Daha iyi bir deneyim için konum izni vermelisiniz.
Size nasıl yardımcı olabiliriz?
Anksiyete, bireyin yoğun endişe, korku ve gerginlik hissettiği bir duygu durum bozukluğudur. Çoğu kişi günlük hayatın bir parçası olarak endişe yaşasa da, anksiyete bozukluğu, bu duyguların uzun süreli ve yaşam kalitesini olumsuz etkileyen bir hale gelmesiyle tanımlanır. Anksiyete belirtileri arasında sürekli kaygı, huzursuzluk, kalp çarpıntısı, terleme, titreme, konsantrasyon zorluğu ve uyku sorunları yer alır. Nedeni genetik yatkınlık, stresli yaşam olayları veya beyin kimyasındaki dengesizlikler olabilir. Tedavi seçenekleri arasında psikoterapi (özellikle bilişsel davranışçı terapi), ilaç tedavisi ve yaşam tarzı değişiklikleri bulunur. Erken müdahale, anksiyete bozukluğunun etkilerini azaltmada önemlidir.
İçindekiler

Anksiyete Nedir?

Anksiyete , stres karşısında verilen doğal bir insan tepkisi olup, genellikle yaklaşan bir olay ya da belirsiz bir durumla ilgili endişe, gerginlik veya huzursuzluk hissiyle kendini gösterir. Bu durum, genellikle fizyolojik (hızlı kalp atışı, terleme, kas gerginliği) ve psikolojik (odaklanma zorluğu, huzursuzluk, kontrol kaybı hissi) belirtilerle kendini gösterir. Anksiyete, kısa süreli stres tepkisi olarak normal kabul edilse de, günlük yaşamı olumsuz etkileyen ve uzun süre devam eden durumlar "anksiyete bozukluğu" olarak değerlendirilir ve tedavi gerektirebilir.

Günlük hayatta sınav ya da iş görüşmesi öncesi gibi durumlarda yaşanan geçici anksiyete normaldir. Ancak bu hislerin aşırı, sürekli ve yaşamı olumsuz etkiler hale gelmesi "anksiyete bozukluğu" olarak tanımlanır. Yaygın anksiyete bozukluğu, panik bozukluğu, sosyal anksiyete bozukluğu ve spesifik fobiler gibi türlere ayrılan bu durum; duygusal (huzursuzluk, korku), bilişsel (konsantrasyon güçlüğü, aşırı düşünce) ve fiziksel (kalp çarpıntısı, kas gerginliği) belirtilerle ortaya çıkabilir. Genetik, çevresel ve psikolojik faktörlerin bir araya gelmesiyle gelişen anksiyete, bilişsel davranışçı terapi (CBT), ilaç tedavisi ve yaşam tarzı değişiklikleri gibi yöntemlerle etkili bir şekilde tedavi edilebilir.

Anksiyete bozuklukları, dünya genelinde en yaygın görülen ruh sağlığı sorunlarından biridir ve 2019 yılında yaklaşık 301 milyon insan, yani dünya nüfusunun %4'ünün bu bozukluğu yaşadığı biliniyordu. Küresel yaygınlık oranı %7, 3 olarak tahmin edilirken bu oran bölgesel olarak değişiklik gösterir. Afrika kültürlerinde %5, 3, Avrupa/Anglo kültürlerinde ise %10, 4 olarak kaydedilir. Tanı kriterlerindeki farklılıklar, raporlama yöntemleri ve kültürel algılar bu rakamları etkileyebilir. Ayrıca, küresel olaylar da anksiyete bozukluklarının yaygınlığını artırabilir; örneğin, COVID-19 pandemisi sırasında anksiyete bozukluklarının prevalansı %27 oranında artış göstermiştir. Bu yaygınlık, erişilebilir ruh sağlığı hizmetleri ve etkili tedavi yöntemlerinin önemini açıkça ortaya koymaktadır.

Anksiyete Türleri Nelerdir?

Anksiyete bozuklukları, farklı özelliklere sahip çeşitli türlere ayrılmaktadır. Yaygın anksiyete bozukluğu (GAD), günlük hayatın farklı yönlerine dair sürekli ve aşırı endişe ile ilişkilendirilir. Panik bozukluğu, ani ve yoğun korku nöbetleriyle kendini gösterirken, bu nöbetlere genellikle çarpıntı, terleme ve kontrol kaybı hissi eşlik eder. Sosyal Anksiyete Bozukluğu, sosyal ortamlarda yoğun bir utanç veya yargılanma korkusuna yol açarak bu tür durumların kaçınılmasına neden olur. Spesifik Fobiler ise belirli nesneler veya durumlara karşı aşırı ve irrasyonel bir korkuyu içerir, örneğin yükseklik veya uçma korkusu. Bu farklı anksiyete türleri, kişinin yaşam kalitesini ciddi şekilde etkileyebilir ve tedavi gerektirebilir.

Anksiyete türleri şu şekilde sıralanabilir:

  • Yaygın anksiyete bozukluğu
  • Panik bozukluğu
  • Sosyal anksiyete bozukluğu

Yaygın Anksiyete Bozukluğu (GAD)

Yaygın anksiyete bozukluğu (GAD), kişinin günlük yaşamının farklı yönlerine dair sürekli, aşırı ve kontrol edilmesi zor bir endişe durumu olarak tanımlanır. İş, sağlık, aile gibi konularda sıklıkla herhangi bir somut tehdit bulunmasa bile kaygı devam eder. Bu durum, genellikle huzursuzluk, kas gerginliği, uyku problemleri ve odaklanma güçlüğü gibi belirtilerle kendini gösterir. GAD, bireyin günlük aktivitelerini ve yaşam kalitesini olumsuz yönde etkileyebilir.

Panik Bozukluğu

Panik bozukluğu, tekrarlayan ve beklenmedik panik ataklarla karakterizedir. Bu ataklar sırasında yoğun bir korku veya rahatsızlık hissi yaşanır ve bu durum genellikle birkaç dakika içinde zirveye ulaşır. Panik ataklar, kalp çarpıntısı, terleme, nefes darlığı, baş dönmesi ve kontrol kaybı veya ölüm korkusu gibi belirtileri içerebilir. Bu bozukluk, kişinin panik atak geçirme korkusuyla bazı durumlardan kaçınmasına neden olabilir ve sosyal yaşamı önemli ölçüde etkileyebilir.

Sosyal Anksiyete Bozukluğu

Sosyal anksiyete bozukluğu, sosyal ortamlarda başkaları tarafından yargılanma veya küçük düşürülme korkusuyla ortaya çıkar. Bu durum, konuşma yapma, topluluk önünde yemek yeme veya yeni insanlarla tanışma gibi durumlarda yoğun bir endişe ve kaçınma davranışlarına yol açabilir. Sosyal anksiyete, bireyin akademik, profesyonel ve sosyal hayatında kısıtlamalar yaratabilir ve izole bir yaşam tarzına neden olabilir.

Spesifik Fobiler

Spesifik bobiler, belirli nesnelere veya durumlara karşı yoğun ve irrasyonel bir korkuyu içerir. Örnek olarak, yükseklik korkusu (akrofobi), uçma korkusu, hayvan korkusu (örneğin yılan veya örümcek) verilebilir. Kişi, bu korkuyu tetikleyen durumdan veya nesneden kaçınmak için büyük çaba gösterir. Fobiler genellikle bireyin yaşam kalitesini önemli ölçüde etkiler ancak spesifik tedavi yöntemleri ile üstesinden gelinebilir.

Anksiyete Belirtileri Nelerdir?

Anksiyete belirtileri, duygusal, bilişsel ve fiziksel düzeylerde kendini gösterebilir. Duygusal belirtiler arasında sürekli bir endişe hali, huzursuzluk, sabırsızlık ve kontrol kaybı hissi bulunurken, bilişsel belirtiler odaklanma güçlüğü, aşırı düşünme, kötü senaryolar üretme ve unutkanlık gibi sorunları içerir. Fiziksel belirtiler ise kalp çarpıntısı, terleme, kas gerginliği, nefes darlığı, baş dönmesi, mide rahatsızlıkları ve titreme gibi semptomlarla ortaya çıkar. Bu belirtiler kısa süreli stres tepkisi olarak görülebilir, ancak uzun süre devam eder ve kişinin günlük yaşamını olumsuz etkilerse bir uzmandan yardım alınması önerilir.

Anksiyete belirtileri arasında şunlar yer alır:

  • Sürekli endişe hali.
  • Kalp çarpıntısı veya hızlı kalp atışı.
  • Terleme, titreme veya üşüme.
  • Solunumda hızlanma veya nefes darlığı.
  • Kas gerginliği veya ağrılar.
  • Sindirim problemleri, mide bulantısı veya bağırsak sorunları.
  • Yorgunluk hissi veya enerjide azalma.
  • Konsantrasyon güçlüğü veya zihin bulanıklığı.
  • Uykusuzluk veya huzursuz uyku.
  • Rahatsız edici bir tehlike veya felaket beklentisi hissi.
  • Sosyal ortamlardan kaçınma veya izole olma isteği.
  • Aşırı hassasiyet veya iritasyon.
  • Kontrol kaybı veya çöküş hissi.

Bir kişinin anksiyetesi olduğunu anlaması, belirtilerinin sıklığını, şiddetini ve günlük yaşam üzerindeki etkisini fark etmesiyle mümkündür. Anksiyete, genellikle sürekli bir endişe hali, huzursuzluk, konsantrasyon zorluğu, kas gerginliği, uyku sorunları ve kolayca yorulma gibi belirtilerle kendini gösterir. Fiziksel belirtiler arasında kalp çarpıntısı, terleme, mide rahatsızlıkları ve nefes darlığı bulunabilir. Bu belirtiler, geçici bir stres tepkisinin ötesinde uzun süre devam ediyor ve iş, sosyal hayat veya diğer günlük aktiviteleri olumsuz etkiliyorsa, bir ruh sağlığı uzmanına danışmak faydalı olabilir.

Bir kişinin anksiyetesi olduğu, gözlemlenen davranışsal, duygusal ve fiziksel belirtilerle anlaşılabilir. Kişi genellikle sürekli bir endişe hali yaşar, belirli durumlara karşı aşırı korku veya kaçınma davranışları sergiler ve odaklanma zorluğu, huzursuzluk veya sinirlilik gibi duygusal tepkiler gösterir. Ayrıca, sık sık kalp çarpıntısı, terleme, mide rahatsızlıkları, nefes darlığı veya kas gerginliği gibi fiziksel belirtiler de görülür. Eğer bu semptomlar günlük yaşamı etkiliyor ve kişinin işlevselliğini düşürüyorsa, anksiyete bozukluğundan şüphelenilebilir ve bir uzmandan destek alınması önerilir.

Anksiyete Nedenleri Nelerdir?

Anksiyete bozuklukları genetik, çevresel ve psikolojik faktörlerin bir kombinasyonu sonucunda ortaya çıkar. Ailede anksiyete öyküsünün bulunması genetik yatkınlığı artırırken, çocuklukta yaşanan travmalar, stresli yaşam olayları veya istismar gibi çevresel faktörler riski yükseltebilir. Bunun yanı sıra, yüksek düzeyde nörotisizm gibi bazı kişilik özellikleri de anksiyete gelişimine katkıda bulunabilir. Sosyal destek eksikliği, yaşamda belirsizlikle başa çıkma güçlüğü ve uzun süreli stres, anksiyete riskini artıran diğer önemli nedenlerdir. Bu faktörlerin birleşimi, bireyin anksiyeteye karşı duyarlılığını şekillendirir.

Anksiyete nedenleri arasında şunlar yer alır:

  • Genetik yatkınlık : Ailede anksiyete bozukluğu geçmişi olan bireylerde risk artabilir.
  • Beyin kimyası : Beyindeki serotonin ve dopamin gibi nörotransmitterlerin dengesizliği anksiyeteye neden olabilir.
  • Travmatik olaylar : Çocuklukta yaşanan travmalar, istismar, kayıp veya kazalar anksiyete riskini artırabilir.
  • Kronik stres : Uzun süreli stres, vücudu ve zihni yıpratarak anksiyete bozukluğuna yol açabilir.
  • Sağlık sorunları : Tiroid bozuklukları, kalp hastalıkları veya kronik ağrılar gibi fiziksel hastalıklar anksiyete tetikleyebilir.
  • Maddelerin etkisi : Kafein, alkol, uyuşturucu veya bazı ilaçların yan etkileri anksiyeteye neden olabilir.
  • Sosyal ve çevresel faktörler : İş stresi, ekonomik sorunlar veya aile içi çatışmalar anksiyete riskini artırabilir.
  • Yetersiz uyku : Sürekli uyku problemleri veya uykusuzluk anksiyete belirtilerini şiddetlendirebilir.
  • Düşük özgüven : Kendine güven eksikliği, sosyal durumlarda anksiyete yaşanmasına neden olabilir.
  • Bilinçaltı çatışmalar : Bastırılmış duygular ve çözülmemiş içsel çatışmalar anksiyete tetikleyebilir.
  • Hormonal değişimler : Hamilelik, doğum sonrası dönem veya menopoz gibi hormonal dalgalanmalar anksiyeteyi artırabilir.

Anksiyeteyi tetikleyen faktörler arasında stresli yaşam olayları, travmatik deneyimler, aşırı iş yükü veya finansal zorluklar gibi çevresel stresörler önemli bir yer tutar. Bunun yanında, genetik yatkınlık, ailede ruh sağlığı sorunlarının bulunması veya çocukluk dönemindeki ihmal ya da istismar gibi durumlar da riski artırabilir. Kafein ve alkol tüketimi, yetersiz uyku, sağlıksız beslenme gibi yaşam tarzı faktörleri de anksiyete belirtilerini tetikleyebilir. Ayrıca, belirsizlikle başa çıkma güçlüğü, mükemmeliyetçilik gibi kişilik özellikleri veya destekleyici bir sosyal çevrenin eksikliği de anksiyetenin ortaya çıkmasına katkıda bulunabilir.

Panik Bozukluk (Panik Atak Kriz Bozukluğu)

Panik bozukluk, ani ve yoğun korku nöbetleriyle karakterize edilen bir anksiyete türüdür. Bu nöbetler sırasında birey, ölüm korkusu, kontrol kaybı veya çıldırma hissi gibi şiddetli duygular yaşar. Panik ataklar genellikle beklenmedik bir anda ortaya çıkar ve fiziksel belirtilerle eşlik eder. Panik bozukluk belirtileri şunlardır:

  • Hızlı kalp atışı ve çarpıntı,
  • Nefes darlığı ve boğulma hissi,
  • Göğüs ağrısı veya sıkışma hissi,
  • Terleme, titreme veya sıcak basması,
  • Baş dönmesi veya bayılma hissi.

Panik bozukluğu olan bireyler, bir sonraki atağın ne zaman geleceği konusunda sürekli bir endişe yaşar ve bu durum, sosyal hayattan izole olmalarına veya yaşam alanlarını sınırlandırmalarına neden olabilir. Tedavi edilmediğinde bu bozukluk, bireyin yaşam kalitesini ciddi şekilde etkileyebilir.

Obsesif Kompulsif Bozukluk (OKB)

Obsesif kompulsif bozukluk (OKB), tekrarlayan ve kontrol edilemeyen düşünceler (obsesyonlar) ile bu düşünceleri yatıştırmak için yapılan yineleyici davranışlarla (kompulsiyonlar) kendini gösteren bir anksiyete türüdür. Obsesyonlar genellikle kişinin istemsizce aklına gelen ve yoğun kaygıya neden olan düşünceler veya görüntülerdir. Bu düşünceleri hafifletmek için birey, kompulsif davranışlar sergiler. Obsesif kompulsif bozukluk (OKB) Belirtileri:

  • Sürekli olarak mikrop veya kirlenme korkusu,
  • Belirli bir düzeni sağlama isteği,
  • Tekrarlayan şüpheler (kapıyı kilitleyip kilitlemediğinden emin olamama gibi),
  • Sık sık el yıkama, sayma veya kontrol etme gibi ritüel davranışlar.

OKB, bireyin günlük işlevselliğini ciddi şekilde etkileyebilir. Kişi, obsesyonları bastırmak ve kompulsiyonları yerine getirmek için uzun zaman harcar, bu da iş, okul ve sosyal hayatında zorluklara yol açabilir. Tedavi edilmediğinde OKB, bireyin yaşamını tamamen kontrol altına alabilir.

Anksiyete Tanısı ve Uygulanan Testler

Anksiyete tanısı, kişinin yaşadığı belirtilerin türü, süresi ve günlük yaşam üzerindeki etkisi değerlendirilerek bir ruh sağlığı uzmanı tarafından konulur. Tanı sürecinde, bireyin endişe düzeyleri, korkuları, fiziksel belirtileri ve bu durumların iş, sosyal hayat veya diğer günlük aktiviteleri nasıl etkilediği detaylı bir şekilde incelenir. Uzmanlar, genellikle tanı koymak için bireyin öyküsünü alır, belirtilerin süresini ve şiddetini değerlendirir ve uluslararası tanı kriterleri (DSM-5 veya ICD-10 gibi) doğrultusunda hareket eder. Ayrıca, benzer belirtilere yol açabilecek fiziksel sağlık sorunlarının dışlanması için gerekli durumlarda tıbbi testler yapılabilir.

Anksiyete tanısında uygulanan testler şunlardır:

  • Klinik görüşme : Uzman, bireyin belirtilerini, geçmiş sağlık öyküsünü ve psikolojik durumunu değerlendirmek için ayrıntılı bir görüşme yapar.
  • DSM-5 kriterlerine dayalı değerlendirme : Anksiyete bozukluğunun tanısı için kullanılan, Amerikan Psikiyatri Birliği tarafından yayımlanan tanı kriterleri göz önünde bulundurulur.
  • Psikolojik testler : Anksiyete düzeyini ve türünü belirlemek için Beck Anksiyete Envanteri, Hamilton Anksiyete Ölçeği (HAM-A) ve Yaygın Anksiyete Bozukluğu 7-Ölçeği (GAD-7) gibi testler uygulanabilir.
  • Fiziksel muayene : Belirtilerin fiziksel bir hastalıktan kaynaklanıp kaynaklanmadığını değerlendirmek için kapsamlı bir fiziksel muayene yapılır.
  • Kan testleri : Tiroid hastalıkları, vitamin eksiklikleri veya diğer biyokimyasal düzensizliklerin anksiyeteye neden olup olmadığını anlamak için kan testleri yapılabilir.
  • Hormon testleri : Hormonal dengesizliklerin (örneğin, tiroid hormonları) anksiyete ile ilişkili olup olmadığını belirlemek için yapılır.
  • Elektrokardiyogram (EKG) : Kalp çarpıntısı gibi belirtilerin kalp kaynaklı olup olmadığını kontrol etmek için uygulanabilir.
  • Uyku testi : Uyku bozukluklarının anksiyete ile ilişkili olup olmadığını değerlendirmek için yapılabilir.
  • Beyin görüntüleme (gerektiğinde) : Nadir durumlarda, belirtilerin nörolojik bir bozukluktan kaynaklanıp kaynaklanmadığını anlamak için MR veya BT gibi görüntüleme yöntemleri kullanılabilir.

Anksiyete Tedavi Yöntemleri Nelerdir?

Anksiyete tedavisi, bireyin ihtiyaçlarına ve belirtilerin şiddetine göre özelleştirilir ve genellikle psikoterapi, ilaç tedavisi ve yaşam tarzı değişikliklerini içerir. Psikoterapi, özellikle Bilişsel Davranışçı Terapi (CBT), anksiyete belirtilerini yönetmek ve düşünce kalıplarını değiştirmek için etkili bir yöntemdir. İlaç tedavisi kapsamında antidepresanlar veya anti-anksiyete ilaçları kullanılarak belirtiler hafifletilebilir. Ayrıca, düzenli egzersiz, sağlıklı beslenme, yeterli uyku ve stres yönetim teknikleri gibi yaşam tarzı değişiklikleri, anksiyete tedavisini destekler. Tedavinin başarılı olabilmesi için bireyin bir ruh sağlığı uzmanıyla iş birliği yapması ve tedavi sürecine aktif olarak katılması önemlidir.

Psikoterapi

Psikoterapi, anksiyete tedavisinin temel taşlarından biridir ve bireyin kaygı yaratan durumlarla başa çıkmasına yardımcı olur. En etkili psikoterapi yöntemleri:

Bilişsel Davranışçı Terapi (BDT)

  • Kişinin olumsuz düşünce kalıplarını tanımlayıp, bunları daha olumlu ve yapıcı düşüncelerle değiştirmesini sağlar.
  • BDT, anksiyeteyi tetikleyen durumlarla başa çıkma becerileri kazandırır.

Maruz Bırakma Terapisi

  • Korkulan durumlara aşamalı olarak maruz kalmayı içerir ve bu sayede bireyin korkularına alışması sağlanır.

İlaç Tedavisi

İlaç tedavisi, anksiyete belirtilerini hafifletmek ve kişinin günlük işlevselliğini artırmak için terapiye destek olarak uygulanır. Uzman bir doktor tarafından reçete edilen ilaçlar şunlardır:

  • Antidepresanlar: Serotonin ve diğer kimyasalların düzenlenmesine yardımcı olur.
  • Anksiyolitikler: Akut kaygıyı hafifletmek için kısa süreli kullanılır.
  • Beta Blokerler: Çarpıntı ve titreme gibi fiziksel belirtileri kontrol eder.

Gevşeme Teknikleri

Gevşeme teknikleri, stres ve kaygıyı azaltarak zihinsel ve fiziksel rahatlama sağlar:

  • Meditasyon ve nefes egzersizleri: Kaygıyı kontrol etmeye yardımcı olur.
  • Kas gevşetme egzersizleri: Vücut gerginliğini azaltır ve kişinin rahatlamasını sağlar.
  • Farkındalık teknikleri (mindfulness): Kişiyi şu ana odaklandırarak kaygıyı azaltır.

Yaşam Tarzı Değişiklikleri

Sağlıklı yaşam alışkanlıkları, anksiyetenin yönetiminde büyük rol oynar:

  • Düzenli egzersiz: Stres hormonlarını azaltır ve mutluluk hormonlarını artırır. Haftada en az 3 gün fiziksel aktivite önerilir.
  • Dengeli beslenme: Omega-3, magnezyum ve B vitaminleri içeren bir diyet, anksiyete belirtilerini hafifletebilir.
  • Yeterli uyku: Günde 7-9 saat uyku, zihinsel ve fiziksel yenilenmeyi destekler.
  • Alkol ve kafein tüketimini azaltma: Bu maddeler kaygıyı tetikleyebileceğinden, sınırlandırılması önerilir.

Destekleyici Sosyal İlişkiler

Anksiyete ile başa çıkmada güçlü sosyal bağlar önemli bir rol oynar:

  • Aile ve arkadaşlardan alınan duygusal destek, kişinin yalnızlık hissini azaltır.
  • Destek gruplarına katılım, benzer durumları yaşayan bireylerle deneyim paylaşımı sağlar.

Alternatif ve Tamamlayıcı Yöntemler

Tamamlayıcı yöntemler, anksiyetenin yönetiminde destekleyici rol oynar:

  • Yoga: Hem zihinsel hem de fiziksel rahatlama sağlar.
  • Aromaterapi: Lavanta ve papatya gibi esansiyel yağlar, sakinleştirici etkiler sunar.
  • Sanat Terapisi: Kişinin kaygısını ifade etmesine yardımcı olur.

Anksiyete ve Diğer Ruhsal Bozukluklar Arasındaki İlişkisi

Anksiyete, diğer ruhsal bozukluklarla sıkça bir arada görülen ve bu durumlarla karmaşık bir ilişki içerisinde olan bir rahatsızlıktır. Depresyon, bipolar bozukluk, obsesif-kompulsif bozukluk (OKB) ve travma sonrası stres bozukluğu (TSSB) gibi psikiyatrik durumlar, anksiyete ile birlikte seyredebilir ve bu durum, bireyin tedavi sürecini daha karmaşık hale getirebilir. Anksiyetenin bu bozukluklarla ilişkisi, genellikle her iki rahatsızlığın da birbirini tetikleyerek daha ciddi bir tabloya yol açmasına neden olur.

Anksiyete ve Depresyon İlişkisi

Depresyon ve anksiyete arasındaki ilişki oldukça güçlüdür. Bu iki bozukluk genellikle aynı anda görülür ve bireyin hem kaygı hem de umutsuzluk duygularını aynı anda yaşamasına neden olur. Bu durum, bireyin:

  • Sosyal yaşamını: Arkadaşlık ilişkilerinde ve aile bağlarında sorunlar yaşamasına,
  • Mesleki yaşamını: İş performansında düşüşe ve motivasyon kaybına,
  • Kişisel yaşamını: Öz bakım ve günlük işlevsellikte zorluklara yol açar.

Tedavide depresyon ve anksiyete için eş zamanlı bir yaklaşım uygulanması gereklidir. Bilişsel davranışçı terapi (BDT) ve antidepresan ilaçlar bu süreçte etkili yöntemler arasında yer alır.

Anksiyete ve Bipolar Bozukluk İlişkisi

Bipolar bozukluk, mani ve depresif dönemler arasında dalgalanma ile karakterizedir ve bu süreçlerde anksiyete belirtileri sıkça görülür:

  • Mani veya hipomani dönemlerinde: Yoğun kaygı ve kontrol kaybı hissi yaşanabilir.
  • Depresif dönemlerde: Anksiyete, bireyin umutsuzluk hissini artırarak durumu daha karmaşık hale getirebilir.

Anksiyete belirtileri, bipolar bozukluk tedavisini zorlaştırabilir ve bireyin yaşam kalitesini daha fazla düşürebilir. Bu nedenle, tedavi sürecinde anksiyete yönetimi, bipolar bozukluk için uygulanan tedavi planına dahil edilmelidir.

Anksiyete ve Obsesif-Kompulsif Bozukluk (OKB) İlişkisi

OKB, bireyin kontrol edemediği tekrarlayıcı düşünceler (obsesyonlar) ve bu düşünceleri yatıştırmak için yaptığı kompulsif davranışlarla karakterizedir. Anksiyete, OKB'nin temel tetikleyicilerinden biri olarak öne çıkar:

  • Obsesyonlar, bireyde yoğun bir kaygı hissi yaratır.
  • Kompulsif davranışlar, bu kaygıyı azaltmaya yönelik olsa da bireyin günlük işlevselliğini önemli ölçüde bozar.

OKB tedavisinde, anksiyeteyi yönetmek için bilişsel davranışçı terapi ve maruz bırakma terapisi etkili yöntemler arasında yer alır.

Anksiyete ve Travma Sonrası Stres Bozukluğu İlişkisi

Travma sonrası stres bozukluğu (TSSB), bireyin geçmişte yaşadığı bir travmatik olayın etkilerinden kurtulamaması sonucu ortaya çıkar. TSSB'de:

  • Travmatik olayın tekrar tekrar zihinde canlanması, yoğun kaygıya neden olur.
  • Uyku problemleri, çarpıntı ve sosyal izolasyon gibi anksiyete belirtileri sıklıkla görülür.

Tedavide Bütüncül Yaklaşım

Anksiyete ve diğer ruhsal bozukluklar arasındaki bu karmaşık ilişki, tedavi sürecinde bütüncül bir yaklaşımın önemini ortaya koyar. Tedavi yöntemleri şunları içerebilir:

  • Psikoterapi: Depresyon, bipolar bozukluk, OKB ve TSSB ile ilişkili kaygının yönetimi için bilişsel davranışçı terapi veya diğer terapötik yaklaşımlar uygulanabilir.
  • İlaç tedavisi: Antidepresanlar, anksiyolitikler ve stabilizatörler gibi ilaçlar, hem anksiyete belirtilerini hem de eşlik eden diğer bozuklukları hafifletmeye yardımcı olabilir.
  • Yaşam tarzı değişiklikleri: Düzenli egzersiz, dengeli beslenme ve stres yönetimi teknikleri, tedavi sürecini destekler.

Anksiyete Hakkında Sıkça Sorulan Sorular

Anksiyete Bozukluğu Nedir?

Anksiyete bozukluğu, kişinin sürekli ve aşırı endişe, korku veya gerginlik yaşamasına neden olan bir psikolojik rahatsızlıktır. Günlük yaşam aktivitelerini etkileyebilir ve çeşitli alt türleri bulunur, örneğin genel anksiyete bozukluğu veya sosyal anksiyete bozukluğu.

Anksiyete Nasıl Geçer?

Anksiyete, terapi (örneğin bilişsel davranışçı terapi), ilaç tedavisi veya yaşam tarzı değişiklikleriyle yönetilebilir. Meditasyon, düzenli egzersiz ve sağlıklı bir uyku düzeni de belirtileri hafifletebilir.

Sosyal Anksiyete Nedir?

Sosyal anksiyete, bireyin sosyal ortamlarda yargılanma, eleştirilme veya utandırılma korkusu nedeniyle yoğun kaygı hissetmesi durumudur. Sosyal ilişkileri ve günlük yaşamı zorlaştırabilir.

Anksiyete Bozukluğu Nasıl Geçer?

Anksiyete bozukluğu, terapi (bilişsel davranışçı terapi gibi), ilaç tedavisi (antidepresanlar veya anksiyolitikler), mindfulness ve gevşeme teknikleriyle yönetilebilir. Düzenli uyku ve egzersiz de önemli bir rol oynar.

Yaygın Anksiyete Bozukluğu Nedir?

Yaygın anksiyete bozukluğu, kişinin sürekli olarak günlük konular hakkında aşırı endişe duyması ve bu durumun en az 6 ay boyunca sürmesiyle karakterize edilen bir anksiyete türüdür.

Anksiyete Tedavisi Nasıldır?

Anksiyete tedavisinde psikoterapi (örneğin bilişsel davranışçı terapi), ilaç tedavisi ve yaşam tarzı değişiklikleri bir arada uygulanabilir. Tedavi, bireyin ihtiyaçlarına göre kişiselleştirilir ve bir uzman rehberliğinde yapılmalıdır.

Çocuklarda Anksiyete Belirtileri Nelerdir?

Çocuklarda anksiyete, aşırı korku, endişe veya çekingenlik gibi duygusal belirtilerle kendini gösterebilir. Ayrıca, çocuklar uyumakta zorluk çekebilir, okula gitmek istemeyebilir ya da karın ağrısı gibi fiziksel şikayetlerle bu durumu ifade edebilir. Aileden ayrılma korkusu veya yeni ortamlarda aşırı gerginlik de yaygın belirtilerdendir.

Anksiyete Fiziksel Belirtileri Nelerdir?

Anksiyete, vücutta çeşitli fiziksel belirtilerle kendini gösterebilir. Bu belirtiler arasında kalp çarpıntısı, nefes almada güçlük, mide bulantısı, baş dönmesi ve terleme yer alır. Kişi ayrıca sürekli bir gerginlik hissi yaşar ve kaslarında ağrı ya da yorgunluk hissedebilir. Bu fiziksel tepkiler genellikle stresin artmasıyla daha belirgin hale gelir.

Anksiyeteyi Doğal Yollarla Nasıl Yenebilirim?

Anksiyeteyi doğal yollarla yenmek için düzenli olarak meditasyon yapmak, derin nefes alma egzersizleri uygulamak ve yoga gibi rahatlatıcı aktiviteleri hayatınıza dahil edebilirsiniz. Ayrıca sağlıklı bir diyet, kafein tüketiminin azaltılması ve düzenli egzersiz, stres seviyelerini düşürerek anksiyetenizi yönetmenize yardımcı olabilir.

Anksiyeteden Hızlıca Kurtulmanın Yolları Nelerdir?

Anksiyeteden hızlıca kurtulmak için bulunduğunuz ortamdan uzaklaşıp rahatlatıcı bir yere geçebilir, birkaç dakika boyunca derin nefes alıp vermeye odaklanabilirsiniz. Ayrıca zihninizi dağıtacak bir aktiviteye yönelmek, örneğin yürüyüş yapmak veya sevdiğiniz bir şarkıyı dinlemek, anksiyetenizi kısa sürede hafifletebilir.

Anksiyete Krizleri Nasıl Kontrol Altına Alınır?

Anksiyete krizlerini kontrol altına almak için öncelikle nefesinizi düzenlemek önemlidir. Burundan yavaşça nefes alıp ağzınızdan vererek kalp atış hızınızı düşürebilirsiniz. Kendinize kriz anının geçici olduğunu hatırlatmak ve dikkatinizi çevrenizdeki nesnelere odaklamak da kriz kontrolünde etkili bir yöntemdir.

Anksiyete Belirtileri En Hızlı Nasıl Hafifletilir?

Anksiyete belirtilerini hızla hafifletmek için nefes tekniklerini uygulayabilir, soğuk bir su içerek veya yüzünüzü yıkayarak bedeninizi sakinleştirebilirsiniz. Bunun yanı sıra bir arkadaşla konuşmak veya kısa bir doğa yürüyüşü yapmak, kaygınızı hızlıca azaltmanıza yardımcı olabilir.

Hangi Besinler Anksiyeteye İyi Gelir?

Anksiyeteye iyi gelen besinler arasında omega-3 yağ asitleri bakımından zengin olan somon ve ceviz, magnezyum içeren koyu yeşil yapraklı sebzeler (ıspanak gibi), B vitamini açısından zengin tam tahıllar ve avokado bulunur. Ayrıca fermente gıdalar (yoğurt, kefir gibi) bağırsak sağlığını destekleyerek anksiyeteyi hafifletebilir. Bitki çayları, özellikle papatya ve yeşil çay, sakinleştirici etkileriyle fayda sağlayabilir.

Anksiyete Atakları Sırasında Ne Yapmalı?

Anksiyete atağı sırasında öncelikle yavaş ve derin nefes alıp vermeye odaklanarak panik duygusunu kontrol altına alabilirsiniz. Bulunduğunuz ortamdan geçici olarak uzaklaşıp sessiz bir yerde oturmak veya gözlerinizi kapatmak da rahatlatıcı olabilir. Ayrıca, dikkat dağıtıcı yöntemler (örneğin bir nesneye odaklanma veya sık sık tekrarladığınız bir mantrayı söylemek) atağın etkisini azaltabilir. Eğer mümkünse bir yakınınızdan destek almak da faydalı olabilir.

Acıbadem Web ve Yayın Kurulu tarafından hazırlanmıştır. Güncellenme Tarihi: 20 Aralık 2024 Cuma Yayımlanma Tarihi: 16 Eylül 2020 Çarşamba
Bu içeriği ortalama 10 dakikada okuyabilirsiniz.

Tıbbi Birimler

Bize Ulaşın

Bilgi talepleriniz için aşağıdaki formu doldurabilirsiniz.

Acıbadem Sağlık Grubu olarak size daha iyi ve kaliteli bir hizmet sunabilmemiz için istek, öneri, teşekkür ve şikayetlerinizi aşağıdaki formu doldurarak ya da 444 55 44 numaralı telefondan tarafımıza ulaşarak bildirebilirsiniz.

Devamı
Devamı
Güvenlik Kodu

KİŞİSEL VERİLERİN ELDE EDİLMESİ VE İŞLENMESİ İLE İLGİLİ BİLGİLENDİRME FORMU

Acıbadem Sağlık Hizmetleri ve Ticaret A.Ş. (“Acıbadem”) ve Acıbadem’in hakim ve bağlı şirketleri (hepsi birlikte “Acıbadem Grubu” olarak anılacaktır.) tarafından, 6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu (“Kanun”) ve ilgili mevzuat kapsamında Veri Sorumlusu sıfatıyla, kişisel verileriniz, aşağıda açıklanan çerçevede ve 3359 sayılı Sağlık Hizmetleri Temel Kanunu, 663 sayılı Sağlık Bakanlığı ve Bağlı Kuruluşlarının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname, Özel Hastaneler Yönetmeliği ve Sağlık Bakanlığı düzenlemeleri ve sair mevzuata uygun olarak işlenebilecektir.

1. Kişisel Verilerin elde Edilmesi, İşlenmesi ve İşleme Amaçları

Kişisel verileriniz Acıbadem Grubu tarafından sağlanmakta olan kamu sağlığının korunması, koruyucu hekimlik, tıbbî teşhis, tedavi ve bakım hizmetlerinin yürütülmesi, sağlık hizmetleri ile finansmanının planlanması ve yönetimi amaçlarıyla ve Acıbadem Grubu şirketlerinin faaliyet konularına uygun düşecek şekilde; sözlü, yazılı, görsel ya da elektronik ortamda, çağrı merkezi, internet sitesi, sözlü, yazılı ve benzeri kanallar aracılığıyla elde edilmektedir. Sağlık verileriniz başta olmak üzere özel nitelikli kişisel verileriniz ve genel nitelikli kişisel verileriniz, Grup tarafından aşağıda yer alanlar dâhil ve bunlarla sınırlı olmaksızın bu maddede belirtilen amaçlar ile bağlantılı, sınırlı ve ölçülü şekilde işlenebilmektedir:

Acıbadem Grubu tarafından elde edilen her türlü kişisel veriniz (Özel nitelikli kişisel veriler de dahil fakat bunlarla sınırlı olmamak kaydıyla) aşağıdaki amaçlar ile işlenebilecektir:

İlgili mevzuat uyarınca elde edilen ve işlenen Kişisel Verileriniz, Acıbadem veya Acıbadem Grubu’na ait fiziki arşivler ve/veya bilişim sistemlerine nakledilerek, hem dijital ortamda hem de fiziki ortamda muhafaza altında tutulabilecektir.

2. Kişisel Verilerin Aktarılması

Kişisel verileriniz, Kanun ve sair mevzuat kapsamında ve yukarıda yer verilen amaçlarla Acıbadem ve Acıbadem Grubu tarafından Acıbadem Grubu’na dahil olan şirketler ile, Özel sigorta şirketleri, Sağlık bakanlığı ve bağlı alt birimleri, Sosyal Güvenlik Kurumu, Emniyet Genel Müdürlüğü ve sair kolluk kuvvetleri, Nüfus Genel Müdürlüğü, Türkiye Eczacılar Birliği, Mahkemeler ve her türlü yargı makamı, merkezi ve sair üçüncü kişiler, yetki vermiş olduğunuz temsilcileriniz, avukatlar, vergi ve finans danışmanları ve denetçiler de dâhil olmak üzere danışmanlık aldığımız üçüncü kişiler, düzenleyici ve denetleyici kurumlar, resmi merciler dâhil sağlık hizmetlerini yukarıda belirtilen amaçlarla geliştirmek veya yürütmek üzere işbirliği yaptığımız iş ortaklarımız ve diğer üçüncü kişiler ile paylaşılabilecektir.

3. Kişisel Veri Elde Etmenin Yöntemi ve Hukuki Sebebi

Kişisel verileriniz, her türlü sözlü, yazılı, görsel ya da elektronik ortamda, yukarıda yer verilen amaçlar ve Acıbadem’in faaliyet konusuna dahil her türlü işin yasal çerçevede yürütülebilmesi ve bu kapsamda Acıbadem’in akdi ve kanuni yükümlülüklerini tam ve gereği gibi ifa edebilmesi için toplanmakta ve işlenmektedir. İşbu kişiler verilerinizin toplanmasının hukuki sebebi;

Ayrıca, Kanun’un 6. maddesi 3. fıkrasında da belirtildiği üzere sağlık ve cinsel hayata ilişkin kişisel veriler ise ancak kamu sağlığının korunması, koruyucu hekimlik, tıbbı teşhis, tedavi ve bakım hizmetlerinin yürütülmesi, sağlık hizmetleri ile finansmanının planlanması ve yönetimi amacıyla, sır saklama yükümlülüğü altında bulunan kişiler veya yetkili kurum ve kuruluşlar tarafından ilgilinin açık rızası aranmaksızın işlenebilir.

4. Kişisel Verilerin Korunmasına Yönelik Haklarınız

Kanun ve ilgili mevzuatlar uyarınca;

Mezkûr haklarınızdan birini ya da birkaçını kullanmanız halinde ilgili bilgi tarafınıza, açık ve anlaşılabilir bir şekilde yazılı olarak ya da elektronik ortamda, tarafınızca sağlanan iletişim bilgileri yoluyla, bildirilir.

5. Veri Güvenliği

Acıbadem, kişisel verilerinizi bilgi güvenliği standartları ve prosedürleri gereğince alınması gereken tüm teknik ve idari güvenlik kontrollerine tam uygunlukla korumaktadır. Söz konusu güvenlik tedbirleri, teknolojik imkânlar da göz önünde bulundurularak muhtemel riske uygun bir düzeyde sağlanmaktadır.

6. Şikayet ve İletişim

Kişisel verileriniz teknik ve idari imkânlar dâhilinde titizlikle korunmakta ve gerekli güvenlik tedbirleri, teknolojik imkânlar da göz önünde bulundurularak olası risklere uygun bir düzeyde sağlanmaktadır. Kanun kapsamındaki taleplerinizi, “https://www.acibadem.com.tr/acibademonline/hastaverilerinkorunmasi.html” web adresindeki “Kişisel Verilerin Korunması Kanunu Uyarınca Başvuru Formu” nu doldurarak;

Kanun kapsamındaki taleplerinizi, https://www.acibadem.com.tr/acibademonline/hastaverilerinkorunmasi.html web adresindeki “Kişisel Verilerin Korunması Kanunu Uyarınca Başvuru Formu” nu doldurarak ve formda belirtilen usullerle tarafımıza iletmenizi rica ederiz.

YUKARI
İçindekiler
Size ulaşmamızı ister misiniz?