Bu kanserlerin görülme sıklığı artıyor
Dünyada adını bile duymadığımız yüzlerce kanser türü bulunuyor. Kanser, her geçen gün daha fazla kişinin kapısını çalarken, akciğer, kalın bağırsak, meme ve prostat kanserleri tüm kanserler içinde yüzde 60 ağırlığa sahip. Bazı kanserlere onkologlar yıllar içinde belki 1-2 hastasında rastlayabilirken, bir de ‘az görülen ama son yıllarda artışa geçen’, sağlıksız beslenme, hareketsizlik, zararlı alışkanlıklar derken daha fazla kişinin kapısını çalan hastalıklar var. Tüm kanserlerin içerisinde görülme sıklığı açısından her biri yüzde 3’ün altında kalan ama son yıllarda artışa geçen kanser türlerini şöyle sıralayabiliriz.
Mesane kanseri
Erkeklerde kadınlardan 2,5 kat daha fazla rastlanır. Bazı boya işçilerinde anilin boyaları, Kuzey Afrika ülkelerinde yaygın olan şistozama hematobium paraziti, sigara ve mesaneye radyasyon maruziyeti riski artırır. Belirlenmiş bir tarama programı yok. En önemli belirtileri idrardan kan gelmesi, idrarda yanma, sık idrara gitme, idrara yetişememe durumu, idrar yapılmış olmasına rağmen rahatlama hissinin tam olmaması ve mesane bölgesinde ağrı. Teşhis sistoskopi ile konulur. Erken evrelerde mesane alınmadan sadece hastalık traşlanarak ve mesane içine ilaç verilerek tedavisi mümkün. Daha ileri evrelerde cerrahi olarak mesanenin alınması ile tedavi edilir.
Böbrek kanseri
Erişkin kanserlerinin yüzde 3’ünü oluşturur. Genellikle 50'li, 60'lı yaşlarda gelişir. Risk faktörleri arasında sigara, bazı genetik sendromlar ve polikistik böbrek hastalığı gösterilir. Bir tarama yöntemi yok. Ancak idrarda kan, böğür ağrısı, kilo kaybı gelişmesi durumunda doktora başvurulması şart. Tanı USG, bilgisayarlı tomografi veya MR ile konulur. Cerrahi tedavi uygulanır. Metastaz yapmış böbrek tümörlerinde son zamanlarda etkili olan çok sayıda hedefli ilaç geliştirilmiş durumda.
Testis kanseri
Genç yaş hastalığı olan testis kanseri, testiste şişlik ve bel bölgesinde ağrı ile kendini gösterir. Muayene ve USG ile teşhis konulur. Cerrahi tedavi gerekli. İleri evrelerde bile tedavi başarısı çok yüksektir. Ancak evre ne kadar düşük olursa tedavi de o kadar kısa ve kolay olur. Kişinin kendi kendini muayenesi dışında belirlenmiş bir tarama yöntemi bulunmuyor.
Melanom
Ergenlik ile birlikte risk artmaya başlar ve 70 yaşına kadar bu artış devam eder. Açık tenlilerde risk daha yüksektir. Güneşe maruziyet, kişide daha önceden ben bulunması ve bağışıklık sisteminin baskılanması gibi faktörler risk faktörlerini oluşturur. Tanı dermatolojik muayene ve biyopsi ile konuluyor. Tedavi yöntemi ise cerrahi. Hastalık riskini azaltmak için güneşin dik olduğu saatlerde güneşte durulmaması çok önemli. Erken teşhis için kişinin kendi derisini muayene etmesi ve belirli aralıklarla dermatolojik muayene yaptırması gerekir.
Gastrointestinal stromal tümörler
Tüm kanserler içinde görülme sıklığı yüzde 3’ün altında olan bu kanser türü eskiden leiomyosarkom olarak biliniyordu. Bilinen bir risk faktörü ise bulunmuyor. Mevcut bir tarama yöntemi de yok. Gastrointestinal stromal tümörlerin tespit edildiği kişinin ameliyat edilmesi gerekir. Son yıllarda geliştirilen bir ilaç da bu hastalıkta oldukça etkili sonuçlar sağlar.
Yumuşak doku sarkomları
Genellikle ağrısız büyüyen kitle ile kendini belli eden yumuşak doku sarkomları kanserlerin yüzde 1’ini oluşturur. Genellikle çocukluk çağında ve ellili yaşlarda sıklığı artar. Radyasyonun yanı sıra arsenik, bazı virüsler ve genetik faktörler bilinen risk faktörleri arasında yer alır. Biyopsi ile tanı konulur. Hastalığın yerleşim yeri, sarkom türü ve evresine göre cerrahi, radyoterapi ve kemoterapi yöntemlerinden bir veya birkaçının birlikte uygulanması ile tedavi edilir.
Baş-boyun kanserleri
Tüm kanserlerin yaklaşık yüzde 3’ünü oluşturan baş-boyun kanserlerinde en önemli iki risk faktörü sigara ve alkol kullanımıdır. Belirtileri arasında baş-boyun bölgesinde kitle, ağrılı veya ağrısız ülserler, yutma güçlüğü, telaffuzda bozulmalar, devamlı ses kısıklığı ve tek taraflı işitme bozukluğu bulunur. Tanısı kulak-burun-boğaz muayenesi ve biyopsi ile konulur. Tedavi cerrahi, radyoterapi ve kemoterapi yöntemlerinden bir veya birkaçının birlikte uygulanması ile yapılır. Evre ne kadar erken olursa tedavide kullanılan yöntem sayısı azalır, tedavi başarısı artar ve organların fonksiyonları daha fazla korunabilir.
Beyin tümörleri
Tüm tümörlerin yüzde 2’sini oluşturan beyin tümörleri, yaşamın en sık 5-10 ile 50-60’ncı yıllarında görülür. Risk faktörleri tam olarak belirlenmemiş durumda. Belirtiler tümörün beyinde yerleşim yeri ve büyüme hızına bağlı olarak ortaya çıkar. En önemli belirtileri arasında baş ağrısı, bulantı, kusma, denge bozuklukları, nöbet geçirme, görme alanı bozuklukları ve güç kaybı bulunur. Tanı yöntemi muayene ve beyin MR’ı ile konulur. Tedavisi cerrahi ve türüne göre ilave radyoterapi ve kemoterapiden oluşur.
Timoma ve timus kanseri
İki akciğer arasındaki timus bezinden gelişen bir tümör. Hastalık kendisini kas-sinir hastalığı, kırmızı hücrelerin yok olması ve Cushing hastalığı ile gösterebilir. Tedavi cerrahi gerekir. Belirlenmiş bir tarama yöntemi ve risk faktörü bilinmiyor.
Mezotelyoma
On yıllar içinde kendini gösteren nadir bir kanser türü Mezotelyoma. Genellikle 50 yaş üzerinde ortaya çıkar. Mezotelyoma, asbest maruziyetine bağlı gelişir ancak on yıllar sonra ortaya çıkar. Kanser, yan ağrısı ve nefes darlığı şeklinde belirti verir; tanısının ise muayene, akciğer grafisi ve bilgisayarlı tomografi sonrası biyopsi ile konulur. Evresine göre cerrahi ve/veya kemoterapi ve radyoterapi ile tedavi edilir.