Çocuğunuzun kaygısı konuşmasını engelliyorsa...
Hepimiz bazı durumlarda çekingen olabiliriz. Özellikle kaygı uyandıran ortamlarda çevremize dikkat etmek, ortamda beklenen davranış kalıplarını anlayabilmemiz için biraz geri çekilmemizi sağlar ve uyumun bir aşamasıdır. Ancak kaygı bazen o kadar artabilir ki bu işimize yarar etkisi ortadan kalkar, engelleyici hale gelir.
Çocuklarda kaygının engelleyebildiği şeylerden biri konuşmadır. Çocuk kendini rahat hissettiği durumlarda konuşabiliyorken, kaygısının arttığı durumlarda konuşmaz. Bu durum en az 1 aydır devam ediyor ve çocuğun eğitimle ilgili başarısını engelliyorsa bu durum "seçici konuşmazlık" olarak tanımlanır. Seçici konuşmazlığın nedenleri ve ailelere öneriler...
Seçici konuşmazlık çoğunlukla okul öncesi çağlarda ortaya çıkar ancak okul döneminde kaygı uyandıran alanlar arttığından bu dönemde fark edilir. Kız çocuklarda daha sık karşılaşılır.
Seçici konuşmazlıkta çevresel faktörler etkili
Seçici konuşmazlık, bir dil veya konuşma bozukluğundan çok utangaç mizaçla birlikte çevresel faktörlerin etkisiyle ortaya çıkan bir tür kaygı bozukluğu olarak değerlendirilir. Durumun biyolojik sebepleri değerlendirilir ve tedavi girişimleri bu bakış açışıyla planlanır.
Tedavide çocukla ilişkideki birçok unsur katkı vermelidir. Çocuk psikiyatristlerinin merkezde olduğu tedavi ekibinde konuşma terapisti, öğretmenler, okul rehberlik birimi ve aile önemli yer tutar.
Aileler çocuklarına nasıl destek olabilir?
Tedavi için erken başvuru: Seçici konuşmazlık tedavisinde erken başvuru çok önemlidir. Bunun sebebi çocuğun konuşmamasının güçlenmesi ve tedavinin zorlaşmasıdır. O yüzden aileye düşen ilk görev en kısa zamanda tedavi arayışına girmektir.
Çocuğun güvende olduğu hissini güçlendirmek: Seçici konuşmazlığın çocukların kaygılı hissettikleri durumlarda ortaya çıktığı göz önüne alınırsa temel çaba kaygıyı azaltmak ve kaygıyla baş etme yöntemlerini geliştirmek olmalıdır. Çocukların kendilerini en güvende hissettiği alan çoğunlukla anne ve babasının yanıdır. Bu güven ortamının genişletilmesi ve güçlendirilmesi önemlidir. Bu şekilde çocuğun kedine güvenini desteklemek mümkün olur.
Kısa da olsa çocuğunuza zaman ayırın
Çocuğunuzla zaman geçirin: Çocukla zaman geçirmenin önemi her zaman vurgulanır. Kaliteli zaman kavramı günümüzde ebeveynlerin çalışma saatlerinin artması ile değişen koşullarda ortaya çıkmış bir kavram. Çocuğun ihtiyaçlarını anlayabildiğiniz ve ilginizin sadece ona yöneldiği zaman aralıkları oluşturabilmek çocuğunuzun güven hissini desteklemek için önemlidir. Bu zaman aralığı kişilerin şartlarına göre değişmekle beraber ne kadar kısa olursa olsun ayrılabildiğinde önemli gelişmeler sağlayabilir.
Konuşmayı teşvik eden aktiviteler seçin: Ailece oynanacak oyunlar, birlikte yemek hazırlamak, bir yerler görmek, yeni şeyler keşfetmek çocuğunuzun duygu ve düşüncelerini ifade etmesi için uygun aktivitelerdir. Beraber televizyon izlemek veya bilgisayar oyunu oynamak çocuğunuzun konuşmasını destekleyen zaman geçirme yöntemleri değildir. Mümkün olduğunca göz kontağı kurmak ve dikkatini onu konuşmaya yönlendirecek konulara çekmek faydalı olur.
Duyguların ifadesine izin verin ve baş edebildiğinizi gösterin: Çocuğunuzun duygularını rahatça ifade edebilmesi, sizin bu duygularla baş edebileceğinizi görmesi ile ilişkilidir. Ne hissederse hissetsin bunun sizin için dayanılabilir olduğunu bilmek çocuğunuzun kendi duygularıyla baş etmesini kolaylaştırır. Çocuğunuza "bunu hissetmen yanlış" demeyin. Çocuğunuzun tüm hislerini paylaşmayabilirsiniz ancak onların varlığına izin vermeniz önemlidir.
Ayrılıkları kolaylaştırın: Gün içinde işe giderken, okula giderken yaşanan küçük vedalaşmalarda tekrar buluşacak olduğunuzu hatırlatmak ayrılık kaygısını azaltmak için faydalıdır. Bunu yapmanın en kolay yollarından biri tekrar buluşunca birlikte yapacaklarınız için sabırsızlandığınızı söylemektir. Örneğin, akşam birlikte oyun oynamayı veya boyama yapmayı iple çektiğinizi hatırlatmak çocuğunuz için güven sağlar. Bunun yanında size özel bir işaret ayrılığı oyunlaştırıp kolaylaştırır.
Zorlamayın, yok saymayın ve çocuğu suçlamayın: Bu davranışlar çocuğun kaygısını giderek arttırır ve durumu zorlaştırır. Sonuç olarak seçici konuşmazlık bir öğrenme sürecidir. Anne baba için de zorlayıcı olabilecek bu dönemde, erken yardım almak, tedavi sürecinde işbirliğini sürdürmek hem çocuğun hem de ailenin en az zorlanarak sorunların üstesinden gelmesi ile sonuçlanacaktır.