Çiçek Hastalığı Nedir?
Çiçek hastalığı virüs kökenli bulaşıcı bir rahatsızlıktır. Bulaştığı kişinin vücudunun hemen her yerinde içi irin dolu kabarcıklar oluşmasına sebep olan çiçek hastalığı geçmiş yıllarda can kaybına varan önemli hasarlar verebiliyordu. Neyse ki 1980 yılında çiçek hastalığı tüm dünya üzerinden silindi. Çiçek hastalığına neden olan variola virüsünün küçük bir miktarı bugün dünya genelinde sadece ABD ve Rusya’da iki laboratuvarda kontrol altında tutulmaktadır. Atlanta'da ABD Federal Hükümetinin Hastalıkları Kontrol ve Önleme Merkezinde (CDC) ve Koltosva'da (Rusya Federasyonu) Devlet Viroloji ve Biyoteknoloji Araştırma Merkezinde (State Research Center of Virology and Biotechnology) bulunmaktadır. Bu virüsler, çok sıkı güvenlik önlemleri altında tıbbi araştırmalarda kullanılmak amacıyla saklanmaktadır.
Çiçek Hastalığı Tarihçesi
Çiçek hastalığının çıkış tarihine ilişkin kesin bir bilgi olmasa da Mısır’daki mumyalarda benzer deri döküntüleri tespit edildiği için en az 3 bin yıldır var olduğu tahmin edilmektedir. Bazı araştırmacılar hastalığın ilk olarak 3. Yüzyıl’da görüldüğüne inanmaktadır. Hastalığın dünya geneline yayılması ise medeniyetlerin gelişmesi sonrasında hareket etme yeteneklerini artırmaları ile gerçekleşmiştir.
Yayıldığı dönemlerde hastalığa yakalanan her 100 kişiden 30’unun ölümüne neden olan çiçek hastalığı, hayatta kalanlarda da ağır yara izleri ve körlük gibi önemli hasarlar bırakabiliyordu. Her yıl milyonlarca insan çiçek hastalığına yakalanıyordu.
Çiçek Hastalığı Belirtileri
Çiçek hastalığı belirtileri, kişi virüsü aldıktan 7-14 gün sonra ortaya çıkar. Bu 14 günlük dönemde virüs kuluçka sürecindedir ve sıkılıkla kişi hiçbir yakınma, belirti hissetmez. Kuluçka sürecinin sonuna doğru 2-4 günlük prodromal dönem başlar ve ateş, kırgınlık, baş ağrısı, sırt ağrısı, karın ağrısı ve bazen de kusma gibi belirtiler ortaya çıkmaya başlar. Ateş düştükten sonra vücutta cilt döküntüleri başlar.
Çiçek hastalığına neden olan variola adlı virüsün majör variola ve minör variola olmak üzere 2 türü bulunur. Majör variola çok daha etkili ve ölümcül türdür. Yakın geçmişte yaygın olarak görülen minör variolanın belirtilerini şöyle sıralayabiliriz:
- İlk 3 günlük sürede yüksek ateş, kas ağrıları, sırt ağrısı, baş ağrısı, kusma ve yorgunluk görülür.
- Bu belirtilerin ardından öncelikle dil, ağız ve boğaz civarlarında döküntü oluşur ve bu döküntüler yaraya dönüşür.
- Derinizde oluşmaya başlayan döküntüler önce yüze, ardından kollara, bacaklara, sırt bölgesine ve gövdeye yayılır. Deride oluşan kırmızı benekli kabarcıkların içinde irin bulunur.
- Bu kabarcıklar 8-14 gün boyunca öncelikle sertleşerek kabuk bağlamaya başlar.
- Bir hafta sonra kabuklar dökülme sürecine girer. Kabuk dökülme süreci üç haftayı bulur.
- Kabuk dökülmesi tamamlandıktan sonra hastanın başka insanlara virüs bulaştırma ihtimali kalmaz.
Çiçek Hastalığı Nasıl Bulaşır?
Çiçek hastalığı virüsü genellikle insanlar birbirlerine yüz yüze gelecek şekilde yaklaştıklarında bulaşır. Bu yaklaşmada sürenin uzaması virüsün bulaşması ihtimalini daha da artırır. Hasta kişinin yakın mesafeden hapşırması ya da öksürmesi ile virüs kolaylıkla bulaşabilir. Virüsün bir diğer bulaşma nedeni ise deride oluşan lezyonlara ya da döküntüye temastır. Bu durum yakın mesafeden damlacıkla bulaşmasından daha az risk oluşturur. Hastaya ait kontamine eşyalardan (giysi, yatak vs.)da virüs geçişi olduğundan hasta kişilerin yastık kılıfı, yogan ve yataklarını kullanmak da çiçek hastalığının bulaşmasına neden olabilir.
Çiçek Hastalığı Aşısı
Çiçek hastalığı aşısı, diğer birçok aşıdan farklı olarak cansız ya da etkisi yitirilmiş bir virüsten değil canlı virüsten yapılır. Aşıda kullanılan virüs, çiçek aşısının asıl sebebi olan variola değil onun bir benzeri olan vaccinia adlı virüstür. Vaccinia virüsü, variolaya oranla daha az zararlı olan bir başka çiçek hastalığı nedenidir. Dünya tarihinde üretilen ilk aşı olan çiçek hastalığı aşısı, İngilizce’de ‘aşı’ anlamına gelen ‘vaccine’ sözcüğünün de kökenini oluşturmaktadır.
Çiçek aşısının bulunmasının temelleri 1796 yılında atıldı. İngitere’de Edward Jenner adlı bir doktor, hayvancılık yapan bazı çalışanların inek çiçeği (vaccinia) adı verilen hastalığı geçirdikten sonra can kaybına yol açabilen normal çiçek hastalığına yakalanmadıklarını fark etti. Bu alanda yaptığı çalışmaların ardından 1801 yılında aşılamayla ilgili bir makale yazarak insanlığın en büyük belalarından olan çiçek hastalığının önünün kesilmesinin adımını attı. Aşının bulunmasından sonra uzun yıllar çiçek hastalığı insanları etkilemeye devam etti.
1959 yılında çiçek hastalığına karşı en büyük adım atıldı. Dünya Sağlık Örgütü, dünyayı çiçek hastalığından arındırmak için aşı seferberliği ilan etti. Fakat çeşitli operasyonel nedenlerle dünyanın her yerine yeterli aşı ulaştırılamadı. Kampanyaya rağmen çiçek hastalığı halen yaygındı ve düzenli olarak salgınlara neden oluyordu. Çalışmaların daha da sıkılaştırılmasından sonra 1980 yılında çiçek hastalığı tüm dünyada ortadan kaldırıldı. Aşı uygulaması artık hastalık görülmediği için 1986 yılında Dünya Sağlık Örgütü üyesi ülkelerde tamamen durduruldu. Öte yandan acil durumlara karşı Dünya Sağlık Örgütü’nün elinde acil aşı stokları halen mevcuttur.
Bazı uzmanların görüşüne göre çiçek hastalığı yüzyıllar süresince diğer bulaşıcı hastalıkların toplamından çok daha fazla insanın hayatını kaybetmesine neden oldu. Bugün geldiğimiz noktada son çiçek vakası 1977 yılında görüldü ve bu tarihten günümüze kadar bir daha görülmedi. Bu nedenle artık günümüzde çiçek hastalığına yakalanma ihtimali bulunmamaktadır.
Çiçek Hastalığı Tedavisi
Çiçek hastalığının kesin bir tedavisi yoktur. Bazı antiviral ilaçlar hastalığın şiddetini azaltırken hastalığı tamamen ortadan kaldıramamaktadır. Öte yandan ağrı ve ateş şikayetleri için ağrı kesici ve ateş düşürücü ilaçlar semptomların hafifletilmesine katkıda bulunur.