Ağız ve Göz Kuruluğu Şikayetiniz Mi Var? Sjögren Sendromu Olabilir!
Sjögren sendromu, yaşam kalitesini düşüren, genellikle ağız ve göz kuruluğu ile kendisini gösteren, bağışıklık sisteminin bozukluğuyla ortaya çıkan bir hastalıktır. Çiğnemede, konuşmada, tat almada zorluk, gözlerde yanma ve kızarıklık gibi belirtilere sahiptir.
Sjögren sendromu, bağışıklık sisteminin işleyişindeki bozukluklar sonucu görülebilen kronik bir otoimmün rahatsızlıktır. Bu hastalık bağışıklık sisteminin gözlerde, ağızda ve vücudun diğer kısımlarında yer alan ve nem üretmekten sorumlu olan bezlere saldırması sonucu ortaya çıkar. Vücudun farklı bölgelerini de etkileyebilen bu rahatsızlık akciğerlere, böbreklere ve sinir sistemine zarar verebilir.
Sjögren sendromu, her yaştan insanı etkileyebilse de 20 yaş altındaki bireylerde nadir görülür. Bu hastalığın erkeklere kıyasla kadınlarını daha fazla etkilediğini söylemek de mümkündür. Ayrıca Sjögren hastalarının yaklaşık yarısında romatoid artrit veya lupus gibi farklı bağ dokusu hastalıkları da bulunur.
Sjögren Sendromunun Belirtileri Nelerdir?
Sjögren sendromunun semptomları bireyden bireye değişiklik göstermekle beraber sıkça görülen belirtiler arasında göz ve ağız kuruluğu yer alır. Hastalığın diğer belirtileriyse şu şekildedir:
Kas veya eklem ağrısı,
Tükürük bezlerinde şişlik,
Gözlerde yanma ve kızarıklık,
Kuru öksürük,
Konsantrasyon kaybı,
Kafa karışıklığı ve hafıza sorunları,
Yorgunluk,
Baş ağrısı,
Kornea ülserleri veya enfeksiyonlar gibi göz rahatsızlıkları,
Burun kuruluğu, tekrarlayan sinüzit ve burun kanaması gibi solunum yollarını etkileyen rahatsızlıklar,
Ağız yaraları,
Çiğnemede, konuşmada ve tat almada zorluk,
Diş çürümesi,
Yutma güçlüğü,
Cilt kuruluğu, UV ışınlarına ve sıcaklığa karşı duyarlılık, döküntüler gibi cilt rahatsızlıkları,
Vajinal kuruluk.
Sjögren Sendromunun İlerleyen Aşamaları
Sjögren sendromu vücudun çeşitli organlarında tutulum gösterdiğinde ciddi sağlık problemlerine yol açabilir. Hastalığın ileri aşamada görülebilecek bazı belirtileri arasında şunlar bulunur:
Tekrarlayan bronşit, interstisyel akciğer hastalığı, zatürre gibi akciğer rahatsızlıkları,
Artrit,
Anormal karaciğer fonksiyon testleri, kronik aktif otoimmün hepatit, primer safra kolanjit,
Periferik nöropati (çevre sinirleri hastalığı),
Raynaud sendromu,
Dastroparezi, irritabl bağırsak sendromu, mide ekşimesi, reflü, özofajit, otoimmün gastrointestinal dismotilite gibi sindirim sistemi sorunları,
Otoimmün pankreatit,
İnterstisyel sistit, renal tübüler asidoz, glomerülonefrit, interstisyel nefrit gibi böbreklerin ve idrar yollarının çeşitli bölümlerini etkileyen rahatsızlıklar,
Vulvodini ve kronik prostatit,
Vaskülit,
Bir lenfatik sistem hastalığı olan lenfoma.
Sjögren sendromu kadınlarda hamilelik boyunca sağlık sorunu gelişme riskini de artırabilir. Bu riskler arasında erken doğum ve düşük bulunur. Ayrıca antifosfolipid antikorları bulunan Sjögren sendromundan muzdarip bireylerde vasküler trombotik bozukluklar ve fetal ölüm geliştirme riski de mevcuttur.
Sjögren Sendromu Nasıl Teşhis Edilir?
Sjögren sendromunu teşhisi için fiziksel muayene yapılır ve testlerden yararlanılabilir. Belirtileri detaylı bir şekilde anlatmak, semptomların gerçekleşme zamanını veya hangi aktivitelerden sonra kötüleştiğini belirtmek teşhisin doğru konulabilmesine yardımcı olabilir.
Sjögren sendromunun teşhisinde kullanılan bazı testler şunlardır:
Kan Testleri: Doktorlar çeşitli kan hücrelerinin miktarını, Sjögren sendromunda yaygın olan antikorların varlığını, enflamasyon belirtilerini, karaciğer ve böbrek fonksiyonlarını değerlendirmek için kan testleri talep edebilirler.
Göz Testleri: Schirmer gözyaşı testi yapılarak göz kuruluğu değerlendirilebilir. Gözyaşı üretimini ölçmek için alt göz kapağının altına küçük bir filtre kâğıdı yerleştirilir. Ayrıca göz doktoru kornea hasarı gibi durumları teşhis etmek için gözlerin yüzeyini özel bir cihazla da inceleyebilir.
Biyopsi: Sjögren sendromunda dokuları tutan iltihaplı hücrelerin varlığını tespit etmek için dudak biyopsisi yapılabilir.
Görüntüleme Testleri: Tükürük bezinin sağlıklı şekilde çalışıp çalışmadığını anlamak için çeşitli görüntüleme testlerine başvurulabilir. Bir tür röntgen olan sialogram ve nükleer tıp testi olan tükürük sintigrafisi etkili teşhis yöntemleri arasında yer alır.
Sjögren sistemik bir hastalık olduğu için vücudun farklı bölgelerinde çok çeşitli semptomlara neden olabilir. Bu semptomları değerlendirmek için farklı alanlarda hizmet veren doktorlar birlikte çalışabilirler. Bu doktorlar arasında romatologlar, göz hastalıkları doktorları, diş hekimleri ve kulak burun boğaz doktorları yer alır.
Sjögren Sendromunun Tedavi Yöntemleri
Sjögren sendromunda genellikle semptomları hafifletmeye yönelik tedaviler uygulanır. Uygulabilecek tedavi yöntemleri bireyin vücudunun etkilendiği bölümlere göre değişiklik gösterebilir. Etkilenen bölümlere göre uygulanan bazı tedaviler arasında şunlar yer alır:
Göz Damlası: Çeşitli göz damlaları arasından bireyin belirtilerine uygun bir damla reçete edilebilir. Örneğin bazı bireylerin göz iltihabını hafifleten damlalar kullanması gerekebilir.
Göz Merhemi: Göz damlalarından daha yoğun bir yapıda olan merhemler gözlerin daha uzun sure nemli kalmasını sağlar. Göz merhemleri bulanık görüşe neden olabileceği için bu merhemlerin genellikle uyurken kullanılması önerilir.
Yapay Tükürük: Ağız kuruluğu sorununu hafifletmek için nemlendirici etki gösteren maddelerden oluşur.
Tükürük Uyarıcıları: Ağız sağlığı açısından faydalı olan bu ilaçlar tükürük bezlerini daha fazla tükürük üretmesi için uyarır.
Mantar Önleyici İlaçlar: Ağız kuruluğundan ötürü mantar enfeksiyonu gelişen bireylerin tedavisinde mantar önleyici ilaçlar (antifungal ilaçlar) kullanılabilir.
Burun Spreyi: Burun tıkanıklığı ağızdan nefes alımını artırdığından ağız kuruluğunu da şiddetlendirebilir. Burun kuruluğuna ve tıkanıklığına karşı nemlendirici etki gösteren tuzlu su içeren burun spreyleri faydalı olabilir.
Vajinal Nemlendiriciler: Sjögren sendromundan muzdarip kadınlar, özellikle menopozdan sonra vajinal kuruluk sorunu yaşayabilirler. Vajinal nemlendiriciler vajinal kuruluk belirtilerinin giderilmesine yardımcı olabilir.
Sjögren sendromunun tedavisinde ağrıları kontrol etmek için ağrı kesiciler kullanılabilir. Hastalığı modifiye eden anti-romatizmal ilaçlar ve anti-sıtma ilaçları da eklem ağrılarının, döküntülerin ve diğer ciddi semptomların tedavisinde etkili olabilir. Enflamasyonu azaltmak için kortikosteroidler de reçete edilebilir. Ayrıca tükürük üretiminin azalması mide asiditesinin artmasına yol açtığında mide asidini nötralize eden antiasitler de kullanılabilir.
Ağız ve Göz Kuruluğu İçin Günlük Hayatta Alınabilecek Önlemler
Ağız ve göz kuruluğu Sjögren sendromundan muzdarip bireylerin büyük bir kısmını etkileyen rahatsız edici semptomlar arasındadır. Ancak bu belirtileri birtakım basit ve etkili yöntemlerle kontrol altında tutmak mümkündür. Ağız ve göz kuruluğu için günlük hayatta alınabilecek yöntemler şunlar olabilir:
Ağız kuruluğu hem ağızda rahatsızlığa hem diş çürümesine yol açabilir. Bu sorunu hafifletmek için gün içerisinde sık sık su içmek faydalı olabilir. Bireyin gittiği her yerde yanında bir su şişesi taşıması, susuz kalma riskini önleyebilir.
Sigara içmemek ağız kuruluğunun ve tahrişinin önlenmesine yardımcı olabilir.
Tükürük salgısını uyarmak için şekersiz sakızlar veya şekerlemeler tercih edilebilir.
İç mekân nemini artırmak, vantilatör veya klima gibi hava üfleyen bir cihazın önünde bulunmamak gözlerin ve ağzın kurumasını önleyebilir. Ayrıca dışarıdayken gözlük takmak veya koruyucu gözlük kullanmak da faydalı olabilir.
Sjögren Sendromuyla Yaşam: Beslenme ve Yaşam Tarzı Önerileri
Sjögren sendromu olan bireyler azalan tükürük salgısından dolayı yemekleri çiğnemekte zorlanabilirler. Bu durumda çiğnemesi daha kolay olan ancak besin değeri düşük ve sağlıksız karbonhidrat kaynaklarına yönelebilirler. Bunu önlemek için bireylerin özel bir beslenme programı uygulamaları gerekebilir. Ayrıca azalan tükürük salgısı reflü hastalığına yol açabileceği için bireylerin mideyi rahatsız etmeyen sağlıklı gıdalar tüketmesi de önemlidir.
Sjögren hastalarının tüketmeleri gereken yiyecekler ve dikkat etmeleri gereken bazı beslenme ipuçları şunlardır:
Genellikle yumuşak olan ve omega-3 içeren deniz ürünleri,
Kümes hayvanları gibi yağsız protein kaynakları,
Tofu ve fasulye gibi yağsız bitkisel protein kaynakları,
Antiinflamatuvar etkileri nedeniyle omega 3 ve E vitamini açısından zengin yiyecekler,
Diş çürümesi riskine karşı şeker yerine tatlandırıcı kullanmak isteyen bireyler ksilitol tercih edebilirler.
Ağız kuruluğu sorunu yaşayan bireyler yumuşak ve nemli yiyecekleri tüketebilir. Bunlar arasında çorba çeşitleri, güveç yemekleri, soslar ve smoothie çeşitleri yer alır.
Suda pişirme, yavaş pişirme, kaynatma ve basınçlı pişirme gibi yöntemler yiyeceklerin daha yumuşak ve sağlıklı olmasını sağlayabilir.
Beyin sisini ve uyku sorunlarını iyileştirmek için kafein ve alkol alımını sınırlandırmak faydalı olabilir.
Sjögren hastaları için önerilen bazı yaşam tarzı değişiklikleriyse şunlardır:
Sjögren sendromu olan bireylerde diş çürümesi yaygın görülen bir sorundur. Bu soruna karşı düzenli olarak diş fırçalamak ve diş ipi kullanmak faydalı olabilir. Ayrıca ağız kuruluğu yaşayan bireyler için özel formüle edilmiş diş macunları ve ağız gargaraları da tercih edilebilir.
Sjögren sendromunda bireyin yaşam kalitesini olumsuz etkileyen belirtilerden biri de kronik yorgunluktur. Yorgunlukla mücadele etmek için uygulanabilecek etkili yöntemler arasında egzersiz yer alır. Egzersiz ilk başta bireyi yorabilir ancak uzun vadede kas ve kemik sağlığına katkıda bulunur. Bu sayede birey esnekliğini korur, eklem ve kas ağrılarıyla mücadele edebilir.
Burun kuruluğunu azaltmak için evdeki nemi artıracak araçlar kullanmak etkili olabilir. Sjögren hastalarının bulunduğu ortamların optimum nem aralığı %55 ile %60 arasındadır. Evdeki nem seviyesi higrostatla takip edilebilir.
Uyku sorunları yaşayan bireyler, yatak odalarını rahat bir uyku ortamı oluşturacak şekilde düzenleyebilirler. Bu amaçla odanın karanlık, serin ve sessiz olması sağlanabilir. Yatmadan hemen önce televizyon izlemeyi bırakmak veya telefon ve bilgisayar ekranına bakmamak da önemlidir. Ayrıca odanın yeterince nemlendirilmesi de uyku süresince burun tıkanıklığı yaşanmamasına yardımcı olabilir.
Sjögren Sendromu Risk Faktörleri
Sjögren sendromunun bazı bireylerde görülme ihtimali diğerlerine kıyasla daha yüksektir. Bu hastalıkla ilişkili bazı risk faktörleri şu şekilde sıralanabilir:
Yaş: Sjögren sendromu genellikle 40 yaş ve üzeri bireylerde görülür. Bununla beraber çocukların bile bu hastalığa yakalanabileceği de belirtilir.
Cinsiyet: Kadınların Sjögren sendromuna yakalanma ihtimali erkeklere kıyasla 10 kat daha fazla olabilir. Bu durumun arkasında yatan neden cinsiyet hormonlarının bağışıklık sistemi üzerindeki etkisi olabilir.
Romatalojik Hastalıklar: Lupus veya romatoid artrit gibi romatizmal hastalıklardan muzdarip bireylerde Sjögren sendromu görülme olasılığı daha yüksektir.
Otoimmün Hastalıklar: Sjögren teşhisi alan bireylerin yaklaşık yarısı başka bir otoimmün hastalığa da sahiptir.
Genetik ve Çevresel Faktörler: Sjögren sendromu olan bireylerin ebeveynlerinden bu hastalığa yatkınlıkla ilişkili genleri miras almış olma ihtimalleri bulunur. Bu genetik yatkınlığın ardından bireyin viral bir enfeksiyon gibi çevresel tetikleyicilere maruz kalması da hastalığın gelişiminde rol oynayabilir. Bu nedenle hastalığın hem genetik hem çevresel faktörlere bağlı olarak ortaya çıkabileceğini söylemek mümkündür.
Sjögren Sendromu Hakkında Sıkça Sorulan Sorular
Sjögren sendromunun kesin bir tedavisi var mı?
Sjögren sendromunun kesin bir tedavisi yoktur. Hekim genellikle belirtileri yönetmek amacıyla bireye semptomatik tedaviler uygular.
Sjögren sendromu hangi organları etkileyebilir?
Sjögren sendromu temelde tükürük ve gözyaşı üreten bezleri etkiler ancak bazı durumlarda vücudun farklı bölgeleri de etkilenebilir. Etkilenebilen bölgeler arasında cilt, eklemler, kaslar, akciğer, kalp, böbrek ve sinirler bulunur.
Sjögren sendromu neden olur?
Sjögren sendromunun bağışıklık sisteminin anormal bir tepkisi nedeniyle ortaya çıktığı düşünülür. Normalde bağışıklık sisteminin savaşçı hücreleri olan lenfositler, vücudu enfeksiyonlara ve kansere karşı korur. Ancak bu bağışıklık sistemi hücreleri, Sjögren hastalığında vücuttaki belirli dokuları yabancı bir madde olarak görür ve onlara saldırır. Bu durumda özellikle gözyaşı ve tükürük üreten bezler başta olmak üzere vücudun belirli yerlerinde enflamasyon ve hasar meydana gelebilir.
Yayınlanma Tarihi:31 Ekim 2024 Perşembe
Güncellenme Tarihi:31 Ekim 2024 Perşembe
*Bu içeriğin
geliştirilmesinde Tıbbi Direktörlük katkı sağlamıştır.
*Web sitemizdeki bilgiler
kişi ve tedaviye yönlendirme amacı taşımaz. Tanı ve tedaviye yönelik tüm
işlemlerinizi doktorunuza danışmadan uygulamayınız. İçeriklerde Acıbadem Sağlık Grubu'nun
tedavi edici sağlık hizmetlerine yönelik bilgiler yer almamaktadır.
Her türlü soru, görüş ve önerileriniz için aşağıdaki formdan bizimle iletişime geçebilirsiniz. Talebiniz doğrultusunda Çağrı Merkezi yetkililerimiz size en kısa sürede dönüş yapacaklardır.