Neden anestezi korkusu yaşarız?
Ameliyat öncesi ameliyat olacak kişiyi kaygılandırabilecek pek çok unsur vardır. Bunların başında ölüm korkusu, organ ve doku kaybı kaygısı, beden bütünlüğünün korunmaması, anestezi korkusu ve bilinmezlik korkusu gelir.
En kolay korkuya sebep olan kaygı, ölümdür çünkü insanoğlu hayatta kalma güdüsü ile dünyaya gelmiştir ve yegane amacı hayatta kalmak ve devamlılığı sağlamaktır. Ölüm korkusu bizi tehlikelere karşı korumakla yükümlüdür, korkmasaydık kendimizi daha kolay tehlikelerin içine atardık. Korku sayesinde insanoğlu binlerce yıldır türünü korumuş ve devamlılığı sağlamıştır. Ayrıca, ölüm bilinmezliktir. Ölümden sonra neler olacağına dair inanışlarımız var olsa da, insanın aklında yığınla belirsizlik vardır.
Ölüm riskinin var olduğu ameliyatlarda, ölüm korkusunun var olması kaçınılmazken, tehlikenin minimum düzeyde olduğu operasyonlarda kişide var olan ölüm korkusu, anksiyete belirtisidir.
Ölüm korkusu neden var?
Kişinin hayat ve ölüm arasındaki ince çizgiyi fazlaca düşünmesi, hayatının sona erdiğine dair inancı, yaşamı tam olarak anlayamaması, en önemlisi de yaşadığı pişmanlık ve suçluluk duyguları ölüm korkusunun var olma sebepleridir. Kişinin hayatı yeniden yorumlaması için yeni bir bakış açısına ihtiyacı vardır ve psikolojik destek ile hayata yeni bir bakış açısı ile bakması sağlanmalıdır.
Ameliyat öncesinde var olan ölüm korkusunun hayata dair pişmanlıkları fazlaca olan ve suçluluk duyguları ile baş eden insanlarda daha fazla olduğu bilinir. Yaşayamadığı hayatı ya da yaptığı yanlışları düşünen kişi, ameliyattan çıkamayıp, hayatı telafi edemeyeceğini düşünüp endişe yaşayabilir. Ameliyata girmeden önce hasta ile psikolojik görüşme yapılmalı ve duygu boşaltımı sağlanmalıdır. Hastanın pişmanlıklarını dile dökmesi, suçluluk duygularından bahsetmesi onun ruhen rahatlamasını sağlayacaktır.
Anestezi ve kendini yönetememe düşüncesi
Ameliyat öncesi ortaya çıkan endişelerden biri de anestezi konusunda yaşanır. İnsanın kendini kontrol etme ve denetleme ihtiyacı vardır. Kendini yönetemeyeceği düşüncesi bir belirsizlik ardından da bir korku yaratır. Kontrolü kaybetme korkusu yaygın kaygı bozukluğu ve panik bozukluk olan hastalarda daha da yoğundur. Çünkü bu hastalar belirsizliğe karşı daha hassaslardır.
Anestezi korkusunda hastaları tedirgin eden başlıca korku, anestezi esnasında ilacın fazla verilmesi veya hastanın verilen ilacı kaldıramaması sebebi ile hayatını kaybetmesidir. Geçmişte duyduğumuz ve ön yargı geliştirmemize sebep olan söylemler, bu korkuda büyük etki yaratmıştır. Günümüzde ise anestezi sebebi ile hayatını kaybeden insan sayısı yok denecek kadar azdır. Çoğu hasta, anestezi sebebi ile ölmesinin mantıksız olduğunu, uzman hekimlerin kontrolünde sürecin ilerlediğini bilse de bu düşünceyi aklından atamaz. Bu durum bir tür içsel korkularını yansıtma şeklidir.
Kişi, anestezi sebebiyle vücudunda kalıcı bir hasar olmasından da bir o kadar tedirgin olur. Anestezinin zihni etkilediğine ve anestezi sebebiyle kalıcı bir hasar var olabileceğine dair korkular vardır fakat herhangi bir dayanağı olmayan korkulardır.
Son olarak korku filmlerinin de yer verdiği, anestezi anında uyanıp, bütün ameliyat sürecine hakim olmak yalnız vücudun tepki verememesi de yine herhangi bir dayanağı olmayan fakat hastaları etkileyen sebepler arasında sayılır.
Günümüzde kullanılan ilaçlar ve anestezi uzmanı hekimler sayesinde anestezi güvenlidir. Cerrahi müdahalenin sağlıklı ve konforlu bir şekilde yapılmasını sağlar. Konu ile ilgili sağlıklı bilgi almak ve sormak istediğiniz soruları sormak için hekiminizle görüşmeniz tavsiye edilir. İnternet bilgileri ile anestezi korkusunu yenmek isteyen insanlar kendilerini daha büyük bir korku ve kaygı içinde bulabilirler.
Panik atak hastaları için ameliyat süreci daha zorludur
Kaygı bir tür hayatta kalma düzeneğidir. Hemen hemen bütün canlılarda bulunan bu düzenek, hayatta kalmamıza yardımcı olduğu için faydalıdır. Bizi tehditlere karşı düşünmeye sevk eden kaygı, yaygın kaygı bozukluğu ve panik bozukluk sorunu olan kişilerde ise bir tehdit olmadığında dahi çalışır ve kişi daima tetiktedir. Daima tetikte olmak zamanla kişinin yorgun düşmesine neden olur. Sürekli, aşırı ve duruma uygun olmayan endişe ve daimi tetikte yaşamak kişinin kaygı bozukluğu veya panik bozukluk yaşadığının ilk habercisidir. Uzun vadede bu hastalık kişinin hayat kalitesini büyük ölçüde etkiler ve hayatta kalma mücadelesi, kendini hayattan soyutlamasına sebep olur.
Ameliyat tetikleyici görev görür
Yaygın kaygı bozukluğu veya panik bozukluğa sahip hastalar, olası bir ameliyat kaygısında kendilerini diğer insanlara nazaran daha fazla tehdit altında hissederler. Herhangi bir tehdit olmadığında dahi kendini tehdit altında hisseden bu kişiler, olası bir risk faktörü altında kaygılarını dizginleyemez hale gelebilirler. Ameliyat, bu hastalar için tetikleyici rolü görebilir.
Bilişsel çarpıtmaların yoğun olduğu kaygı bozukluğu ve panik bozukluk hastaları, çarpıtmaları ile baş edemez duruma gelebilir ve çevrenin desteğini reddedebilirler. Bu sebeple kaygı bozukluğu ve panik bozukluk hastalarının ameliyat öncesi döneminde yalnız hekim desteği değil ayrıca bir psikolog desteği alması önemlidir.
Psikoloğa gitmek ne zaman gerekir
Operasyon öncesi hastanın belli bir oranda endişelenmesinden daha doğal bir durum yoktur. Yalnız, operasyon öncesinde kişinin uyku ve iştahında değişiklikler meydana geliyor, çok uyuyor çok yiyor veya gözünü bile kırpmıyor ve aç olmasına rağmen yemek yiyemiyorsa kaygı hasta sağlığını etkileyeme başlamıştır.
Durmaksızın yaşadığı kaygı ve korkulardan bahsediyor ya da bu konu hakkında hiç konuşmuyor ve içine kapanmaya başlıyorsa; huzursuz, sinirli ve mutsuzsa psikolojik destek alma seçeneği düşünülmeye başlanmalıdır.
Hayattan zevk almakta zorlanma, her saniye ameliyatla ilgili olumsuz senaryolar kurup bu olumsuz hayal dünyasında yaşıyorsanız, hayatın hiçbir anlamının kalmadığını düşünüyorsanız ve çevrenize bu konu hakkında veda konuşmaları yapıyor, vasiyetler bırakıyor, isteklerde bulunuyorsanız, destek almayı ihmal etmemelisiniz.
Her bir psikolojik rahatsızlık için kriter duygunun yoğunluğu ve sıklığı ile alakalıdır. Belli bir ölçüde kaygı ve mutsuzluk normalken hayatı kontrol edip bedeni etkiler olduysa, operasyon öncesi bir profesyonelden yardım alabilirsiniz.