Yazı İçeriği

Yaşlılıkta kronik hastalık kader değil

1- Kronik hastalıklara karşı karamsar olmayın

2- Kronik hastalıklara karşı dengeli beslenin

3- Tuzu azaltın

4- Kronik hastalıklara yakalanmamak için sigarayı bırakın

5- Hareket etmek kronik hastalıkların düşmanı

6- Hayata karışın

7- Alkol, kronik hastalıklara davetiye çıkarıyor

8- Fazla kilolara dikkat

9- Muayene ve ilaçlarınızı aksatmayın

Güzellikleri görün!

Yaşlılıkta kronik hastalık kader değil

Yaşlılık denince pek çok insanın aklına kronik hastalıklar gelir. Yaşlılık döneminde kronik hastalıkların arttığı bir gerçek. Ancak bu gerçek karşısında çaresiz değilsiniz. Düzenli doktor kontrolü, sağlıklı beslenme ve güçlü bir psikoloji ile bu hastalıklarla barışık olarak yaşamak mümkün.

Kronik hastalıklar yaşlılığın kaçınılmaz bir sonucu değil; çoğunlukla hareketsizlik, sağlıksız beslenme, sigara ve alkol ile olumsuz çevresel faktörlerin sonucunda ortaya çıkıyor. Kronik hastalıkların en önemli özelliği, altta yatan nedenlerin birçoğunun tamamen önlenebilir risk faktörleri olmasıdır. Yani kendimize ve hayata küsmek yerine hayatla ve vücudumuzla barışmayı seçersek yapabilecek pek çok şey olduğunu görürüz. Ülkemizde yaklaşık her 3 kişiden 1’inin kronik hastalığı bulunuyor. Kronik hastalık tanısı konulan her 3 kişiden 1’inde depresyon belirtileri görülüyor.


1- Kronik hastalıklara karşı karamsar olmayın

Umutsuzluk ve karamsarlık yok! Yaşımız ilerledikçe bir takım kronik hastalıklara yakalanma olasılığımız artabilir, ancak bu bizim hayattan kopmamıza veya depresyona girmemize asla yol açmamalı. Akılcı yaklaşımlar ve sağlık kontrolleri ile idareyi ele alabiliriz.

2- Kronik hastalıklara karşı dengeli beslenin

Kronik hastalıklarla baş etmenin ilk maddelerinden biri sağlıklı beslenme. Yediklerimize gösterdiğimiz azami dikkat daha canlı ve daha aktif olmamızı sağlar. Hazır gıdalardan kaçınmaya özen göstermeli ve taze sebze-meyveyi sofralarımızdan eksik etmemeliyiz. Tüm besin gruplarından yeterli miktarda alarak dengeli beslenmeye dikkat etmek baş koşul.

3- Tuzu azaltın

Dünya Sağlık Örgütü; hipertansiyon, kalp, böbrek hastalıkları başta olmak üzere pek çok organımızı olumsuz etkilememek amacıyla günde 5 gramdan fazla tuz tüketilmemesini öneriyor. Ancak ülkemizde bir kişi günlük ortalama 15 gram tuz tüketiyor. Tuz tüketimini azaltırsak, bir süre sonra hekime danışarak belki de kullandığımız hipertansiyon ilaçlarının dozunda ve sayısında azalmaya gidebiliriz.

4- Kronik hastalıklara yakalanmamak için sigarayı bırakın

Türkiye, sigara kullanımında Avrupa ülkeleri arasında üçüncü, dünya ülkeleri arasında ise yedinci sırada yer alıyor. Sigara kullanımı, sağlıksız beslenme gibi risklerin ortadan kaldırılması durumunda kalp hastalıkları, inme ve tip 2 diyabet vakalarının yüzde 80’i, kanser vakalarının ise üçte birden fazlası önlenebilir. Gerek aktif gerek pasif içici olmaktan kaçının.

5- Hareket etmek kronik hastalıkların düşmanı

Vücudumuzun izin verdiği kadar hareketli olmamız gerekiyor. Unutmayalım ki yıllar geçtikçe hareket ve hızımız azalsa da mümkün olduğunca yürüyüş yapmalı ve hareketli yaşam tarzını hedeflemeliyiz. Spor yaparak beden sağlığımıza verdiğimiz destek, ruh sağlığımızı da pozitif yönde etkileyecektir.

6- Hayata karışın

Kronik hastalıklarımızın ve ilaç kullanıyor olmamızın sosyal hayatımızı negatif etkilemesine izin vermemeliyiz. Aksi halde bu durum ek olarak depresyona neden olabilir. Hipertansiyon veya diyabet hastalığına sahip olmamız, ailemiz veya dostlarımızla birlikte olmamızı hiç de engellemez. Daha disiplinli ve hayata dört elle tutunarak, mutluluğumuzu artırabilir ve çok daha keyifli bir yaşama sahip olabiliriz.

7- Alkol, kronik hastalıklara davetiye çıkarıyor

Alkol, kronik hastalıklarımızı ciddi oranda daha da kötü yönde etkileyebilir. Hayatımızdan çıkarılması ile kullandığımız ilaçların yan etki olasılığı da oldukça azalacaktır. Alkol en fazla beyinde tahribata yol açarken, mantıklı düşünme, karar verme ve hareket etme yeteneklerini de bozuyor.

8- Fazla kilolara dikkat

Sağlıklı bir diyet ve düzenli egzersiz ile fazla kilolardan kurtulmak; vücutta hasara yol açan kalp hastalıkları, diyabet, inme gibi pek çok kronik hastalıktan da korunmanızı sağlar. Zamanında tedavi edilmeyen obezite; yüksek kolesterol, damar tıkanıklığı ve tansiyon yükselmesi gibi olumsuz etkenlere neden olurken, yaşam kalitesini olumsuz etkiliyor hatta yaşam süresini kısaltıyor. Kişinin gerek sağlığını ve sosyal yaşamını gerekse iş hayatını kötü yönde etkileyen bu durum zamanında fark edilip geç kalınmadan tedavi edilirse kişi sağlıklı yaşamına geri dönebilir.

9- Muayene ve ilaçlarınızı aksatmayın

Pek çok kronik hastalığın zararlı etkileri, düzenli sağlık kontrolleri ve doktor kontrolünde kullanılan ilaçlar sayesinde en aza indirilebilir. Doktorunuzun belirlediği aralıklarla kontrollerinizi yaptırmayı, ilaçlarınızı düzenli kullanmayı ihmal etmeyin. “Tansiyonum düzeldi artık ilaca gerek yok” gibi yanlış düşüncelere kapılmayın. Ayrıca bilimselliği kanıtlanmamış ürünler kullanmayın ve kulaktan dolma bilgilere asla eğilim göstermeyin. Unutmayın; ‘hastalık yoktur, hasta vardır!’ Her bir birey kendi vücudunun özel olduğunu ve arkadaşına, komşusuna iyi gelen bir ilacın kendisinde yanlış etkiye neden olabileceğinin bilincinde olarak, doktoruna sormadan ilaç kullanmamalı.

Güzellikleri görün!

Yaşamı bir dağa tırmanmak gibi de algılayabilmeliyiz. Yolumuz bazen biraz zor ve engebeli olabilir, hastalıklarımızı bu yoldaki boyutu değişen taşlar olarak düşünebiliriz. Ama diğer taraftan bu yolculukta çevremizdeki güzellikleri görmeyi asla ihmal etmemeliyiz. Yani yaşam yolu taşlı ve engebeli olsa da, alacağımız önlemler ve bize destek olabilecek araçlarla, bu yolun güzelliklerinin keyfine varmayı asla göz ardı etmemeliyiz.