Yazı İçeriği

Buzulların Erimesi ve Küresel Isınmanın Etkileri

Buzulların Erimesi ve Eski Patojenler

Unutulmuş Hastalıkların Geri Dönme Olasılığı Var mı?

Küresel Isınma ve Hastalıkların Yayılması

Buzul Erimesinin Önlenmesi İçin Ne Yapılabilir?

Buzullardaki Saklı Hastalıklar Hakkında Sıkça Sorulan Sorular

Buzulların Erimesi ve Küresel Isınmanın Etkileri

Dünya üzerindeki kara alanının yaklaşık %10'unun buzullarla kaplı olduğu bilinir. Bu buzulların yaklaşık %90'ı Antarktika'da bulunurken geri kalan %10'luk kısmıysa Grönland buz örtüsünde yer alır.

Buzulların erimesi iklim değişikliğinin bilimsel bir kanıtı olarak kabul edilebilir. Bu sorun sadece buzullarda yaşayan hayvanların değil, dünyadaki her canlının yaşamını etkileyen bir durumdur. Bu nedenle buzulların erimesi hem insanlar hem hayvanlar için büyük riskler barındırabilir.

Deniz seviyelerinin yükselmesi ve ekosistemde meydana gelen değişiklikler hayvanların oluşan yeni ortamlara uyum sağlamak zorunda kalmalarına ya da ölmelerine neden olabilir. Deniz seviyelerinin yükselmesiyle birlikte özellikle alçak kıyı kasabaları ve şehirleri başta olmak üzere toprakların yok olma ihtimali de artabilir. Bu durum kıyı bölgelerde yaşayan insanların yaşayabileceği alanları azaltabilir ve tarım alanlarını olumsuz etkileyebilir. Bu yerlerin azalmasıysa krize yol açıp insanların hayatlarının değişmesine neden olabilir.

Buzullar Neden Eriyor?

Karbondioksit ve diğer sera gazı emisyonları kutuplarda dahi sıcaklıkların yükselmesine neden olup buzulların; erimesine, karaya doğru geri çekilmesine ya da denize doğru parçalanmasına yol açmaktadır. Buzulların erimesine neden olan faktörler şu şekilde sıralanabilir:

  • Petrol ve gaz sondajı, metan gibi zararlı maddelerin havaya salınmasına sebep olabilir. Bu durum küresel ısınmanın meydana gelme hızının artmasına zemin hazırlayabilir.
  • Buzullar güneş ışınlarını yansıtarak Dünya'nın eşit bir sıcaklıkta kalmasına yardımcı olur. Ancak buz kırıcı gemiler bu alanlardan geçerken buzları kırdığında buzların yansıma yüzeyini azaltır. Bu durum atmosferin daha fazla ısınmasına yol açabilir.
  • Fosil yakıtlar sera gazlarının havada birikmesine neden olup ısıyı hapseder ve Dünya'nın sıcaklığının yükselmesine neden olur. Bu durum küresel ısınmaya yol açıp buzulların erimesini sağlayabilir.
  • Ağaçlar belli bölgelerde ısının birikme hızını yavaşlatmaya yardımcı olur. Ancak ağaçların kesilmesi soğutma etkisinin azalmasına yol açar ve karbondioksitin oksijene dönüşmesine engel olur. Bu nedenle ormansızlaşma atmosferde sera gazı birikmesine ve daha fazla ısının hapsedilmesine yol açabilir.

Erimenin Çevresel Sonuçları

Küresel ısınma nedeniyle buzulların erimesi sonucunda görülebilecek çevresel etkilerden bazıları şu şekilde sıralanabilir:

  • Deniz seviyesi yükselebilir.
  • Sera gazlarının salınmasına neden olabilir.
  • Küresel ısınmada artış görülebilir.


Buzulların Erimesi ve Eski Patojenler

İklim değişiklikleri nedeniyle buzulların erimesi sonucu ortaya çıkan tarihî patojenler, küresel çevreye ve insanlara yönelik birtakım riskler barındırabilir. Bu patojenlerin ekosisteme vereceği riskleri hesaplamak isteyen araştırmacılar, geçmişteki dijital patojenlerin bakteri benzeri konak topluluklarını istila ettiği simüle edilmiş deneyler oluşturdular. İstilacı patojenlerin konak bakteri çeşitliliğinin üzerindeki etkilerini istilanın olmadığı topluluklarla karşılaştırdılar. Bu araştırmanın sonucunda antik istilacı patojenlerin çoğu durumda modern dünyada hayatta kalabildiği ve evrimleşebildiği sonucuna varılmıştır.

Donmuş Bakteriler ve Virüsler Nelerdir?

Bilim insanları permafrostta ve donmuş kalıntılarda sıkışmış eski bakterileri ve virüsleri keşfedip onları yeniden canlandırmaktadır. Bilim insanları tarafından permafrosttan 8 tane zombi virüs çıkarıldığı bilinir. Bunlar şu şekilde sıralanabilir:

  • Mollivirüs sibericum,
  • Pithovirüs sibericum,
  • Pandoravirüs yedoma,
  • Pandoravirüs mamutu,
  • Megavirüs mamutu,
  • Pithovirus mamutu,
  • Cedratvirüs lena,
  • Pacmanvirüs lupus.

Antik Patojenler Yeniden Hayat Bulabilir mi? 

İklim değişikliği nedeniyle kutup bölgesinde yer alan, binlerce yıl boyunca donmuş hâlde bulunan virüsler ve bakteriler gibi eski patojenlerin yeniden ortaya çıkabileceği öne sürülmektedir. Bu bakterilerin yaklaşık 500.000 yıl kadar donmuş toprakta hareketsiz ama canlı olarak kalabileceği de kesin olarak bilinmektedir.

Son dönemlerde bilim insanları tarafından Sibirya'nın permafrostunda yaklaşık 50.000 yıllık bir virüs keşfedildiği ve bilim insanlarının bu virüsü canlandırmayı başarabildiği bildirildi. Aix Marseille Üniversitesinde emekli profesör olan Jean Michel Claverie liderliğindeki Fransa, Almanya ve Rusya'dan bir araştırma ekibi tarafından yaşları 27.000 ila 48.500 yıl arasında değişen zombi virüslerinden yedisinin canlandırıldığı bir araştırma yayınlandı.

Yıllar boyunca donmuş toprakta kalmasının ardından yeniden canlanabilen Mollivirus ve Pithovirus adlı ilk virüsler keşfedildiği zaman medya tarafından zombi virüs olarak adlandırıldı. Bu terim, permafrosttan kurtarılmalarının ardından hayata geri dönebilme yeteneklerinin olması nedeniyle kullanıldı.

Bilim insanları bu antik virüslerin daha fazla hasta için gen tedavisi seçenekleri sunabileceğini düşünmektedir. Harvard Kök Hücre Enstitüsü (HSCI) Massachusetts Eye and Ear (MEE) araştırmacıları tarafından karaciğere, kaslara ve retinaya gen terapileri iletme konusunda büyük oranda başarılı olabilecek eski bir virüs yeniden yapılandırılmış ve bu araştırma Cell Reports'ta yayınlanmıştır. Bilim insanları antik virüs keşfinin mevcut terapilerden daha etkili ve güvenli olmasının yanı sıra daha fazla hastaya gen terapilerinin tasarlanması amacıyla da kullanılabileceğini düşünmektedir. 

Unutulmuş Hastalıkların Geri Dönme Olasılığı Var mı?

Bilim insanlarına göre buzda sıkışıp kalan modern ve eski patojenik mikroplar serbest kaldığında salgınlara hatta pandemilere neden olabilir. Yapılan araştırmalar sonucunda SARS-CoV-2 , Ebola ve HIV gibi önemli virüslerin büyük olasılıkla diğer hayvan konaklarıyla temas edilmesi nedeniyle insanlara bulaşmış olabileceği öne sürülmektedir. Bu nedenle önceden buzla kaplı bir virüsün zoonotik bir yolla insanlara geçerek yeniden ortaya çıkabilecek hastalıklara yol açması olasıdır. 

Hangi Hastalıklar Geri Gelebilir?

Buzulların erimesiyle ortaya çıkabilecek, yeniden canlanan hastalıklar kesin olarak kanıtlanmış olmasa da bazı bölgelerdeki buzulların erimesi sonucu karşı karşıya kalınan hastalıklar mevcuttur. Örneğin 2016 yılında Kuzey Sibirya'da iklim değişikliğinin tetiklediği bir şarbon salgını bir çocuğun ölümüne ve en az yedi kişinin enfekte olmasına yol açtı. Bu salgın permafrostu (donmuş toprak) eriten ve enfekte bir ren geyiği karkasını açığa çıkaran bir sıcak hava dalgasına bağlandı. Bu olaydan önce bölgedeki son salgın 1941 yılında yaşanmıştı.

Bilimsel Araştırmalar Ne Diyor?

Bilim insanları buzullar hakkında birçok bilimsel araştırma yapmıştır. Bu araştırmalara dayanarak mikroorganizmaların buzun üstünde, yüzeyin altında veya buzun içinde gelişebileceğini söylemek mümkündür. Bu mikroorganizmalar sıkışmış olabilir ancak ölü değildir. Bozeman'daki Montana Eyalet Üniversitesinde profesör olan Dr. Christine Foreman buzullarda derin bir canlı rezervuarı olduğunu ifade etmiştir. 

Bilim insanları buzulların erimesinin insanları etkilemekle kalmayacağını, mikrobiyal yaşamında yeniden şekillenmesine neden olabileceğini ifade eder. Buzullarının erimesiyle birlikte uzun zamandır buzullarda saklı olan mantarların, bakterilerin ve virüslerin yeniden ortaya çıkabileceği bilinir. Buzun içinde veya üstünde yaşayan bu patojenler hem geride bıraktıkları hem karaya çıktıkları ekosistemlerin biyolojik bileşimini değiştirebilir.

Küresel Isınma ve Hastalıkların Yayılması

Küresel ısınma insan sağlığı üzerinde pek çok farklı etkiye sahip olabilir. Ancak küresel ısınmanın sağlığa etkilerinin daha çok bulaşıcı hastalıklar üzerinde olduğu bilinir. Küresel ısınmanın en çok etkileyebileceği tahmin edilen hastalıklar su ve gıda kaynaklı bulaşıcı hastalıklar, vektör kaynaklı bulaşıcı hastalıklardır.

Patojenler bulaşıcı hastalıklara neden olan organizmalar olarak bilinir. Bakterilerin, virüslerin, mantarların ve parazitlerin birçoğu patojen olarak adlandırılabilir. Bütün bulaşıcı hastalıklar için olmasa da iklim değişikliği ve patojenler nedeniyle ortaya çıkan bulaşıcı hastalıklar arasında bir ilişki olduğu söylenebilir.

Sıcak hava dalgaları, iklim değişikliği, kuraklıklar ve yoğun yağışlar gibi büyük hava olayları hastalıkların yayılması için daha uygun bir ortamın oluşmasını sağlayabilir. Ortalama sıcaklık, bağıl nem ve yağış gibi hava değişikliklerinin patojenlerin ihtiyaç duyduğu koşulları sağlaması bu patojenlerin canlı kalma ve yayılma yeteneği üzerinde olumlu bir etkiye sahip olabilir. Bununla birlikte patojenlerin üremesine ve bulaşmasına yardımcı olabilecek kemirgen, sivrisinek ve kene gibi hayvanlar için uygun olan koşullar da bulaşıcı hastalıkların yayılmasını sağlayabilir. 

Emekli profesör Jean Michel Claverie'e göre insanların neslinin tükendiğini düşündüğü ya da daha önce var olduğunu dahi bilmediği bazı donmuş virüsler, küresel ısınmanın da etkisiyle ortaya çıkarak insanları ve hayvanları enfekte edebilir. 

İklim Değişikliği Hastalıkları Nasıl Etkiliyor? 

İklim değişikliğinin hem bulaşıcı hastalıklar hem diğer insan sağlığı koşulları üzerinde etkilere sahip olduğu bilinir. İklim değişikliği bazı hastalıkları şu şekilde etkileyebilir:

  • Sıcak hava dalgaları özellikle kardiyovasküler hastalıklara ve solunum yolu hastalığı olan bireyleri ciddi anlamda etkileyebilir. Bu durum sıcak şoku yaşayan bireylerin sayısında artışa yol açabilir.
  • Fırtına ve seller morbiditede ve kazara ölümlerde artışa neden olabilir.
  • Hava kirliliği astım ve alerji gibi solunum yolu rahatsızlıkları olan bireylerin sayısında artışa zemin hazırlayabilir.
  • Çevresel ve sosyal koşullarda bozulmaların olması bulaşıcı hastalık riskini artırabilir. 
  • Sivrisinek ve kene istilasına uğramış alanların genişlemesi ve sivrisinek aktivitesindeki artış, dang humması ve sıtma gibi bulaşıcı hastalıkların daha fazla yayılmasına ve salgın alanlarının büyümesine yol açabilir.
  • Suyun ve gıdaların bakteriler tarafından kirletilmesi su ve gıda kaynaklı bulaşıcı hastalıklara sahip bireylerin sayısında artışa neden olabilir.

Erken Önlem ve Sağlık Sistemlerinin Hazırlığı 

İklim değişikliğine bağlı olarak oluşabilecek hastalıklara karşı alınabilecek bazı önlemler şu şekilde sıralanabilir:

  • Yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımı ya da atıkların azaltılması gibi önlemlerle sera gazı emisyonlarının azaltılmasına katkıda bulunmak, 
  • Yaşanılan bölgedeki hava koşullarına karşı dikkatli olmak ve aşırı sıcaklardan korunmak,
  • Bağışıklık sistemini güçlendirmek için gıda güvenliğine ve hijyene dikkat etmek,
  • Güneşe ve UV ışınlarına karşı korunmak,
  • Koruyucu giysilerle veya sinek ağlarıyla sivrisinek ve kene ısırıklarına karşı önlem almak,
  • Hava kirliliğine maruz kalmaktan kaçınmak,
  • Fiziksel aktivitelerle, uyku düzeniyle ve sağlık beslenmeyle ruh sağlığını korumak.

Buzul Erimesinin Önlenmesi İçin Ne Yapılabilir?

Buzulların erimesinin önlenebilmesi için alınabilecek bazı önlemler de şu şekilde sıralanabilir:

  • Bu konuda daha fazla bilgi sahibi olunabilir.
  • Ağaçlar dikilerek ormansızlaşma minimize edilebilir.
  • Alternatif enerji kaynakları kullanılabilir.
  • Su altı duvarları inşa edilebilir.
  • Geri dönüşüm yapılabilir.
  • Evler yalıtım yapılarak hava koşullarına karşı daha dayanıklı hâle getirilebilir. Böylece enerji verimliliği de artırılabilir.
  • Enerji tasarruflu cihazlar kullanılabilir.
  • Su israfı azaltılarak su tasarrufu sağlanabilir.
  • Siyah karbon emisyonu azaltılabilir.
  • Güneş enerjisinden faydalanılabilir.
  • Enerji altyapılarının gelişimi desteklenebilir.
  • Gıda israfı enerji tüketiminin artmasına yol açabilir. Ayrıca hayvansal ürünlerin üretimi de yoğun olduğundan daha az et tüketilmesi ve gıda israfının önlenmesi faydalı olabilir.

Buzullardaki Saklı Hastalıklar Hakkında Sıkça Sorulan Sorular

Buzullarda donmuş halde bulunan patojenler tehlikeli mi?

Buzullarda bulunan eski ve öngörülemeyen virüslerin ekolojik riskleri üzerine yapılan bir araştırma, bu istilacı patojenlerin hayatta kalabildiğini, evrimleştiğini, bazı durumlarda kalıcı ve baskın hâle gelebileceğini vurgulamaktadır. Bu durum yaşayan türlerin sayısında ciddi kayıplara ve değişikliklere, bulaşıcı hastalıkların sayısında artışa sebebiyet verebilir.