düşük tansiyon türü ise postprandiyal hipotansiyon olarak adlandırılır. Yemekten sonra gerçekleşen bu ani düşüş çoğunlukla ileri yaştaki bireyleri etkiler.
Yemek yedikten sonra sindirim sistemine kan akışı artar. Normalde, vücut kalp atış hızını artırır ve normal tansiyonu korumaya yardımcı olmak için bazı kan damarlarını daraltır.
Ancak bazı bireylerde bu mekanizmalar başarısız olur ve baş dönmesi, baygınlık ya da yere düşme görülebilir. Postprandiyal düşük tansiyonun, yüksek tansiyon veya Parkinson hastalığı gibi otonom sinir sistemi bozuklukları olan insanları etkilemesi daha olasıdır.
Doktor tavsiyesi ile tansiyon ilaçlarının dozunu azaltmanın yanı sıra ve az miktarda ve düşük karbonhidratlı yemekler ile beslenmek postprandiyal düşük tansiyonun semptomlarını azaltmaya yardımcı olabilir.
Nöral aracılı hipotansiyon yani hatalı beyin sinyallerinden kaynaklanan düşük tansiyon ise uzun süre ayakta bekledikten sonra tansiyonda düşüşe neden olur. Bu bozukluk çoğunlukla genç yetişkinleri ve çocukları etkiler. Tıp uzmanları bu sorunun kalp ve beyin arasındaki yanlış iletişim nedeniyle ortaya çıktığını düşünmektedir.
Sinir sistemi hasarı nedeniyle ortaya çıkan düşük tansiyon, yani ortostatik hipotansiyonlu çoklu sistem atrofisi aynı zamanda Shy-Drager sendromu olarak da adlandırılır. Nadir görülen bu bozukluk, kan basıncı, kalp atış hızı, solunum ve sindirim gibi istemsiz işlevleri kontrol eden otonom sinir sistemi üzerinde giderek artan hasara neden olur. Yatarken çok yüksek tansiyon değerleri olmasıyla ilişkilidir.
Tansiyon Düşüklüğü Belirtileri Nelerdir?
Düşük tansiyon belirtileri aşağıdaki gibidir:
- Baş dönmesi
- Sersemlik
- Baygınlık (Senkop)
- Bulanık görme
- Bulantı
- Yorgunluk
- Konsantrasyon eksikliği
Düşük tansiyon yukarıda görülen belirti ve semptomlarla birlikte gerçekleştiğinde altta yatan bir tıbbi soruna işaret eder.
Aşırı düşük tansiyon , ya da şok durumu hayatı tehdit edici bir durum olabilir. Bu şok durumunun belirti ve semptomları arasında nemli, soğuk ve soluk bir cilt, hızlı ve kısa nefes alma, zayıf ve hızlı nabız ile özellikle yaşlı bireylerde akıl karışıklığı bulunur. Eğer şok belirtileri varsa acil tıbbi yardım ihtiyaç vardır.
Sadece 20 mm Hg' lik bir değişiklik - örneğin 110 mm Hg sistolik seviyesinden 90 mm Hg sistolik seviyesine ani bir düşüş sonucunda beyin yeterli miktarda kan almadığı için baş dönmesine ve bayılmaya neden olabilir.
Kontrolsüz kanama, ciddi enfeksiyonlar veya alerjik reaksiyonlar gibi sebeplerden kaynaklanan büyük bir düşüş, hayatı tehdit edici olabilir.
Eğer düzenli yapılan ölçümlerde sürekli düşük tansiyon değerleri varsa, ancak birey kendisini iyi hissediyorsa bu sadece gözlem altında tutulması gereken bir durumdur.
Bazı vakalarda güneşte veya sıcak banyoda çok fazla zaman geçirildiğinde ortaya çıkan hafif dehidrasyonun sonucu olarak görülen baş dönmesi veya sersemlik bile nispeten küçük bir sorun olabilir.
Yine de düşük tansiyon belirtileri veya semptomları varsa doktora başvurmak önemlidir, çünkü daha ciddi sorunlara işaret edebilir.
Bu belirtilerin ne zaman ortaya çıktıklarını ve o esnada ne yapıldığını kaydetmek, doktora durumu anlatırken yararlı olacaktır.
Düşük Tansiyon Nasıl Teşhis Edilir?
Düşük tansiyon teşhisinde öncelikle fizik muayene yapılabilir. Daha sonra ise doktor gözlem yöntemi kullanabilir. Belirtiler doğrultusunda tansiyonunuzu belli aralıklarla ölçmeniz ve bunları not etmeniz istenebilir. Aynı zamanda kan basıncı ölçülerek de teşhis konulabilir. Ayrıca doktorunuz kan ve EKG gibi testler de isteyebilir.
Düşük Tansiyon Nasıl Tedavi Edilir?
Belirti ve semptomlara neden olmayan, veya sadece hafif semptomlara neden olan düşük tansiyon nadiren tedavi gerektirir. Ancak semptomlar varsa tedavi altta yatan nedene bağlıdır.
Örneğin, düşük tansiyon ilaçlardan kaynaklandığında, tedavi genellikle ilacı değiştirmeyi ya da durdurmayı veya ilacın dozunu düşürmeyi içerir.
Ancak unutulmaması gereken en önemli nokta hiçbir ilaç doktor tavsiyesi olmadan kullanılmamalı veya bırakılmamalıdır.
Düşük tansiyona neyin neden olduğu belli değilse veya sebep olan tıbbi durumun tedavisi mevcut değilse, hedef düşük tansiyonu yükseltmek olacaktır.
Bu şekilde belirti ve semptomları azaltılabilir. Yaşa, sağlık durumuna ve düşük tansiyon türüne bağlı olarak, bunu birkaç şekilde gerçekleştirmek mümkündür.
Öncelikle düşük tansiyonu yükseltmek için diyette daha fazla tuz kullanmak yararlı olabilir. Tıp uzmanları genellikle beslenmede tuzun sınırlandırılmasını önermektedir, çünkü sodyum tansiyonu bazen çok olmak üzere artırabilir.
Düşük tansiyonu olan insanlar için bu durum faydalı olabilir. Ancak aşırı sodyum, özellikle ileri yaşlarda kalp yetmezliğine neden olabileceğinden, diyetteki tuzu arttırmadan önce mutlaka doktora danışmak gereklidir.
Daha fazla su içmek gereklidir. İçilen sıvılar vücuttaki kan hacmini arttırır ve dehidrasyonu önler. Bu da düşük tansiyon tedavisinde önemli bir adımdır.
Kompresyon çorapları, yani varis ağrısını ve damar şişmesini hafifletmek için yaygın olarak kullanılan elastik çorapları giymek bacaklarda kan birikmesini azaltmaya yardımcı olabilir.
Tansiyon Düşüklüğü Ne İyi Gelir?
Düşük tansiyonun nedenine bağlı olarak, semptomları göreceli basit yöntemlerle azaltmak ve önlemek mümkündür.
Daha fazla su almak ve alkolden kaçınmak önemlidir. Alkol susuzluğa neden olur ve ılımlı olarak içildiğinde bile tansiyonu düşürebilir. Su ise susuzluğu giderir ve kan hacmini artırır.
Sağlıklı beslenme için kepekli tahıllar, meyveler, sebzeler ve yağsız tavuk ve balık dahil olmak üzere çeşitli yiyeceklere odaklanarak sağlık için ihtiyaç duyulan olan tüm besinleri almak mümkündür.
Eğer doktor daha fazla tuz kullanılmasını önerdiyse, ancak yemekte çok fazla tuz tadı bireyin hoşuna gitmiyorsa, doğal soya sosu kullanmak ya da yemek soslarına az miktarda toz çorba karışımı eklemek mümkündür.
Düşük Tansiyon İçin Ev Tedavileri ve Yaşam Tarzı Değişiklikleri
Vücudun pozisyonlarına dikkat etmek gereklidir. Uzanma ya da çömelme durumundan ayakta durma pozisyonuna yavaşça geçmek önemlidir.
Otururken bacakları birbirinin üzerine atmamak tavsiye edilir. Yataktan kalkmadan önce birkaç dakika derin nefes almak ve sonra yavaşça doğrulup oturmak yardımcı olacaktır. Yatağın baş kısmının hafifçe yükseltilmiş olması da uyurken yerçekimi etkileriyle savaşmaya yardımcı olabilir.
Eğer semptomlar ayakta dururken görünüyorsa, uylukları makas şeklinde çaprazlayıp sıkmak ya da bir ayakla bir sandalye ya da yükseltiye bastıktan sonra mümkün olduğu kadar öne eğilmek bacaklardan kalbe kan akışını teşvik eder.
Gün içinde her öğünde az miktarda, ve patates, pirinç, makarna ya da ekmek gibi yüksek karbonhidratlı yiyecekler yerine düşük karbonhidratlı besinler tüketmek, yemeklerden sonra tansiyon düşmesini engelleyebilir.
Doktor buna ek olarak kan basıncını geçici olarak yükseltmek için yemeklerle birlikte kafeinli kahve veya çay içmeyi önerebilir. Ancak kafein başka sorunlara neden olabileceğinden, daha fazla kafeinli içecek içmeden önce doktora danışmak önemlidir.
Düşük Tansiyon Hakkında Sıkça Sorulan Sorular
Kalp Yetmezliğinde Tansiyon Düşüklüğü Olur Mu?
Kalp yetmezliği problemi bulunan hastalarda tansiyon düşüklüğü görülebilir.
Küçük Tansiyon Düşüklüğü Neden Olur?
Küçük tansiyon düşüklüğünün sebepleri arasında dehidrasyon, stres, korku, fazla egzersiz yapmak sayılabilir.
Hamilelikte Tansiyon Düşüklüğünün Zararları Nelerdir?
Hamilelikte tansiyon düşüklüğü normal olarak kabul edilir. Ancak halsizlik, baş dönmesi ve bayılma gibi durumlarda tansiyon düşüklüğü sorun teşkil edebilir. Bu durumda bir doktora muayene olunması gerekir.
En Sık Görülen Tansiyon Düşüklüğü Belirtisi Nedir?
En sık görülen düşük tansiyon belirtileri baş dönmesi, bayılma, yavaş veya hızlı nabızdır.
Tansiyon Düşüklüğü Baş Ağrısı Yapar Mı?
Baş ağrısı düşük tansiyon belirtileri arasında sayılabilir.
Gebelikte Tansiyon Düşüklüğü Tehlikeli Midir?
Gebelikte düşük tansiyon çoğu zaman tehlikeli değildir. Baş dönmesi ve bayılma gibi belirtilerin ortaya çıkması halinde düşük tansiyon problem olabilir.