Hareketsiz yaşam hastalıklara davetiye çıkarıyor
Dünyada olduğu gibi ülkemizde de çok ciddi bir sorun olarak karşımıza çıkan hareketsizlik her geçen gün daha fazla kişiyi etkisine alıyor. Oysa son yıllarda yapılan araştırmalar yalnızca sağlıklı kişilerin sağlığını sürdürmesinde değil, kronik hastalıkların oluşmasında ve önlenmesinde düzenli yürüyüş ve egzersizin önemini ortaya koyuyor. Artık diyabet, tansiyon, kalp damar hastalıkları, kireçlenme, osteoropoz, hipertansiyon ve hiperlipemi (kan yağlarının artması) gibi birçok hastalığın tedavisinde sadece ilaç kullanımının yeterli olmadığı kanıtlanmış durumda.
Diyet ve egzersiz şart
Sağlık Bakanlığı da sağlık için harekin önemine dikkat çekmek amacıyla son yıllarda etkili çalışmalar yürütüyor. Yürümeyi teşvik etmek ve hem fazla kilolara hem de kronik hastalıklara savaş açmak amacıyla öne çıkan ‘Günde 10 bin adım’ kampanyası ve uzmanların uyarıları ile yavaş yavaş bilinç uyanmaya başladı. Yürüyüş alanlarında, sahillerde düzenli ve tempolu yürüyenlere rastlamak mümkün. Ancak toplumun geneline bakıldığında bu sayı son derece yetersiz ve daha alınması gereken çok yol var. Hastalar hangi ilacı alırlarsa alsınlar diyetlerine dikkat etmeden ve egzersizlerini yapmadan hastalıklarını kontrol altına alamazlar. Obeziteden kansere, kalp ve damar hastalıklarından diyabete, KOAH’dan fibromiyaljiye hatta depresyondan kronik yorgunluk sendromuna dek birçok hastalıktan korunmak için de egzersizin şart olduğu su götürmez bir gerçek.
Hareketsiz yaşam hasta ediyor
Buna karşın egzersiz ve düzenli yürüyüş dünyada olduğu gibi ülkemizde de gereken önemi görmüyor. Modern çağda teknolojinin de baş döndürücü hızla gelişmesi sonucu hareketsiz yaşam 7’den 70’e herkesi tehdit ediyor. Her fırsatta ya bilgisayarın başına geçen ya da ellerine tabletleri, akıllı telefonları alan çocuklar da artık hareketsiz yaşamın etkisi altına girmiş durumda. Bilgisayar başında geçirilen saatlerin artması, çocukların park ve bahçe yerine dört duvar arasına sıkışmış olması küçük yaşlardan itibaren hareketsizliği beraberinde getirirken çağın salgını obezite başta olmak üzere çok ciddi hastalıklar da kolaylıkla kapıyı çalabiliyor. Gelişmiş toplumlarda olduğu gibi ülkemizde de hareketsizliğe bağlı sağlık sorunları yaşayan çocukların ve yetişkinlerin sayısı, bunlar için yapılan sağlık harcamaları çok hızlı artıyor. Her geçen gün televizyon, bilgisayar, internet, sanal oyunlar gibi oturarak yapılan işlere daha çok vakit harcayan çocuklarımızı sokağa çıkarmalı ve onların mümkün olduğunca çok hareketli bir yaşam sürmelerini sağlamalıyız.
Fiziksel aktivite başarıyı artırıyor
Yapılan birçok çalışma, düzenli spor/fiziksel aktivite ve egzersiz yapan çocukların okulda ve sosyal hayatta daha başarılı olduğunu ortaya koyuyor. Bu çocukların kendileri ile daha barışık ve daha sorumluluk sahibi oldukları gerçeği de dikkat çekiyor. Ebeveynlerin önce kendilerinin spor/fiziksel aktivite veya egzersiz yapıp çocuklarına iyi örnek olmaları gerekiyor. Buna karşın yetişkinlerin de günlük hayatın koşuşturmacası içerisinde eve yorgun gelerek, dışarıda yürüyüşe çıkmak veya egzersiz yapmak yerine koltuğa yatıp uzanmayı tercih edebiliyor, tam bir zehir anlamına geliyor.
Yürümenin de kuralı var
Yürüyüş çok yararlı bir spor olarak kabul edilmekle birlikte bazı kuralların göz ardı edilmemesi gerekiyor. Yürümek kesinlikle çok faydalı; aynen ilaçlar gibi, ama diğer uyarıları vermeden “yürü” demek kişiye gerçek anlamda egzersiz önermek anlamına gelmez. Hastanın yürümeye bir engelinin olup olmadığının gözden geçirilmesi; yürümenin hangi hızda (kalp atım hızında olacağının), eğim olup olmayacağının, kaç dakika, haftada kaç gün yapılacağı gibi konuların ve başka egzersiz yapıp yapmayacağının da belirtilmesi gerekiyor. Aksi durumların, komşunun ilacını kullanmaktan bir farkı yoktur.