Anorektal hastalıkların tanısı ve tedavisi
İdrar ve dışkılamaya dair ya da o bölgeyi ilgilendiren hastalıklar toplumda utanılacak hastalıklar olarak bilinir. Anorektal hastalıklar olarak adlandırılan bu hastalıklar yaşam kalitesini olumsuz etkilemenin yanı sıra sosyal hayattan uzaklaşmaya da yol açar. Tanı ve tedavi yöntemleri ise artık bu hastalıkların daha kolay atlatılmasına yardımcı olur. Toplumda en sık rastlanan anorektal hastalık grubunu; hemoroid, anal fissür, perianal fistül, pilonidal sinüs, konstipasyon ve dışkı kaçırma oluşturur. Çok sayıda insanın şikayet ettiği ve utanılacak hastalıklar grubuna giren anorektal hastalıklar toplumda fazlaca dile getirilmez. Anorektal hastalıkları insanlar birbirine anlatamadığı gibi, doktora gitmeye de çekinir.
Rektosel-rektal prolapsus
Bu hastalıkta, anal kanal ön duvarı ile vajina arka duvarı arasındaki levator kaslarının arası açılır, hastalar defekasyon güçlüğü veya sıkça boşalamama hissi yaşar. Rektal prolapsusta da rektosele benzer bir şekilde kolonun rektumun içine doğru girmesi ve orayı tıkaması söz konusu. Hastanın prolapsusu varsa buna yönelik kapalı cerrahi yapılması veya sadece rektoseli varsa perianal yaklaşımla cerrahi girişim sonucu levator kaslarını yan yana getirici, yakınlaştırıcı ve anal kanalın ön duvarıyla arka duvarı arasındaki kısmı güçlendirici ameliyat yapılabilir.
Hemoroid
Hemoroid grubunda şikayetler daha çok rektal kanama ve anal bölgede ağrılı şişlikler olarak kendini gösterir. Fizik muayene bulgularına göre medikal tedavileri düzenlenen hastaların takip bulgularına göre cerrahi tedavileri de genel cerrahi uzmanlarınca uygulanır.
Perianal fistüller
Bu hastalık özellikle perianal apse geçiren ve bu nedenle tedavi olan kişilerde görülür. Drene olan apselerin yüzde 80’i tedavi sonrası hiçbir problem olmadan iyileşirken, yüzde 20-30’unda tedaviyi takip eden bir ayın sonunda ciltte bir delik ortaya çıkabilir. Bu da anal fistül olarak adlandırılır. Fistül yol anlamına gelir. Ciltte ve makatın içinde bulunan ağızlar arasındaki yolda bir boşluk oluşur. Hastalar perianal bölgenin cilt dokusunda oluşan delikten ve buradan gelen iltihaplı akıntıdan şikayet eder. Bu hastalarda mutlaka cerrahi girişim gerekir.
Pilonidal sinüs (kıl dönmesi)
Halk arasında kıl dönmesi olarak da bilinen hastalık genellikle erkeklerde görülür. Hastalık; kuyruksokumu bölgesinde akıntı, şişlik, ağrı, apse, bunun sonucunda da oluşan kötü kokulu akıntı ve deliklerle kendini gösterir. Literatürde değişik tedavi yöntemleri bulunsa da cerrahi ile yüzde 100’e yakın sonuç elde edilir.
Tümörler
Anorektal hastalıklardaki kanserlerden en sık rektum tümörlerine rastlanılır. Hastalar genelde makatta kanama şikayetleriyle doktora başvurur. İlk teşhis muayeneyle konur. Parmakla yapılan dijital muayenede kitle saptanabilir. Sonrasında kolonoskopi, biyopsi, torakal ve abdominal bilgisayarlı tomografi ile evreleme yapılır. Pelvik MR ve endoanal ultrasonla elde edilen kitlenin büyüklüğü, rektum duvarındaki katları, etrafındaki lenf düğümlerinin pozitif olup olmadığı gibi bilgiler ışığında hastalığın evrelemesi yapılır. Tedaviye onkoloji uzmanlarıyla birlikte karar verilir. Rektum tümörlerine ilk aşamada genelde kemoradyoterapi yapılır. Yaklaşık 6-8 hafta süren bu tedavi, bazen 3 aya kadar uzayabilir. Tedavinin ardından belli bir dönem içinde laparoskopik cerrahi, laparoskopik rektum rezeksiyonları gibi ameliyatlar uygulanır. Sonrasında hastalar onkoloji bölümünde kemoterapi tedavilerini alarak devamında cerrahi, onkoloji ve gastroenteroloji uzmanları hastayı multidisipliner yaklaşımla ortaklaşa takip eder.
Anal fissür
Yaygın anorektal hastalıklardan anal fissür, kabızlığa ve sert dışkılamaya bağlı ortaya çıkar. Kabızlığın tetiklediği makatta çatlak, ağrı ya da kanama gibi sorunlar sıklıkla kadınlarda görülür. Anal fissürler akut ve kronik olarak ikiye ayrılır. Akut fissürlerde hastalara genellikle kabızlığı önleyici ve söz konusu bölgeye yönelik pomadla tedavi önerilir. Kronik anal fissürlerde ise bunların dışında bir ay süren medikal tedavi veya perianal sfinkterik kaslara USG eşliğinde botoks enjeksiyonu uygulanır. Bu yöntemlerle de yüzde 80 oranında başarı elde edilir. Bu anorektal hastalıkta söz konusu yöntemler yetersiz kalırsa sfinkterik kasların kısmen kesilmesini içeren cerrahi tedavi uygulanır.