Doğum sonrası depresyon nedir?
Kadının, yaşam döngüsünde geçtiği en zorlu yollardan biri gebelik ve doğum sonrasındaki dönemdir. Bu dönemde hormonlarda ve vücudundaki tüm doku ve organlarda ani değişiklikler olur, sosyal alanda gebelik öncesi döneme göre daha az üretkendir. Kendisinden beklentiler artar ve kadın, ailesinden görmeye ihtiyaç duyduğu desteklerde yetersizlik yaşayabilir. Tüm bu durumlar annenin dayanma gücünü azaltan önemli etkenlerdir. Aslında postpartum (doğum sonrası) depresyon diye ayrı bir depresyon türü yoktur. Yatkınlığı olan kadınlarda doğum sonrası dönemde yaşanan zorlanmalar sonucunda oluşan bir depresyondur.
Postpartum depresyon ilk bir yıl içinde yaşanabilir
Doğum yapan kadınlarda, yüzde 85’e varan oranda doğum sonrasında ruhsal dalgalanma gözlenebilir. Doğum sonrası hüzün tablosu beklenen, anormal olmayan bir ruhsal sıkıntı olup tedavisiz iki hafta içinde düzelir. Bu belirtilerin iki haftadan daha uzun sürmesi halinde, özellikle doğumdan sonraki ilk üç ay içinde ortaya çıkan depresyon tablosu postpartum depresyon olarak adlandırılır. Ancak depresyon tablosunun doğumdan sonraki ilk bir yıl içinde yaşanabileceği unutulmamalıdır.
Doğum sonrası depresyon belirtileri
Depresyonun bilinen keyifsizlik, durgunluk, isteksizlik, hayattan zevk alamama, enerji kaybı, uyku bozukluğu gibi belirtileri postpartum depresyonda da saptanabilir. Ancak kişide özellikle doğum sonrası depresyonda şaşkınlık, kontrol edilemeyen ağlamalar, huzursuzluk veya taşkınlık, yoğun suçluluk düşünceleri, bebeğine karşı ilgisizlik ya da bebeğine veya bir başka kişiye zarar verebileceğine dair obsesif (takıntılı) düşünceler daha ön planda görülebilmektedir. Bu alanda en sık kullanılan ölçeklerden biri de Edinburg Postnatal (doğum sonrası) Depresyon Ölçeği’dir.
Doktor desteği ne zaman gerekir?
Anne, içinde bulunduğu ruhsal çökkünlük tablosunun mantıklı düşünmeye engel olabilmesi nedeniyle doğum sonrası depresyonunu doğru tanımlayamayabilir. Bu nedenle anne veya başta eş olmak üzere annenin yakınları, ruhsal durumda bir haftayı geçen dalgalanmalar olduğunda hiç vakit geçirmeden bir psikiyatri hekimine başvurmalıdır. Daha ciddi belirtiler gözlendiğinde ise (intihar veya başta bebeği olmak üzere bir başkasını öldürme düşünceleri, muhakeme bozuklukları, varsanılar, yememe, içmeme gibi) hiç vakit kaybedilmemelidir.
Postpartum depresyon tedavisi
Psikiyatri hekimi, ruhsal muayenenin ardından depresyonun şiddeti ve bebeğin durumunu birlikte değerlendirmelidir. Bu değerlendirme ardından annenin bu sorunla yeterince başa çıkabilecek gücü olduğu kanaatine varırsa tıbbi destek verilmeden, ama çok sık aralıklarla anneyi izlemek uygun olacaktır. Muayene sonucunda hekim tarafından, annenin durumunda kötüye gidiş olduğu tespit edilmesi halinde, emzirmeyi de göz önüne alarak mutlaka uygun bir medikal destek verilmelidir. Çünkü doğru tanıya rağmen yetersiz tedavi uygulanması halinde bu durum hem annenin hastalığının ilerlemesi sonucunda daha fazla sayıda ve daha yüksek dozlarda ilaç kullanmaya, belki de hastaneye yatışa kadar tablonun ağırlaşmasına yol açacaktır.
Bebeğin ihtiyaçlarının karşılanmamasına neden olabilir
Bebeğin, dünyaya geldikten sonra içgüdüsel olarak ilk temasta olduğu kişi annedir. Depresyon, bebeğin hem dokunmanın azalması hem de emzirememe nedeniyle bu ilgi ve ihtiyacın karşılanamamasına neden olur. Uygun takip ve tedavi düzeni içinde emzirmeye devam edebilmek mümkündür. Ancak bu takip düzeninin mutlaka hekim tarafından yapılması gerekmektedir.
Kimler doğum sonrası depresyon yaşamaya yatkındır?
Yaşam öyküsünde depresif yakınmaları olan, tıbbi hastalıklar nedeniyle hem bedensel hem de ruhsal açıdan dayanma gücünde azalma yaşayan, ailesinden yeterince sosyal destek alamayan, ekonomik güçlükler nedeniyle zorlanma yaşayan annelerde doğumdan sonra depresyon görülme ihtimali mümkündür.
Annenin takibi görevi ailenin diğer bireylerine düşüyor
Annenin bu dönemdeki ruhsal ve bedensel zorlanmaları, birçok nedenle gözden kaçabilir. Bunun kültürel nedenler, aile içi iletişim güçlükleri, ekonomik güçlükler gibi birçok nedeni vardır. Bu dönemde annedeki ciddi ruhsal rahatsızlıklar çok kolay gözden kaçabilir veya önemsenmeyebilir. Bu yüzden annenin ruhsal durumunun takibinde ailenin tüm bireylerinin sorumlu olduğu unutulmamalıdır. Ayrıca doktoruyla iyi iletişim, sık takip, bebeğin gelişim düzeyinin ve anne ile bebek arasındaki iletişiminin yakından gözlenmesi, annede gelişebilecek olası depresyon tablosunun fark edilebilmesi konusunda hekimlere çok önemli ipuçları verecektir.