Ankilozan spondilit, omurgada ağrı ve sertliğe neden olan kronik bir inflamatuar hastalıktır. Belirtileri arasında bel ve sırt ağrısı, omurga hareketlerinde kısıtlılık, göğüs kafesinde sertlik, yorgunluk ve göz iltihabı bulunur. Kesin nedeni bilinmemekle birlikte, genetik yatkınlık ve bağışıklık sistemi anormallikleri hastalığın gelişiminde rol oynar. Tanı koymak için fizik muayene, görüntüleme testleri ve bazı kan testleri kullanılır. Tedavide ilaçlar, fizik tedavi ve egzersiz ön plandadır. Sigara bırakma, sağlıklı beslenme ve doğru duruş teknikleri hastalığın seyrini olumlu yönde etkileyebilir.
Ankilozan Spondilit Nedir?
Ankilozan spondilit , bireyin omurgasında bulunan bir takım bazı küçük kemiklerin, yani omurların zamanla birbirleri ile kaynaşmasına neden olabilen inflamatuar bir hastalıktır. Bu kaynaşma sonucunda omurga daha az esnek bir hal almaya başlar ve bireyin normal duruşu öne eğik bir hal alabilir. Eğer kaburgalar ankilozan spondilite yol açan inflamasyondan etkilenirse birey için derin nefes almak çok zor olabilir.
Ankilozan spondilit, erkekler arasında kadınlardan daha sık görülür. Hastalığın belirti ve semptomları tipik olarak erken yetişkinlikte ortaya çıkmaya başlar. En yaygın olarak gözlerde olmak üzere bireyin vücudunun diğer bölümlerinde de iltihaplanma meydana gelebilir. Ankilozan spondilit hastalığının kesin ve kalıcı bir tedavisi yoktur. Ancak semptomları azaltmak ve hastalığın ilerlemesini yavaşlatmak için kullanılan bir takım tedavi türleri mevcuttur.
Ankilozan Spondilit Neden Olur?
Ankilozan spondilit (AS), omurgayı ve çevresindeki eklemleri etkileyen kronik bir inflamatuar hastalıktır. Kesin nedeni tam olarak bilinmemekle birlikte, genetik faktörlerin önemli bir rol oynadığı düşünülmektedir. Özellikle HLA-B27 geni ile güçlü bir ilişki bulunmaktadır; bu gene sahip bireylerde AS gelişme riski daha yüksektir. Bununla birlikte, HLA-B27 pozitif olan herkesin AS geliştirmediği ve diğer genetik ve çevresel faktörlerin de hastalığın ortaya çıkmasında etkili olabileceği belirtilmektedir.
Ankilozan spondilit nedenleri şunlardır:
- Genetik yatkınlık,
- Bağışıklık sistemi anormallikleri,
- Çevresel faktörler,
- Diğer inflamatuar hastalıklar.
Genetik Yatkınlık
Ankilozan spondilitin en önemli nedenlerinden biri genetik yatkınlıktır. Yapılan araştırmalar, bu hastalığa sahip kişilerin büyük bir kısmında HLA-B27 adı verilen özel bir genin bulunduğunu göstermektedir. Bu genin varlığı, bağışıklık sisteminin yanlış bir şekilde kendi vücut dokularına saldırmasına neden olarak iltihaplanma sürecini başlatabilir. Ancak, HLA-B27 taşıyan herkesin AS geliştirmemesi, tek başına bu genin yeterli olmadığını, başka genetik faktörlerin ve çevresel tetikleyicilerin de devreye girdiğini göstermektedir.
Bağışıklık Sistemi Anormallikleri
Ankilozan spondilit, otoimmün bir hastalık olarak kabul edilmektedir. Otoimmün hastalıklarda bağışıklık sistemi, normalde vücudu enfeksiyonlara ve zararlı organizmalara karşı koruyan bir mekanizma olarak çalışırken, yanlışlıkla vücudun kendi sağlıklı dokularına saldırır. AS'de bağışıklık sistemi özellikle omurga, sakroiliak eklemler (omurga ile leğen kemiği arasındaki eklemler) ve bazen de gözler ve bağırsaklar gibi bölgeleri hedef alarak kronik iltihaplanmaya neden olur.
Çevresel Faktörler
Çevresel faktörler, AS gelişimini tetikleyebilecek önemli etmenler arasında yer almaktadır. Özellikle bakteriyel enfeksiyonlar, bağışıklık sistemini tetikleyerek ankilozan spondilitin ortaya çıkmasına zemin hazırlayabilir. Bazı araştırmalar, Klebsiella pneumoniae gibi belirli bağırsak bakterileri ile HLA-B27 taşıyan bireylerde AS gelişimi arasında bir bağlantı olabileceğini öne sürmektedir. Bu bakteriler, bağırsak mikrobiyotasını etkileyerek bağışıklık sistemini uyarabilir ve anormal bir inflamatuar yanıt başlatabilir.
Diğer İnflamatuar Hastalıklar
Ankilozan spondilit, genellikle başka kronik inflamatuar hastalıklarla birlikte görülebilir. Özellikle inflamatuar bağırsak hastalıkları (IBH) olan Crohn hastalığı ve ülseratif kolit, ankilozan spondilitin gelişiminde rol oynayabilir. Bu hastalıklar, bağışıklık sisteminin aşırı tepki vermesine neden olarak hem bağırsakta hem de eklem bölgelerinde kronik iltihaplanmaya yol açabilir.
Ankilozan Spondilit İle Ortaya Çıkabilecek Riskli Durumlar
Şiddetli ankilozan spondilit vakalarında, vücudun hasar gören kemik yapılarını iyileştirme girişiminin bir parçası olarak yeni kemik dokusu oluşur. Bu yeni ortaya çıkan kemik dokusu omurlar arasındaki boşluğu kademeli olarak kaplar ve en sonunda omur bölümlerini doğal hareketi engelleyecek şekilde birleştirir. Bireyin omurgasının bu kısımları sertleşir ve esnekliğini yitirir. Birleşim aynı zamanda bireyin göğüs kafesini sertleştirerek akciğer kapasitesini ve işlevini kısıtlayabilir.
Ankilozan spondilit sonucunda oluşabilecek üveit, ani başlayan ve hızlı gelişen göz ağrısına, kuvvetli ışığa karşı duyarlılığa ve aniden bulanık görmeye neden olabilir. Bu semptomları gösteren bireylerin bir an önce göz doktoruna başvurması gereklidir. Bazı vakalarda bireylerin kemikleri, ankilozan spondilitin erken evrelerinde incelir. Zayıflamış omurlar parçalanır ve bireyin eğik duruşunu ağırlaştırabilir. Bu parçalanmaya sıkıştırma kırılması adı verilir. Meydana gelen omurga kırıkları, omuriliğe ve omurgadan geçen sinirlere baskı uygulayarak muhtemelen önemli derecede zarar verebilir.
Ankilozan spondilit, insan vücudundaki en büyük atardamar olan aort üzerinde sorunlara yol açabilir. İltihaplı aort, kalpteki aort kapakçığının şeklini bozacak ve işlevini bozacak kadar büyüme eğilimi gösterebilir.
Ankilozan Spondilit Belirtileri
Ankilozan spondilitin erken belirtileri ve semptomları arasında özellikle sabahları ve uzun süreli koltukta oturma gibi hareketsizlik dönemlerinden sonra bel ve kalça civarında hissedilen ağrı ve sertlik hisleridir. Boyun ağrısı ve yorgunluk da yaygın belirtiler arasındadır. Hastalığın belirti ve semptomları zaman içerisinde düzensiz aralıklarla gerçekleşecek şekilde daha kötüleşebilir, ağırlaşabilir, hafifleyebilir veya bütünüyle durabilir.
Görülen ankilozan spondilit vakalarında, vücutta en çok etkilenen bölgeler arasında omurganın tabanı ile pelvis arasındaki eklem, sırtın alt kısmında yer alan omurlar, tendonların ve bağların özellikle omurgada, ancak bazen topukların arkası boyunca kemiklere bağlandığı yerler, göğüs kemiğini ile kaburgalar arasındaki kıkırdak doku ile kalça ve omuz eklemleri bulunur.
Ankilozan spondilit belirtileri şunlardır:
- Kronik bel ve sırt ağrısı (özellikle sabahları ve uzun süre hareketsiz kalındığında),
- Bel ve boyun bölgesinde sertlik,
- Omurga hareketlerinde kısıtlılık,
- Sakroiliak eklemlerde ağrı (leğen kemiği ile omurganın birleştiği bölgede),
- Yorgunluk ve halsizlik,
- Göğüs kafesinde sertlik ve nefes alırken ağrı,
- Göz iltihabı (üveit), kızarıklık, ağrı ve bulanık görme,
- Kalp ve damar hastalıkları riski,
- Bağırsak hastalıklarıyla ilişkilendirilen mide ve bağırsak sorunları.
Ankilozan Spondilit Nasıl Teşhis Edilir?
Doktorlar ankilozan spondilit hastalığının teşhisini gerçekleştirmek için öncelikle bir fizik muayene gerçekleştirirler. Doktor, fizik muayene sırasında, bireyin omurgasındaki hareket aralığını test etmek için bireyin farklı yönlere eğilmesini isteyebilir. Buna ek olarak bireyin pelvisinin belirli kısımlarına bastırarak veya bacaklarını belirli bir konuma getirerek ağrıyı yeniden oluşturmaya çalışabilir. Doktor ayrıca bireyin solunum sırasında göğsünü şişirmekte zorluk çekip çekmediğini görmek için bireyden derin bir nefes almasını isteyebilir.
Görüntüleme testleri ankilozan spondilit hastalığının teşhisinde doktorlara yardımcı olabilir. Çekilecek röntgen filmleri bireyin eklemlerinde ve kemiklerindeki değişiklikleri doktorun kontrol etmesine izin verir. Ancak ankilozan spondilitin görünür belirtileri hastalığın erken dönemlerinde röntgen filmi üzerinde gözlemlenebilecek kadar belirgin olmayabilir.
Manyetik rezonans görüntüleme, yani MRG, kemiklerin ve yumuşak dokuların daha ayrıntılı görüntülerini sağlamak için radyo dalgaları ve güçlü bir manyetik alan kullanır. MRG taramaları, röntgen çekimine kıyasla daha pahalı olsa dahi hastalık sürecinin erken safhalarında ankilozan spondilit kanıtlarını ortaya çıkarabilir ve yavaşlatıcı tedavinin daha erken başlamasını sağlayabilir.
Ankilozan spondiliti tanımlamak için kullanılabilecek, hastalığa özel bir laboratuvar testi yoktur. Bazı kan testleri iltihap belirtilerini kontrol edebilse dahi, iltihaplanma birçok farklı sağlık sorunundan kaynaklandığı için tek başına ankilozan spondilit tanısı konulması için yeterli bir kanıt değildir. Birey HLA-B27 geni için test edilebilir, ancak bu gene sahip olan çoğu insanda ankilozan spondilit hastalığı görülmez. Bununla birlikte bu gene sahip olmayan bireyler de ankilozan spondilit hastalığına yakalanabilir.
Ankilozan Spondilit Tedavisi
Ankilozan spondilit hastalığının tedavisinin amacı öncelikle hastalığın belirtileri arasında bulunan ağrılar ile sertlikleri gidermek, özellikle omurga deformitesini önlemek veya gelişmesini geciktirmektir. Ankilozan spondilit tedavisi hastalık bireyin eklemlerinde geri dönüşü olmayan hasara neden olmadan önce başladığı zaman en başarılı sonuçları verir. Ankilozan spondilit tedavisinde tıp uzmanları tarafından en yaygın olarak non-steroid antiinflamatuvar ilaçlar kullanılır. Bu ilaç türleri bireyde görülen inflamasyonu, ağrıları ve sertliği hafifletebilir.
Bazı blokerler ilaçlar bireyin hissettiği ağrıyı, sertliği ve hassas veya şişmiş eklemleri hafifletmeye yardımcı olur. İlaçlar normal şartlarda deri altına enjekte edilir veya bireye intravenöz yolla yani damar içinden verilir. Bu ilaçlar mutlaka doktor kontrolünde kullanılmalıdır. Bazı ilaçlar önceden bulunan ve tedavi edilmemiş tüberkülozu yeniden aktif hale getirir ve bireyin farklı enfeksiyonlara yakalanmaya daha yatkın olmasına yol açabilir. Ayrıca bu ilaçların gastrointestinal kanamaya neden olma gibi yan etkileri vardır. Bazı ilaçlar, normal şartlar altında başka enfeksiyon hastalığı türleri olan psoriatik artrit ve romatoid artrit için onaylanmıştır. Ankilozan spondilitli insanlar için etkinliği konusunda yapılan araştırmalar halen sürmektedir.
İlaç tedavisinin yanı sıra fizik tedavi, tedavinin önemli bir parçasıdır ve bireyin hissettiği ağrının kesilmesinden, kaybolan güç ve esnekliğin geri kazanılmasına ya da daha az kaybedilmesine kadar kadar uzanan bir dizi fayda sağlayabilir. Özellikle bireyin hareket aralığını geliştirme ve germe egzersizleri, eklemlerde esnekliği ve iyi duruşu korumaya yardımcı olabilir. Uygun uyku ve yürüme pozisyonları ile gün içinde gerçekleştirilecek karın ve sırt egzersizleri bireyin dik duruşunu korumasına yardımcı olabilir.
Ankilozan spondilitli çoğu insanın cerrahi müdahaleye ihtiyacı yoktur. Bununla birlikte, şiddetli ağrı veya eklem hasarı olan veya kalça eklemi değiştirilmeyi gerektirecek kadar hasar gören bireylerde doktor ameliyat yapılmasını tavsiye edebilir.
Ankilozan Spondilit İçin Yaşam Tarzı Değişiklikleri Ve Evde Bakım
Ankilozan spondilit hastalığına yakalanmış bireylerin doktorlarını düzenli ziyaret etmenin ve ilaçlarını düzenli bir şekilde reçetelerine uygun olarak kullanmalarının yanı sıra kendi durumlarına yardımcı olmak için atabileceği birkaç adım mevcuttur. Bunların arasında en önemlisi aktif kalmaktır. Düzenli olarak yapılan egzersizler ağrıyı hafifletmeye, esnekliği korumaya ve duruşunu iyileştirmeye yardımcı olabilir.
Sert eklemlere ve gergin kaslara uygulanan ısı kompresleri, ağrı ve sertliği hafifletebilir. Isıtıcı pedler ya da sıcak havlular ile sıcak banyo ve duşlar bireye yardımcı olabilir. Bunun yanı sıra iltihaplı bölgelere konulabilecek buz torbaları, şişmeyi azaltmaya yardımcı olabilir. Sigara kullanımının sonlandırılması gerekir. Sigara içen bireylerin bir an önce bırakması zorunludur. Sigara içmek sağlık için genel olarak kötü olsa dahi, ankilozan spondilitli kişilerde daha fazla temiz nefes almayı engelleyen ek sorunlara yol açar.
Duruşu düzeltmek önemlidir. Bir aynanın önünde ayakta durmak ve duruşu düzeltmek için pratik yapmak, bireyin ankilozan spondilit ile ilişkili sorunların gelişmesine engel olmasını sağlayabilir.
Ankilozan Spondilit Hakkında Sıkça Sorulan Sorular
Ankilozan Spondilit Tamamen İyileşir mi?
Ankilozan spondilit kronik ve ilerleyici bir hastalıktır, bu nedenle tamamen iyileşmesi mümkün değildir. Ancak erken teşhis ve düzenli tedavi ile belirtiler kontrol altına alınabilir ve hastalığın ilerlemesi yavaşlatılabilir. Fizik tedavi, ilaç tedavisi ve sağlıklı yaşam alışkanlıkları sayesinde hastalar günlük aktivitelerini sürdürebilir.
Ankilozan Spondilit Hangi Yaşlarda Başlar?
Genellikle 20-40 yaş aralığında başlar, ancak bazı vakalarda ergenlik döneminde de görülebilir. Erkeklerde kadınlara göre daha sık görülür ve belirtiler genellikle yavaş yavaş ortaya çıkar. Sabahları bel ve sırt bölgesinde sertlik ve ağrı, hastalığın erken belirtilerindendir.
Ankilozan Spondilit Kalıcı Sakatlığa Neden Olur mu?
Tedavi edilmezse omurların zamanla kaynaşması sonucu hareket kısıtlılığı ve duruş bozuklukları gelişebilir. Ancak düzenli tedavi ve egzersizle bu sürecin yavaşlatılması veya önlenmesi mümkündür. İleri vakalarda omurganın sertleşmesi nedeniyle kişinin hareket kabiliyeti kalıcı olarak etkilenebilir.
Ankilozan Spondilit Genetik midir?
Genetik yatkınlık, ankilozan spondilitin gelişiminde önemli bir rol oynar. Özellikle HLA-B27 genine sahip kişilerde hastalığın görülme riski daha yüksektir. Ancak bu gene sahip olan herkes ankilozan spondilit geliştirmez; çevresel faktörler de hastalığın ortaya çıkmasında etkili olabilir.
Ankilozan Spondilit Gözleri Etkileyebilir mi?
Evet, ankilozan spondilit hastalarında üveit adı verilen göz iltihabı sıkça görülür. Üveit belirtileri arasında gözde kızarıklık, ağrı ve bulanık görme yer alır. Gözle ilgili belirtiler ortaya çıktığında hızlı bir şekilde doktora başvurmak gerekir, çünkü tedavi edilmezse görme kaybına yol açabilir.
Ankilozan Spondilit ve Beslenme Arasındaki İlişki Nedir?
Sağlıklı ve dengeli bir beslenme, iltihaplanmayı azaltarak hastalık belirtilerini hafifletebilir. Anti-inflamatuar özelliklere sahip sebze, meyve, omega-3 içeren balık ve tam tahıllı gıdalar tüketmek faydalı olabilir. Aşırı işlenmiş gıdalar, şekerli yiyecekler ve aşırı kırmızı et tüketimi iltihabı artırabileceği için dikkatli tüketilmelidir.
Ankilozan Spondilit Hastaları Nasıl Bir Yaşam Tarzı Benimsemelidir?
Düzenli egzersiz yapmak, omurganın esnekliğini korumaya ve ağrıyı azaltmaya yardımcı olur. Sigara ve alkol kullanımından kaçınmak, sağlıklı beslenmek ve ergonomik oturma-duruş alışkanlıkları geliştirmek hastalığın kontrolünü kolaylaştırır. Ayrıca, düzenli doktor kontrolleri ile hastalığın ilerlemesi takip edilmeli ve tedaviye uyum sağlanmalıdır.