Şizofreni nedir?
Şizofreni, hemen hemen herkesin hayatın bir döneminde duyduğu ya da bizzat tanıklık ettiği teşhisi ve tedavisi zor bir hastalıktır. Şizofreni belirtileri arasında; gerçek ve hayal dünyasının birbirine karışması, fark algısının kaybolması, kişinin gerçek dünyadan kopması, kendi iç dünyasına kapanmasıve toplumsal kurallara uyum gösterememesi gibi semptomlar bulunmaktadır.
Şizofreni nedenleri
Nedeni tam olarak açıklanamamakla birlikte genetik faktörler başta olmak üzere çevresel, biyokimyasal ve ruhsal etkenler hastalığın oluşumunda büyük rol oynar. Hemen hemen her rahatsızlıkta olduğu gibi şizofreni hastalarının tedavisinde de beslenmenin etkisi büyüktür. Kötü yemek düzenleri, alınan ilaçlar ve hayatlarındaki dengesizlikler bu kişilerin fazla miktarda kilo almalarına neden olabilir.
Şizofreni obeziteyi getirebiliyor
Şizofreni hastalarının yarısına yakınında kilo sorunu görülür. Araştırmalar, şizofreni hastalarında obezite görülme sıklığının normal bireylere oranla daha fazla olduğunu ortaya koyuyor. Tedavinin gerçekleşebilmesi için belirli ilaçları kullanmaları gerekir. Bu ilaçlarının bir kısmının kilo aldırıcı yan etkileri söz konusu olabilir. Bazı araştırmalarda ilaçların dozları ile kilo alımının doğru orantılı olduğu görülüyor. Bazı ilaçlarda ise bu tür bir etki mekanizması görülmez. Ayrıca karbonhidrat ağırlıklı beslenme, gerekli olduğu takdirde hastaneye yatışla geçen zaman zarfında hareketin azalması kilo alımını tetikleyebilir. Obezite başka sorunları da beraberinde getirir. Bu kişilerin hipertansiyon, kalp hastalığı, diyabet, insülin direnci, metabolik sendrom riskleri de artar. Ayrıca obezite yaşam kalitesini ve ilaç uyumluluklarını da etkiler.
Şizofrenide egzersiz şart
İlaç kullanım süresiyle orantılı olarak görülen kilo alımı ve yetersiz beslenme zamanlarında kilonun kontrol edilmesi şarttır. Beslenme düzeninde yapılacak değişikliklerin yanı sıra bu kişilerin hayatlarına mutlaka egzersizi katmaları gerekir. Çünkü egzersiz sırasında salgılanan hormonlar mutlu olmalarını sağlar. Ayrıca bu sayede kilo düzenlerini de koruyabilirler.
Şizofreni hastası kalsiyum ve fosfor almalı
Bazı çalışmalarda, şizofreni olan kişilerin kemik mineral düzeylerinin sağlıklı bireylerden daha düşük olduğu ortaya koyuldu. Bu durum da bu kişilerin beslenme açısından desteklenmesi gerektiği anlamına gelir. Kemik mineral düzeylerinin normal düzeye ulaşabilmesi için şizofreni hastalarının kalsiyum ve fosfor açısından zengin yiyecekler yemeleri gerekir. Kalsiyum, süt ve süt ürünleri başta olmak üzere koyu yeşil yapraklı sebzelerde, pekmez, susam, fındık ve kuru baklagillerde bulunur. Fosfor ise et, yumurta, tavuk, balık ve yağlı tohumlarda yer alır.
Şizofreni hastaları için beslenme kuralları
- Alkol ve kahve tüketimini azaltmaları gerekir. Alkol kilo alımını tetikler, kafein içeren besinler ise bağımlılık yapabilir.
- Şeker ve şekerli gıdalardan uzak durmaları şart. Fazla şeker tüketimi obeziteye neden olabilir. Kilo sorunu olan bu grup hastaların şeker tüketmeleri sıkıntı yaratabilir.
- Yağlı ve fast food tipi yiyeceklerden uzak durulmalı. Çünkü bu tip yiyecekler kilo alımını dolayısıyla da obezite riskini artırır.
- Kırmızı et yerine omega 3 açısından zengin balık tüketimini artırmaları önerilir.
- Sinir sistemlerinin kuvvetlenmesi için B grubu vitaminlerden zengin beslenilmesi gerekir. B grubu vitaminlerin bulunduğu besinler şunlardır:
B1 vitamini içeren besinler: Karaciğer, organ etleri, tahıllar, kuru baklagiller.
B2 vitamini içeren besinler: Süt ve süt ürünleri, yoğurt, et ve balık.
B3 vitamini içeren besinler: Süt, peynir, yumurta ve balık.
B6 vitamini içeren besinler: Muz, balık, yumurta, süt ve lahana.
B12 vitamini içeren besinler: Et ve et ürünleri.
Şizofreni hastaları bu vitamin ve mineralleri almalı!
Bazı araştırmalar şizofreni hastalarında antioksidan düzeylerinin düşük olduğunu gösteriyor. Bu nedenle bu kişilerin antioksidan özelliği yüksek besinlerle beslenmeleri önerilir.
- Antioksidanlar: A vitamini, C vitamini, E vitamini ve selenyum, likopen, koenzim Q10’dur.
- A vitamini kaynağı besinler: Havuç, kavun, mango, kayısı, kuşburnu, domates, şeftali, bal kabağı, patates, karaciğer ve süt.
- C vitamini kaynağı besinler: Yeşil biber, portakal, mandalina, limon, maydanoz, kivi ve kızılcık.
- E vitamini kaynağı besinler: Buğday tohumu, yağlı tohumlar, badem, fındık, zeytinyağı, margarin.
- Selenyum kaynağı besinler: Et, tavuk, balık, sarımsak, soğan ve karaciğer.
- Likopen kaynağı besinler: Domates ve karpuz gibi kırmızı renkli sebze ve meyveler. Özellikle domates diğer sebzelerin aksine doğrama, kesme işlemi gördükçe içeriğindeki likopenin etkinliği artırır.
- Koenzim Q10 kaynağı besinler: Karaciğer, et ve balık.