'Mükemmellik sendromu' olan annenin çocuğuna zararları
Hayatınızın en heyecanlı ve duygusal anlarından biri çocuğunuzu kucağınıza aldığınız zamandır. Ebeveyn olarak duyduğunuz heyecan kelimelerle tarif edilemez. Hele bir de anneyseniz… Annelik en yoğun duygulardan biridir. Çocuğunuz için yapmayacağınız şey yoktur. Elinizden gelenin fazlasını yapmaya çalışırsınız. Ama ‘mükemmel olmak’ isterken hata yapıyor olabilirsiniz. Kendinize sürekli “Daha iyi ne yapabilirim?” sorusunu sorabilirsiniz. Bu kaygıyı taşıyorsanız “Çocuğum iki yaşında üç dil öğrensin, hem baleye hem de yüzmeye gitsin, belgesel izlesin, piyano ile keman çalsın; sağlıklı yaşasın, organik ürünler tüketsin, zamanında uyusun, kurallara uysun” diyebilirsiniz. Ama durun! Bütün bunlar ‘mükemmellik sendromu’nun belirtileri olabilir. Tüm bu yaklaşımların temelinde çocuğun daha iyi bir hayatı olması için yapılan fedakar tutumlar ve arayışlar yatar. Ama gerek annenin mükemmel olmaya çalışması gerekse çocuğunun mükemmel olmasını istemesi hem anne hem çocuk için bazı olumsuzluklara yol açabilir.
Çocuk özgüvenini kaybeder
Mükemmellik sendromu annede yetersizlik duygusuna, kendini suçlamaya ve aşırı kaygıya neden olabilirken, çocukta yeme ve uyku sorunlarından inatçılık ve okuldan bıkmaya dek birçok sorunla kendini gösterebilir. Bu olumsuzluklar ileri yaşlarda da etkisini gösterebilir. Her istediğini elde edebileceğini, mükemmel ve kusursuz olduğunu zannederek büyüyen çocuk, gerçek hayatta engellenmelerle, retlerle ve başarısızlıkla karşılaştığında büyük hayal kırıklığı özgüven kaybı yaşayabiliyor. İşte anneyi mükemmelliğe iten nedenler…
Bağımlı olmayın: Çocuğunu kendinden ayırmayın, aslında kendi bağımlılıklarının telafisi olarak çocuğunu kullanan ebeveynler çocuklardaki bağımlılığı artırır. Tabii ki ebeveynlerin büyük çoğunluğu bunları kasıtlı yapmaz. Hatta farkında bile değiller. Ancak her çocuğun ebeveyninden bağımsız bir varlık olduğunu unutmamak gerekir. Annelerin çocuğunun özerkliğini teşvik etmesi ve desteklemesi yapabilecekleri en doğru davranış.
‘Trend bu’ demeyin: Dönemin ruhu da ebeveynlik stilini belirler. Toplum ve medyada çocuk için daha çok şey yapmak daha iyi ebeveynlikmiş gibi yansıtılır. Bu nedenle aileler, özellikle de çalışan anneler çok daha fazlasını yapmaları gerektiğine inanırlar.
Narsisizm: Çocuk sahibi olmak dünyadaki en sorumluluk isteyen ve en ağır iş olmasının yanında aynı zamanda insandaki narsisistik yönü de ortaya çıkarabilen bir durum. ‘Benim çocuğum’ fikri, zaman zaman çocuğu ve kendini mükemmel görmek isteme eğilimini oluşturabilir. Ünlü nörolog Freud da bu konuda; çocukların aileleri tarafından, kendi yapamadıklarını yapacak veliahtlar olarak algılandıklarına dikkat çekmiştir.
Aşırı ilgi tehlikesi: Çocuk sayısının azalması, ebeveynlerin çocuklarıyla daha çok ilgilenmelerine neden olduğu gibi, uzun çalışma saatleri ve annelerin de çalışma hayatında olması bazen çocuğuna ‘yeterince vakit ayıramadığını’ düşünmesine neden olabilir. Bu nedenle anneler çocuğuyla geçirdikleri zamanda “Bari onu mutlu edeyim” diyerek aşırı ilgi gösterebilir.
Her istediğini yapmayın: Ebeveynler çocuklarının psikolojisinin bozulacağından aşırı endişelenmeye başladıkları için onun her dediğini yaparak, ruhsal yönden örselememeye çalışırlar. Oysa bir annenin çocuğuna yapabileceği en büyük kötülüklerden biri onun her istediğini yapmak!
Geçmişin izleri: Ebeveynler, geçmişte kendi anne-babalarının yaptıkları hataların bilincine vardıkları ve bugünkü yaşamlarının nasıl etkilendiği fark ettikleri için bu hataları kendi çocukları üzerinde yapmamaya çalışırlar. “Benim yaşadığımı çocuğum yaşamasın” diye düşünürler.
Çocuk olduğunu unutmayın!
Mükemmellik sendromu ile yetişen çocuklarda şu sorunlar görülür:
- Problem çözme becerisinden yoksundurlar.
- Her şeyden çabuk sıkılırlar.
- Elindeki hiçbir şeyle mutlu olmazlar.
- Söz dinlemezler.
- Daha bencil ve kibirli olabilirler.
- Ailenin sunduğu imkanları, hayatın kendisinden de bekledikleri için hayat onlara bu şartları sunmayınca hızla derin ruhsal problemler yaşayabilirler.
- Okul süreçlerinde çok çabuk sıkılabilirler. Çünkü bir kısmına okula gitmeden okulda öğretilmesi gereken bilgiler öğretilir.
- Yetişkin olduklarında kendilerini sürekli başarılı/başarısız ekseninde değerlendirip mutsuz olabilirler. Örneğin: 2 yaşındaki bir çocuğun temel ihtiyacı annesiyle yakın bir ilişki kurmaktır, yabancı dil öğrenmek değildir. 3 yaşında bir çocuğun ihtiyacı oyun oynamaktır, piyano çalmak değil. Çocukların gelişim ihtiyaçlarını iyi anlamak önemlidir.
‘Mükemmel anne’ olmayı bir kenara bırakın. Bir çocuğa verebileceğiniz en değerli şey onun ayrı bir birey olduğunu kabul ederek sevginizi hissettirmeniz ve güven vermenizdir. Küçük yaşta yönlendirmeler yapılmalı ama çocuklar da çocukluklarını yaşamalıdır.