Saç Koparma Hastalığı
Üzüntü, moral bozukluğu, öfke ve stres saçlarınızı koparmanıza neden olabilir. Saç koparma çoğunlukla farkında olmadan yaptığınız bir harekettir. Ancak kopardığınız saçlar aslında ruhsal bir rahatsızlığın nedeni olarak görülür. ‘Trikotillomani’ diye adlandırılan saç koparma hastalığı olan kişiler, kendi saçlarını sık sık koparır ve sonunda dikkat çekici miktarda saç kaybı yaşanır.
Aileler Dikkat!
Saç koparmanın başlangıcı çoğunlukla strese bağlanır. Ebeveyn-çocuk ilişkilerindeki bozukluklar, terk edilme korkusu ve yakın zamandaki kayıplar saç yolmanın nedenlerinden birkaçı. Çocuğunu sürekli eleştiren mükemmeliyetçi anneler ve çocuğuna karşı duygularını saklayan babalar, saç koparma hastalığının sık karşılaşılan bir örneği.
Saçları Yutabilirler
Özellikle 2-6 yaş ile erken ergenlik dönemlerinde karşılaşılan saç koparma, 17 yaşın ortaya çıkabilir. Daha çok saçlar koparılmasının yanı sıra kılın olduğu bütün bölgeler başa göre nadir de olsa yolunabilir. Kaşlar, kasık bölgeleri, koltuk altları, göğüs ve kollardan da tüy koparılır. Uzmanlar, saç koparma hastalığı bulunan kişilerin yüzde 30’unun trikofaji yani kılı kopardıktan sonra ağza götürüp çiğneme hatta yutmanın da söz konusu olabildiğini söylüyor. Bazen mide ve bağırsak duvarına yapışan kıl topakları sertleşip taşlaşır ve karın ağrısı, bulantı, kusma, kötü ağız kokusu, iştahsızlık, kabızlık-ishal, midede gaz hatta kanamaya yol açar.
Saç Koparma Nedenleri
Yinelenen ve sonucunda saç kaybına neden olan saç koparmada, ‘odaklanmış koparma’ ve ‘otomatik koparma’ olarak iki tür bulunur. Odaklanmış koparma, bilinçli ve amaca yönelik olarak yapılan saç koparma anlamına gelir. Öfke, incinme ve kendini değersiz hissetme durumlarında bu olumsuz duyguları azaltmak amacıyla yapılır. Bu kişiler genel olarak daha kaygılı kişilik yapısına sahip. Otomatik koparma ise daha çok bir alışkanlık olup kişi bunu yaptığının bilincinde değildir. Bu tip koparmanın daha çok sakin ortamlarda, yalnızken, yazı yazarken, bilgisayar başındayken, televizyon izlerken, kitap okurken, telefonla konuşurken ya da uykuya dalarken gerçekleştiğini görülür. Söz konusu kişilerde sıklıkla depresif belirtilere rastlanılır. Saç, kaş ve kirpik koparmayı tek başına yapanların yanı sıra bunu topluluk içinde yapan kişiler de var.
Ağrı ve Acı Duymayabilir
Saç ya da vücuttaki diğer kılların koparılmasıyla gerginlikten kurtulma ve rahatlama söz konusu olmakla birlikte bu bütün hastalarda gözlenmeyebilir. Hastaların çoğu ağrı ya da acı duymayabilir. Kimi zaman sadece kaşıntı hissedebilir.
Başka Sorunlar Doğabilir
Saç koparma daha çok yalnızken gerçekleştirildiği için bunun tedavi edilmesi gerektiğinin farkına varılamayabilir. Uzmanlar saç koparmanın yanında tırnak yeme, parmak emme veya sallanma gibi davranışların da görüldüğünü belirtir. Koparılan saç, kirpik ye da kaşlar geri gelmeyebilir. Saçsız, kirpiksiz veya kaşsız kişiler görüntülerinden rahatsızlık olabilir. Bu da başka sorunları doğurabilir. Sorunu çözmek zorlaşır ve genellikle sorunun çözümü kuaförlerde arandığından tedaviye başvuru süresi uzar.
Peruk ve Makyaja Sığınma
Kişiler, saç koparma davranışı sonucu oluşan fiziksel görüntüyü makyaj, gözlük ve perukla kapatmaya çalışır. Saç koparma ataklarından sonra kişinin duygu durumu şöyledir:
- Öfke, üzüntü ve suçluluk duyguları görülebilir.
- Kişi bu davranışını kontrol edemediği için hayal kırıklığı yaşayabilir.
- Kendine güveni azalan kişi yalnızlaşabilir ve sosyalleşmekten kaçar.
- Aile ilişkilerinde de bozulma, yakınlık kuramama olabilir.
- İşten kaçabilir, kariyer düşünceleri azalabilir.
- Sigara içme, yemek yeme artabilir.
- Depresyon belirtileri ortaya çıkabilir.
Saç Koparma Hastalığı Tedavisi
Saç koparma hastalığı ne kadar geç ortaya çıkarsa belirtileri o derece yoğun olarak görülür. Tedaviye de direnç de artar. Bu nedenle, erken yaşlarda fark edilmesi ve tedavi edilmesi durumunda iyileşme oranın daha yüksektir. Saç koparma tedavisinde ilaç ve psikoterapi birlikte uygulandığında başarı oranı artar. Tedavinin genellikle psikiyatrist ve dermatolog tarafından ortaklaşa yürütülmesi önerilir. Saç koparma davranışının altında yatan sebebin araştırılması tedavinin temelini oluşturur. ‘Davranışçı yöntemler’ adı verilen bu tedavi uzun sürer. Davranışçı yöntemler şöyle sıralanır:
Bilişsel-Davranışçı Terapi: Bu yaklaşım kişinin, kendiyle ve saç koparma davranışıyla ilgili yanlış ve çarpık inanışlarını tanımlamayı ve bunları daha uygun ve yapıcı inanışlarla değiştirmeyi amaçlar. Terapinin bu hastaların yüzde 70’inde bir düzelme sağladığı saptandı.
Alışkanlığı Tersine Çevirme: Bu yaklaşımda kişide farkındalık uyandırmak ön plandadır. Bu farkındalık, kişiyi saç koparmaya nelerin ittiğini fark etmesini ve daha sonrasında saç koparmak yerine başka bir davranışı koymasını içerir. Bu yaklaşımda, kişinin kendini sürekli gözlemlemesi, çizelgeler tutması ve kendini ödüllendirmesi beklenir. Alışkanlığın, daha uygun bir alışkanlıkla yer değiştirmesi hastalığın tedavisindeki en etkili yaklaşımlardan biri.
Uyaranı Kontrol Etme: Bu yaklaşımda amaç, kişinin saç koparma eylemini gerçekleştirmesine engel olmak. Kişinin saçına ulaşmasını engellemek için eldiven taktırılır, saçını örtmek üzere şapka taktırılır, bilezikler takması önerilir.
Gevşeme: Gevşeme yöntemlerinin tedaviye eklenmesi, tek başına etkili değil; ancak diğer yöntemlerle uygulandığında etkinliği artar.