Kadına şiddetin temeli çocuklukta atılıyor
Çocuk dünyasında anne-babalar birer kahramana dönüşür. Her davranışında anne-babalarını örnek alan ve onların ‘söylediklerini’ değil ‘yaptıklarını’ esas alan çocuklar ileriki yaşantısında da davranış modelini ona göre oluştururlar. Bugünün yetişkinleri şiddeti çoğunlukla henüz birer çocukken aile içinde öğrenir. Kadına şiddetle de böyle gelir. “Her zaman ben haklıyım”, “Anne-babaya karşı gelinmez” diyen; her yanlışta cezalandıran, küçük yanlışları bile görmezden gelmeyip cezaya başvuran, sürekli evde suçlama ve aşağılama dilini kullanan, çocuğun fiziksel ve duygusal ihtiyaçlarını karşılamayan davranış modelleri çocuğun ileriki yaşlarında aynı uygulamalara başvurmasına yol açar. Yani çocuk, çocuk yaşlarda ‘konuşma dilini’ öğrenirken, bir yandan da ‘davranış dilini’ geliştirir ve bu ne yazık ki pek çok ailede ‘şiddet dili’ olabilir.
Tokat deyip geçmeyin!
Anne babanın yaptığı en büyük yanlışlardan biri de çocukken gelişigüzel atılan bir tokat! Annesinden bir tokat, babasından bir tokat yiyen; babasının annesine uyguladığı şiddete şahit olan çocuklar için her bir şiddet belirtisi o çocuk dünyalarında derin yaralar açtığı gibi, bilinçaltında da yer eder. Genetik olarak şiddete yatkın ise ve hem çocukluk hem gençlik döneminde ‘şiddetin zararlarına’ yönelik gerekli eğitimi alamadıysa, gerekli bilinci oturtamadıysa ‘patlamaya hazır bir bomba’ya dönüşebilir. Yani işin özü, çocukluk döneminde ailede ‘şiddet dili’ yerine bireylerin ‘sevgi ve şefkat dili’ni yerleştirip sürdürmeleri.
Çocuğunuza nasıl davranmalısınız?
Peki ebeveynler çocukluk döneminden itibaren hangi davranış modellerini benimsemeli? İşte öneriler...
Doğru model olun: Çocukların büyük bir bölümü şiddet davranışını aile içinde öğrenirler. Özellikle babanın anneye sık sık şiddet uyguladığına şahit olan çocuklar gelecekte kendisi de şiddet uygulayan bir yetişkin olma yolundadır. Bu nedenle ev ortamında şiddeti ortadan kaldırmak gerekir.
En küçük problemde şiddete başvurmayın: Yaşamda her zaman problemler olacaktır. Önemli olan bu problemlerin çözülüp hayatın devam edebilmesidir. Aile içinde de oluşabilecek problemleri çözme konusunda örnek olmamız gerekir.
‘Ben büyüğüm’ demekten vazgeçin: Aile içinde kurallar oluşturulurken keyfi uygulamalar olmamalı. Yani bir kural sen yapınca kötüyse ben yapınca da kötü olmalı. Ben büyüğüm ya da ben güçlüyüm diyerek yanlış yapma lüksümüz yok.
Kabul etmeyi öğrenin: Çocuğunuzu her durumda kabul etmelisiniz. Yanlış da yapsa başarısız da olsa o sizin çocuğunuz. Dışlamaktan, hor görmekten, aşağılamaktan, arkadaşlarının yanında küçük düşürmekten kaçının. Onun dışındaki yaşıtlarını, akranlarını yüceltip ona haksızlık etmeyin.
Ödün vermekten kaçınmayın: Problemler olacak ve bazen uzlaşı ile bazen kural koyarak bazen de ödün vererek problemler çözülecektir. Her çatışmayı güç kullanarak çözmememiz gerekir. Zor kullanarak sindirme yöntemi kullanışlı değildir.
Etkili iletişim kurun: Anlaşılmak her insanın ihtiyacı. Şiddet genellikle sözün bittiği yerde, insanların kendilerini yeterince ifade edemediği ya da anlatamadığı yerde daha sık olur. Bu nedenle aile içinde üyelerin birbiri ile ilişkileri ve iletişim becerilerinin geliştirilmesi, şiddete yönelmeyi azaltır.