Yanlış beslenme yağlanmaya neden oluyor
Vücudumuzun D vitamininden maksimum faydayı sağlayabilmesi için güneş ışığı şart. Güneşteki ultraviyole ışınları besinler yoluyla vücudumuza giren D vitamininin öncü maddelerini derinin altında aktifler ve olabildiğince işlevsel hale getirir. Ancak hele de kış günlerinde güneşin iyice yüzünü unutturması, soğuk ve yağışlı havalarda alışveriş merkezleri gibi kapalı alanlarda zaman geçirme sürelerinin arttığı göz önüne alındığında güneş ışığından faydalanma süresi de azalır. Yapılan bazı çalışmalar gösteriyor ki, vücuttaki D vitamini eksikliği glukoz (şeker) dolaşımı ve insülin seviyeleri üzerine etkili. Düşük D vitamini düzeyinde insülin direnci gelişme riski ve abdominal denilen karın çevresi yağlanarak oluşan obezite riski artış gösterebilir.
İnsülin direnci ve obezite
D vitamininden zengin besinler tüketilse de sadece besinleri tüketmek yoluyla D vitamini ihtiyacı karşılanmaz. Maksimum faydayı sağlayabilmek için güneş ışığı şart. D vitamininin şeker metabolizması üzerine etkili olan insülin hormonunun salındığı beta hücrelerinin korunmasında ve yenilenmesinde de aktif rolü bulunur. Kış aylarında evin güneş almasına dikkat edilmeli, perdeler ve pencerelerin hiç değilse 10-15 dakika açık tutularak güneş ışınlarının kişiye pencere ardından değil doğrudan gelmesi sağlanmalıdır. Öte yandan vücuda beslenme yoluyla alınan karbonhidratların insüline bağlanıp hücre içinden geçerek enerjiye çevrilmesi gerekir. Direnç durumlarında ise buradaki metabolizma bozulduğu için alınan bütün kalori karın bölgesi ve kollarda yağ olarak depolanır. Bu da obeziteye yol açar. İnsülin direncinin nedenleri arasında ise; genetik yapı, hareketsiz ve stresli yaşam ile yanlış beslenme alışkanlıkları yer alır. Özellikle karın çevresindeki yağlanmaların başlıca sebepleri arasında da insülin direnci gelir. Bozulmuş açlık ve tokluk şekerleri, bozulmuş insülin seviyeleri göstergesidir.
Uyku alışkanlıkları ve kilo ilişkisi
Çalışmaların çoğu uyku alışkanlıklarının vücut kilo durumunu etkilediğini gösteriyor. Özellikle kısa uyku süreçleri ve kötü uyku kalitesi her ikisi birlikte kilo artışı ve obeziteye neden olabilir. Hem yeme davranışlarının hem de uyku süreçlerinin kilo vermede birlikte ele alınması gerekir. Uykusuzluk sorunu çeken bireylerin daha stresli oldukları, daha çok acıkma, daha duygusal yeme eğiliminde oldukları gözlemlenmiştir. Uyku kalitesi düştükçe veya uyku süresi azaldıkça bireyler daha çok kalori almaya başlar ve obezite problemi ortaya çıkar. Öte yandan iştah azaltıcı etkisi olan leptin hormon uyku süresi düştükçe azalır. Ek olarak uykusuzluk kan şekeri seviyelerinde bazı bozulmalar meydana getirir bu yüzden açlık artışı oluşur. Buna bağlı olarak karbonhidrattan zengin beslenme isteğinde artış gözlenir.
Kış aylarında gizli tehlikelere dikkat
Özellikle kış aylarında kısalan günlerin de etkisiyle beslenme biçiminde ara öğünler ortadan kalkabilir. Kızartma türü ve etli ağır, yağlı yiyecekler sofralarda daha fazla yer bulur. Sofra şekerinin girdiği her gıdanın (her türlü yaş ve kuru meyvenin fazlası, patates gibi sebzeler, gazlı içecekler, mısır gevrekleri, pirinç, makarna, beyaz ekmek ve şurup eklenmiş kahveler, esmer ekmeğin fazlası) fazla tüketilmesi durumunda sağlığa zarar verebilir. Gizli tuz kaynaklarındaki (konserve ürünler, hazır çorbalar, yağlı peynirler, zeytin, şarküteri ürünleri, kuruyemişler, cipsler, hazır etler-köfteler) ve gizli yağ kaynaklarındaki (hazır yenen tüm yiyecekler, dışarıda pişen sebze yemekleri, salata sosları, yağlı peynirler, light peynirin fazlası, soslanmış etler, tam yağlı süt ve süt ürünleri, kuruyemişler) tehlike de dikkat çekicidir. Bol hareket ve çoğunluğu su olmak üzere günde 2 litre sıvı tüketimi şart.