Romatoid artrit belirtileri
Halk arasında iltihaplı romatizma adıyla bilinen romatoid artrit, onlarca farklı ihtihaplı romatizma türünden biridir. İstatistiklere göre her 100 kişiden biri, hayatının bir bölümünde bu rahatsızlıkla tanışıyor. Romatoid artritin önemli yanı ise eklemlerde hasar bırakarak sakatlığa neden olabilme ihtimali. Romatoid artrit, akciğer tutulumu veya erken aterosklerozu etkilediğinde ise yaşam süresini de olumsuz şekilde engelleyebiliyor.
Romatoid artrit otoimmün bir hastalık
Bağışıklık sistemi hücreleri bazen genetik, bazen de çevresel faktörlere bağlı olarak vücut hücrelerine karşı savaş açarak otoimmün hastalıklara neden olabiliyor. Bu bazen tiroid, karaciğer gibi belli bir organa yönelik olabileceği gibi, bazen de organa özgü olmayıp sistemik olabiliyor. Romatoid arttite olduğu gibi...
Öncelikle el eklemleri, el bileği ve ayak eklemleri gibi küçük eklemlerin ve dirseklerin tutulmasıyla başlayan romatoid artrit, tuttuğu eklemlerde yaratabileceği hasarın yanında birçok organ ve sistemi de etkileyebiliyor. Hastalığın nedenine ilişkin kesin bir bilgi bulunmuyor. Ancak, kişinin genetik yapısı ve sigara ve geçirilen bazı enfeksiyonlar, ağız ve bağırsak florası gibi bazı çevresel faktörlerin neden olabileceği düşünülüyor
Romatoid artrit 40-60 yaşlarında başlıyor
Kaynağı bağışıklık sistemi olmasından dolayı da hastalık her yaş grubunda ortaya çıkabiliyor fakat çoğunlukla 40-60 yaşlarında başlıyor. Çocukluk yaşında gelişen romatoid artrit ise, henüz büyüme çağında olan çocuklarda ciddi sakatlıklara ve büyüme geriliğine neden olabiliyor. Ancak bazı formları yetişkin yaşa taşınmadan sönme eğilimi gösteriyor. Özellikle 65 yaş üzerinde gelişirse büyük eklem tutulumlarına daha fazla rastlanıyor. Hatta eklem şikayetlerine, yaygın kas ağrıları da eşlik ediyor. Ayrıca kadınlarda erkeklere oranla 3 kat daha fazla görülüyor.
Romatoid artrit belirtileri
Tutulan eklemlerde ağrı, şişlik, eklem üzerinde sıcaklık artışı ve harekette kısıtlılıkla kendini gösteren romatoid artrit, sabahları veya dinlenme sonrasında o eklemlerde en az bir saat süren katılık (tutukluk hissi) yaşanıyor. Bununla birlikte kişilerde, halsizlik, hafif ateş ve kilo kaybı görülüyor. Kişiler sıklıkla anemi ve yorgunluktan şikayet ediyor.
Romatoid artritte erken teşhis önemli
Romatoid artritte, erken teşhis çok büyük önem taşıyor. Bu sayede eklem hasarlarının da önüne geçmek mümkün olabiliyor. Ancak hastalığın yeterince tanınmaması tanı ve tedavide gecikmelere neden olabiliyor. Konunun uzmanına ulaşana kadar alınan geçici ve yanlış tedaviler, hastalıkta kalıcı sakatlıkları ve istenmeyen sonuçları da beraberinde getiriyor. Kişilerin çoğu bir romatoloji uzmanına gelene kadar, ortopedi, fizik tedavi, iç hastalıkları veya çıkıkçı, sınıkçı, sülük, hacamat, şişe çekme gibi alternatif tedavileri denemiş olarak geliyor.
Romatoid artrit tedavisi
Romatoid artriti tamamen ortadan kaldıracak bir tedavi şimdilik bulunmuyor. Ancak erken tanıyla tedavi edilebiliyor. Bu sayede kontrol altına alınarak romatoid artrite bağlı sakatlıkların önüne geçilebiliyor. Romatoid artrit tanısı konar konmaz, hastalığa özgü romatizma ilaçlarının başlanması gerekiyor. Tedavi öncesi ve tedavi sırasında (ilk üç ay-ayda bir, sonra her üç ayda bir) tam kan sayımı, CRP, karaciğer ve böbrek fonksiyon testleri ile kişinin takip edilmesi gerekiyor.
Romatoid artritli kişiler, normalden daha fazla bazı hastalıkların gelişme riskini taşırlar. Bunlar; hızlanmış ateroskleroza bağlı kardiyovasküler hastalıklar (koroner kalp hastalığı, miyokard infarktüsü, inme), anemi (kronik hastalık anemisi), enfeksiyonlar (eklem enfeksiyonu veya eklem dışı enfeksiyonlar), osteoporoz, göz kuruluğu, göz iltihabi (episklerit) gibi. Ancak hastalığın kontrol altına alınması ve koruyucu tedavi ile bunlara yatkınlık da sağlıklı kişilerle aynı seviyeye geliyor.
Kişilerin yaşam tarzınızda yapabileceği değişiklikler
Hastalıkla ilgili bilgi edinin: Uzun sureli ve belki de bir ömür boyu devam edecek hastalığı yakından tanıyın. Hastalığı ne kadar iyi tanırsanız kaygılarınız da bir o kadar azalacaktır.
Kasları güçlendiren egzersizler yapın: Eklem hareket açıklığını koruyan ve kas güçlendiren egzersiz yapmanız çok önem taşıyor. Bu nedenle oldukça kontrollü olarak, bir eğitmenle başlayıp daha sonra kendi başınıza yapacağınız egzersizleri öğrenin. Pilates, yoga, yüzme gibi travmatik olmayan egzersizleri tercih edebilirsiniz.
Fazla kilolarınızdan kurtulun: Eklemlerinize binen yükü azaltmak için fazla kilolarınızdan kurtulmaya çalışın. Dengeli ve sağlıklı beslenin. Osteoporozdan korunmak ve bağışıklık sistemi için mutlaka normal vitamin D seviyesini koruyun (30-100 ng/mL). Haftada 3 balık tüketmeye çalışın. Yapamıyorsanız günde 500mg omega-3 (balık yağı) almanın da kas iskelet sistemi ve kalp sağlığı üzerinde olumlu etkileri olduğunu unutmayın.
Hayattan kopmayın: Hayattan kopmayın. Hastalığınızla ilgili internet ortamında araştırma yaparken, bilgi kirliliğine veya gereksiz korkulara kapılmayın. Hastalığınızla ilgili oluşturulmuş destek gruplarına ulaşarak, aynı hastalığa sahip kişilerle tanışın ve onların hikayelerini, duygularını ve baş etme yollarını öğrenin ve sizinkileri paylaşın. Hastalığınızla barışık olun ve onunla yaşamayı öğrenin. Sizinle aynı hastalığa sahip milyonlarca insan olduğunu unutmayın.