Deodorant Nedir ve Nasıl Çalışır?
Deodorant, terlemenin ardından oluşan kötü kokuyu önleme amacıyla üretilen bir kozmetik ürünüdür. Ortaya çıkışı 1800'lerin sonuna dayanan bu üründen önce insanlar kötü kokuyu önlemek için esansiyel yağlar gibi ürünler kullanırdı. Bunun yanı sıra koltuk altlarına teri emmesi için kumaşlar yerleştirilirdi. Pudra ve karbonat da kötü kokunun önüne geçmek için tercih edilen malzemelerdi. 1888'deyse Mum isimli bir şirket, içeriğinde çinko oksit bulunan ve krem şeklinde bir deodorant piyasaya sürdü.
Terlemeyi de önlemeden sadece kötü kokuyu gidermek için üretilen deodorantların yanı sıra 1903'te Everdry isimli bir ter önleyici geliştirildi. Antiperspirant olarak da bilinen ter önleyicilerin içeriğinde alüminyum tuzlar bulunur. Deodorantlar, kokuyu üreten bakterilerin sayısını azaltırken ter önleyiciler doğrudan gözenekleri tıkayarak ter oluşumunu engellemeyi amaçlar.
Deodorantlar genel olarak antibakteriyel, pH düzenleyiciler, stabilizatörler ve nemlendiriciler içeren bileşenlerle üretilir. Örneğin antibakteriyel özelliklere sahip triklosan ve paraben ter kokusuna neden olan bakterileri öldürmesi amacıyla tercih edilir. Kurutucu ve bakteri öldürücü etkisi nedeniyle de alkol kullanılması mümkündür. Cildin doğal asiditesini artırmak amacıyla sitrik asit gibi pH düzenleyiciler eklenir.
Ter Bezlerinin İşlevi ve Önemi
Ter, derinin tabakasının derinlerinde bulunan dermis adlı dokuda üretilir. Dermis; ter üreten ter bezlerinden, yağ bezlerinden, saç foliküllerinden ve kan damarlarından oluşan bir dokudur. Ter bezleri koltuk altı, alın, avuç içi ve ayak tabanlarında daha çok olmak üzere vücudun hemen her yerinde bulunur. Vücut sıcaklığı yükseldiğinde ter bezleri deri yüzeyine doğru sıvı salgılamaya başlar.
Sağlıklı ve normal terleme genellikle sıcak hava, egzersiz, duygusal stres, baharatlı ve sıcak gıdalar ve ateş nedeniyle oluşur. Aşırı ve az terlemeyse genellikle sağlık sorunlarıyla ilişkilidir. Terlemek kötü kokuya neden olsa da vücut için pek çok açıdan faydalıdır. Örneğin su, tuz ve üre gibi atıklardan oluşan ter sıvısı artan vücut sıcaklığını dengelemeye yardımcı olur. Aynı zamanda vücuttaki atıkları uzaklaştırma işlevine sahiptir.
Ter bezlerinden salgılanan sıvı, cilt yüzeyine ulaştığında buharlaşır. Buharlaşma da vücudun sıcaklık seviyesinin düşmesine katkı sağlar. Vücudun aşırı ısıyı serbest bırakması için terlemek son derece kritiktir. Ancak aşırı terlemek de vücudu susuz bırakabilir, bedeni strese sokabilir ve bazı sağlık sorunlarına neden olabilir. Bu nedenle terleme oranına göre su tüketim miktarına dikkat etmek de önemlidir.
Deodorantların Ter Bezlerine Etkileri
Deodorantlar terdeki bakterilerin çoğalmasına engel olurken doğrudan ter bezlerini etkilemez. Ancak alüminyum içeren deodorantlar veya ter önleyiciler, içeriği gereği ter bezlerini tıkar. Alüminyum terin içinde çözünerek asidik bir çözelti hâline gelir. Bu çözelti alkali yapıdaki terde daha fazla hidrolize olarak ter bezlerini tıkamaya başlar. Gözeneklerin kapanması da ter miktarının azalmasına ve zamanla terin oluşmamasına neden olur.
Alüminyumun dışında deodorantların içeriğinde kullanılan bazı kimyasalların da vücuda zarar verme ihtimali vardır. Örneğin deodorantların üretiminde kullanılan triklosan, kokuya neden olan mikropları öldürmeye yardımcı olan antibakteriyel bir kimyasaldır. Bu kimyasal endokrin sistemine zarar verip vücudun doğal olarak ürettiği hormon dengesini bozabilir. Ftalatlar da deodorantların içeriğindeki kokunun ömrünü uzatan bir kimyasaldır. Erkeklerde endokrin bozucu olarak çalışırken genç kızlarda da erken ergenliğe yol açabilir.
Deodorantların olası zararlarından korunmak için doğal içerikli ürünlere yönelmek faydalı olabilir. İçeriğinde paraben ve ftalatlar gibi sentetik kimyasallar olmayan deodorantlar, vücudun doğal sürecini engellemeden ve kötü koku oluşmadan terlemeye katkı sağlayabilir. Özellikle bitki ve mineral bazlı deodorantlar, hem insan hem çevre sağlığı için daha güvenilir olabilir. Ancak yine de her doğal ürünün insan sağlığına zararı olmayacağı inancıyla hareket etmek yerine deodorantların içeriğini okumak ve doğru malzemelerle yapıldığına emin olmak önemlidir.
Deodorant Kullanımı ve Cilt Sağlığı
Deodorantların içeriğine eklenen koku bileşenleri ve kimyasallar cilt sağlığını olumsuz yönde etkileyebilir. Düzenli deodorant kullanımı özellikle alerjik kontantk dermatit geliştirme riskini artırabilir. Buna bağlı olarak ciltte kızarma, kaşınma, şişlik ve güneş hassasiyeti gibi belirtiler ortaya çıkabilir.
Deodorant Kullanımı ve Kanser Riski
Deodorant ve ter önleyicilerin içeriğinde alüminyum kullanması ve bu maddenin insan sağlığına verebileceği zararlar hakkında çalışmalar mevcuttur. Alüminyumun zararları hakkında yapılan bilimsel çalışmalar, koltuk altı bölgesine uygulanan ter önleyicilerin meme kanseri riskini artırabileceğini yönünde şüphe doğurmuştur. Alüminyum zamanla meme bezinde birikerek ve östrojen hormonuna müdahale ederek meme kanserine neden olabilir.
Deodorant Kullanımını Azaltmanın Yolları
Deodorant kullanımı azaltabilmek için doğal antiseptikler kullanmak, sağlıklı beslenmek, pamuklu ve nefes alabilen kıyafetler giymek ve bol su içmek gibi yöntemler uygulanabilir. Böylece vücut ısı dengesi için terlese bile kötü koku oluşumunun önüne doğal yollarla geçilebilir.
Doğal Terleme Yöntemleri
Vücudun dengeli şekilde çalışabilmesi için terleme gereklidir. Bu nedenle ter bezlerinin çalışmasını engellemeden sağlıklı yöntemlere başvurulabilir. Örneğin ter miktarını ve terleme sıklığını artıran çok sıcak ve baharatlı gıdalar tüketmekten kaçınılabilir. Ayrıca patates ve brokoli gibi potasyum açısından zengin besinlerden oluşan bir beslenme programı uygulanabilir. Potasyum içeren besinler vücuttaki fazla suyu emerek terleme miktarını azaltabilir.
Doğal yollardan terleyebilmek için düzenli olarak egzersiz yapılabilir. Fiziksel aktiviteler vücut sıcaklığını artırarak terlemeyi hızlandırır. Sağlıklı şekilde terledikten sonra duş almak koku oluşumunu tetikleyecek bakterilerin sayısını azaltmaya yardımcı olabilir. Ayrıca fiziksel aktivite esnasında pamuklu ve nefes alabilen kumaşlardan yapılan giysiler giymek de terin kumaşta kalmadan buharlaşmasına yardımcı olur.
Sıcak içecekler tüketmek terleme sıklığını artırabilir. Ancak yeşil çay ter bezlerini daraltan ve sakinleştirici etkisi bulunan magnezyum ve B vitamini içerir. Sabah kahvelerini yeşil çayla değiştirerek stres nedeniyle ve aşırı terlemenin önüne geçilebilir. "Deodorantların ter bezlerine zarar vermemesi için ne yapmalıyım?" sorusunun cevabını kısaca bu şekilde verebiliriz.
Deodorant Seçerken Nelere Dikkat Etmeli?
Sağlıklı ve doğal şekilde terlemeye dikkat edilse bile kötü koku oluşumunun önüne geçmek kimi zaman zorlaşabilir. Bu nedenle pek çok birey deodorant veya ter önleyici kullanmaya devam etmek ister. Deodorant kullanımını bırakmaktan ziyade ürün seçimi sırasında nelere dikkat edileceğini bilmek bu ürünlerin zararlarından korunmaya yardımcı olabilir. Peki, hangi deodorantlar daha güvenilirdir? Deodorant seçimi sırasında göz önünde bulundurulması gerekenleri şöyle sıralayabiliriz:
- Alüminyumun zararları hakkında kanser riskini artırdığına dair çalışmalar olsa da henüz insanlar üzerinde yeterince bilimsel çalışma yapılamamıştır. Ancak yine de önlem alabilmek için ürün seçiminde deodorantın içeriğinde alüminyum olmamasına dikkat edilebilir.
- Mineral bazlı bir bileşen olan talk pudrası topraktan elde edildiği için asbest riski taşıyabilir. Bu nedenle deodorant satın alırken içeriğinde talk pudrası olup olmadığını kontrol etmek önemlidir.
- Kokulu deodorant alırken kimyasal içerikler yerine uçucu yağlardan elde edilen kokularla hazırlanmış ürünler tercih edilebilir.
- Paraben, triklosan ve koku kimyasalları alerjik reaksiyonlara ve cilt tahrişlerine neden olabilir. Deodorant içeriğine göz atarak bu maddelerin olmadığı ürünler tercih etmeye özen gösterilebilir.
- Doğal deodorantların üretiminde kullanılan malzemelerin de güvenilir ve cilt sağlığına zararsız olmasına dikkat etmek önemlidir.
- Cilt tipine uygun içerikler tercih edilebilir. Örneğin hassas cilde sahip bir birey ürün içeriğindeki maddelere alerji geliştirebilir. Bu nedenle deodorant satın alma aşamasında ürünün hangi cilt tipine uygun olduğuna göz atmakta fayda var.