Preoperatif anksiyeteyi kontrol altına almanın yolları
Preoperatif anksiyete yani ameliyat öncesi yaşanılan kaygı, her beş kişiden dördünde görülen, operasyona girmeden önce kişinin yaşadığı korku, gerilim ve sıkıntı haline verilen isimdir. Kişiler arası farklılıklar, kaygının derecesinde önemli rol oynar. Hastanın kişisel özellikleri ve psikolojisi, yaşı, daha önce yaşadığı cerrahi deneyim sayısı, yaşanılan cerrahi deneyimde edinilen tecrübe ve hastanın ameliyat hakkında sahip olduğu bilgi, kişinin yaşadığı anksiyetenin yoğunluğunu etkiler. Ayrıca operasyonun çeşidi ve olası risk faktörleri de hastanın kaygı yoğunluğu üzerinde etkilidir. Ameliyat hazırlığı yapan her hastanın belli ölçüde preoperatif anksiyete yaşaması normal karşılanırken, yaşanılan anksiyete kişinin kontrol altına alamadığı noktalara gelirse hem hasta hem de sağlık profesyonelleri açısından süreç baş edilmesi zor olabilir.
Birçok tetikleyici bir arada
Ameliyat sürecinde hastayı endişelendirecek birçok tetikleyici bir arada bulunur. Ameliyat esnasında kişinin kontrolünü kaybedecek olması, ameliyata dair belirsizlikler, yaşanabilecek bir komplikasyon ya da hayati riskler, ameliyat öncesi akla geldiğinde kaygının hissedilmesi beklenen bir durumdur. Nasıl ki karanlık bir odada yolumuzu bulmak, aydınlıkta yürümekten daha endişe verici ise hastanın bedenini bilinmez bir operasyona emanet etmesi de bir o kadar korkutucudur.
Bilinmezlik kaygısı azaltılmalı
Ameliyat öncesi, cerrahın operasyon ile ilgili hastayı bilgilendirmesi ve yaşanacaklarla ilgili merak edilen soruları cevaplaması hastanın bilinmezlik kaygısını azaltacak ve hastanın hekime karşı duyduğu güveni artıracaktır. Beden bütünlüğünü koruyamama kaygısını da azaltacaktır çünkü bedeni bir başkasına teslim etmek ve kontrol edememek, insanoğlunu varoluşsal açıdan zorlar. Cerrah ile hasta arasında kurulan güven duygusu hastanın kaygılarını azaltmasında en önemli etkendir.
Hasta da sorumluluk almalı
Ameliyat öncesi hastanın motivasyonunu artırmakta hem hekim ve diğer sağlık personellerinin hem de hasta yakınlarının etkisi büyüktür. Motivasyonu arttırmanın en kolay yolu, hastanın sürece dahil olup sorumluluk almasını sağlamaktır. Sorumluluk almak hastanın kendi bedenini kendisinin kontrol ettiği hissini arttırır.
Son olarak operasyon öncesi kısa süreli psikolog desteği, hastanın stresle başa çıkma yolları ile ilgili çalışma yapılması ve gevşeme tekniklerini öğrenmesi psikososyal açıdan ameliyata hazırlık sürecini kolaylaştıracaktır.
Ameliyat korkusuna karşı ne zaman profesyonel destek almalısınız?
Operasyon öncesinde hastanın gününün büyük bir bölümünü operasyonu düşünerek geçirdiği ve olası riskleri aklından çıkaramadığı noktada kaygının normalden yüksek olduğundan şüphe edilir. Eğer hastanın kendini ve dış dünyayı algılamasında gerçekçi olmayan değerlendirmeleri ve gerçekçi olmayan düşünceleri artmışsa ve bu gerçekçi olmayan düşünce, duygu ve davranışlarını etkiliyorsa tedbir alma vaktinin geldiğini anlaşılır.
Ayrıca hasta, operasyonu düşlemekten uyuyamıyorsa, bu düşünceler bedenini etkiliyorsa (kalp çarpıntısı, nefes alıp verirken düzensizlikler, terleme, gastrointestinal problemler vb), kendini sinirli, gergin ve huzursuz hissediyorsa,operasyonda kötü bir şey olacak gibi hissettiğini söylüyor ve operasyonu ertelemek için yollar arıyorsa hastanın yardım alma vakti geldiği anlaşılır.
Kaygı, yalnızca duygu ve düşünceleri değil, beden sağlığını da etkiler. Gerçekçi olmayan düşünceleri değiştirmeye çalışıp yerine sağlıklı düşünceler yerleştirmek ve duygularımızı kabul edip kendimize şefkat göstermek duygu ve düşünceleri kaygıdan uzaklaştırmak anlamına gelse de bedenin de gevşemeye ve rahatlamaya ihtiyacı vardır. Çünkü kaygılandığımız anlarda beden gergin, zihin dolu olur.
Ameliyat korkusuna karşı bunları yapın
Ameliyat korkusuna karşı egzersizlerle önlem alabilirsiniz. Egzersiz seçilirken, hasta sağlığının el verdiği ölçüde seçim yapılmalıdır. Anksiyetenin belirgin özelliklerinden olan kısık ve sık nefes alış verişini kontrol altına almak evde yapılacak basit bir tekniğe ihtiyaç duyar. Nefes egzersizi yapmak, en basit şekilde kaygıları kontrol etme yoludur. Düz bir zemine uzanarak uygulanması daha kolay olan bu egzersiz, ayakta da uygulanabilir. Kontrol altına alınması gerekense doğru nefes alıp almadığımıza dikkat etmektir. Bir eli göğüs kafesine diğer eli karna yerleştirip doğru nefes alıp alınmadığı, kişi tarafından kontrol edilebilir. Nefes alırken göğüs kafesinin üzerindeki el hareket etmemeli, yalnız diafram şişip inmelidir. Nefes alınırken burundan verirkense yavaş yavaş ağızdan verilmelidir. Nefesi üç saniyede almak ardından dört saniye içerde tutmak ve yavaş yavaş beş saniyede vermek önerilir. Gün içerisinde iki kez bu egzersizi beşer defa uygulamak kaygının azalmasına yardımcı olur.
Yürüyüş kaygıya iyi gelir
Evden çıkabilecek durumdaki hastalara ise gün yarım saat tempolu yürüyüşün iyi geldiği bilinmektedir. Yürüyüş, duyguları kabullenmemize ve bu duygulara karşı tahammül kapasitemizin artmasına yardımcı olur. Bu sayede ameliyata dair kaygıları dindirebilir.
Kas gevşetme egzersizi yapabilirsiniz
Son olarak kaygıya karşı uygulanan progresif kas gevşeme egzersizi de hastanın beden ve zihin dinginliğini sağlamaya yardımcıdır. Yalnız hastanın daha önce olası bir kas spazmı ve ya benzer kas ağrı öyküsü varsa hekime danışması önerilir. Rahat giysiler ve çıplak ayakla uygulanan progresif kas gevşeme egzersizi, rahat giysiler ve çıplak ayakla yapılmalıdır. Rahatlamak için birkaç dakika bekleyip düzenli nefes aldıktan sonra odağınızı tek bir bacağınıza verin. Bacağınızı hissettiğiniz ve konsantre olduğunuz noktada sıkabildiğiniz kadar o bacağınızı sıkın ve on saniye bekledikten sonra gevşetin. Diğer bacağınıza da aynı egzersizi uygulayın. Sırası ile ayaklar, baldırlar, uyluklar, kalça, göğüs, sırt, kollar ve eller, boyun ve omuzlar, son olarak yüze uygulanan egzersiz, kasların rahatlamasına ve kaygının azalmasına yardımcı olur.
Bedeni gevşetmek için egzersiz seçimi yaparken hekim önerisi alın ve operasyon öncesi hekim onayıyla egzersiz yapın.
Ameliyat videoları izlemeyin
Teknolojinin her yanımızı sardığı bu yıllar gelmeden önce, insanların bir bilgiye ulaşması için emek harcaması gerekirdi ve bilmek büyük bir erdemdi. Yalnız, günümüzde bir bilgiye ulaşmak o denli kolay ki, çoğumuz hafızamızı yoramıyor, arama motorlarından birini kullanarak aradığımız her şeye ulaşıyoruz. Hal böyle olunca, herkes istediği meslekle ilgili bilgi edinebiliyor, bir fikir sahibi olabiliyor.
Bilgi edinmek ve gelişmek her insan için değerli olsa da internette edindiğimiz bilgilerin ne denli doğru olduğu da tartışmalara açık bir konu haline geliyor. Forum sitelerinde hekim olmayanların hekimden daha bilgiç tavırlar güttüğünü, okuyucunun da bilgi kalabalığından ezildiğini görüyoruz. Okunan çoğu bilgi ise tam anlamıyla doğruyu yansıtmayabiliyor. Hastalar, ameliyatla ilgili araştırma yapıp, süreçlerine hakim olmak isterken kendilerini kaygılar ve korkularla baş başa buluyorlar. Bu duygularsa araştırma arzularını daha da artırıyor.
Ameliyata dair bolca bilgi edinmek ve ya ameliyat videolarını izlemek kaygıyı arttırmasının yanı sıra gerçekliğinden şüphe duyulabilecek bilgilerle hastanın aklını karıştırıyor. Kendinde var olmayan belirti yakalayıp hastalığı reddetmek veya kendinde olan semptomları gözlerinde büyütüp sonu kötü biten senaryolar kurmalarına sebep oluyor. Ameliyata dair en doğru bilgiyi hekiminizin bildiğini unutmadan hekime sorular sorarak süreci öğrenmek ve bir hastanın bilmesi gerektiği kadarı ile ilgilenmek, kaygıyı dizginlemeye yardımcı olur.