Gözde erken teşhis için bu belirtilere dikkat
Pek çoğumuz herhangi bir sorunla karşılaşmadığımız sürece göz sağlığımızı korumak için doktora gitmiyoruz. Oysa gözlerde oluşabilecek pek çok rahatsızlık, daha başlangıç aşamasında teşhis edilerek tedavi edilebilir. Gözlerdeki belirtiler hangi hastalıkların sinyali? İşte nedenler…
Görme bozukluğu
Görme bozukluğu genellikle çocuklarda kırma kusurları, göz kayması ile göz tembelliğine işaret ediyor. Gençlerde çoğunlukla kırma kusurlarının habercisi olurken, orta ve ileri yaşta katarakt, göz tansiyonu ve sarı nokta hastalıklarıyla ilişkili oluyor. Ayrıca 40 yaş sonrasında uyum gücünün azalması sonucu yakın görme bozukluğu gelişiyor. Bu tamamen fizyolojik bir durum ve hastalık olarak değerlendirmemek gerekiyor.
Gözlerde kanlanma
Göz yüzeyinin tepkisel bir reaksiyonu olarak belirtilen gözlerde kanlanma sıklıkla yüzeysel kılcal damarların genişleyip belirginleşmesi nedeniyle oluşuyor. Göz kuruluğunun en yaygın belirtisi olmanın dışında konjonktivit (gözlerin beyaz kısmı ile göz kapaklarının iç kısmını kaplayan ince ve şeffaf bir zar olan konjonktiva tabakasının iltihaplanması) ile blefarit (kapak kenarı iltihabı) veya keratit (kornea iltihabı) gibi enfeksiyonlar ve alerjik hastalıklarda da gelişebiliyor.
Göz ağrısı
Ağrı göz çevresinde veya göz arkasında hissedilebiliyor. Göz kuruluğu, göz tansiyonu, gözlerde uçuk gibi bazı göz enfeksiyonları, arpacık ile göz migreni ağrının başlıca sebebi. Sinüzit de göz ağrısı yapan en önemli sebeplerden birini oluşturabiliyor.
Gözde yaşarma
Gözyaşı üretiminin ya da boşaltımının bozulması gözlerde yaşarmaya neden olabiliyor. Toplumdaki yaygın inanışın aksine göz kuruluğu refleks yolla gözde yaşarma belirtisi verebiliyor. Bunların yanı sıra alerjik hastalıklar, toksik ortamlar ve enfeksiyonlar, alt göz kapağının gevşekliği, gözyaşı kanalcık ağızlarının dışa dönmesi veya tıkanması, gözyaşı kanalının tıkanması gibi durumlarda da drenaj yapılamadığı için gözlerde yaşarma oluşuyor. İleri yaşta göz kapağının gevşekliği de özellikle okuma faaliyetleri sırasında yaşarmaya neden olabiliyor.
Çapaklanma
Gözlerde çapaklanma sorunu oluştuğunda aklımıza ilk olarak enfeksiyon geliyor. Toplumdaki yaygın inanışın aksine çapaklanma her zaman enfeksiyon belirtisi olmuyor. Örneğin alerjik konjonktivit tablosunda sulanma ve kaşıntıyla birlikte çapaklanma da olabiliyor. Göz kapağı kenarı iltihabı, konjonktivit ile kreatit (gözün önünde yer alan kornea tabakasının iltihaplanmasıyla gelişen bir hastalık) tablosunda da çapaklanma oluyor. Gözyaşı kanalı tıkanıklığında da kızarıklık ve ağrı olmadan sadece sulanma veya çapaklanma oluşabiliyor.
Işık çakması
Gözlerde ışık çakması retina hastalıkları ve migrenin habercisi olabiliyor. Retina yırtıkları ışık çakmaları şeklinde belirtiler verebiliyor. Özellikle yüksek miyop olan kişilerde ışık çıkmaları daha sık görülüyor. Erken teşhis edildiğinde lazer yöntemiyle yırtık çevresi kapatılarak dekolman, bir başka deyişle retina tabakalarının birbirinden ayrılması önleniyor. Retina yırtıkları acil tanı ve tedavi gerektiren bir durum. Çünkü erken dönemde tanı konulduğunda lazerle tedavi edilebilen bu tablo, tedavide geç kalındığında retina dekolmanı (ayrılması) adı verilen ve körlükle sonuçlanabilen hastalığa neden olabiliyor. Görme alanında ışığın yanıp sönmesi, zikzaklı çizgiler, dalgalı görme ise migrenin tipik belirtisini oluşturuyor. Bu belirtiler büyük kaygı yaratsa bile atak sonunda yakınmalar tamamen düzeliyor.
Gözlerde uçuşan siyah cisimler
Kişiler gözlerde uçuşan siyah cisimleri nokta, çizgi, örümcek ve sinek gibi farklı şekilde tanımlıyorlar. Bunlar gözün içindeki boşluğu dolduran, saydam jel yapısında olan ve vitreus adı verilen, şeffaf ortama düşen hücre kümelerinin retina üzerindeki gölgeleridir. Daha çok aydınlık ortamda ve açık zeminde görülüyorlar. Hatta katarakt ameliyatından sonra kişilerin yeni şeffaf mercekleri nedeniyle farkındalıkları rahatsızlık verecek kadar artabiliyor. Bu yakınmalarla gelen kişilerde detaylı bir göz dibi muayenesinin yapılması gerekiyor. Çünkü göz içinde herhangi bir iltihap, kanama veya tümör de benzer belirtiler verebiliyor.
Işığa karşı hassasiyet
Işığa karşı hassasiyet; göz kuruluğu, hipermetropi, astigmatizma, alerji ve daha nadiren bazı doğuştan retina hastalıklarının sinyali olabiliyor. Küçük bir çocuğun ışıktan rahatsız olmasında altta yatan neden genellikle hipermetropi veya astigmat olurken, gençlerde ise alerjiyi, orta ve ileri yaşta ise göz kuruluğu sonucu oluşan kornea abrazyonunu düşündürüyor.
Bu muayeneler çok önemli
Hiçbir yakınma olmasa bile rutin göz kontrollerinin asla ihmal edilmemesi gerekiyor. Rutin göz kontrolleri sayesinde ileride onarımı mümkün olmayan retina ve görme siniri gibi göz hasarları henüz ortaya çıkmadan önlenebiliyor. Rutin göz muayenesinin aşağıdaki yaşlarda ve sıklıkta yapılması önem taşıyor.
- İlk göz muayenesinin 6 aylıkken yapılması, doğumsal bazı hastalıkların erken tanısı açısından önemli.
- Hiçbir göz hastalığı olmayan sağlıklı kişiler 50 yaşına kadar 2 yılda bir, 50 yaşından sonra da yılda bir kez göz muayenesinden geçmeye özen göstermeliler.
- Herhangi bir göz problemi olan kişilerde ise o hastalığın gerektirdiği periyotlarda muayenelerin tekrarlanması da büyük önem taşıyor.