Yazı İçeriği

Çocuğunuzun sınav kaygısını azaltabilirsiniz

Çocuğun değeri sınav sonucuyla ölçülemez

Zorunluluk içeren ifadelerden kaçının

Yarına değil, bugüne odaklanın

Çocuğun zekasını sınavla ölçmeyin

Motivasyonunu artıracak aktiviteler planlayın

Baskı yapmayın

Söz ve davranışlarınız farklı olmasın

Yapıcı olun

Yetersiz hissettirmeyin

Sınav bir 'son' değil

Kendinizi unutmayın

Çocuğunuzun sınav kaygısını azaltabilirsiniz

Üniversiteye giriş sınavının stresi çocukları aylar, hatta yıllar öncesinden sarmaya başlar. Sınava kısa bir süre kala bir de üzerine ailelerin kaygı ve endişe dolu tutumları çocukları çok daha fazla olumsuz etkiler. Ailelerin çocuklarını dinlemesi, anlaması ve anladığını göstermesi oldukça önem taşır. Çünkü gençler, zorlu süreçlerinde en çok ailelerinin desteğine ihtiyaç duyar. Bugüne dek bazı anlaşmazlıklar yaşayan ebeveynlerin, çocuğuyla arasında onarılmaz yaralar açılmamalı.


Çocuğun değeri sınav sonucuyla ölçülemez

Sınav öncesinde ve sonrasında çocuğunuza sizin için çok değerli olduğunu hissettirin. Onun gözünüzdeki değerinin sınav sonucuyla ölçülemeyeceğini ifade edin. Çocuğunuzla konuşarak her sonuca alternatifleri göz önünde bulunduracağınızı söyleyin. Bütün sınavların geçici; çocuğunuzla ilişkinizin kalıcı olduğunu unutmayın.

Zorunluluk içeren ifadelerden kaçının

Çocuğunuza; “Matematikten full çekmelisin, en fazla üç yanlış yapmalısın, bu yıl mutlaka bir yere yerleşmelisin” şeklinde zorunluluk içeren cümleler kullanmayın. Bu, öğrencinin kaygılanmasına neden olur, motivasyondan uzaklaştırır.

Yarına değil, bugüne odaklanın

Çocuğunuzun iyi bir geleceğe sahip olması için üniversitenin şart olduğunu düşünseniz de kaygınızı azaltın. Yaşadığınız kaygıyı yansıtmanız, çocuğun sınav stresini artırabilir. Çocuğunuzun yarın ne yapacağı, ne kadar ders çalışacağı konusundan çok, bugün ne yaptığına odaklanın. Bu hem sizin sınav sonucunun ne olacağına ilişkin yoğun kaygınızı engeller hem de çocuğunuzun kaygılarını azaltır.

Çocuğun zekasını sınavla ölçmeyin

“Sen çok akıllı çocuksun, kesin çok yüksek puan alacaksın” türü söylemler oldukça tehlikeli. Çocuğunuzun yapabilecekleriyle beklentilerinizin uyumlu olması onun da kaygısını azaltmasına yardımcı olacağından abartılı cümlelerden kaçının. Çocuğunuzun heyecanı, gelecek kaygısı, sınava gireceği mekanın fiziki şartları, gece uykusu, sağlık durumu gibi diğer etkenler de sınav anındaki performansına etki edebileceğinden çocuğunuzun zekasını sınavla ölçmeyin.

Motivasyonunu artıracak aktiviteler planlayın

Sınav sürecinde stresi azaltacak aktivitelerde bulunun. Çocuğunuzun motivasyonunu artırmak ve kaygısını azaltmak için beraberce enerjinizi yükseltecek etkinlikler yapın. Bunaldığında, gergin ya da umutsuz olduğunda açık havada kısa bir gezinti yapmanız, onun isteği doğrultusunda bir gün geçirmeniz faydalı olacaktır.

Baskı yapmayın

Sınava sayılı günler kala çalışması için zorlamayın. Eğitim hayatı boyunca ders çalışma sorumluluğunu kendisinin almasına yardımcı olun. “Ders çalış” yerine; “Nasıl daha verimli çalışmana yardımcı olabiliriz, bizden bir isteğin var mı, yardıma ihtiyacın olduğu ya da beraber yapmayı istediğin bir şey var mı?” gibi olumlu yaklaşımlarda bulunun. Bu bilinci aşıladıktan sonra ne zaman ve ne kadar ders çalışacağına kendisinin karar vermesine izin verin.

Söz ve davranışlarınız farklı olmasın

Çocuğa karşı vücut diliniz ve söylemlerinizin uyum içinde olmalı. “Sınav bizim için önemli değil, önemli olan senin elinden geleni yapıyor olman” mesajı verirken, deneme testlerinde yüksek puan aldığında ödüllendirici olmak, düşük puan aldığında ise üzgün, kızgın, cezalandırıcı bir tutumda bulunmak sözleriniz ve davranışlarınızın farklı şeyler ifade ettiğini gösterir. Çocuk buradaki ikilemi anlayarak daha çok beden diline dikkat eder, bu nedenle beden dilinizin, ses tonunuzun ve davranışlarınızın örtüşür olmasına özen gösterin.

Yapıcı olun

Kalabalık içinde, akraba ya da arkadaş ortamında olası sınav sonucuna dair olumsuz konuşmalar, çocuğun kaygısını artırır ve çalışma şevkini kırar. Motivasyonunu yükseltmek için söylenen “Bu çalışmayla kazanamazsın, bizim senden umudumuz kalmadı” gibi ifadeler, motivasyonunu azaltmak, onu ümitsizliğe sürüklemek, sizin ona destek vermediğinizi, güvenmediğinizi düşünmekten başka bir şeye yaramaz. Aksine özgüvenini azaltır, kendini başarısız görerek kaygısını artırır. Bu nedenle çocuğunuza cesaretlendirici konuşmalar yaparak, alternatif çözümler üretebilmesi için her zaman yol gösterici görevde olduğunuzu hatırlatın.

Yetersiz hissettirmeyin

Kıyaslama yapmak çocuğun motivasyonu artırmaz, kendisinin diğer akranlarına göre daha yetersiz olduğu düşüncesine yol açar, güvenini azaltır. Bu nedenle her çocuğun ayrı bir kişilik olduğunu unutmayın. Çocuğunuzu yalnızca kendisiyle kıyaslayabilirsiniz. Gözlemlediğiniz değişimleri, önceki ve şimdiki davranış tarzlarıyla karşılaştırarak vurgu yapmak istediğiniz noktaya dikkat çekebilirsiniz.

Sınav bir 'son' değil

Çocuğunuza sınavın bir son olmadığını, sadece gelecekte yapacağı mesleği edinme yolunda atılan bir adım olduğunu belirtmeye özen gösterin. Sizin için önemli olanın sınav sonucundan çok, onun elinden geleni yapması olduğunu anlamasını sağlayın. Başarılı olsa da olmasa da, onu hep seveceğinizi, sizin için değerli olduğunu ve her zaman önemseyeceğinizi hatırlatın.

Kendinizi unutmayın

Sınava hazırlık döneminde bazı aileler kendi hayatlarını unutarak çocuğuyla birlikte kendini sınav sürecine adar. Kimi işten ayrılır kimi öğretmenlerle her gün çocuğunun durumu hakkında konuşmaya çalışır, kimi de önemli bir işleri olmadıkça eve kapanır. Oysa anne-babaların da kendi hayatını unutmaması gerekir. Bu tutum ebeveynlerin kendine verdiği zarar kadar çocuğu da olumsuz etkileyebilir. Olası bir başarısızlık durumunda, çocuk kendisini suçlu hissedebilir.