Felcin 5 belirtisi
Dünyada her 2 saniyede 1 kişi, bir yılda 17 milyon kişi felç geçiriyor ve 6 milyon kişi de aynı nedenle yaşamını yitiriyor. Türkiye İstatistik Kurumu verilerine göre, ülkemizde de son yıllarda felç nedeniyle hayatını kaybeden kişi sayısı artarak 2016 yılında 40 binlere ulaştı. Bu nedenle felç rahatsızlığına karşı hastalığın belirtilerini erken dönemde fark etmek büyük önem taşır.
Felç belirtileri
Felce erken dönemde müdahale edildiğinde beynin beslenmesinde sorun oluşturan pıhtı tedaviyle ortadan kaldırılabilir ve kalıcı hasar engellenebilir. Ancak tedavi belirtilerin ortaya çıkışından itibaren ne kadar erken yapılırsa, o kadar etkili olur. Bu nedenle yüzde çarpılma, kol ve bacakta güçsüzlük, konuşmada bozulma, çift görme ve/veya ani bilinç bozukluğunda bu yakınmaların düzelmesi beklenmeden en kısa zamanda bir sağlık kuruluşuna başvurmak hayati önem taşır.
Felç tedavisinde zaman çok önemli
Felç, beyne giden büyük damarların ya da beyin içindeki kılcal damarlarının tıkanması veya kanaması sonucu gelişir. Felçlerin yüzde 80’i damar tıkanıklığı nedeniyle meydana gelir. Damar tıkanması ise damar duvarındaki iç mekanizmalar sebebiyle veya damara pıhtı atmasından kaynaklanır. Bunun sonucunda beyne yeteri kadar kan gitmez ve o damara ait alanlarda hasar oluşur. İnmelerin yaklaşık yüzde 15’inde ise beynin kılcal damarlarında çatlama soncunda doku içinde kanama görülür. Her iki durumda da beynin belirli bir alanı işlev göremez hale gelir ve kişide felç ortaya çıkar. Sonrasında kişilerin yaklaşık yüzde 20’si ya kaybedilir ya da ağır hasarla sağ kalır. Bu aşamada tedavide ne kadar geç kalınırsa hasar oranları da o kadar artar.
Felç tedavisi
Felç, kısmen de olsa tedavi edilebilen bir hastalık. Ancak tedavinin çok erken dönemde ve hızla yapılması gerekir. Tedavi, belirtilerin ortaya çıkışından itibaren ne kadar erken yapılırsa, o kadar etkilidir. Erken dönemde müdahale edildiğinde beynin beslenmesinde sorun oluşturan pıhtı ortadan kaldırılabilir ve kalıcı hasar engellenebilir. Kişinin ileride hayat kalitesi açısından fark yaratabilecek bu erken dönem tedavinin ilk 4 saatte, uygun merkezlerde yapılması belirleyici rol oynar. Tedavide damar açmaya yönelik tromboliz tedavisi uygulanır. Daha önce felç geçirmiş veya tansiyon gibi riskler saptanmış kişilerin “iyileştim” düşüncesiyle ilaçlarını asla kesmemeleri gerekir. Çünkü kullanılmakta olan kan sulandırıcı, tansiyon veya kolesterol ilaçlarının kesilmesi yeni bir felce karşı kişileri korunmasız bırakır. Bu koşullarda ortaya çıkan felç ise birincisine oranla daha ağır sonuçlar taşıyabilir.
Yaşam tarzı değişikliği ilaç kadar önemli
Felçten korunmada ilk aşamayı riskleri bilmek ve bu doğrultuda önlem almak oluşturur. Yüksek tansiyon, diyabet, sigara, kalp hastalıkları (özellikle de ritim bozuklukları), hareketsiz yaşam tarzı, aşırı kilo ve kolesterol yüksekliği felç gelişmesinde en önemli etkenler arasında. Bu nedenle genel olarak 40 yaş sonrasında, aile öyküsü olan kişilerde ise daha da önceden başlayarak düzenli olarak tansiyon, kan şekeri, kolesterol ölçümleri ile kalp kontrollerinin yapılması çok önemli. Felçte yaşam tazı değişikliği de ilaçlar kadar önemli taşır. Felçten korunmak için sağlıklı beslenmeli, besinlerdeki yağ ve tuz miktarını kontrol etmeli, meyve sebzeye ağırlık vermeli. Fazla kilo almamak, düzenli egzersiz yapmak ve stresten korunmak da alınması gereken önemli önlemlerden. Bunların yanı sıra sigara içilmemeli ve içilen ortamlardan uzak durmalı. Alkol tüketimi de en az seviyede tutulmalı. Düzenli olarak spor yapılamıyorsa en azından işe gidip gelirken toplu taşıma araçları kullanmalı, araç iş yerinden uzağa park edilerek yürümeli veya alışveriş merkezleri dahil her fırsatta asansör yerine merdiven kullanmalı.