Farklı renk, biçim ve büyüklüklerde görülebilen keloid ciltte oluşan parlak yüzeyli, kalın hatlı ve içi dolu yaralardır. Keloidlerin tetikleyici sebepleri bünyeden bünyeye göre değişebilir. Ne zaman belirip ne kadar büyüyeceği tahmin edilemeyen bu dolgun yaralar genellikle kulaklarda, boyunda, omuzda, göğüste ve sırtta görülür. Ortaya çıktıkları yere göre daha yuvarlak ya da dağınık şekillerde, pembe, kahverengi veya mor gibi koyu renklerde görülebilir. Keloid yara izi genellikle zararsız olmasına karşın bireylerde estetik açıdan rahatsızlık yaratabilir. Keloid tedavisi için çeşitli yöntemler mevcuttur. Kullanılan yöntemler belirtilerin giderilmesinde etkili sonuç verir. Bazı durumlardaysa keloid tedaviden sonra tekrar üreyebilir.
Keloid yara izi ciltteki kesik, çizik, yanık gibi yaralanmalara bağlı enfeksiyon ve iltihaplanmalar sonucu oluşabileceği gibi akne ve su çiçeği yaraları, aşılanma, cerrahi operasyonlar ve piercing gibi işlemlerden sonra da gelişebilir. Bireyin genetik ve fiziksel koşulları keloid görülmesinde belirleyici faktörlerdir. Keloid yara izi oluşumunda bazı tetikleyici durumlar vardır. Yaralanmalardan sonra oluşabilen keloid yara izlerinin şu şekilde olabilir:
Kulaklarda, omuzlarda, yanaklarda veya orta göğüste kalın ve düzensiz yara izleri,
Deride tüysüz, parlak, pütürlü ve kabarık yara görüntüsü,
Asıl yaralanmanın şiddetine ve keloidin büyümesinin ne zaman sonlandığına bağlı olarak yara izi boyutlarında çeşitlilik,
Yumuşak olmayan, lastikleşmiş ve sert yara dokusu,
Ten rengine bağlı olarak kırmızı, kahverengi veya mor renkli yaralar,
Yarada ve yaranın çevresinde kaşıntı,
Yaraya bağlı irritasyon.
Kimlerde Daha Sık Görülür?
Keloid cinsiyet fark etmeksizin bireylerin yaklaşık %10'unda görülmektedir. Keloid oluşma riskini artıran çeşitli faktörler vardır. Keloid yara izi oluşumunda şu faktörler belirleyicidir:
Yaş: Keloid genellikle 30 yaş altı bireylerde görülür. 10-30 yaş arası bireylerde keloid oluşma riski bu aralığın dışında kalanlara göre daha yüksektir.
Kalıtsallık: Keloid yara izi olan bireylerin üçte birinin aile geçmişinde keloid görülür. 2015'te yapılan bir çalışma kas hücrelerinde çok fazla protein oluşmasına neden olan ANHAK genine sahip bireylerin keloid geliştirme riskinin daha fazla olduğunu ortaya koyar.
Etnik Köken: Koyu renk pigmentli cilde sahip Afrika, Latin Amerika ve Asya kökenli bireylerde keloid görülme riski daha açık ten rengine sahip bireylere göre 15 kat daha fazladır.
Hormonlar: Hipertansiyon, tiroit rahatsızlıkları, ergenlik ve hamilelik gibi durumların yarattığı hormonal değişiklikler yaraların iyileşmesini etkiler ve keloid yara izi oluşma riskini artırabilir.
Keloid Oluşumunu Tetikleyen Durumlar
Keloid yara izlerine tam olarak neyin neden olduğu henüz tespit edilememiştir. Bununla birlikte keloidin yara iyileşmesi sürecindeki bir işlev bozukluğu olduğu konusunda ortak görüşler vardır. Vücudun ciltteki yaralanmaların iyileşmesi için ürettiği kolajen proteini çok fazla üretilirse keloid oluşumu görülebilir.
Ciltte yaralanmaya ve buna bağlı keloid oluşumuna sebep olabilecek bazı durumlar şu şekilde sıralanabilir:
Cerrahi Operasyon: Ameliyatlar sırasında açılan kesikler iyileşme sürecinde keloid yara izi oluşumuna zemin hazırlayabilir.
Enjeksiyon: Aşı ve benzeri iğneli enjeksiyon işlemlerinden sonra keloid oluşabilir.
Epilasyon: Epilasyon uygulamaları uygulanan bölgede yarattığı tahrişlere ve yanıklara bağlı olarak keloidi tetikleyebilir.
Dövme: Dövme işlemi de yapılan bölgeye ve iyileşme sürecine bağlı olarak keloid oluşumuna neden olabilir.
Vücut Derdirme (Piercing): Delme işleminin yapıldığı bölgeye ve iyileşme sürecine göre delinen bölgede zamanla keloid oluşabilir.
Akne: Şiddetli kistik aknelerin iyileşme sürecinde enfeksiyonlara bağlı olarak keloid meydana gelebilir.
Su Çiçeği: Cildi enfeksiyonlara ve iltihaplara karşı hassas hâle getiren su çiçeği hastalığı keloid oluşumuna zemin hazırlayabilir.
Böcek Isırığı: Böcek ve sinek ısırıkları sonucu oluşan yaranın şiddeti ve ısırılan bölgenin kaşınıp temizlenmemesine bağlı olarak keloid cilt lekeleri oluşabilir.
Yanık, Çizik ve Kesikler: Cildin maruz kaldığı çeşitli yaralanmalar keloid oluşumunu tetikleyebilir.
Keloid İzlerinden Kurtulmak Mümkün mü?
Yara izleri ve keloid tedavisi için çeşitli işlemler tek başına ya da kombine şekilde uygulanabilir. İşlem kombinasyonları sonucunda izlerden tamamen kurtulmak mümkündür. Bununla birlikte yeniden keloid oluşma riski de vardır. Tedaviden sonra aynı bölgede ya da vücudun başka bir yerinde keloid söz konusu olabilir.
Keloid Yara İzi ve Hipertrofik Yara İzi Farklı mıdır?
Keloid herhangi bir tedavi uygulanmadan kendi kendine iyileşip kaybolmaz. Keloid yara iziyle karıştırılabilen hipertrofik izlerse kendiliğinden geçebilir. Her ikisi de vücudun fazla kolajen üretmesinin sonucu olarak ortaya çıkar. Hipertrofik izler keloidin aksine cilt yüzeyinde boyutlu bir görüntü oluşturmaz. Hipertrofik izler düzdür ve keloid yara izlerine kıyasla daha küçüktür. Keloid ve hipertrofik yara izlerinin temel farklılıkları şöyle özetlenebilir:
Hipertrofik Yara İzleri
Keloid Yara İzleri
Pembe, kırmızı gibi daha açık renklerdedir.
Kırmızı, kahverengi, mor gibi daha koyu renklerdedir.
Cilt yüzeyindeki görünümü düz ve küçüktür.
Cilt yüzeyinde belirgin bir kabartı oluşturur ve büyüktür.
Kendiliğinden iyileşir.
Tedavi uygulanmadan yok olmaz.
Yaralanmadan birkaç ay sonra gelişir.
Yaralanmadan aylar veya yıllar sonra gelişebilir.
Basit ve kolay bir tedavi süreci vardır.
Kompleks ve kombine bir tedavi gerektirir.
Keloid yara izi için kendi kendine iyileşmesini beklemek yeterli değildir. Büyümesi takip edilmeli ve durduktan sonra gerekli tedavi yöntemleri uygulanmalıdır.
Keloid İzlerinin İyileşme Süreci Nasıldır?
Yaralanmadan sonra keloid yara izi oluşumu görülüyorsa tedavi için tıbbi bir müdahaleye ihtiyaç duyulabilir. Yara izi oluşumu tamamlandıktan sonra müdahale edilmezse iz bulunduğu yerde sabit kalabilir. Uygun tedavi yönteminin belirlenip uygulanabilmesi için dermatoloğa başvurulabilir. Yaranın iyileşmesi süresi tedavi sürecine bağlı olarak değişebilir. Örneğin keloidin düzleşmesi için uygulanan lazer tedavisi 1-2 ayda bir yapılan seanslarla birkaç seansta tamamlanabilir. Cerrahi müdahaleyle tedavi edilen izlerin iyileşme sürecinde gün içinde basınçlı giysi giyilmesi gerekebilir. Tedavide doktor tavsiyelerine uymak ve cilt bakımı önerilerini titizlikle uygulamak önemlidir.
Keloidlerde Erken Müdahalenin Önemi
Keloid yara izinin belirtilerini fark eden bireyler doğru tanıyı ve gerekli tedaviyi almak için kozmetik dermatoloji bölümüne başvurmalıdır. Dermatolojik muayene sırasında yara izi incelenerek keloid yara izi olup olmadığı tespit edilebilir ve dermatolog tarafından gerekli görüldüğü durumlarda biyopsi istenebilir. Keloid tanısı aldıktan sonra yara izinin şiddetine bağlı olarak çeşitli müdahalelerle keloid izlerinden kurtulmak mümkündür. Keloid görünümü bireylerde estetik kaygı dışında bir sağlık problemi yaratmaz ve hastalığa dönüşme riski yoktur. Bunun yanı sıra keloid ilerlemişse cerrahi işlemlerle yara dokusunun alınması gerekebilir. Bu sebeple keloid tedavisinde erken müdahale önem taşır.
Keloid İzlerini Azaltma Yöntemleri
Çeşitli tedavi yöntemleriyle keloid izlerini azaltmak mümkündür. Bu tedavi yöntemleri tek başına uygulanabileceği gibi başarılı sonuçlar alınması adına bir arada da uygulanabilir. Keloid yara izinin tedavisinde yaranın bulunduğu bölgeye ve şiddetine göre farklı tedavilere ihtiyaç duyabilir. Örneğin keloid kulakta oluşmuşsa basınçlı küpeler fayda sağlayabilir. Keloid yara izleri için kullanılan yöntemler genel olarak basınçlı giysileri, kremleri ve jelleri, radyasyon ve lazer tedavilerini, enjeksiyon ve dondurma işlemlerini ya da cerrahi müdahaleleri içerebilir.
Evde Uygulanabilecek Doğal Yöntemler
Keloid yara izi oluşan bölgedeki belirtileri hafifletmek için faydalı bazı gıdalar vardır. Örneğin yara izinin üzerine az miktarda sürülen ham balın antioksidan özelliği sayesinde iltihaplanmaları azalttığı ve yara izinin boyutunu küçülttüğü görülür. Soğanın ve sarımsağın ağız yoluyla tüketilmesi ya da yaranın üzerine sürülerek kullanılması da belirtilerin azalmasında etkili olabilir. Sarımsak doku ve pigment oluşumuna etkisi olan enzimlerin keloide nüfuz etmesini önler. Soğan yara dokusu oluşturan fibroblast adı verilen hücrelerin cilde etki etmesini engeller.
Silikon Jel ve Yama Kullanımı
Yeni oluşmuş ve küçük keloidlerde büyümeyi önlemek amacıyla topikal silikon tedavileri uygulanabilir. Silikon cilt yüzeyinde gerilim yaratan ve vücuttaki kolajen üretimini azaltan bir yapıya sahiptir. Yara izindeki kızarıklıklara da iyi gelir. Silikon içerikli jel ve yamaların kullanılması keloidin erken tedavisinde etkili sonuç verir. Silikon bazlı ürünlerin istenilen etkiyi verebilmesi için günde en az 12 saat kullanılması önerilebilir.
Kortikosteroid Enjeksiyonları ile İz Azaltma
Büyük olmayan keloidlerde kortizon ya da diğer steroidler enjekte edilerek keloid yara izinin kalınlığı azaltılabilir. Küçük bir iğneyle enjekte edilen kortikosteroidler kolajen molekülleri arasındaki bağlantıyı koparır, iltihaplanmayı ve kızarıklıkları giderir. Keloid yara izi olan birey cerrahi bir işlem yaptıracaksa ameliyattan önce ya da sonra yara izine steroid enjeksiyonu yapılması da doktor tarafından önleyici bir tedavi olarak uygulanabilir. Keloidi düzleştirmek için kullanılan kortikosteroid enjeksiyon seansları istenen etki gözlenene kadar devam ettirilir. Seansların arasında genellikle 4 ila 6 haftalık bir boşluk bırakılır. İstenen sonucun alınması için ortalama 4 seansa ihtiyaç vardır. Tedaviden sonra ciltte incelme, enjeksiyon yapılan bölgede kan damarlarının genişlemesi gibi yan etkiler gözlemlenebilir.
Lazer Tedavisi ile İzlerden Kurtulma
Daha büyük keloidler lazer tedavisiyle düzleştirilebilir. Darbeli boyama tipi lazer yöntemiyle kaşıntılı keloidler hafifletilebilir ve keloidin solması sağlanabilir. Birkaç seansta tamamlanan lazer işlemlerinin arasında 4 ila 8 hafta kadar boşluk bırakılır. Doktorun uygun gördüğü durumda daha fazla verim alabilmek için lazer tedavisi kortizon enjeksiyon işlemleriyle desteklenebilir. Lazer tedavisinden sonra cilt rengi koyu olan bireylerde daha yaygın olmak üzere kabarma, kabuklanma ve cilt renginde hipopigmentasyon ya da hiperpigmentasyon gibi yan etkiler görülebilir.
Kriyoterapi ve Diğer Soğuk Tedaviler
Büyük olmayan keloidler kriyoterapi yöntemiyle tedavi edilebilir. Kriyoterapide yara izi sıvı nitrojenle dondurulur. Bu sayede yaranın büyümesinin önüne geçilir. Daha küçük keloidlerde diğer tedavi yöntemleriyle birlikte kullanıldığında verimli sonuçlar alınır. Kriyoterapi tedavisinin yan etkileri arasında kabarcık oluşumu, minimal düzeyde ağrı ve işlem yapılan bölgede hipopigmentasyon oluşumu sayılabilir.
Radyasyon Terapisi
Düşük dozdaki X-Ray ışını radyasyonuyla yara dokusunun küçültülmesi ve minimum seviyeye indirilmesi sağlanabilir. Yüzeysel eksternal ışın tedavisi olarak bilinen düşük dozlu radyasyon tedavisinde kullanılan ışınlar cildin sadece en üst katmanlarına nüfuz eder. Bu tedavi kolajen üreten hücreleri yok eder ve yara izi oluşumunu engeller. Radyasyon tedavisi ağrısız ve kısa süreli bir işlemdir, seanslar yaklaşık 10 dakika sürer.
Keloid yara izi tedavisinde kullanılan jeller ve steroid enjeksiyonlar işe yaramadığında yüzeysel ışın tedavisi harici ışın tedavileri önerilebilir. Bu yöntem tek başına uygulanabildiği gibi keloid cerrahi işlemle alındıktan sonra destekleyici bir tedavi olarak da sürdürülebilir. Lazer tedavisinde olduğu gibi bu yöntemde de tekrarlayan seanslara ihtiyaç duyulabilir. Cilt problemleri ve uzun vadede cilt deri kanseri gibi yan etkileri bulunan radyasyon tedavisi doktor kontrolünde yapılmalıdır.
Cerrahi Müdahale: Ne Zaman Gereklidir?
Keloid tedavisi için cerrahi müdahale gerekebilen durumlar olabilir. Yara izi için uygulanan diğer tedavilerin sonuç vermemesi durumunda keloidin lokal ya da genel anestezi altında ameliyatla alınmasını uygun görülebilir. Yalnızca ameliyatla tedavi edilen keloidlerin aynı yerde yeniden oluşma olasılığı %45'tir. Steroid enjeksiyonlarla destelenmiş cerrahi yöntemleri içeren kriyocerrahi keloidler için en etkili ameliyat türüdür. Keloide kriyocerrahiyle müdahale etmek yara izi riskini azaltır ve daha kalıcı bir sonuç alınmasını sağlar. Ameliyattan sonra yeniden keloidin oluşmasının riskini azaltmak için önerilen talimatların yerine getirilmesi önemlidir. Ameliyattan sonra yeni bir yara izi oluşma riskini önlemek için en az birkaç ay boyunca, günde 20 saat basınçlı giysi giyilmesi önerilebilir.
Bireyin yaşı, etnik kökeni, hormonları ve kalıtsal faktörler onu keloide yatkın hâle getirebilir. Bu durumda keloid yara izi oluşumunu engellemeye yönelik önlemler almak faydalı olabilir. Yaralanmamaya dikkat etmek, yara bakımına özen göstermek, yaralanmalara ve güneş hassasiyetine karşı koruyucu ürünler kullanmak keloid riskini önlemek için alınabilecek önlemler arasında sayılabilir.
Yara Bakımı ve Cilt Sağlığına Özen Göstermek
Yara bakımı zahmetli olabilir. Zaman alan rahatsız edici bir süreç olsa da keloid oluşumunu engellemek için doktorun önerilerine bağlı kalmak önemlidir. Enfeksiyon oluşumunu önlemek için yarayı düzenli şekilde temizlemek, uygun antiseptiklerle sterilize etmek ve yara izinin üzerine kompresyon sargısı uygulamak keloid oluşumunu engellemek için alınabilecek önlemler arasındadır. Hâlihazırda var olan keloidin tahriş olmaması için sürtünmeye maruz kalmaması da önemlidir.
İlaç ve Tedavi Seçenekleri ile Keloid Riskini Azaltmak
Var olan yaraların kaşınması keloid riskini artırabilir. Kaşıntıyı hafifletmek için yaranın üzerine kortikosteroid kremler ya da silikon jeller uygulamak yardımcı olabilir. Bu ürünler yapıştırılabilir ped formunda da temin edilebilir. Aynı zamanda yarayı nemli tutmak amacıyla vazelin ve benzeri nemlendirici kremler de kullanılabilir.
Güneş Koruyucu Kullanarak Cildi Korumak
Cildi güneşten korumak amacıyla güneş kremi kullanmak hem keloidi önlemek hem cilt lekeleri gibi diğer cilt problemlerinin önüne geçmek için önemlidir. Güneşe maruz kalındığında keloid koyulaşabilir ve daha belirgin hâle gelebilir. Güneş ışınları keloidin üzerinde kalıcı iz bırakabilir. Bu durumun önüne geçmek için keloidin üzerini kapatmak ve bolca güneş koruyucu kullanmak gerekir.
Sıkça Sorulan Sorular
Keloid oluşumu nasıl önlenir?
Keloid oluşumunu engellemek ya da en aza indirmek için yaralanmalardan kaçınmak veya var olan yaranın temizliğini ve bakımını ihmal etmemek gerekir. Vücut deldirme veya dövme gibi kasti bir yaralanma varsa iyileşme süreci hassasiyetle yürütülmelidir. Örneğin basınçlı küpelerle keloid oluşumu önlenebilir. Keloid oluşumunu önlenmesinde genetik yatkınlığı olan bireyler ekstra özenli olmalıdır.
Bir yara izinin keloid yara izi olduğu nasıl anlaşılır?
Bireyin ten renginden daha koyu renkte olan, karışık şekilli, yüzeyi parlak, sert ve giderek büyüyen yaralar keloid yara izi olabilir. Benzer belirtileri fark eden bireyler belirtilerin ilerlemesini beklemeden bir dermatoloğa başvurup tanı alarak tedavi yöntemlerini öğrenebilirler.
Keloid tedavisi kalıcı sonuç verir mi?
Keloid yara izi erken müdahaleyle ve doğru tedavi yöntemiyle minimuma indirilebilir. Tedavi edilen bölgenin keloid oluşmadan önceki hâline tamamen dönmesi güçtür. Bununla beraber belirtileri azaltmada başarılı sonuçlar alınabilir.
Kulak deldirme sonrası keloid oluştuysa piercing çıkarılmalı mı?
Yaranın iyileşme süresi piercing yapılan bölgeye göre değişiklik gösterebilir. Kulak memesine yapılan piercing genellikle 6 ila 8 hafta arasında, kıkırdağa yapılansa 6 ila 12 ay arasında iyileşir. Bu süreçte enfeksiyon riskini önlemek için piercing çıkarılmamalıdır. Piercing yapılan bölge iyileştikten sonra keloid oluştuğu takdirde muayene olunmalıdır.
Kulakta çıkan keloid patlatılır mı?
Keloid bir tür yara dokusudur ve patlatılmaz. Keloidi patlatmaya çalışmak cilde zarar verebilir ve enfeksiyona neden olarak farklı hastalık riskleri oluşturabilir.
Yayınlanma Tarihi:21 Kasım 2024 Perşembe
Güncellenme Tarihi:21 Kasım 2024 Perşembe
*Bu içeriğin
geliştirilmesinde Tıbbi Direktörlük katkı sağlamıştır.
*Web sitemizdeki bilgiler
kişi ve tedaviye yönlendirme amacı taşımaz. Tanı ve tedaviye yönelik tüm
işlemlerinizi doktorunuza danışmadan uygulamayınız. İçeriklerde Acıbadem Sağlık Grubu'nun
tedavi edici sağlık hizmetlerine yönelik bilgiler yer almamaktadır.
Her türlü soru, görüş ve önerileriniz için aşağıdaki formdan bizimle iletişime geçebilirsiniz. Talebiniz doğrultusunda Çağrı Merkezi yetkililerimiz size en kısa sürede dönüş yapacaklardır.