Meme kanserinde hatalı bilgi tehlikeyi artırıyor
Türkiye’de 12-15 kadından birinde görülen meme kanseri, kadın kanserleri arasında en çok can kaybına neden olan ikinci kanser türü. Son yıllarda 40 yaşın altında da görülme sıklığı artan meme kanseri, 20 yıl önce genelde 45-55 yaşlar arasında ortaya çıkıyordu. Sevindirici haber ise erken tanı ve tıptaki gelişmeler sayesinde meme kanseri tedavisindeki başarı oranının yüzde 90’lara ulaşmış olması...Meme kanserine yönelik kulaktan kulağa yayılan yanlış bilgiler nedeniyle yapılan hatalar yaşamsal öneme sahip olan erken tanıyı geciktirebiliyor. İşte meme kanserinde doğru sanılan 8 yanlış bilgi ve doğruları...
Yanlış: Memede gelişen her kitle kanserdir
Doğrusu: Toplumdaki yaygın inanışın aksine memedeki kitlelerin 10’undan 8’i kanser değildir. Bu kitlelerin kist (içi sıvıyla dolu kese) veya fibroadenoma (anormal ancak kanser olmayan kitle) olma ihtimali daha yüksek. Bazı kitleler adet dönemlerinde ortaya çıkıp daha sonra kaybolabiliyor.
Yanlış: Kanser olan meme kitleleri ağrı yapmaz
Doğrusu: Bu her zaman doğru olmayabiliyor. Meme kanseri çoğunlukla ağrısız olmakla birlikte, kitlenin ağrı yapmaması meme kanseri ihtimalini tamamen ortadan kaldırmıyor. Çünkü iltihabi reaksiyonlu meme kanseri erken evrede şişlik, hassasiyet ve sıcaklık gibi belirtilerle gelişiyor ve ele gelen kitle varsa bu ağrılı olabiliyor.
Yanlış: Emziriyorum, kanser olmam
Doğrusu: Emzirirken enfeksiyon veya süt kanallarının tıkanması sonucu memede kitleler oluşabiliyor ve bunlar kanserle ilişkili olmuyor. Emzirmek meme kanserinden koruyucu etkenlerden biri. Yapılan çalışmalarda 12 ay emziren kadınlarda riskin yüzde 4 oranında azaldığı tespit edilmiş. Ancak uzun süre süt vermiş kadınlarda da meme kanseri görülme riski olabiliyor. Emzirmek meme kanserine yakalanma riskini azaltsa da ele gelen kitle nadiren de olsa kötü huylu tümör olabiliyor.
Yanlış: Genç yaştayım, elime gelen kitlenin meme kanseri olma ihtimali yok
Doğrusu: Meme kanserine yakalanma riski menopozdan sonra ve 50 yaşın üzerinde daha yüksek olmakla birlikte, günümüzde 35 yaş altında tanı konulan meme kanseri sayısı gün geçtikçe artıyor. Bu nedenle genç yaşlarda ele gelen kitle de meme kanserine işaret edebiliyor.
Yanlış: Mamografimi yeni yaptırdım, elime gelen kitle için bir sene bekleyebilirim
Doğrusu: Yakın zamanda sonucu normal çıkan bir mamografi çektirmiş olsanız bile memenizde bir kitle fark ettiğinizde mutlaka doktora başvurun. Çünkü özellikle yoğun meme dokusuna sahipseniz veya kitle koltuk altı gibi saptanması zor bir bölgede ise mamografide gözden kaçmış olabiliyor. Doktorunuz mamografinin tekrar edilmesini veya ultrasonografi tetkiki yaptırmanızı ya da MR (magnetik rezozans) çektirmenizi isteyebilir. Sonuç yine normal çıkarsa sadece takip ederek beklemeyi önerebilir.
Yanlış: Ailemde meme kanseri yok, elime gelen kitle muhtemelen zararsız
Doğrusu: Pek çok kadın ailesinde meme kanseri öyküsü yoksa bu riski taşımadığını düşünüyor. Ancak Amerikan Kanseri Derneği’nin verilerine göre; meme kanserine yakalanan kadınların en fazla yüzde 15’inin ailesinde bu hastalık mevcut. Bu nedenle ailede meme kanseri öyküsü olsun veya olmasın, memede fark edilen kitlelerin ihmal edilmemesi ve doktora başvurulması gerekiyor. Unutmayın ki meme kanserinde erken teşhis hayat kurtarıyor.
Yanlış: Memedeki kistler (fibrokistik hastalık) kanser riskini artırır
Doğrusu: Fibrokistik meme yapısı kanser riskini artıran bir durum değil. Ancak bu tür yapıda meme dokusuna sahip bir kadın meme kanseri nedeniyle oluşan kitleyi ayırt edemeyeceği için sorun yaratabiliyor. Ayrıca bu tür meme yapısında hekimler ne kadar deneyimli olurlarsa olsunlar, elle muayenede olası bir kitle saptanamayabiliyor. Bu nedenle fibrokistik meme yapısına sahip kadınların her yıl elle muayene +doktor muayenesi + mamografi (40 yaş ve üzeri) +ultrasonografi tetkiklerini ihmal etmemeleri yaşamsal önem taşıyor.
Yanlış: Biyopsi kanserin yayılmasına neden olur
Doğrusu: Memede şüpheli bir kitle tespit edildiğinde önerilen biyopsi ve sonrasında meme kanseri yayılmaz, çünkü günümüzde tru-cut biyopsi olarak adlandırılan özel bir tetkikle yapılan biyopsi iğnesi tamamen kapalı sistemle işlev görüyor. Yani; kitleden alınan doku iğnenin ucunda bulunan ve otomatik çalışan bir sürgülü kapak sistemiyle iğne ucuna alınıyor ve tümörün iğne yolu boyunca yayılımı engelleniyor.