Arkadaşınızdan duyduğunuz depresyon ilaçlarını kullanmayın
Modern çağın hastalığı depresyon, her geçen gün daha fazla kişinin kapısını çalıyor. Hal böyle olunca antidepresan kullanımında son yıllarda artış dikkat çekiyor. Kimi zaman uzun, kimi zaman kısa süren depresyonda ne zaman psikiyatriste başvurulması gerekir? Antidepresan kullanımı ve depresyona girmemek için ne tür önlemler alınabilir? İşte merak edilenler...
Depresyon belirtileri
Yorgunluk peşinizi bırakmıyor, başınız yataktan kalkmıyor mu? Ya hiç yemiyor ya da yemeye doyamıyor, duygusal ve fiziksel tükenmişlik hissediyor, her şeye karamsar mı bakıyorsunuz? Siz de depresyonla karşı karşıya olabilirsiniz. Ne zaman psikiyatrik bir danışma gerektirdiğini öncelikle hayatımıza olan etkileriyle değerlendirmek uygun olur. Sürekli mutsuz, üzgün hissediyorsak ve bu bizim günlük işlere ilgimizi, başarımızı etkilediyse yardım almak gerekir. En önemli etkilerden biri de hayattan zevk alamamaktır. Bu durum şimdiki zaman ve gelecekle ilgili hevessizlik yaratacağından uzun dönemde hayatımıza yön verme şansımızı elimizden alabilir, kendimizi gerçekleştirmemizi engelleyebilir.
Depresyon tedavi edilmeli
Günümüzde yaşa bakmaksızın çocukluk döneminde de kapıyı çalabilen depresyonun gerek çocuklarda gerekse yetişkinlerde görmezden gelinmesi daha ciddi sorunlara davetiye çıkarır. Kimi zaman da kısa süren depresyonun çeşitli biçimleri olmakla birlikte genel anlamda geçici olduğu söylenebilir. Ancak sürdürücü faktörler ve altta yatan diğer rahatsızlıklar bu süreyi uzatabilir veya süreğen hale getirebilir. Bir zorlu yaşam olayına bağlı hüzün doğal karşılanabilirken, depresyon bir klinik durum haline geldiğinde tedavi başvurusu gereklidir. Çünkü ciddi iş gücü ve yeti yitimine sebep olduğu unutulmamalı. Nasıl ki solunum yolu hastalıklarında bir hekime görünür ve iyileşmek için gerekli girişimlerde bulunursak depresyonda da bu girişimleri ertelememeliyiz.
Depresyon toplumsal da olabilir
Kullanımı her geçen gün artan antidepresanlar, kaygı bozuklukları tedavisinde de ilk basamak ilaçlardır. Depresyon veya kaygı bozuklukları çok etkenli ruhsal hastalıklardır. Kişinin ruhsal iyilik halini sürdürmesi günlük yaşam sorunlarıyla baş edebilme, gelecekle ilgili güvende hissetme, kendini gerçekleştirebilmenin getirdiği tatmin gibi birçok etkene bağlıdır. Bireysel düzeyde iyilik toplumsal alanla yakından ilişkilidir. Savaş, ekonomik kriz, doğal veya doğal olmayan afetler gibi tüm toplumu etkileyecek zorlayıcı olaylar, toplumdaki depresyon ve kaygı bozukluğu yaygınlığını artırabilir.
Gerekirse antidepresan kullanılabilir
Ruhsal rahatsızlıklarla ilgili yaygınlığı sadece mevcut antidepresan kullanım miktarı ile yorumlamak sağlıklı değil. İlaç kullanım miktarını etkileyebilecek, tedaviye ulaşabilme sıklığı ve hekimlerin antidepresan önerme eğilimlerini etkileyen faktörler de değerlendirmeye alınmalı. Depresyon tedavisinde gerekirse ilaç kullanımından kaçınılmaması ancak eş-dost tavsiyesi değil, kesinlikle uzman kontrolünde ilaç kullanılması gerekir.
Hayatınıza önem verin
Depresyondan kaçınabilmek için alabileceğimiz önlemler de var. Hayatın getirdiği ve üzüntü yaratan olaylarla baş edebilmek için yaşantımıza önem vermemiz gerekir. Yaşamda hedeflerimizin, sevdiğimiz, önem verdiğimiz şeylerin, özen gösterdiğimiz ilişkilerimizin olması bizi birçok krizde ayakta tutmaya yeter. İnsanın en önemli ihtiyacı kendini ifade edebilmek, seçimlerini yapabilmektir. Hüzün veya mutsuzluk, mutluluk veya heyecan gibi doğal duygulardır. Yeter ki gereğinden uzun sürmesin.