Kanser tedavisinden önce üreme fonksiyonu korunabiliyor
Kanser tanısı konulduktan sonra hem rahatsızlığı yaşayan kişi hem de doktor en hızlı şekilde kanser tedavisine başlamak ister. Bu aşamada kimsenin aklına kişinin iyileşeceği, ilerleyen yıllarda çocuk sahibi olmak isteyeceği gelmeyebilir. Doğurganlığın henüz başlamadığı ya da devam ettiği dönemde tedavi olan bu kişiler, sağlıklarına kavuştuktan sonra çocuk sahibi olmak istediklerinde tedavinin yan etkisi olarak bu şansı kaybettiklerini öğrenebilir. Bu nedenle henüz aile planlamasını tamamlamamış kişilerde doğurganlığın korunması için gerekli önlemlerin alınması gerekir.
Geçmişte kanser tedavilerinde düşük doz kemoterapi kullanılırken, bugün imkanlar çerçevesinde çok yüksek doz kemoterapi ile daha fazla iyileşme oranı sağlanıyor. Ancak bu ilaçların bölünme özellikleri olduğu için kanserli olmayan hücreleri de öldürebiliyor. Tedavide kullanılan diğer ilaçlar da bölünmeyen hücrelere de saldırabiliyor; yumurtalıkta, kanda, beyinde bulunduğu her hücreyi öldürebiliyor. Birçok organda hasarlı hücreler kendini sonradan tamir edebiliyor. Ancak yumurtalık hücreleri kendini tamir edemiyor. Aynı durum çocuk yaşta tedavi gören erkeklerin testis dokularının harap olmasına ve sperm verecek kaynakların körelmesine de neden olabiliyor. Tüm bu nedenlerle kanser tedavisine başlamadan hemen önce doğurganlığın korunması için çeşitli yöntemlerin uygulanması gerekiyor.
Çocukluk çağı kanserlerinde doğurganlık nasıl korunur?
Kanser teşhisi konulan kız çocuğunun adet dönemi başlamadıysa yumurtlaması da başlamaz. Kanser tedavisi öncesinde ilaç verilse dahi yumurta üretmesi mümkün değildir. Ancak bu durumda yumurtalık dokusunun dondurulması bir çözüm olabilir. Genel anestezi altında laparoskopik cerrahi ile yaklaşık bir saat süren bir uygulamayla yumurtalıklara erişilebilir. Yumurtalıklardan birinin tamamı ya da yarısı çıkartılır ve küçük şeritler halinde dondurulur. İlerleyen yıllarda çocuk yetişkin bir kadın olduğunda doğal yolla hamilelik gerçekleşmiyorsa bu dokulara ihtiyaç duyulabilir. Dokular orijinal yerine ya da erişimi kolay olan bir organ olduğu için ön kolun içine yamalanabilir. Bir süre sonra yumurtalık konulduğu yerde çalışmaya başlar.
Eğer orijinal yerine konulduysa normal yoldan da bebek sahibi olunabilir. Yumurtalıklar başka bir bölgeye konulduysa da bu yamanın fonksiyonları 2 - 2.5 yıl devam eder. Yumurtlama döneminde bu bölgede sivilce gibi kabarıklık oluşabilir. Bir yamanın fonksiyonu bittikçe dondurulanlardan biri daha çözdürülüp aynı yere yama yapılır. Hormonları çalışan kişinin bu işlem devam ettiği sürece menopoz şikayeti olmaz. Ancak bebek yapabilmek için o yamadaki yumurtanın alınıp dışarıda döllenmesi yani tüp bebek yapılması gerekir.
Erkekte ise bir testis dokusunun ilerleyen yıllarda tekrar testise konulup sperm üretmesi henüz sağlanamamıştır. Kız çocuklarında yumurtalıklara yapılan uygulamaya benzer şekilde, testis dokusu laparoskopik yöntemle çıkarılıp bankaya konulur. İlerleyen yıllarda bilimin gelişmesiyle birlikte bu noktada da gelişmeler görülebilir.
Zaman olmasa da çözüm var
Kanser tedavisine başlanmadan önce hiç zamanı olmayan kişilerde veya yumurta büyütmek için verilen hormonların zararlı olabileceği durumlarda, henüz tam olgunlaşmamış yumurtalar alınıp laboratuvarda olgunlaştırılabiliyor. Bu amaçla bulundukları sıvılara çeşitli hormonlar ve maddeler ekleniyor. Yumurtaların elde edilmesi tüp bebekte olduğu gibi iğne ile ya da laparoskopi ile doku dondurulmak üzere çıkarılan yarım yumurtalıkların yüzey bölümünden de olabiliyor. Olgunlaşan yumurtalar, kişi evliyse eşinin spermi ile döllenerek embriyo şeklinde, evli değilse sadece yumurta olarak donduruluyor.
Ergenlik dönemindeki erkeklerde doğurganlığın korunması için yapılan işlemler daha kolay gerçekleşiyor. Bir sperm örneğinden 100-150 milyon sperm elde ediliyor ve dondurulur. Spermin içinde çok az su bulunuyor. Bu hücre donunca çok az tahrip oluyor. Dondurulan sperm örnekleri defalarca kullanılabiliyor.
Kanser tedavisinden sonra çocuk sahibi olma süreci
Kanser tanısı konulan evli bir çiftte doğurganlığın korunması istendiğinde tedaviden önce vakit varsa, annenin yumurtası ile babanın spermi dışarıda döllenerek embriyo oluşturuluyor. Kanser tedavisi tamamlandıktan sonra da anne rahmine yerleştiriliyor. Embriyosu dondurulmuş çiftten biri vefat ederse ya da boşanma olursa bu embriyo kullanılamıyor ve Sağlık Bakanlığı’nın bilgisi ve kontrolü altında imha ediliyor. Kemoterapinin geciktirilemediği, hormonal etkilerin zararlı olduğu durumlarda çocuklarda yapıldığı gibi kişinin yumurtalık dokusu laparoskopik yöntemlerle çıkarılıyor. Laboratuvar ortamında bu dokunun istenmeyen kısımları ayıklanıyor ve istenen kısım ince şeritler halinde bölünüyor. Bu şeritler rulo haline getiriliyor ve dondurmaya sevk ediliyor. Kişi çocuk sahibi olmayı arzu ettiği zaman, dondurulan dokulara başvuruluyor.
Böyle bir durumda ikinci seçenek de henüz tam olgunlaşmamış yumurtaların alınıp laboratuvarda olgunlaştırılmasıdır. Yumurtaların tam olgunlaşmaları için bulundukları sıvılara çeşitli hormonlar ve maddeler ekleniyor. Yumurtaların elde edilmesi tüp bebekte olduğu gibi iğne ile ya da laparoskopi ile çıkarılan yarım yumurtalıkların yüzey bölümünde de olabiliyor. Yumurtalardan olgunlaşanlar, kişi evliyse eşinin spermi ile döllenerek embriyo şeklinde, evli değilse sadece yumurta olarak donduruluyor.
Erkek evli hastalardan alınan sperm hücrelerinin, laboratuvar ortamında eşinden alınan yumurtaları döllemesi sağlanır. Elde edilen embriyolar dondurularak yıllarca saklanabilir.
Yumurtalık kanserinde ne yapılıyor?
Yumurtalık kanserinin doğurganlık konusunda farklı bir özelliği var. Yumurtalık kanserinde yumurtalık cerrahi olarak alınıyor. Yıllar sonra bebek yapmak için farklı bir uygulama gerekiyor. Kanserli dokunun kanser sıçramamış kısmını dondurup saklamak mümkün. Ancak yıllar sonra o dokuyu kişiye yeniden nakletmenin kanser gelişimi açısından risk yaratması nedeniyle, dondurulan yumurta dokusu vücut dışında olgunlaştırılıp dölleniyor. Oluşan embriyo da annenin rahmine yerleştiriliyor.