Sonbahar aylarında grip ve virüslerle bulaşan Covid-19 gibi hastalıkların görülme sıklığı artar. Bu duruma yol açan bazı faktörler aşağıdaki gibi özetlenebilir:
Çevresel Koşullar: Sıcaklık ve nem, domuz gribi de dâhil olmak üzere virüslerin hayatta kalma ve yayılma yeteneğini etkileyen faktörler arasında yer alır. Özellikle sonbahar aylarındaki mevsimsel değişiklikler, bu durumda etkilidir. Kuru hava, öksürme ve hapşırma yoluyla etrafa saçılan solunum damlacıklarındaki suyun daha hızlı buharlaşmasına yol açabilir. Bu durumda virüs taşıyan parçacıklar havada daha uzun süre kalabilir ve uzak mesafelere yayılabilir. COVID-19'a yol açan SARS-CoV-2 virüsü de soğuk havalarda daha uzun süre hayatta kalır. Sonbahar ve kış aylarında görülen hava sıcaklıklarındaki düşüş, bu virüsün daha kolay yayılmasına neden olabilir.
Bağışıklık Duyarlılığı: Havaların soğumasıyla beraber bağışıklık sisteminde de birtakım değişiklikler meydana gelir. Üst solunum yolları, havayla bulaşan mikroplara karşı ilk savunma mekanizmasıdır. Ancak kuru ve soğuk hava, üst solunum yollarının virüsleri etkisiz hâle getirme yeteneğini olumsuz etkileyebilir. Toplum genelindeyse önceki enfeksiyondan kalan bağışıklığın ve aşıyla gelen korunmanın etkisi zamanla azalabilir.
Davranış Kalıpları: Havalar soğuduğunda insanlar daha az havalandırılan iç mekânlarda fazla zaman geçirebilirler. Kapalı alanlarda hastalığa yol açan parçacıkların konsantrasyonları daha yüksek olabildiği için hastalıklar daha kolay bir şekilde bulaşabilir.
Bağışıklık Sistemini Güçlendirmek İçin Yapılması Gerekenler
Sonbahar aylarında hastalıklara karşı korunmak için bazı bağışıklık sistemi güçlendirme önlemleri almak fayda sağlayabilir. Bunun için yapılabilecekleri üç ana başlıkta toplamak mümkündür:
Sağlıklı Beslenme ve Takviyeler: Bazı besinleri yeterince içermeyen bir diyet bağışıklık hücrelerinin, antikorların üretimini ve aktivitesini bozabilir. Dengeli bir diyet, bağışıklık fonksiyonlarının iyileştirilmesi bakımından son derece önemlidir. Vücudun doğru bağışıklık tepkisini verebilmesinin her aşaması birçok mikro besine dayanır. Bağışıklık hücrelerinin üretilmesi ve işlevlerini doğru şekilde yerine getirebilmesi için gerekli olan besin maddeleri arasında C ve D vitaminleri, çinko, selenyum ve demir bulunur. Bunları vücuda yeterli miktarda almak için çeşitli meyveleri ve sebzeleri, hayvansal gıdaları düzenli olarak tüketmek gerekir. Ayrıca rafine şeker ve kırmızı et açısından zengin, meyve ve sebze bakımından eksik bir diyet de sağlıklı bağırsak mikroorganizmalarında bozulmalara yol açarak bağırsakta kronik iltihaplanmaya ve buna bağlı olarak bağışıklık sisteminin baskılanmasına yol açabilir. Bağırsak mikrobiyomunu iyileştiren probiyotik besinler arasında kefir, yoğurt, lahana turşusu, tempeh, kombu çayı, kimçi ve miso bulunur. Probiyotikleri besleyerek çoğalmalarını sağlayan prebiyotik besinler arasındaysa genel olarak meyveler ve sebzeler, tam tahıllar, sarımsak, soğan, pırasa, kuşkonmaz ve muz yer alır. Ayrıca temel besin maddelerinin eksikliğini önlemek için gerekli durumlarda bazı vitamin ve mineral takviyeleri de alınabilir.
Düzenli Uyku ve Stres Yönetimi: Uyku esnasında insan vücudu, enfeksiyonlarla savaşan sitokin adı verilen bir protein salgılar. Yetersiz bir uyku, bu sitokinlerin ve diğer bağışıklık hücrelerinin salgılanmasını azaltır. Bu nedenle her gün en az 8 saat uyumak ve uyku düzenini sürdürmek büyük önem taşır. Psikolojik stres bağışıklık sisteminin düzensizliğine, kronik stresse proinflamatuvar sitokin seviyelerini artırarak vücutta enflamasyona neden olabilir. Ayrıca vücudun daha yüksek seviyelerde kortizol (stres hormonu) üretmesine de yol açar. Kısa süreli ataklarda kortizol, iltihabı sınırlayarak bağışıklığı güçlendirir ancak kronik stres durumunda vücut kortizola alışır ve iltihaplanma artabilir. Stres yönetimi uzun vadede bu durumun bağışıklık sistemi üzerindeki olumsuz etkilerini ortadan kaldırabilir. Bunun için yoga, meditasyon gibi rahatlatıcı aktivitelere yönelmek ve sakinleştirici müzikler dinlemek faydalı olabilir.
Egzersiz ve Fiziksel Aktivite: Egzersiz ve fiziksel aktivite, bağışıklık sistemini desteklemek için başvurulabilecek yöntemler arasında yer alır. Genel olarak egzersiz bağışıklık sistemi hücrelerinin üretimini teşvik eder ve iltihabın azalmasına katkıda bulunur. Fiziksel aktivite, bakterilerin akciğerlerden ve hava yollarından atılmasına da yardımcı olabilir. Düzenli olarak egzersiz yapmak bağışıklık sisteminin normal fonksiyonlarını iyileştirerek hastalık riskini azaltabilir.
Hijyen Kurallarına Uymak: Temel Önlemler
Her ortamda hijyen önlemleri almak ve hijyen kurallarına uymak virüslerin yayılımını önlemeye yardımcı olan temel davranışlar arasında yer alır. Bu önlemler şu şekilde sıralanabilir:
El Yıkama ve Dezenfektan Kullanımı
El yıkamak ellerdeki mikroorganizmaların sayısının azalmasına yardımcı olup influenzaya ve Covid-19’a yakalanma riskini azaltabilir. Bu nedenle elleri suyla ve sabunla en az 15 ila 30 saniye boyunca ovalamak; ellerin üstünü, parmak aralarını ve tırnakların altını güzelce temizlemek büyük önem taşır. Elleri daha kısa süre yıkamak mikropların yeterince temizlenmemesine neden olacağı için temizleme işleminin en az 15 saniye sürmesi gerekir. Su ve sabun bulunmayan ortamlardaysa hızlı bir şekilde hijyen sağlamak için özel olarak üretilen el dezenfektanları kullanılabilir.
Maske Kullanımı ve Doğru Maske Seçimi
Maske kullanmak virüslerin hava yoluyla geçişini minimize ederek influenza ve Covid-19’a yakalanma riskini azaltabilir. Maskenin iyi koruma sağlaması, yüze uygun şekilde oturması, rahat ve nefes alınabilir olması son derece önemlidir. Maske, kenarlarda veya burun çevresinde boşluk olmadan yüze sıkı bir şekilde oturmalıdır.
Solunum cihazları olarak da adlandırılan N95 ve KN95 maskeler yüze iyi uyum sağlar. Her iki maske de corona virüsü taşıyan küçük parçacıkların veya aerosollerin en az %95'ini yakalayıp filtreleyebilir. Cerrahi maskelerse kâğıttan ve plastikten yapılır. Bu maskeler düzgün bir şekilde takıldığında mikrop taşıyan büyük damlacıkları ve sıçramaları engellemeye yardımcı olur. Ancak cerrahi maskeler havadaki küçük parçacıkları engellemede çok etkili değildir. Bu maskeler kullanılacaksa burna ve ağza tam oturan modeller seçilmelidir. Ayrıca maskede çoklu katmanlar ve burun teli de bulunmalıdır.
Sosyal Mesafenin Önemi ve Uygulanması
Sosyal mesafe, virüslerin nefes ve hapşırma gibi yollarla bulaşmasını engellemek amacıyla uygulanır. Bu uygulamanın etkili olabilmesi için bireysel sosyal mesafe uygulaması kapsamında insanlardan en az 1 metre uzak durmak gerekir. Toplum karantinası olarak adlandırılan sosyal mesafe uygulaması kapsamındaysa mümkün olduğunda evde kalınmalı, restoran veya iş yeri gibi kapalı alanlarda insanlarla fazla yakın temas içerisinde olunmamalıdır. Toplu taşıma araçlarında da maske takmak ve diğer insanlara mümkün olduğunca az temas etmek gerekir.
Aşıların Önemi ve Güncel Bilgiler
İnfluenza virüslerinden kaynaklanan grip, bireyin hastaneye yatırılmasına yol açabilen hatta hayatı tehdit eden ciddi bir hastalıktır. Grip mevsiminin sağlık üzerindeki etkileri her yıl büyük ölçüde değişebilir. Bazı grip mevsimleri diğerlerinden daha kötü olabilir. Gribe ve Covid-19’a karşı en iyi savunma, aşı yaptırarak vücudu bu virüse karşı hazırlıklı hâle getirmek ve olası sağlık sorunlarını minimize etmektir.
Grip Aşısı: Kimler Yaptırmalı?
Sağlıklı yetişkinler de dâhil olmak üzere 6 aylık bebeklerin ve daha üzeri yaştaki herkesin her yıl grip aşısı yaptırmaları önerilir. Özellikle grip riskleri daha yüksek olanların ve onlarla yaşayan bireylerin mutlaka aşı yaptırmaları gerekir. Ayrıca sağlık hizmeti verenler ve bu hizmetin verildiği ortamda bulunan insanlar da her yıl grip aşısı olmalıdır. Sağlık personelinin aşılanması iş devamsızlığının azalması ve huzurevindeki hastaların yaşam süresi bakımından da önemlidir.
COVID-19 Aşısı: Güvenlik ve Etkinlik
COVID-19’a karşı geliştirilen aşılar, geleneksel yönteme kıyasla çok kısa bir süre içinde keşfedildiğinden güvenlik ve etkinlik bakımından bazı tartışmalar mevcuttur. Araştırmalar COVID-19 aşılarının şiddetli hastalık, hastaneye yatış ve ölüm dahil olmak üzere COVID-19'un ciddi etkilerini önlemede etkili olduğunu gösterir. Aşıdan sonra gelişen yan etkiler nadirdir. Aşının sağladığı faydalar da olası risklerden daha fazladır.
Aşı Olunacak En İyi Zaman
Sonbahar ayında aşı yaptırmak yıl boyunca gribe yakalanma ihtimalini düşürebilir. Bunun nedeni grip virüslerinin tipik olarak sonbahar ve kış aylarında yani aralık-şubat ayları arasında yayılım göstermesidir.
Kapalı Alanlarda Alınması Gereken Önlemler
Hava sirkülasyonunun azaldığı kapalı ortamlarda virüslerin bulaşma riski açık ortamlara göre daha yüksektir. Özellikle grip mevsiminde olmak üzere virüslerin yayılmasını ve hastalık bulaşmasını önlemek için ortamın havalandırmasına ve hava kalitesine dikkat etmek gerekir. Bu amaçla kapalı alanları sık sık havalandırıp ortamın havasının tazelenmesini sağlamak önem taşır.
Kapalı alanlarda pencereleri açmak veya havalandırma sistemlerini kullanmak ortamdaki virüs yoğunluğunun azaltılmasına yardımcı olur. HEPA filtreli hava temizleyicileri virüsleri ve diğer zararlı partikülleri tutarak ortamdan uzaklaştırır. Ayrıca nemli hava da solunum yollarının kurumasını engelleyerek vücudun virüslere karşı ilk savunma mekanizmasının işlevlerini korumasına destek olabilir.
Sosyal Etkinliklerde ve Toplantılarda Alınacak Tedbirler
Virüslerin bulaşma ihtimalini azaltmak için sosyal etkinliklerde ve toplantılarda belirli kurallara uymak önemlidir. Büyük gruplar yerine daha az sayıda küçük gruplar hâlinde toplanmak, kapalı ortamlarda maske takmak ve katılımcıların en az birer metre mesafe bırakarak yan yana oturması alınabilecek bazı önlemler arasında yer alır. Ayrıca kişisel eşyanın ortak kullanılmaması ve hastalık semptomları taşıyan bireylerin toplantılara katılmaması da virüsün bulaşma riskini azaltır.
COVID-19 ve İnfluenza Belirtileri: Benzerlikler ve Farklar
Covid-19 ve influenza bazı benzerliklere sahip olmakla birlikte farklı semptomlara yol açabilen iki farklı virütik hastalıktır.
Belirtileri Ayırt Etmenin Yolları
COVID-19'u ve gribi ayırt etmek için belirtilere ve belirtilerin ciddiyetine bakmak gerekir. Hem COVID-19’da hem gripte görülen belirtiler arasında ateş, öksürük, nefes darlığı, hâlsizlik, boğaz ağrısı, burun akıntısı veya tıkanıklığı, kas ağrıları, baş ağrısı ve kusma bulunur. İshal gripte daha sık görülmekle beraber COVID-19'da da görülebilir. Tat veya koku kaybı da sık görülen COVID-19 semptomlarındandır ancak nadir görülen grip belirtileri arasında da yer alır. Sonuç olarak belirtilerin görülme sıklığına göre bu iki hastalığı ayırt etmek mümkün olabilir.
COVID-19 belirtileri, genellikle bulaştan 2 ila 14 gün sonra başlar. Grip belirtileriyse 1 ila 4 gün sonra başlar. COVID geçirenlerin daha ciddi hastalık semptomları göstererek hastaneye yatma ihtimali de daha yüksektir.
Hangi Durumlarda Tıbbi Yardım Alınmalı?
COVID-19 tespit edildikten sonra hemen antiviral tedaviye başlanır. Bununla beraber tedavi süresince hafif belirtiler gösteren, evde dinlenerek hastalığı atlatmaya doğru ilerleyen bireylerin daha fazla tıbbi yardım alması gerekmeyebilir. Başta ateş olmak üzere belirtilerin kötüleşmesi durumundaysa antiviral tedavi devam etse dahi ileri düzey tıbbi yardım almak önemlidir.
Sıkça Sorulan Sorular
COVID-19 ve grip aşısını aynı anda olabilir miyim?
COVID-19 ve grip aşılarını aynı anda yaptırmanın herhangi bir zararı yoktur. Bu iki aşı aynı anda yaptırılabilir.
Sonbaharda hangi vitaminler bağışıklığı destekler?
C, B6 ve E vitaminlerinin yanı sıra çinko ve selenyum mineralleri sonbaharda bağışıklık sistemini güçlendirmeye yardımcı olur.
Maske kullanımı sonbahar alerjilerine karşı etkili mi?
Cerrahi yüz maskesi takmak mevsimsel alerjilere bağlı gelişen semptomları azaltabilir. Sonbahar alerjilerine neden olan polenlerin boyutu 10 ile 100 mikrometre arasında değişiklik gösterir. Cerrahi maske, 3 mikrometre kadar küçük parçacıkları engelleyebilir. N95 maskeler gibi tıbbi maskelerse yalnızca 0,04 mikrometre boyutundaki parçacıkları dahi yakalar. Çok katmanlı bez maskeler bile çoğu polenin geçişini engelleyip koruma sağlar.
Yayınlanma Tarihi:27 Eylül 2024 Cuma
Güncellenme Tarihi:27 Eylül 2024 Cuma
*Bu içeriğin
geliştirilmesinde Tıbbi Direktörlük katkı sağlamıştır.
*Web sitemizdeki bilgiler
kişi ve tedaviye yönlendirme amacı taşımaz. Tanı ve tedaviye yönelik tüm
işlemlerinizi doktorunuza danışmadan uygulamayınız. İçeriklerde Acıbadem Sağlık Grubu'nun
tedavi edici sağlık hizmetlerine yönelik bilgiler yer almamaktadır.
Her türlü soru, görüş ve önerileriniz için aşağıdaki formdan bizimle iletişime geçebilirsiniz. Talebiniz doğrultusunda Çağrı Merkezi yetkililerimiz size en kısa sürede dönüş yapacaklardır.