Yazı İçeriği

İmmünoterapide bağışıklık sistemi kullanılıyor

Son 10 yılda tedaviler hız kazandı

Bağışıklık sistemi iş başında

4 farklı yöntemle immünoterapi

İmmünoterapi akciğer kanseri tedavisinde de yerini aldı

İmmünoterapide bağışıklık sistemi kullanılıyor

Günlük yaşamda herkes yüzlerce kanser hücresi üretiyor. Yapısal olarak normal hücrelerden farklı olan bu hücreleri bağışıklık sistemi yakalıyor ve yok ediyor. Ancak kanser ilerledikçe kanser hücreleri bu savunma sistemine karşı görünmez olacak özellikler geliştiriyor. Görülme sıklığı giderek artan kanserin tedavisi için dünyada ve Türkiye'de farklı tedavi yöntemleri ortaya çıkıyor. İmmünoterapi de bu tedavi yöntemlerinin arasında yer alıyor.


Son 10 yılda tedaviler hız kazandı

Kanserle mücadelede radyoterapi ve kemoterapi dışında kişinin kendi bağışıklık sistemi de tedavi amacıyla kullanılabiliyor. Vücut savunma sistemini destekleyerek kanser hücrelerini yok etmeye yardımcı olan immünoterapi, kemoterapi ve radyoterapinin klasik tıpta uzun yıllardır ön planda yer alması nedeni ile arka planda kaldı. Ancak 2006 yılı sonrası immünoterapide yapılan çalışmaların sonuçları tedavilere hız kazandırmaya başladı.

Bağışıklık sistemi iş başında

Vücudun bağışıklık sistemini kanserli hücrelere karşı daha kesin, etkili ve daha güçlü saldırılar yapacak şekilde yükselten immünoterapi, kanserli hücrelerin büyüme ve yayılmasını durdurmayı veya hücrenin tamamen ortadan kaldırılmasını amaçlıyor. Bağışıklık sistemi, çoğu zaman kanserli hücreleri belirleyip; saldırı mekanizması ile bu hücrelerin gelişimini engelliyor. Ancak bazı durumlarda çeşitli kanser türleri, vücudun savunma mekanizmasını devre dışı bırakıyor. Böylece hiçbir savunma mekanizmasıyla karşılaşmayan kanserli hücreler, kontrolsüz çoğalıyor ve daha büyük bir alana yayılıyor.

4 farklı yöntemle immünoterapi

İmmünoterapide çeşitli tedavi yolları bulunuyor.

Monoklonal antikor: Vücudun savunma mekanizması yabancı ve zararlı gördüğü her maddeye karşı savunmaya geçiyor. Bu maddelerin vücutta olduğu tespit edildiği anda, bağışıklık sistemi tarafından koruma amacıyla protein yapılı antikor adı verilen yapılar üretiliyor. Monoklonal antikorlar, vücut tarafından antikor üretilemediği durumlarda, laboratuvar ortamında üretilerek vücuda damar yoluyla enjekte ediliyor. Bu antikorlar vücutta kanserli hücrenin yerini belirleyerek hücrenin yüzeyine veya hücreye ev sahipliği yapan hücreye etki ederek kanserli hücreyi yok etmeyi veya gelişimini engellemeyi hedefleyen immünoterapi türünü oluşturuyor.

Non spesifik immünoterapi: Kemoterapi ve radyoterapi tedavileriyle eşzamanlı veya sonrasında hastaya verilen diğer bir immünoterapi türü, interferon ve interlökin gruplarından oluşuyor. Bağışıklık sistemini güçlendirme amacıyla laboratuvarda üretilen bir tür protein olan interferonda baş ağrısı, yorgunluk, bulantı gibi yan etkiler görülebiliyor. Çoğunlukla melanoma türü cilt kanseri ve böbrek kanserlerinin tedavisinde kullanılan intelökinde ise; tansiyon yüksekliği, kilo alımı, bulantı, baş ağrısı gibi yan etkiler seyrediyor.

Kanser aşıları: Bağışıklık sisteminin çalışma mekanizmasını tetiklemesi amacıyla vücuda enjekte edilen bir antijen ile beraber sistemi harekete geçiren aşı uygulamasında iki tür bulunuyor. Bunlardan ilki olan korunma aşısı, HPV ve rahim ağzı kanser gibi durumlara karşı vücudun savunma mekanizmasını bilinçlendirme amacıyla uygulanıyor. Bir diğer tür olan tedavi aşısı ise bağışıklık sisteminin kanseri tanıması, mücadele etmesi ve tekrarlamasının önlenmesi amacıyla vücuda enjekte ediliyor.

Hücre seklusu: Kanser hücresinin kontrol noktalarını hedefleyerek tedavi uygulanıyor.

İmmünoterapi akciğer kanseri tedavisinde de yerini aldı

İmmünoterapi tedavisi kanserde ana yöntem olarak kullanılıyor. İmmünoterapi yöntemi uzun süren klinik yarar sağlayabiliyor. Örneğin; cilt kanseri olan melanomda bu yöntemle metastatik hastalıkta yaşam süresi uzuyor ve hasta uzun dönem hayatta kalabiliyor. Melanom tedavisinde başlayan çalışmalar hızla diğer kanserlere de yöneliyor. İmmünoterapi aynı zamanda akciğer kanseri tedavisinde yaşam süresinde uzama sağlıyor ve standart tedavi sonrası ilerleyen hastalıkta etkili oluyor.