Dil ve konuşma terapisi nedir?
Dil ve konuşma terapisi; dil-konuşma, ses ve yutma ile ilgili bozukluğu olan bireylerin tanılandığı, ölçme-değerlendirmelerinin yapıldığı ve terapi yoluyla tedavilerinin tamamlandığı bir rehabilitasyon sürecidir.
Dil ve konuşma bozukluğu, ses ya da yutma bozukluğu şikayetiyle başvuran bireyler yaşlarına göre ve yaşadıkları bozukluğun türüne göre öznel ya da nesnel değerlendirme araçlarıyla değerlendirilirler. Çocuğa ya da bireye uygun terapi planı hazırladıktan sonra yine yaş ve bozukluğun türüne göre çeşitli materyaller, egzersizler ve/veya oyunlar eşliğinde terapi uygulanır. Bu malzemeler oyuncaklar, resimli kartlar, listeler, etkinlik veya aktiviteler, egzersizler, piyano ya da bazı cihazlar olabilir. Sıklığı dil-konuşma, ses ya da yutma bozukluğunun türüne, derecesine, bireyin yaşına ve ihtiyacına göre şekillenir.
Sesini fazla kullanan meslek grupları terapiste ihtiyaç duyabilir
1.Dil ve konuşma terapisine kimler ihtiyaç duyar? Hangi meslek grupları dil ve konuşma terapisi ihtiyacı duyar?
Erken çocukluktan ileri yetişkinliğe uzanan aralıktaki tüm bireyler dil ve konuşma terapisine ihtiyaç duyabilir. 3 yaşında henüz kendini ifade etmeye başlamamış bir çocuktan, ileri yaşlılıkta nörolojik bir olay sonucu dil kaybı ya da konuşma ve yutma güçlüğü yaşayan bireye kadar geniş bir yelpazeye hitap etmekteyiz. Herhangi bir dil-konuşma, ses ve/veya yutma güçlüğü yaşayan herkes dil konuşma terapisi için başvurabilir. Çeşitli nedenlerle çocuğuyla iletişim kurmakta güçlük çeken aileler hekime başvurabilir. 2,5- 3 yaşına geldiği halde cümle kurarak kendini ifade etmeye başlamamış, konuşmaları net anlaşılır olmayan, konuşması takılma sebebiyle akıcı olmayan, konuşma seslerini yanlış üreten çocuklar buna örnek gösterilebilir. Yetişkin bireyler için ele alacak olursak, yine çevresindekiler tarafından sesi, konuşması ve/ veya yutmasıyla ilişkili yorumlar alan ya da çevresi tarafından pek fark edilir olmasa da kendisinin farkında ve rahatsız olduğu durumlar yaşayan kişiler dil ve konuşma terapistinden danışmanlık alabilir.
Meslek grubu açısından her türlü bozukluk için genelleme yapmak doğru olmaz. Dil ve konuşma bozukluğu kişilerin mesleğine bağlı olarak gelişen bir durum değildir çünkü. Bu tür bir genelleme sadece ses bozuklukları için yapılabilir. Çünkü ses bozuklukları bireyin ses kullanım biçimi ve miktarıyla ilişkili olabilmektedir. Bu durumda öğretmenler, çağrı merkezi çalışanları, bankacılar, politikacılar, şarkıcılar, tiyatrocular gibi sesini fazla kullanan meslek grupları ses terapisi için dil ve konuşma terapistine başvurabilir. Bireyin terapi ihtiyacının olup olmadığı, terapiye uygun olup olmadığı ya da terapiden göreceği fayda, uzman tarafından yapılan değerlendirme ile belirlenir.
Dil ve konuşma bozukluğu türleri
2.Bireyler ne gibi dil ve konuşma sorunları yaşarlar?
Dil ve konuşma terapisine ihtiyaç duyan bireyler; çeşitli dil ve konuşma bozuklukları yaşarlar. Erken çocukluktan itibaren ele alacak olursak; çocuğun çevresiyle iletişim kurmaması, söylenenleri anlamaması, kendini sözcüklerle ifade edemiyor veya yeterli düzeyde ifade edemiyor olması, kendini ifade ederken konuşmasının anlaşılır olmaması yani konuşma seslerinde veya sözcüklerde hatalar olması, kendini ifade ederken konuşmasının akıcı olmaması yani takılmalar olması ya da yeme, beslenmeyle ilgili sorunlar yaşaması gibi örnekler verilebilir.
Çocukluk döneminde, gecikmiş dil-konuşma, konuşma seslerindeki bozukluklar ya da kekeleme gibi konuşma sorunlarıyla otizme bağlı iletişim bozuklukları ve çocukluk çağı nodüllerine bağlı ses kısıklığı sıklıkla karşılaştığımız bozukluklardır. Yetişkinlikte ise, dil-konuşma açısından en çok konuşma seslerinin farklı üretilmesi, kekeleme, hızlı konuşma gibi akıcılık bozuklukları ve ses teli kaynaklı ses bozukluklarıyla karşımıza gelebilirler. İleri yetişkinlikte ise genellikle nörolojik olaylara bağlı olarak gelişen dil- konuşma ve yutma bozuklukları gibi sorunlarla karşımıza gelirler.
Çocuklarda oyundan da yararlanılıyor
3. Dil ve konuşma terapisi hangi ortamlarda ve nasıl yapılır? Terapi ne kadar sürer?
Dil ve konuşma terapisi hastanelerindeki dil ve konuşma terapisi polikliniklerinde, mobil olmayan hastalar için ise odalarında yatak başı terapi denilen şekilde ya da ev ortamında; hastane dışında özel klinikler ve rehabilitasyon merkezlerinde terapi odalarında yapılabilir.
Herhangi bir bozukluk ile başvuran bireyin önce öyküsü alınır. Başka uzmanlar tarafından yapılan değerlendirmeleri varsa onlar incelenir. Bireye ve bozukluğa uygun ölçme ve değerlendirme yapılır. Değerlendirmeler aletsel ya da testler aracılığıyla olabilir. Bunlara ek olarak terapist öznel değerlendirmeler de yapabilir. Gerekli görüldüğü takdirde başka uzmanlara yönlendirmeler yapılarak ek bilgiler de istenebilir. Değerlendirme sonrasında tanı konulur ve terapiye başlanıp başlanmayacağı, çocuk ya da bireyin terapiye uygunluğu, terapi sıklığı vb. gibi kararlar verilir. Terapi çeşitli materyal ya da egzersizler yardımıyla yapılır. Çocuklarda oyunlar, nesneler, oyuncaklar, bazen gerçek yiyecekler ve terapiye yönelik malzemelerden yararlanılır. Masa başı etkinliklerde resimli kartlar, aktiviteler, bazı cihazlar, ayna gibi malzemeler kullanılabilir. Yetişkin bireylerde dil terapilerinde resimli kartlar, yazılı materyaller, gerçek nesneler, ayna gibi materyaller; yetişkinlerde listeler ve bazı teknolojik cihazlar; ses terapilerinde bazı egzersiz materyalleri, piyano; yutma terapilerinde çeşitli cihazlar, farklı kıvamlarda yiyecekler gibi değişkenlerden yararlanılır.
Terapi süresinde pek çok değişken vardır. Öncelikle dil ve konuşma terapisinin hangi alanında çalışıldığına göre, sonra bozukluğun türü ve derecesine göre, daha sonra ise çocuk ya da bireyin terapiye olan motivasyonu, isteği ve performansına bağlı değişiklik gösterebilir. Örneğin; konuşma seslerinde bozukluğu olan iki çocuğu ele alalım. Bir tanesi sadece /r/ sesini üretemezken, diğer çocuğun /k/, /g/, /s/, /z/ seslerinde bozukluğu olsun. İki çocukta da aynı tür bozukluk olmasına rağmen terapi süresi farklılık gösterecektir.
Dil ve konuşma bozuklukları
4.Dil ve konuşma bozuklukları nelerdir?
Dil-konuşma bozuklukları farklı bakış açılarına göre sınıflandırılıp sıralanabilir. Ancak temelde dil ve/ veya konuşma, ses, yutma bozuklukları olarak düşünebiliriz. Dil-konuşma ayrı kavramlar olsa da genelde bir arada görüldükleri için birbirinden ayırmak zordur. Ancak dil bozukluğu olan her bireyde konuşma bozukluğu ya da konuşma bozukluğu olan her bireyde dil bozukluğu görülmez.
Beyin hasarına bağlı olarak ortaya çıkan edinilmiş dil bozukluğu (afazi), dil-konuşma gecikmesi (gecikmiş dil-konuşma), nörolojik bozukluklara bağlı dil konuşma bozuklukları (serebral palsi vb.), otizm ve diğer yaygın gelişimsel bozukluklarla ilişkili dil-konuşma ve iletişim bozuklukları, özgül dil bozukluğu, sendromlara bağlı dil ve konuşma bozuklukları, zihinsel yetersizliğe bağlı dil ve konuşma bozuklukları, işitme kaybı ya da yetersizliğiyle ilişkili dil ve konuşma bozuklukları, sinir sistemi hasarlarına bağlı olarak konuşmanın üretim boyutunda kas kontrolünü etkileyen motor konuşma bozukluğu (dizartri), dudak damak yarıklığına bağlı konuşma bozuklukları, kekemelik, hızlı bozuk konuşma, konuşma sesleriyle ilişkili sesletim ve sesbilgisel bozukluklar, bireyin söylemek istediklerini doğru söylemede zorluk çektiği motor konuşma bozukluğu (apraksi), ses teli kaynaklı ses bozuklukları (nodül, kas gerilim disfonisi, afoni, puberfoni, ses teli felci vb.) ve yutma, yutkunma bozuklukları sayılabilir.
Aşırı teknoloji kullanımı dil ve konuşma bozukluğu nedeni
5.Dil ve konuşma bozukluklarının nedenleri neler olabilir?
Dil ve konuşma bozuklukları pek çok nedenle oluşabilirler. Doğuştan, gelişimsel ve edinilmiş (sonradan edinilen) nedenlerle ortaya çıkabilirler. Örneğin; kekemelik çocukta gelişimsel süreçte de görülebilir. İleri yetişkinlikte beyin hasarı sonrasında nörojenik kekemelik olarak da oluşabilir. Otizm gelişimsel bir bozukluktur, edinilmiş olarak ortaya çıkmaz. Yarık damak dudak (YDD) doğuştan olan bir anatomik bozukluktur. Dolayısıyla YDD’ye bağlı konuşma bozukluğu sonradan oluşamaz.
Burada yine bozuklukları tek tek ele almak gerekse de genel olarak dil, konuşma, iletişim bozukluklarının nedenlerinden bahsedecek olursak, gelişim geriliği gibi gelişimsel nedenler, dudak damak yarıklığı gibi anatomik nedenler, sendromlara yol açan genetik nedenler, öğrenme güçlüğü gibi bilişsel nedenler, işitsel nedenler, fizyolojik nedenler, otizm ve diğer yaygın gelişimsel bozukluklar, beyin felci gibi nörolojik nedenler, nörolojik nedenlere bağlı kas zayıflığı söz konusu olabilir. Herhangi bir sağlık sorunu nedeniyle ilaç tedavisi alma ya da geçirilen operasyonlar da erken çocuklukta dil- konuşma gelişimini sekteye uğratabilir.
Konuşmanın akıcılığının bozulduğu kekemelikte yine gelişimsel nedenler, nörofizyolojik nedenler, genetik nedenler, psikolojik ve çevresel nedenlerden bahsedilebilir. Çocuklarda görülen yeme, beslenme bozuklukları geçirilen bazı hastalıklar sonrası ya da duyusal hassasiyetler nedenli görülebilir. Ses bozuklukları suistimalli kullanım davranışları, ilaç kullanımı, reflü, cerrahi operasyonlar nedenli ortaya çıkabilir. Yutma, yutkunma bozuklukları ise yetişkinlerde cerrahi operasyonlar ya da inme, kafa travması, sinir sistemi hastalıkları gibi edinilmiş olaylar sonrasında meydana gelebilir.
Son zamanlarda yukarıda sayılan nedenlerin hiç biri olmaksızın dil- konuşma ve iletişimi etkileyen en önemli şeylerden biri de ekrana maruz kalmadır. TV, telefon, tablet gibi cihazlar, çocukların beyin gelişimini olumsuz yönde etkiler. Dolayısıyla bu çocuklardan normal bir dil-konuşma ve iletişim becerisi geliştirmelerini beklemek düşünülemez.
Dil ve konuşma terapisinde pratik önemli
6.Dil ve konuşma terapisinde nasıl bir yol izlenir? Dil ve konuşma bozukluğu terapi sonrası tekrar edebilir mi?
Dil ve konuşma terapisinde çocuk ya da birey belirlenen sıklıkta terapiye gelirler. Terapide kazanılması öngörülen hedef çıktı ya da davranış üzerinde egzersiz ve çalışmalar yapılır. Hedef kazandırıldıktan sonra genellenmesi için terapist çeşitli ev ödevleri ya da çalışmalar verebilir. Çünkü genelleme için pratik yapmak önemlidir. Genelleme süreci bireyden bireye, çocuktan çocuğa göre değişiklik gösterebilir. Bu noktada bireysel farklılıklar, istek, motivasyon, zaman ayırma ve bilişsel değişkenler devreye girer.
Dil ve konuşma bozukluğunun terapi sonrasında tekrar edip etmemesi bozukluğun türü, derecesi, terapinin etkililiği, terapinin süresi ve devamlılığına göre değişiklik gösterecektir. Örneğin; konuşma sesleriyle ilgili çalışmada başarıya ulaşıldı ve genelleme de yapıldıysa eski haline dönüşme olasılığı düşüktür. Kekemelik, terapi sonrasında tekrar ortaya çıkabilir. Çünkü kekemelikte kekemeliği yok eden değil kontrol altına alabilmeyi sağlayan teknikler çalışılır. Elbette bu konunun da kendi içinde pek çok değişkeni vardır. Dil- konuşma gecikmesi olan normal gelişen bir çocuğun terapi sonrasında terapi öncesindeki haline geri dönmesi mümkün değildir. Her zaman öğrendiklerinin üzerine koyarak ilerleyecektir. Nörodejeneratif bir hastalığın varlığında, terapide kazanılan hedef davranışın terapi sonrası gerileyebileceği hatta kaybolabileceği ihtimali vardır.
Dil ve konuşma bozukluğunun kişiye önemli etkileri olabilir
7.Dil ve konuşma bozukluğu tedavi edilmezse bireyin hayatını nasıl etkiler?
Tedavi edilsin ya da edilmesin, var olan bir dil- konuşma bozukluğunun bireyin hayatını nasıl etkilediği konusunda da pek çok değişken söz konusudur. Kişisel ve psikolojik farklılıkları ele alacak olursak aynı tür bozukluğun yani kekemeliğin her bireyi farklı etkilediğini görürüz. Kimi insan için yalnızca konuşmasının akıcılığındaki bir bozukluktur, diğeri için hayatının çöküşü. Konuşma seslerindeki bozukluklara bakıldığında, ufak bir bozukluğun kişinin işini etkilediğini ancak daha belirgin bozukluğu olan bireyin ise daha tanınır ve sempatik bulunmasına yol açtığına şahit olabiliriz.
Genel çerçeveden bakacak olursak, dil ve konuşma bozuklukları, çocukların duygusal gelişimini, sosyal gelişimini, bilişsel gelişimini, akademik becerilerini olumsuz yönde etkileyebilir. Yetişkin bireylerin de kişisel gelişimini, psikolojik durumunu, akademik yaşamını, iş yaşamını, sosyal yaşamını ve özel yaşamını olumsuz yönde etkilediğini söylemek mümkündür. Edinilmiş dil ve konuşma bozukluğu olan bireyi düşünecek olursak, bireyselliğinin, sosyalleşmesinin kısıtlandığını ve pek çok güçlük yaşadığını söyleyebiliriz.
Dil ve konuşma bozukluğunda bunlara dikkat!
8.Dil ve konuşma bozukluğu olan çocuklarda ailelerin nelere dikkat etmelerini önerirsiniz?
Çocuklarında dil ve konuşma bozukluğu olan ya da olduğundan şüphe eden ailelerin, çocuklarının hem dil alanına hem de diğer gelişim alanlarına ilişkin gözlem yapıyor olmaları önemlidir. Tüm gelişim basamakları birbiriyle ilintilidir. Kaba motor becerileri iyi olmayan bir çocuğun konuşma becerilerinin de iyi olmayacağını öngörmek güç değildir. Örneğin; ortakulak iltihabı yaşayan bir çocuk geçici olarak iletim tipi işitme kaybı yaşayacağı için, bu duruma sıklıkla maruz kaldığında henüz dil gelişiminin erken evrelerindeyse gelişiminin sekteye uğraması kaçınılmazdır. Aynı durumu dil gelişimi iyi olan bir çocuk için değerlendirecek olursak da, bu kez konuşma seslerini iyi duyamadığı ya da belirli frekanstaki sesleri duyamadığı için konuşma seslerinde bozukluk olması muhtemel sonuçtur.
Ailelerin bu süreçlerde bilinçli, tedbirli fakat sakin kalmaları ve terapide bizimle işbirliği halinde olmaları önemlidir. Genel olarak çocuğa karşı yalın bir dil kullanılması, çocuklara iletişim fırsatı verilmesi, onlarla gerçekten bir çocuk gibi eğlenerek oyun oynanması, zorlama ve kıyas yapılmaması, sadece yemek için bile ekrana maruz bırakılmaması, çoklu dil ortamına sokulmaması önerileri verilebilir.
Yetişkinlerin de terapi ve sonrasındaki çalışmalar için vakit ayırmaları, sabırlı ve inançlı olmaları gerekir. Farklı bozukluklara yönelik farklı noktalara dikkat çekmek gereklidir. Ses bozukluğu yaşayan bireyin vokal hijyene, beslenmesine ve su tüketimine dikkat etmesi gerekirken, yutma bozukluğu yaşayan bireyin gıdaların kıvamına, alım miktarına, beslenme süresine dikkat etmesi; dizartrili bir bireyin de uzun cümlelerle konuşmaktan kaçınması gerekecektir.