Crohn hastalığı ve ülseratif kolit, mide-bağırsak kanalının kronik ve tekrarlayıcı hastalıklarıdır. Bu hastalıklar inflamatuar bağırsak hastalıkları ya da iltihabi bağırsak hastalıkları olarak da adlandırılırlar.
Acıbadem’de Crohn ve ülseratif kolit hastalarına çok yönlü yaklaşım prensibiyle gastroenteroloji, radyoloji, patoloji ve genel cerrahi uzmanları ile hemşirelerden oluşan bir ekiple ayaktan ve yatarak tanı ve tedavi hizmeti sunulmaktadır.
Crohn ve Kolit Tanı Tedavi Hizmetleri
Crohn hastalığı ve ülseratif kolit birbirinden farklı iki hastalıktır. Crohn hastalığı tüm sindirim kanalı boyunca, ağızdan anüse kadar olan alanda görülebilir. Ülseratif kolit ise bağırsağın bir hastalığıdır. Crohn ve ülseratif kolit hastalıklarının tanısı için kullanılan başlıca teknikler şunlardır:
- Kan testleri
- Görüntüleme tetkikleri
- Biyopsi
Her iki hastalık da teşhis edildikten sonra uygun tedavi yöntemi hekim tarafından belirlenecektir. İltihabi bağırsak hastalıkları ilaçla ya da cerrahi olarak tedavi edilebilirler. Crohn hastalığı ve ülseratif kolit hastalığı hakkında detaylı bilgi almak için
tıklayınız.
İki Hastalığın da Nedenleri Tam Olarak Bilinmiyor
Bağırsağın iltihabi hastalıkları olarak da adlandırılan ülseratif kolit ve crohn hastalığının nedenleri tam olarak bilinmemektedir. Ancak, genetik ve çevresel faktörlerin birlikte rol oynadığı düşünülüyor.
Ailesinde ülseratif kolit veya crohn hastası bulunan bir çocukta bu hastalığın görülme ihtimali, sağlıklı ailelerin çocuklarına göre daha fazla. Çevresel faktörler arasındaysa sigara ve alkol tüketiminin - özellikle ülseratif kolitte- oldukça etkili olduğu tahmin ediliyor.
Gıdalarla alınan çeşitli maddeler, bakteri, bakteri toksinleri, virüsler, hastalığın ortaya çıkmasında rol oynayabiliyor. Ayrıca antibiyotik, bazı ağrı kesiciler ve doğum kontrol hapları hastalığın daha da şiddetlenmesine yol açabiliyor.
Stres hastalığın bazen şiddetlenmesine neden olsa da crohn hastalığı ile ülseratif kolit oluşumuna sıkıntı ve üzüntünün neden olduğunu gösterecek kesin veriler bulunmuyor.
Ancak doğal olarak sıkıntılı, depresif bir kişinin hastalığın bulgularıyla başa çıkabilmesi daha zor; hastalığın yarattığı düşkünlük hali, sık sık tuvalete gitme gereksinimi ve karın ağrıları da kişinin kendini daha sıkıntılı, dayanıksız hissetmesine yol açabiliyor. Bu sebeple stres ve üzüntü hastalığın nedeni değil, sonucu gibi görülüyor.
Henüz bu hastalıkların oluşumuna dair, sorumlu hiçbir gıda maddesi veya mikroorganizma tespit edilmemiş. Ancak bazı enfeksiyonların, kalın bağırsakta bağışıklık sistemi hücrelerinin aşırı reaksiyon göstermesine sebep olarak ülseratif kolitin meydana gelmesinde etkili olduğu düşünüyor.
Ayrıca kirli su ya da çiğ sebze ve meyve ile oluşan bazı bağırsak enfeksiyonlarında ülseratif kolitli hastadaki şikâyetlere benzer belirtiler olabiliyor.
İnflamatuar (İltihabi) Bağırsak Hastalıklarının Diğer Sistemlerle İlişkisi
Ülseratif kolit ve crohn hastalığı aslında temel olarak sindirim sistemini ilgilendiren hastalıklar. Ancak bu hastalıklarla bağlantısı olan iskelet, eklem, cilt, göz ve damar gibi sistem ve organlarda da bunlara bağlı bazı bulgular ortaya çıkabiliyor. Bu bulgular Ekstraintestinal Belirtiler (EİB) olarak tanımlanıyor.
Bu bulgular hastalığın aktif haliyle ilişkili olabileceği gibi bu durumdan tamamen bağımsız da ortaya çıkabiliyor. Hatta, örneğin hastalıklı bölgenin ortadan kaldırılması bile bu bulguları etkilemeyebiliyor.
Ülseratif kolit ve crohn hastalığının diğer sistem ve organlara olan etkilerini aşağıdaki gibi özetlemek mümkün:
Gözler
İnflamatuar bağırsak hastalığında gözlerle ilgili şikâyetlere hastaların yüzde 5 ile 8’inde rastlanıyor. Hastalar, genellikle gözde yabancı cisim hissi, ağrı, ışığa duyarlılık, görme azalması şikâyetleriyle doktora başvuruyorlar. Gözün dış tabakasının iltihaplanması veya göz merceğini kaplayan tabakada iltihaplanma, gözle ilgili başlıca rahatsızlıklar arasında sayılıyor.
Cilt
Ciltte en sık görülen problem, özellikle diz altlarındaki bölgelerde ağrılı kırmızı şişlikler oluyor. Bunları cilt yüzeyinden kabarık, duyarlı, kırmızı renkte, birkaç cm boyutunda, günler içinde rengi solan, kahverengiye dönerek kaybolan cilt lezyonu olarak tanımlamak mümkün.
Nadiren ayak bileği yakınında ülserler, yani yaralar da oluşabiliyor. Bu, çocuklarda en sık görülen şikâyetlerin başında geliyor ve hastalığın aktifliğiyle yakından ilişkili. Cilt sorunları genellikle eklem bulguları ile birliktelik gösteriyor.
Ayrıca ciltte “pyoderma gangrenosum” olarak tanımlanan ve ülseratif kolitte crohn hastalığına göre çok daha sık olarak görülen bazı yaralara da rastlanabiliyor. Bu yaralar travmaya açık bölgelerde, alt bacak, yüz, dudak ve ağızda daha sık gelişiyor.
Eklemler
İnflamatuar bağırsak hastalıklarında diğer sistemlerle ilgili belirtilerin ilk sırasında eklem sorunları ve artrit geliyor. En sık diz, dirsek, ayak bileği, kalça tutuluyor. Birden fazla eklem de sorundan etkilenebiliyor ve tutulan eklemler ağrılı bir görünüm sergiliyor.
Eklem şikâyetleri genellikle genç erişkinlerde görülüyor. Artrit şikâyetlerinin hastanın cinsiyet ve yaşıyla bir ilgisi bulunmasa da, hastalığın aktif olma durumuyla yakından ilişkisi bulunuyor.
“Çomak parmak” ya da diğer adıyla “Clubbing” de, crohn hastalığıyla daha fazla birliktelik gösteren bir eklem sorunu olarak ortaya çıkıyor. Kendisini el ve ayak parmaklarının uç bölgelerinde oluşan ağrısız bir şekil bozukluğu olarak gösteriyor.
Ağız
İnflamatuar bağırsak hastalıklarında ağızda sıklıkla normal kişilerde de ortaya çıkan beyaz renkli küçük yaralar, yani aftlar görülebiliyor. Bunlar en sık rastlanan bulguların başında geliyor; dilde, yumuşak damakta, yanak mukozasında görülüyor. Crohn hastalığında aftlara daha sık rastlandığını belirtmekte de fayda var.
İdrar Yolları
İdrar yolları sorunları arasında ilk sırada idrar yolu taşları, idrar yolu tıkanıklıkları ve fistül oluşumu geliyor. Böbrek taşı crohn hastalığında yüzde 6 - 18 gibi yüksek sıklıkta, özellikle “İleal Hastalığı” olan ya da bu bölgesi ameliyatla alınmış olgularda daha sık görülüyor. Ülseratif kolit olgularındaysa böbrek taşına rastlanma sıklığı yaklaşık yüzde 2 ile 3 arasında değişiyor.
Hamilelikte Crohn & Kolit
İnflamatuar Bağırsak Hastaları (İBH) Çocuk Sahibi Olabilir Mi?
Evet, inflamatuar (iltihabi) bağırsak hastaları yani “İBH” olan kişiler bebek sahibi olabilir. Ancak bebek sahibi olmak isteyen İBH hastaları, bu kararı hastalığın aktif olmadığı dönemlerde almalılar. Tabii, her ne kadar hastalığın aktif olduğu dönemlerde doğurganlığın azaldığı bilinse de hamile kalmak mümkündür. Ancak böyle bir durumda oluşan plansız hamileliklerin hekim kontrolü altında olmasına dikkat edilmelidir.
İltihabi bağırsak hastalarının kullandığı ilaçlara bağlı olarak; hastalık kişide pasif duruma geçebilir. Fakat bu süreçte kullanılan ilaçların plansız bir hamilelikte zarar verici yan etkileri de olabilir. Bu nedenle iltihabi bağırsak hastalığı tedavisinde hamile kalmak isteyen kişiler ya da plansız bir hamilelik ile karşılaşanların doktor tavsiyeleri doğrultusunda hareket etmeleri gerekir.
İnflamatuar Bağırsak Hastalığı Doğurganlığı Ne Derece Etkiler?
Ülseratif kolitli kadınlar, genellikle sağlıklı kadınlar kadar doğurgandır. Crohn hastalığında ise, kadın doğurganlığı hakkındaki soruların yanıtı bu kadar net değildir.
Ülseratif kolitli hastanın tedavi gereği kalın bağırsağının hepsinin alınarak, ince bağırsağının da anal kanala bir cep şeklinde boşluk yaratılarak bağlandığı, total kolestomi ve ileo-anal poş ameliyatı olarak adlandırılan operasyon geçirdiği dönemde, karında büyük ameliyat yapıldığı için doğurganlığında geçici bir azalma görülebilir ama bu azalma genellikle geçicidir.
Haftalar veya aylar içerisinde doğurganlık normale döner. Crohn hastalığında ise hastalığın aktif dönemlerinde ve büyük ameliyatlardan sonra doğurganlıkta sıklıkla azalma gözlenir. Her iki hastalıkta da aktif dönemlerinde görülebilen aşırı ve hızlı kilo kaybı amenoreye (adet görememe) sebep olabilir.
Hastalıkların çok şiddetli olduğu dönemlerde, hamileliğin en uygun koşullar sağlanana dek ertelenmesi önerilir, varsa ameliyat yaralarının iyileşmesi ve hastalığın aktif dönemden çıkması beklenir. Ayrıca unutulmamalıdır ki İBH hastalarındaki doğurganlıktaki azalma her zaman İBH’ye bağlı olmayabilir bu sebeple diğer olası sebepler de araştırılmalıdır.
İnflamatuar Bağırsak Hastalığı Hamilelik Sürecinde Bebeğin Sağlığını Nasıl Etkiler?
İltihabi bağırsak hastalığı olan kadınların yaklaşık % 85’inin hamileliklerinin genellikle normal olduğunu gösterilmiştir. Crohn hastası veya ülseratif kolitli kadınların bebeklerinin sadece yaklaşık % 1’inde doğumsal anormallikler görülür.
Gebeliğin düşükle sonlanma riski de genelde artmamıştır. Bu oranlar, sağlıklı kadınlarda görülen oranlarla benzerdir. Gerçekte hamilelik ile ilgili veya bebeğin sağlığını etkileyen problemler, vakaların yaklaşık % 15’ inde görülür.
Ancak, gebelik, artmış hastalık aktivitesi döneminde meydana gelir ise kürtaj oranları, prematüre doğumlar ve diğer hamilelik sorunları önemli derecede artar. Mümkün olan durumlarda hamilelik başlangıcından önce aktif hastalık mümkünse tedavi edilmelidir. Örneğin, yakın gelecekte ameliyatın gerekli olduğu biliniyor ise operasyon hamile kalmadan önce yapılmalıdır.
İnflamatuar Bağırsak Hastalığı Olan Kişilerin Hamilelik Öncesi Herhangi Bir Tetkik Yaptırması Gerekir Mi?
Planlı bir hamilelikten önce iltihabi bağırsak hastasının tıbbi geçmişi, şu andaki durumu, hastalığın aktivitesini belirlemek için gerekli olan laboratuvar testleri ve beslenmesindeki olası yetersizlikler hakkında gebeliğini takip eden doktoru ile yapılacak detaylı bir görüşme, son derece akıllıcadır.
Karın bölgesinin ve bağırsağın tecrübeli bir doktor tarafında yapılan ultrason muayenesi de değerli bilgiler sağlayabilir. Bazı hastalarda ise bağırsağın endoskopik ve radyolojik araştırmaları da dahil olmak üzere daha kapsamlı testlerin yapılması ve muayene olunması gerekebilir.
Hamileliğin ilk aylarında folik asit alınması, gelişmekte olan bebeğe fayda sağlayacağından İBH olan ve olmayan tüm kadınlara tavsiye edilebilir. Ancak, folik asit alımı ve metabolizmasının sülfasalazin veya sülfapiridin tedavisi sırasında azalması olasıdır.
İnflamatuar Bağırsak Hastalığı Sebebi İle Cerrahi Tedavi Görmüş Hasta Hamile Kalabilir Mi?
İnflamatuvar bağırsak hastalığının tedavisi için geçirilen ameliyatlar genellikle hamileliğin gidişinde olumsuz bir etki yaratmaz. Kolektomi (kalın bağırsağının alınması) veya bir ileostomi yaratılması da dahil olmak üzere büyük bağırsak ameliyatlarından sonra dahi hamilelik risksiz seyrini tamamlayabilir.
Ancak önemli olan nokta, operasyon ile hamile kalma zamanı arasında, ameliyat yaralarının iyileşmesi için yeterli miktarda sürenin geçmiş olmasıdır ve önemli bir hastalık aktivitesinin bulunmamasıdır.
Büyük karın ameliyatları sonrası, gebe kalmak için, genellikle 1 yıl beklenmesi önerilir. Nadiren, gebelik sırasında var olan ileostomi ile ilişkili riskler (örn: tıkanma, prolapsus, kanama) da görülebilir.
Bazı vakalarda da hamilelik sırasında ameliyat yapılması gerekebilir ancak bu durum oldukça nadirdir ve operasyon geçirenlerin çok azında da gebelik erken doğum veya düşük ile sonuçlanabilir.
Diğer yandan, ülseratif kolitleri ilaç tedavisine cevap vermeyen hastalarda total kolektomi (kalın bağırsağın tamamen çıkarılması) de dahil olmak üzere yapılan büyük ameliyatlardan sonra bile risksiz hamilelikler belgelendirilmiştir.
Hamilelik İnflamatuar Bağırsak Hastalığının Seyrini Nasıl Etkiler?
Çoğunlukla, hamilelik iltihabi bağırsak hastalarının aktivitesini veya remisyonunun sürdürülmesini etkilemez. Ancak bazı vakalarda iltihabi bağırsak hastalığında dramatik bir iyileşme veya tam tersi semptomlarında kötüleşme görülebilir.
Hamileliğin başlangıcında artmış bir hastalık aktivitesi mevcut ise hastaların üçte birinde bu artmış aktivite hamilelik boyunca hemen hemen sabit kalır. Hastalığın alevlenmesi, hastaların hamileliklerinin ilk üç ayında ve lohusalıkta daha sık görülür.
Hem Crohn hem de ülseratif kolit hastalığında, hamilelik sırasında gözlenebilen alevlenme oranı, hamile olmayan İBH hastalarının normal gidişlerindeki aktivasyon riski oranı ile benzerdir. Hamilelik süresince gelişen hastalık atakları, genellikle tedaviye olumlu yanıt verir.
İlaçlar, hastalık aktivitesinin azalmasını sağlayabilir ve bu durum hamileliğin kalan süresi boyunca sürdürülebilir. Ayrıca unutulmamalıdır ki, hamilelik sırasında inflamatuvar bağırsak hastalıklarının semptomlarının kötüleşmesi, otomatik olarak bunun daha sonraki hamileliklerde de tekrarlanacağını göstermez.
Hem crohn hastalığı, hem de ülseratif kolit hamilelik sırasında ilk semptomlarını gösterebilir. Genelde bu hastalarda inflamatuvar bağırsak hastalıklarının seyri, hamile olmayan hastalardan daha ciddi değildir; ancak ortaya çıkan yakınmalar ve ilaç kullanılması gerekliliği hamile kişiyi ve ailesini tedirgin eder.
Bu konuda gebe ve yakınları detaylıca bilgilendirilmelidir.
Hamilelik Boyunca İnflamatuar Bağırsak Hastalığı Tedavisinde Kullanılan İlaçlar Bebeğe Zarar Verir Mi?
Her hamile gebelikte ilaç almaktan çekinir ve çekinmesi de doğaldır. Ancak İBH hastalarında hastalığın aktif olması, ilaç yan etkilerinden daha çok bebeğe zarar verebileceğinden hamilelik sırasında ilaç kullanımını gerekebilir.
Ancak, her olgu için tedavi bireysel olarak, gerekli olması durumunda uygun uzmanlar ile konsültasyon sonrasında verilmelidir ve sadece gerekli olan ilaç verilmelidir. Sağlıklı kişilerde dahi hamileliklerin sadece % 85’i herhangi bir risk olmadan sürdürüldüğü bilgisi her hamile İBH hastasına anlatılmalıdır.
Uygun bir şekilde tedavi edilmez ise inflamatuvar bağırsak hastalıkları hem bebeğe hem de anneye ilaç tedavisinden daha çok zarar verdiği de unutulmamalıdır. Özetle, ilaç tedavisi gebede gerekliyse verilmelidir.
İnflamatuar Bağırsak Hastaları Hamilelik Sürecinde İlaç Tedavilerini Kesmeliler Mi?
Bağışıklığı baskılayan ilaçların yan etkileri olması sebebi ile planlanan gebelikten 3 ay öncesinde kesilmesi önerilir. Bu tip ilaçların kesilmesi ile hastalığın aktive olacağı şüphesi taşıyan hastalarda ise ilacın kesilip kesilmemesi her hastaya özel, takip eden hekimi ile görüşülerek risk-fayda ilişkisi konuşularak karar verilmesi gereken önemli bir konudur ve ayrıca bu ilaçlardan birisini kullanan hasta bilmeden de hamile kalmış olabilir bu gibi durumlarda da gebelik yakında takip edilmelidir.
İnflamatuvar bağırsak hastalığının tedavisi için genellikle verilen çeşitli kortikosteroidlerin alışılmış dozları, güncel bilgiler temel alındığında bebek için artmış bir risk taşımazlar ve İBH hastası bu ilaçlar ile remisyonda kalmışsa, hamilelik gerçekleştiğinde de bu ilaçların kesilmesi gerekmemektedir.
5-ASA türü ilaçların kanama riskini artırmadığı bilindiğinden doğumdan önce kanama riski sebebi ile kesilmesi de gerekmemektedir. Hamilelikte bazı ilaçların kullanımı tavsiye edilmez ve genellikle hastalara ilacı bıraktıktan en az üç ay sonra hamile kalmaları önerilir.
Diğer yandan hamilelikleri sırasında bu ilaçları kullanan annelerin pek çoğu sağlıklı bebekler dünyaya getirmiştir, dolayısıyla güncel kanıtlar bu ilaçları kullanmış alan annelerde hamileliğin sonlandırılması için kesin bir endikasyonu desteklememektedir.
İnflamatuar Bağırsak Hastaları Emzirme Döneminde İlaç Kullanılabilir Mi?
Kortikosteroid türü ilaçların iltihabi bağırsak hastalıklarının tedavisi için verilen dozlarının fetüste herhangi bir anomali riskini artırmadığı veya düşüklere neden olmadığı kabul edilir.
Ancak teorik olarak bu ilaçların çok yüksek dozlarının gebeliğin son döneminde kullanılmasının, yenidoğan adrenal bezinde kortikosteroid yapımını baskılayarak apati ve azalmış aktivite ile birlikte düşük kortikosteroid seviyelerine neden olacağı söylenebilir, bu durum yenidoğanı takip eden hekime bildirilmelidir.
Hekim uyarılmalıdır ve bu nedenle bu yenidoğanlar uzman bir doktor tarafından takip edilmelidir. Bazı steroid türü ilaçlar anne sütü ile bebeğe geçtiği için aynı durum emzirme dönemi için de geçerlidir. Her iki durumda da kortikosteroid içeren ilaçların alımı kesildikten sonra herhangi bir sorun kalmaksızın düzelme sağlanır.
İnflamatuar Bağırsak Hastalığı Olan Annede Hamileliği Sonlandırmak Gerekebilir Mi?
Annede inflamatuvar bağırsak hastalığı olması nedeni ile hamileliğin sonlandırılması çok nadiren görülen veya hiçbir zaman gerekli olmayan bir durumdur. Hamileliğin sonlandırılması yerine annenin inflamatuvar bağırsak hastalığı uygun bir şekilde tedavi edilmeli ve ilave olarak doktorları tarafından kapsamlı bakıma alınmalıdır.
İnflamatuar Bağırsak Hastalığı Tanısında Kullanılan Yöntemlerden Hangileri Hamilelikte Kullanılabilir?
İster hamileliğin takibi, ister iltihabii baırsak hastalıkları açısından karından yapılan ultrason muayenesi anneye veya bebeğe kesinlikle zararlı değildir. Gerekli durumlarda ve kesin endikasyonu varsa gebeliğin 2. trimesterinde yapılan (uzman bir doktor tarafından yapılması kaydıyla ve mümkünse hafif sedasyon altında) gastroduodenoskopi veya kolonoskopi (rektoskopi, sigmoidoskopi ve hatta ileo-kolonoskopi) muayeneleri hamile kadınlarda güvenli bir şekilde uygulanabilir. İlk trimester ve son trimesterde ise risk-yarar dengesine bakılarak işlemin yapılmasına karar verilebilir.
Ancak bu yöntemler, en uygun tedavi şeklini belirlemek amacı ile kesinlikle gerekli olduklarında kullanılmalıdır. Muhtemelen zararlı olmayan manyetik rezonans görüntüleme (MRI) de bazı vakalarda gerek duyulduğunda tercih edilebilir.
Radyasyona maruz kalmayı gerektiren tanı prosedürleri ise (tomografi, direkt röntgen filmleri) doğum sonrasına ertelenmeli ve ancak acil durumlar için düşünülmelidir.)
Doğum Sırasında İnflamatuar Bağırsak Hastalığı İle İlgili Olarak Dikkat Edilmesi Gereken Konular Var Mı?
İBH olan gebelerde genellikle normal vajinal doğum tercih edilir. Ancak geçirilmiş karın ameliyatları nedeniyle veya makat çevresinde ve kalça bölgesinde yaygın fistül veya öncesinden açılmış ileostomi varlığında doğum uzmanı ile ortak karara varılarak sezeryan tercih edilebilir.
İnflamatuar Bağırsak Hastalığı Varlığında, Hamilelikte Dikkat Edilmesi Gereken Bir Diyet Var Mı?
Gebe olmayan İBH hastalarında genellikle özel bir diyet uygulanması gerekmez. Hastalara tabii ki dengeli beslenme için yapılan genel tavsiyelere uymaları söylenir. İBH hastaları hamilelik sırasında da yeterli kalori, vitamin ve mineralleri almalıdır.