Anestezi gözünüzü korkutmasın
Tıp dünyasının bugün ulaştığı noktaya gelmesine önemli katkılarda bulunan etkenlerden biri de anestezi alanındaki gelişmelerdir. Anestezideki gelişmeler sayesinde cerrahi operasyon ihtiyacı duyan kişiler hiçbir şey hissetmeden tedavi olabiliyor. Ancak bu alandaki tüm ilerlemelere rağmen bazı kişiler anestezi almaktan çekinebiliyor. Bu endişenin ardında ise çoğu zaman yanlış bilgiler bulunuyor. İşte anestezi hakkında yanlış bilinen 11 madde ve doğruları…
Anestezi miktarı fazla olursa uyanamam endişesi
Doğrusu: Ameliyat öncesi yapılan ön görüşme sırasında kişiye ait tüm bilgiler alınıyor, riskler belirleniyor ve izlenecek anestezi yöntemi net olarak ortaya konuyor. Kişi, verilen anestetik ilaçların kanda istenilen düzeyde kalması ve buna bağlı olarak da istenilen düzeyde anestezi derinliğinin sağlanabilmesi için ameliyat boyunca anestezi uzmanı tarafından takip ediliyor. Dolayısıyla yaş, cinsiyet ya da risk faktörleri değişse de verilen anestetik ilaçların kişide oluşturduğu etki yakın takip edildiğinden, ilacın doz (miktar) ayarları da buna uygun yapılarak kişinin zamanında uyuyup uyanması sağlanabiliyor.
Asıl ağrı ameliyat sonrasında çekilir
Doğrusu: Ağrı insanın yapısını bozabildiği için yapılan iyi şeyleri de engelleyebiliyor. Bu nedenle ağrıyı bloke etmek son derece önem taşıyor. Dolayısıyla anestezi uzmanları da ameliyat sırasında olduğu gibi ameliyat sonrasında da kişinin konforu için ağrı kontrolünü sağlıyor. Bu sayede sanılanın aksine ameliyat sonrasında hasta ağrı çekmiyor ve böylelikle iyileşme süresi de hızlanıyor.
Anesteziden sonra akciğer ve nefes sorunları yaşanır
Doğrusu: Anestezi konusundaki bilgi ve teknolojinin bugün gibi gelişmediği dönemlerde kısa süreli anestezi gerektiren operasyonlardan sonra da akciğerle ilgili problemler yaşanabiliyordu. Ancak son yıllarda bu konuda da çok ciddi gelişmeler yaşandı. Kullanılan solunum cihazları ve aynı zamanda koruyucu ventilasyon (soluk aldırıp verdirme) stratejisi sayesinde bugün akciğerler korunabiliyor. Hatta bu bilgiler sayesinde ameliyat öncesinde akciğer konusunda sıkıntı yaşayan kişiler uyandırıldıktan sonra akciğerlerinin performansı daha da artırılabiliyor.
Ameliyat sonrasında zatürre bile olunabilir
Doğrusu: Anestezi alacak kişilerin en çok merak ettiği konuların başında da üşüme korkusu geliyor. Bu nedenle özellikle yaşlı hastalar, ayakları üşüdükleri için durumu kendilerince can kaybı korkusuyla özdeşleştiriyor ve zatürre olacağından endişe duyuyor. Her ne kadar böyle bir durum söz konusu olmasa da aslında araştırmalar, vücut sıcaklığı kontrol edilemeyen hipotermik kişilerde yara yeri enfeksiyon oranının artığını ortaya koruyor. Bunun yanında hem kalbin hem de kan dolaşımının performansı için vücut sıcaklığının korunması önem taşıyor. Kişi, odasından çıkıp tekrar odasına gönderilinceye kadar ki süreçlerde farklı yöntemlerle ısıtılarak vücut sıcaklığı ideal seviyelerde tutuluyor.
Ameliyat sırasında yanlış doz anestezi verilebilme ihtimali
Doğrusu: Anestezi sırasında kullanılan ilaçların miktarlarının ayarlanması çok önem taşıyor. Eğer gerekenden az miktarda ilaç kullanılırsa, kişilerin ameliyat sırasında oluşan ağrıyı hissetme, farkında olma, kan basıncı ve nabız değerlerinde aşırı artma, gerekenden fazla miktarda ilaç kullanıldığında da geç uyanma, kan basıncı ve nabız değerlerinde aşırı azalma olasılıkları bulunuyor. Ancak günümüzde bu konuda endişe etmeyi gerektirecek bir durum söz konusu değil. Çünkü anestezi uzmanları ameliyat öncesi yaptığı hasta görüşmesine ve risklere göre uygulayacağı anestezi yöntemini ve kullanacağı anestetik ilaçların cinsini, miktarını belirliyor. Üstelik sadece bununla de yetinilmiyor. Ameliyat sırasında kişinin uyku düzeyini (bilinç düzeyini) yeni gelişmiş cihazlarla yakından izleyerek, önceden belirlediği anestetik ilaç dozlarını ihtiyaca göre an be an ayarlıyor. Dolayısıyla kişi anestezi uzmanının öngördüğü sürece uyuyor ve istediği zaman da uyanıyor.
Anestezi uzmanları sadece ameliyat sırasında görev yapar
Doğrusu: Oldukça yaygın olan bu yanlış kanın aksine anestezi uzmanlarının ameliyat ve ameliyathane dışında da görevleri bulunuyor. Özellikle ameliyathane dışında yapılan tüm ağrılı veya kişiyi psikolojik olarak rahatsız edebilecek; MR, BT gibi görüntüleme işlemlerinde, mide barsak endoskopisi, tüp bebek tedavi aşamalarında, kardiyoloji bölümündeki ağrılı işlemler sırasında, kanser sorunu olanların Braki-Radyoterapi işlemlerinde ve ameliyat sonrası ağrı tedavisinin düzenlenmesinde önemli görevler üstleniyor.
Epidural anestezi sonrasında bel ve sırt ağrısı gelişir
Doğrusu: Bu doğru bir ifade değil. Zaten bel ve sırt ağrısı çeken kişilerin, ameliyat sonrası zorunlu yatak istirahati sırasında bu ağrıların görülmesi olası bir durum olarak kabul ediliyor. Bu ağrının epidural anestezi ile ilgisi olmadığının çok iyi bilinmesine rağmen böyle yanlış bir inanış bulunuyor. Bununla birlikte, özellikle hamilelik dönemindeki postural değişiklikler (aşırı lordoz) nedeni ile epidural anestezi yapılmayan kişilerde de yüzde 10-15 oranında kalıcı bel–sırt ağrıları yaşanabiliyor. Bu kişilerde epidural girişim uygulanması durumunda ise son derece yanlış şekilde suç epidural anesteziye yükleniliyor.
Çok yaşlı kişilerde anestezi daha risklidir
Doğrusu: Evet ileri yaş anestezi için bir risk faktörüdür. Ancak daha da önemlisi, kişinin yaşı ve diğer eşlik eden rahatsızlıklarının ameliyat öncesi bilinmesi ve bu risk faktörlerine göre uygun anestezi yönteminin, uygun ilaçların ve uygun monitörizasyonun (izlenecek yaşam parametrelerinin) belirlenmesidir. Eğer bunlar doğru olarak yapılırsa, anesteziye ait istenmeyen olayların oranları oldukça düşük seyrediyor.
Anestezi sonrasında baş ağrısı, kusma yaşanır
Doğrusu: Bu bilgi de daha önceki yıllarda edinilen olumsuz deneyimlerden kaynaklanıyor. Çünkü daha çok geçmişte kullanılan ilaçlar sonrasında ortaya çıkan bu şikayetlerin günümüzdeki anestetik ilaçlarından sonra görülme oranlarının azaldığı biliniyor.
Anestezi hafızaları fonksiyonlarını etkileyebilir
Doğrusu: Ameliyat sonrası kognitif (bilişsel) fonksiyon bozuklukları (yer-zaman oryantasyonu bozukluğu, ajitasyon, hatırlama ve algılamada azalma, ince el becerilerinde yavaşlama gibi) yaşlı hastalar arasında görülebiliyor. Ancak, direkt olarak anestezide kullanılan ilaçlara bağlı bir beyin hücre hasarından söz edilmiyor. Eğer beyin hücre hasarı anestezide kullanılan ilaçlara bağlı olsaydı, hem görülme sıklığı çok daha fazla hem de bozukluk geçici değil kalıcı bir hal alabilirdi. Oysaki bu bilişsel fonksiyon bozukluklarının çok büyük bir kısmının geçici olduğu görülüyor.
Küçük çaplı ameliyatlarda anestezinin etkisi daha azdır
Doğrusu: Temel olarak ele alındığında anestezi bir bütündür ve büyük anestezi, küçük anestezi şeklinde bir ayrımın yapılması çok doğru değildir. Anesteziye ait temel riskler cerrahinin büyük veya küçük olmasından bağımsızdır. Çünkü uygulanacak küçük bir cerrahi işlem için de kişinin bilinç duyusunu, ağrı duyusunu ve reflekslerini ortadan kaldırıyoruz.
Ancak uygulanacak olan cerrahinin büyüklüğü veya küçüklüğü, kişinin yandaş hastalıklarının varlığı bu riske ilave olur. Bu nedenle de büyük – küçük ameliyat yoktur. Anestezi verilen her kişi yakın takip edilerek istenmeyen olayların yaşanmaması için her türlü önlem alınıyor.