Yazı İçeriği

Obezite ameliyat türleri rehberi

Obezite sorunu olanların ameliyat kararı

Ayarlanabilir mide kelepçesi

Ayarlanabilir mide kelepçesinin etkisi ve riskleri

Mide kelepçesi tedavisinde iradeye de iş düşüyor

Mide balonu tokluk hissi yaratıyor

Gastrik by-pass ile bağırsakların bir kısmı devre dışı bırakılır

Vücut kitle indeksi 60'ın üzerinde olan kişilere tüp mide önerilir

Tüp mide ile vücudunuza cihaz yerleştirilmesine gerek kalmaz

Obezite cerrahisinde robot kullanımının sağladığı olanaklar

Obezite ameliyat türleri rehberi

Obezite cerrahisi temel olarak iki prensibe dayanır; mide hacminin küçültülmesi ve ‘malabsorsiyon’ yani yiyeceklerin emiliminin bazı aşamalarda engellenmesinin sağlanması. Bu ameliyatlardan en uygun olanı, doğru kişiye doğru zamanda yapıldığında hayat kurtarabilir.

Obezite cerrahisi için beden kitle indeksi 35 ve 40 üzeri olan, tıbbi beslenme, egzersiz,medikal tedavi gibi yöntemlerle zayıflayamayan, yüksek tansiyon, diyabet ve uyku apnesi gibi hastalıklara sahip kişilere önerilir. Kişilere hangi obezite ameliyatının uygun olduğu, uzman ekip tarafından yapılan çeşitli muayene ve tetkikler sonucunda belirlenir. Doğurganlık çağında olan ve kısa vadede çocuk sahibi olmayı planlayan obezite sorunlu kadınların, bu durumu doktorlarına danışmaları uygun görülür. Çünkü obezite cerrahisi ameliyatlarını takip eden 24 ay boyunca hamile kalınmaması önerilir.


Obezite sorunu olanların ameliyat kararı

Obezite rahatsızlığı olanların ameliyatına karar verilirken multidisipliner bir ekiple çalışma gerçekleştirilir. Genel cerrah ile beslenme ve diyet uzmanının yanı sıra, obeziteye eşlik eden başka hastalıkların uzmanlarının da katıldığı toplantıda kişiye ne zaman, hangi yöntemin uygulanacağına karar verilir. Genellikle VKİ (Vücut Kitle İndeksi) 35 kg/m2’nin üzerinde olan ve obeziteye eşlik eden başka hastalığı olanlar ile 40 kg/m2 üzerindeki kişiler ameliyat için tercih edilir. O güne kadar hiçbir diyet denememiş olan kişilere ilk olarak 3 aylık bir beslenme programı önerilir. 40 kg/m2’nin üzerinde Vücut Kitle İndeksi’ne sahip kişiler ise ameliyat öncesinde bölgesel yağlanmayı azaltmak ve yağlanmış karaciğeri küçültmek için 1 ay önceden beslenme programına alınır.

Ayarlanabilir mide kelepçesi

Laparoskopik obezite cerrahisi yönteminde midenin üst bölümüne yaklaşık 25-30 cc’lik hacim oluşturacak şekilde silikondan ayarlanabilir bir bant (kelepçe) takılır. Operasyondan 4-6 hafta sonra bir enjektör yardımıyla haznenin içine girilip sıvı verilerek üst mideden alt mideye geçiş daraltılır. Cilt altına konulan bir port sayesinde de bandın çapı istenildiği zaman ayarlanabilir. İdeal kiloya ulaşıldığında bant gevşetilir. Sindirim sisteminin anatomisinde bir değişiklik yapılmadığı için de geri dönüşümü mümkün olabilir.

Ayarlanabilir mide kelepçesinin etkisi ve riskleri

Obezite cerrahisinde kullanılan ayarlanabilir mide bandı yönteminde operasyonun temel prensibi, mide hacmini azaltarak kişinin daha az besinle doyabilmesi ve yeme alışkanlıklarını kolayca değiştirmesidir. Mide bandı geri dönüşümü olan bir operasyondur. Bu nedenle kişi psikolojik olarak hazırsa, operasyonun ardından ideal kilosuna ulaştıktan sonra beslenme tarzına dikkat edecekse, ilk olarak bu yöntem tercih edilir. Bu yöntemle 2 yıl içinde fazla kilonun yüzde 60’ı verilebilir. Operasyon sonrasında; midede oluşan darlık nedeniyle kusma, alerjik reaksiyonlar, enfeksiyon, ülser oluşumu ve fıtık ya da bandın kayması veya midenin içine girmesi gibi komplikasyonlar görülebilir.

Mide kelepçesi tedavisinde iradeye de iş düşüyor

Ayarlanabilir mide bandının birçok avantajı vardır. Bunlardan biri sindirim sisteminin anatomisini değiştirmemesi. Bu özelliği sayesinde, bant istenildiği zaman çıkarılabilir, diğer operasyonlara nazaran daha güvenli ve komplikasyon oranı çok düşük, uygulaması kolay bir ameliyat, operasyon süresi 45-60 dakika arasında değişir. Sosyal hayata 1-2 gün gibi kısa bir sürede dönüş yapılabilir. Obeziteye eşlik eden diyabet, tansiyon ve uyku bozuklukları gibi hastalıklardaki iyileşme oranları yüzde 90-95 gibi çok yüksek oranlarda seyreder. Mide bandının dezavantajları da vardır. Örneğin; operasyon sonrası tüm kurallara uymak gerekir. Beslenme kuralları ihlal edilirse operasyondan istenilen başarı elde edilemez. Kilo kaybı diğer cerrahi operasyonlara nispeten daha az ve daha yavaş olur ve bandın şişkinliği belirli aralıklarla ayarlanabilir.

Mide balonu tokluk hissi yaratıyor

20 yılı aşkın süredir, sağlığını riske sokacak kadar şişman kişilerin obezite sorunundan kurtulmasında kullanılan mide balonu, 10-15 dakika kadar süren kısa bir endoskopik işlemin ardından 6 ayda 15-30 kilo verilmesini sağlar. Yutulabilir mide balonu uygulaması, midede dolgunluk yaparak acıkmayı geciktirir ve kişinin kendini tok hissetmesini sağlar. Çok miktarda yemek yenildiğinde ise rahatsızlığa neden olarak yemek yemenin keyif verici etkisini ortadan kaldırır.

Gastrik by-pass ile bağırsakların bir kısmı devre dışı bırakılır

Obezite cerrahisinin bir diğer yöntemi olan gastrik by-pass operasyonda hem mide hacmi küçültülür, hem de ince bağırsağa by-pass yapılarak sindirim sisteminin anatomisi değiştirilir. Midenin hacmi küçüldüğü için kişinin tüketeceği besin miktarı azalır. Ayrıca bağırsakların belli bir bölümü devre dışı bırakıldığı için besin emilimi de azaltılarak kişinin kolaylıkla kilo vermesi sağlanır. Kişi 2 yıl içinde fazla kilolarının yüzde 70-80’ini verebilir. Operasyonun sonrasında; bulantı, terleme, baygınlık hissi ve ishal gibi tipik belirtilerle kendini gösteren “dumping sendromu” oluşabilir. Ayrıca besin eksiklikleri, enfeksiyon, safra taşı oluşumu, bağırsak tıkanıklığı, fıtık ve kanama gibi komplikasyonlar ortaya çıkabilir.

Vücut kitle indeksi 60'ın üzerinde olan kişilere tüp mide önerilir

Sleeve gastrektomi (mide daraltıcı-mide tüpü) adlı obezite cerrahisi işleminde titanyum zımbalarla tüp şeklinde bir mide yaratılır. Operasyonda midenin yaklaşık yüzde 60'ı çıkartılır. Mide üzerinde kalıcı olarak anatomik bir değişiklik yapılsa da bağırsaklarda herhangi bir değişiklik olmaz. Operasyonun temel prensibi, mide hacmini azaltarak kişinin daha az besinle doyabilmesi ve yeme alışkanlıklarını kolayca değiştirmesidir. Vücut kitle indeksi (VKi) 60’ın üzerinde olan aşırı şişman kişilerde bu metoda başvurulur. Kişi, 2 yıl içinde fazla kilolarının yüzde 60-70’ini verebilir. Operasyon sonrasında; midedeki darlıktan ötürü kusma, pnömoni, enfeksiyon, titanyum kliplerin açılması, bağırsak tıkanıklığı, ülser, fıtık ve kanama gibi komplikasyonlar görülebilir.

Tüp mide ile vücudunuza cihaz yerleştirilmesine gerek kalmaz

Sleeve gastrektominin işleminde bağırsak anatomisinin değişmesine gerek yoktur, böyle bir gereklilik olmadığı için besin eksikliği gibi bir risk de oluşmaz. By-pass operasyonlarına oranla daha güvenli ve komplikasyon oranı daha düşüktür. Uygulaması by-pass cerrahisine nispeten daha kolaydır. Sosyal hayata 2-3 gün içinde dönülebilir. Obezite cerrahisinde tercih edilen bu yöntemde karın içine herhangi bir cihaz yerleştirilmesi gerekmez. Ancak sleeve gastrektominin operasyonundan sonra tüm kurallara uymak gerekir. Çünkü beslenme kuralları ihlal edilirse operasyondan istenilen başarı elde edilemez. Mide tüpü zamanla genişleyerek ileri dönemde kilonun tekrar alınmasına yol açabilir. Katı besinlerin geçişini engellerken, sıvı gıdalarda etkisiz kalır.

Obezite cerrahisinde robot kullanımının sağladığı olanaklar

Obezite sorunu olan kişilerin geleneksel açık cerrahiyle ameliyat edilmesi bu kişilerin genel sağlık durumlarındaki sorunlar ve yara iyileşmesindeki problemler nedeniyle son derece büyük zorluk ve riskler taşıyabilir. Laparoskopik ve robotik cerrahinin sunduğu görsel ve teknik üstünlükler bu operasyonu çok daha kolay ve avantajlı hale getirebilir. Robotik cerrahi laparoskopik olarak yapılır, başka bir deyişle robot kullanılarak laparoskopik ameliyat yapılır. Obezite ameliyatlarından olan gastrikbypass’ın robotik olarak yapılması kişi ve cerrah açısından bazı imkanlar sağlar. Bunlardan en önemlisi cerrahın hareket kabiliyetinin artması ve ameliyatın daha hızlı yapılmasıdır. Böylece kişiler az anestezi almış olur. İkinci önemli imkanı ise, laparoskopik yöntemin aksine 3 boyutlu görüntü sunması, dokuların daha iyi şekilde görülmesi ve ameliyatın daha güvenli yapılmasını sağlamasıdır.