Yazı İçeriği

Kalp krizi kimlerde daha çok görülür?

1. 'Kalp rahatsızlığı olanlar egzersiz yapamaz'

2. 'Kalp ameliyatı geçirenler için hareket etmek güçtür'

3. 'Periyodik spor yapanlar ve ideal kilolular kriz geçirmez'

4. 'Gençler kalp krizi geçirmez'

5. 'Ailenizde kalp krizi geçiren yoksa siz de geçirmezsiniz'

6. 'Kadınlar erkeklere göre daha az kriz geçirir'

7. 'Sigarayı uzun yıllardan sonra bırakmanın faydası yoktur'

8. 'Kalp rahatsızlığı olanlar hiç yağ kullanmamalı'

Kalp krizi kimlerde daha çok görülür?

Kalbimiz, vücudumuzun en kritik organlarından biri. Kalbimize gözümüz gibi bakmamız gerektiğini biliyoruz ama bazen de korumak için yaptıklarımızla, bilmeden ona zarar veriyoruz. Kalp sağlığıyla ilgili doğru bilinen 8 yanlış…


1. 'Kalp rahatsızlığı olanlar egzersiz yapamaz'

Kalp rahatsızlığı olanların güvenli bir şekilde egzersiz yapmak ve egzersizden ideal düzeyde faydalanmak için egzersiz programına hekimlerine danışarak başlamaları gerekir. Koroner arter hastalığı başta olmak üzere bir çok kalp rahatsızlığında kalp kaslarını güçlendirmeye ve efor kapasitesini artırmaya yönelik olarak egzersiz yapılmasının önemli yararları bulunur. Ancak ileri kalp yetersizliği, kalp kapak hastalığı ve ciddi ritim bozuklukları söz konusuysa egzersizden kaçınmak gerekir.

2. 'Kalp ameliyatı geçirenler için hareket etmek güçtür'

Kalp ameliyatı hastanın göğüs kafesi açılarak yapıldıysa 6 hafta süreyle uyurken sırtüstü pozisyonda yatması gerekir. Kalp rahatsızlığı geçirenler hangi ameliyatı geçirmiş olurlarsa olsunlar yoğun bakım sürecini tamamlamadan önce mutlaka ayağa kaldırılarak hareket ettirilir ve serviste kaldıkları süre içerisinde kısa süreli yürüyüşler yaptırılır. Taburculuk sonrası ise olabildiğince yürüyüş süresinin artırılması hedeflenir. Genellikle nekahet dönemi 2 ayda tamamlanan kişiler bilinenin aksine hareket etmekte zorlanmadan günlük hayatlarına tam olarak geri dönebilir.

3. 'Periyodik spor yapanlar ve ideal kilolular kriz geçirmez'

Kalp krizleri, kalp kasını besleyen koroner damarların tıkanması sonucu meydana gelir. Haftada en az 5 gün, tempolu yürüyüş başta olmak üzere günde 30 dakika aerobik egzersiz yapmanın koroner arter rahatsızlığı riskini yarı yarıya azalttığı, kilo vermeye yardımcı olduğu, hayat kalitesini ve yaşam süresini artırdığı bilinir. Beden kitle indeksinin 30 kg/m2’nin üzerine çıkması ve bel çevresinin erkeklerde 102 cm ve kadınlarda 88 cm üzerinde olması (obezite) ise kalp krizi riskini yaklaşık iki kat artırır. Bununla birlikte hareketli bir yaşam tarzı ve normal bir kiloya rağmen kalp krizi görülebilir. Çünkü ailede kalp damar rahatsızlığının olması, sigara içilmesi, diyabet, hipertansiyon ve kolesterol yüksekliği gibi diğer risk faktörlerinin bulunması kalp krizlerine yol açabilir.

4. 'Gençler kalp krizi geçirmez'

Gençlerde kalp krizi ve ani kalp durmaları yetişkinlere göre daha nadir görülmesine rağmen sonuçları daha dramatik seyredebilir. Bu nedenle, ailesinde 50 yaşın altında ani kalp kaybı bulunan gençlerin düzenli kardiyolojik kontrol yaptırmaları gerekir. Son yıllarda artan sigara kullanımı, hareketsiz yaşam, obezite, sağlıksız beslenme gibi risk faktörleri gençlerde kalp krizi görülme sıklığının artmasına neden olur. Doğuştan ritim bozuklukları ve kalp kası rahatsızlığı olan gençlerde ise kalp krizi, zorlu egzersiz ve aşırı heyecan sonrası tetiklenebilir. Bu nedenle, risk altındaki kişilerin, yüksek adrenalin artışına neden olan sportif faaliyetlerden uzak durması, kondisyonsuz, tok karnına ve özellikle soğuk havalarda rekabet içeren sporlardan kaçınmaları gerekir.

5. 'Ailenizde kalp krizi geçiren yoksa siz de geçirmezsiniz'

Ailede kalp damar hastalığının olmasının kalp hastalığı riskini iki kat artırdığı bilinir. Ancak ailede kalp hastalığı olmamasına rağmen genetik yatkınlık ilk kez o kişide ortaya çıkabileceği gibi, sigara içilmesi, diyabet, hipertansiyon, kolesterol yüksekliği, kilolu ve hareketsiz yaşam gibi koroner arter hastalığı için diğer risk faktörleri söz konusuysa kalp krizi riski artar. Birden fazla risk faktörüne sahip olmak ise riskin katlanmasına neden olur.

6. 'Kadınlar erkeklere göre daha az kriz geçirir'

Menopoz öncesi dönemde kadınlarda kalp krizi geçirme sıklığı erkeklerle karşılaştırıldığında yarı yarıya daha azdır ancak menopoz sonrası dönemde risk hızla artmakta ve erkeklerle eşitlenir. Son yıllarda kadınlarda artan sigara kullanımı, obezite ve diyabet başta olmak üzere risk faktörleri yeterince kontrol altına alınamadığı için kadınlarda kalp hastalıkları sıklığı düşme değil, artış eğilimi gösterir. Ayrıca kalp krizleri kadınlarda erkeklere göre daha tehlikeli seyreder.

7. 'Sigarayı uzun yıllardan sonra bırakmanın faydası yoktur'

Sigara içenlerde kalp hastalığı riskinin sigara içmeyenlere göre 2-5 kat daha fazla olduğu ve kalp krizlerinin yarısının sigara içilmesi sonucu meydana geldiği bilinir. Yani sigara içmek tüm kalp krizi risk faktörlerinin içinde en kötüsü olarak öne çıkar. Yapılan bilimsel çalışmalarda kalp krizi riskinin içilen sigara sayısı ile doğru orantılı olarak arttığı gösterilir. Ancak bu konuyla ilgili iyi haber, sigaranın bırakılmasından sonra kalp hastalığı riskinde önemli azalma gözleniyor olması. Sigarasız geçen zaman uzadıkça risk de aynı oranda azalır. Bu konuda yapılan çalışmalara göre, sigaranın bırakılmasından sonraki üç yıl içinde kalp krizi geçirme riski yarıya düşer, 6 yılın sonunda da risk sigara içmeyen kişilerin düzeyine iner.

8. 'Kalp rahatsızlığı olanlar hiç yağ kullanmamalı'

Yağ vücudumuzdaki birçok faaliyet için gerekli bir besin öğesi. Yağda eriyen vitaminler olarak adlandırılan A, D, E ve K vitaminlerinin vücutta kullanılabilmesi için de yağa ihtiyaç duyulur. Fakat günlük alınması gereken enerjinin en fazla yüzde 30’unun yağlardan gelmesi gerekir. Besinlerde bulunan yağlar; doymuş ve doymamış yağlar olarak iki grupta toplanır. Diyetten gelen doymuş yağ miktarı arttıkça, kalp ve damar hastalıkları görülme riski de artar. Bu nedenle besinlerden gelen doymuş yağ oranı azaltılırken, doymamış yağ miktarının arttırılması gerekir. Ayrıca omega 3 yağ asitlerinin kalp ve damar hastalıklarının oluşum riskini azalttığı bilindiği için, özellikle uskumru, ton balığı ve somon gibi balıkların tüketilmesi kalp sağlığı açısından yarar sağlar. Bitkisel sıvı yağlar (zeytinyağı, ayçiçek ve mısır özü yağı gibi) daha az doymuş yağ içerirken, daha fazla doymamış yağ içerir. Bu nedenle yemeklerde mümkün olduğunca öncelik zeytinyağında (soğuk sızma) olmak üzere sıvı yağları kullanmak ve Akdeniz tipi, sebze, salata, glisemik endeksi düşük meyve ve beyaz et ağırlıklı, liften zengin besinlerle beslenmek kalp sağlığı için önem taşır.