Alzheimer ve Yaşlanma Tanı Tedavi Hizmetleri
Alzheimer Hastalığı Nedir?
Alzheimer hastalığı (Alzaymır okunur) ileri yaşın bir hastalığı olup, beynin bazı bölümlerinin zaman içinde giderek hasarlanması sonucu, başta bellek olmak üzere tüm entelektüel faaliyetler, günlük işlevler ve davranışlarda bozulma ile kendini gösteren bir hastalıktır.
Alzheimer hastalığı yaşlılık dönemine ait bir hastalıktır ve hastalığa sahip kişilerin sayısı da gün geçtikçe artmaktadır. Bunun nedeni dünya nüfusunun giderek yaşlanmasıdır.
Yaşlı nüfusun artışının en önemli nedeni, genç nüfusun giderek azalması ve ölümlere sıklıkla yol açan kardiyovasküler hastalıklar, kanser gibi hastalıklara karşı geliştirilen korunma yöntemlerinin de yaşam süresini uzatmada başarılı olmasıdır.
İkinci Dünya Savaşı sonrasında, 1950’li yıllarda Amerika ve Avrupa’da doğurganlık hızında bir artış gözlenmiş olup, buna “bebek patlaması” (baby boom) adı verilmiştir. Öncekilerden çok daha kalabalık olan bu kuşak, büyüyüp yetişkin olunca daha az sayıda çocuk yapmış, nüfus 2000’lerden itibaren daha önce hiç görülmemiş ölçüde yaşlanmaya başlamıştır.
Şu anda, dünya genelinde 40 milyona yakın Alzheimer hastası olduğunu bilinirken, 2050 yılında bu sayının 115 milyona ulaşacağı tahmin edilmektedir. Türkiye'de ise halen 600 bin ile 1 milyon arası hasta bulunduğuna ait bir tahmin yürütülürken, 2050 yılında Türkiye’nin dünyada en fazla Alzheimer hastasına sahip 4. ülke olacağı düşünülmektedir.
Hastalığa ilişkin farkındalık çalışmaları sayesinde erken tanı konulması, böylelikle hastalığın erken evrede kontrol altına alınması önem taşımaktadır. Bu durum Alzheimer hastaları kadar hasta yakınlarının da yaşam kalitesini arttırırken, hastalığa ait tedavi masraflarını da azaltmaktadır.
Alzheimer Hastalığının Tarihçesi
Hastalığı ilk tanımlayan, Alois Alzheimer isimli Alman nöropsikiyatristidir. 1902 yılında, 51 yaşındaki Auguste Deter isimli hasta, eşi tarafından ilerleyici unutkanlık ve davranış bozukluğu nedeniyle Dr. Alzheimer’a getirilir. Hastayı muayene eden ve takip eden Dr. Alzheimer, 1906 yılında hastanın ölümünü takiben otopsi yapar.
Aldığı beyin örneklerinde hastanın korteksinde incelme, hücreler içinde ve çevresinde farklı birikimlere rastlar. Plak ve lif tanımlarını yapan Alzheimer’ın bu buluşu daha sonraki yıllarda tıp kongrelerinde sunulur ve Alzheimer hastalığı olarak bilinir.
DSM-V’e göre Alzheimer Tanısı
DSM-V (Diagnostic and Statistical Manual of Mental Disorders= Zihinsel Hastalıkların Tanı ve İstatistikleri El Kitabı) zihinsel hastalıkların tanı kriterlerinin güncelleştirildiği bir bilimsel alandır. Bilimsel ve en son kabul edilen veriler ışığında, DSM-V'e göre Alzheimer demansı tanısı konulabilmesi için şu şartlar olmalıdır.
- Karışık dikkat işlevlerinde bozulma
- Yürütücü fonksiyonlarda bozulması
- Öğrenme ve bellekte bozulma
- Lisan bozulması
- Algı bozukluğu
- Sosyal kognisyonda bozulma
Dünya Alzheimer Derneği’ne Göre Alzheimer Tanısı
Dünya Alzheimer Derneği, kişilerin kendileri ya da yakınlarının Alzheimer hastalığına yakalanıp yakalanmadığını anlaması için bilinmesi gereken 10 belirtiyi yayınlamıştır. Bu belirtilerden bir veya birden fazlasına sahip olmak bu konu ile ilgili bir merkez ya da hekime başvurmak için gereklidir.
- Gündelik hayatı etkileyecek tarzda unutkanlık
- Planlama ve hesaplama da zorlanmak
- Daha önce sorunsuz yapılan görevleri yapamamak
- Zaman ve yerleri karıştırmak
- Görüntüleri algılama zorlanmak
- Konuşma ve anlamada zayıflamak
- Eşyaları kaybetmek ve bunlarla ilgili başkalarını suçlamak
- Yargılama ve karar vermede güçlük çekmek
- Sosyal aktivitelerden çekilmek
- Kişilik ve davranış değişiklikleri göstermek
Alzheimer Hastalığının Evreleri
2011 yılında yapılan çalışmalar ile hastalık evreleri şu şekilde tanımlanmaktadır.
- Evre 1: Dışarıdan normal (Klinik öncesi)
- Evre 2: Çok hafif bozukluk
- Evre 3: Hafif bozukluk
- Evre 4: Orta dereceli bozukluk
- Evre 5: Orta ciddi bozukluk
- Evre 6: Ciddi bozukluk
- Evre 7: Çok ciddi bozukluk
Evre 1, hastalığın hasta ve hekim tarafından bilinmesinden çok öncedir. Evre 2 ve 3 birleştirilerek hafif kognitif bozukluk olarak da tanımlanabilir.
Klinik öncesi dönem: Hastalığa ait hiç bir bulgunun olmadığı, bununla beraber beyin hasarlanmasının başladığı dönem klinik öncesi dönem olarak adlandırılır, bu dönemde hastalığı tanımak, muayene ile mümkün değildir. Bununla beraber biyobelirteçlerin ölçülmesi hastalığın var olup olmadığını kesin olarak gösterebilir.
Hafif kognitif bozukluk (HKB): İlk kez Peterson isimli araştırmacı tarafından tanımlanan bu dönem, hastanın kendi ya da yakını tarafından fark edilen unutkanlık yakınması olması, bellek ya da bellek dışı alanlardan birinde kayıp olması (beceri, lisan gibi), bununla beraber kişinin günlük hayatına sorunsuz devam etmesi olarak tanımlanır. Bu kişilerin daha sonraki yıllarda belirgin demans geliştirme riski %15’dir. Bazı araştırmacılar bu dönemi çok hafif kognitif bozukluk ve hafif kognitif bozukluk olarak ikiye de ayırabilmektedirler.
Alzheimer hastalığı, hastalık belirti ve bulgularının net olarak fark edildiği döneme verilen isimdir.
Erken-orta dönem: Hafif unutkanlık, kelimeleri hatırlayamama ve yeni şeyler öğrenememe, yorgunluk, sosyal hayattan çekilme, depresyon gibi belirtiler ile başlar.
Ciddi orta dönem: Hastanın günlük yaşam aktiviteleri gözle görülür şekilde bozulur. Yemek yapamaz, çatal kaşık kullanamaz, elbiselerini çıkarıp giyemez, tuvalet ve kişisel temizliğini yapamaz ve aksatır, evin ve evin içindeki odaların yolunu bulamaz.
Huzursuzluk ve öfke, kaybolmalar, motor yetilerde bozulma, sosyal ilişkilerin bozulması ve paranoya bu evrede sıklıkla görülür.
İleri ve ciddi ileri dönem: Bu evrede hastanın yaşamı için tam bağımlı hale gelmesi ile karakterizedir. Her hastanın bir hasta bakım vereni vardır.
Fiziksel problemler sıklıkla yaşanır. Mesane ve bağırsak kontrolünde, konuşma ya da basit emirlere uymada bozulma, hayal görme, duygusal bozukluk, farkındalık halinin kaybı ve sürekli dolanıp durmalara rastlanılabilir. Bu süreç; hastadan çok, bakımını üstlenen kişilerin problem yaşadığı evre olarak bilinir. Bu evrenin devam ettiği çok ciddi evrede hasta yatağa bağımlıdır.
Hastalıkta kullanılan ilaçlar bu dönemde de devam ettirilmelidir.
Alzheimer’ın kesin tedavisi olmasa da hem süreci yavaşlatmak hem de kimi belirtilerin şiddetini azaltmak mümkündür. Bunun için de erken ve doğru tanı büyük önem taşır.
Alzheimer Nasıl Anlaşılır?
Alzheimer hastalığının ilk bulgusu unutkanlık şikayetidir. Doktorla hasta görüşmesi sonrasında yapılacak nöropskiyatrik testler hastalığın varlığı, yokluğu hangi tip demans olduğu Alzheimer ise hangi evrede olduğu hakkında bilgiler verir. Tüm bu bulgular hastalıkla ilgili kanıtlar ortaya koysa da görüntüleme yöntemleri ile Alzheimer tanısı daha net bir şekilde konulabilir.
Alzheimer Beyine Nasıl Etki Eder?
Demans hastalıklarının en önemli nedeni beyin hücrelerinin ve dokularının hasarlanmasıdır. Bu hasar hücreler arası haberleşmeyi imkansız kılar ve normal beyin işlevlerinin yeterince sağlıklı yapılamamasına neden olur.
Nöron adı verilen ve sayıları 100 milyarın üzerinde olan beyin hücreleri beyin dokularını oluşturur. Bu hücreler içten ve dıştan pek çok nedenden kötü etkilenebilir.
Beyin dokusu, her bir tarafı farklı fonksiyonlara sahip farklı alanlardan oluşur. Bu farklı alanlar bize düşünme, konuşma, beceri, planlama, öğrenme ve sosyal alanlara uygun davranma şansını verir.
Bu özel alanlara ait hücre ve dokuların hasar görmesi, özgün fonksiyonların da zaman içinde bozulmasına sebep olur. Demans hastalıklarının her biri, farklı beyin alanlarının etkilenmesinden sorumludur.
Örneğin, Alzheimer hastalığı, hipokampus adı verilen ve bellek sepeti olarak da bilinen alanı en sıklıkla etkileyen, o bölgedeki beyin hücreleri (nöron) içinde kötü birikim alanları (nörofibriller yumaklar) ve hücreler arası kötü protein birikimleri (amiloyid plaklar) ile karakterize bir durum yaratır.
Hücre içi ve hücreler arası bu kötü birikimler hücrelerin ve hücreler arası iletişimin bozulmasına ve dokuların küçülmesine (atrofi) yol açar ve hastalık belirtileri ortaya çıkar.
Hipokampus bölgesinin atrofisi Alzheimer hastalığının ilk ve en önemli belirtisi olan unutkanlık sürecini başlatır.
Alzheimer’dan Korunmak İçin Neler Yapılmalı?
Alzheimer'ın gelişmesine zemin hazırlayan risk faktörlerinin en önemlisi genetik yatkınlık. Ailede Alzheimer öyküsü ve hastalığın 40-60 yaş arasında başlaması genetik yatkınlığı düşündürüyor.
Yaş ilerledikçe hastalığın sıklığı artıyor. Örneğin, hastalığın 65 yaşın üzerinde her 10 yılda bir görülme oranı ikiye katlanıyor.
Hastalığın oluşma riskini artıran diğer faktörler ise; kafa travmaları, uzun süreli depresyon varlığı, kronik alkol kullanımı, hipertansiyon, kolesterol yüksekliği ve şeker hastalığı.
Alzheimer'dan Korunmak Mümkün mü ve Neler Yapılabilir?
Alzheimer’ın nedenleri kesin olarak bilinmediği gibi nasıl önleneceği ile ilgili kesin bilgi yok. Ancak bazı hayat tarzı düzenlemeleri hastalığın oluşma oranını azaltabiliyor.
Alzheimer'dan korunmak için;
- Zihinsel ve fiziksel olarak aktif kalın, düzenli egzersiz yapın,
- Tansiyonunuzu ve şekerinizi normal düzeyde tutun,
- Sebze ve meyve tüketiminizi artırın. Akdeniz diyetini tercih edin,
- Emniyet kemeri ve kask kullanarak kaza sonucu oluşabilecek kafa yaralanmalarına karşı korunun,
- Alkol kullanıyorsanız bırakmayı ya da sınırlandırmayı deneyin, sigarayı bırakın.
En Sık Kimlerde Görülür?
Alzheimer hastalığının bir kişide görülmesini kolaylaştıran bazı durumlar vardır ki, bunlara risk nedenleri adı verilir. Alzheimer hastalığı için bilinen risk nedenleri şunlardır:
- Yaş: Alzheimer hastalığı, sıklıkla 65 yaş üstündeki kişilerde ortaya çıkar. Hastalık 65 yaş üstü nüfusun % 5’inde görülürken, her 5 yılda bir hastalık görülme sıklığı 2 kat artar ve 80-85 yaşın üzerindeki her iki kişiden birinde hastalık görülebilir. Bununla beraber son yıllarda yapılan araştırmalar hastalığın fark edilmeden 20-30 yıl geride başladığını ve eğer araştırılırsa tanının 40 ve 50’li yaşlarda da konulabileceğini göstermektedir.
- Cinsiyet: Kadınların ortalama yaşam süresi erkeklerden daha uzundur. Ortalama yaşam süresi dikkate alındığında, hastalığın kadınlarda daha sık görülmesi beklenen bir sonuçtur.
- Depresyon
- Geçirilen Hastalıklar: Kardiyovasküler hastalıklar, hiperlipidemi, diyabet, tiroid hastalıkları Alzheimer hastalığı için birer risk faktörü olarak sayılabilir.
- Geçirilen Kafa Travmaları
- Eğitim: Düşük eğitim düzeyine sahip kişilerin hastalığa yakalanmaya eğilimi fazladır. Eğitim düzeyi yükseldikçe hastalığın görülme sıklığı azalır.
- Kalıtım ve Genetik: Alzheimer hastalığının %25’i genetik ve ailevi bir özellik taşır. Hastalığa ait olduğu düşünülen pek çok gen ortaya konmuştur. Bu genler hastalıktaki beyin ve beyin hücresinin hasarlanmasına neden olan nörofibriller yumak ve amiloyid plakların oluşumunu da sağlar. Kromozom 19 tarafından hatalı kodlanma ile miktarı artan APOE4 epsilon 4 varlığı hastalığın varlığına ait ihtimali göstermek açısından değerli bir laboratuvar ölçümüdür.
- Biyobelirteçler: Bugün Alzheimer tanısının hastalık çıkmadan 20-30 yıl öncesinde de saptanabileceğine ait bazı laboratuvar bulguları beyinde patolojik olarak biriken proteinlerin varlığını desteklemektedir. Abeta 42 ve tau proteinleri beyin omurilik sıvısından elde edilebilir. Bunlara biyobelirteç adı verilir.
Alzheimer Tanısı ve Testleri
Hekim;
Hastanın ve yakınının verdiği öyküyü dinler.
Hasta ve/veya yakınının ifade ettiği çekirdek bulguyu kesinleştirir.
Demans varlığını göstermek için tarama testi yapılır. En bilinen tarama testi, Mini Mental Durum Testi'dir. Bu test ile hastaya zaman, mekan, öğrenme, sayısal işlem, öğrendiğini hatırlama, isimlendirme, cümle yazma ve görsel bellek muayenesi yapılır. Mini Mental Durum Testi (MMST) ilk kez 1975’te Folstein ve arkadaşları tarafından uygulanmıştır.
Test, bellek ve diğer alanlardaki bozulmayı sayısal olarak değerlendirmeyi amaçlamaktadır. Hastaların soruları doğru yanıtlayıp yanıtlamadığına ve verilen komutları doğru şekilde yerine getirip getirmediğine bakılır. Demans tanısı koymaz ancak kognitif azalma olup olmadığını bilgisini verir. Sonrasında nöropsikologlar tarafından başka testler de uygulanır.
Nöropsikolojik Testler
Alzheimer tanısı için Psikolog; hastanın tarama testi, çoğunlukla Mini mental durum testi, sonucuna göre, çekirdek bulgusunun kesinleştirilmesi ve diğer entelektüel kayıplarının saptanması için ayrıntılı nöropsikolojik testler uygular. Nöropsikolojik testler belleğe, günlük yaşama ve davranışa ait somut verileri veren çok sayıda testten oluşur.
Psikolog, hastanın eğitimine ve ana diline göre test seçimi yapar. Bazı testler çok kısa sürede tamamlanıp kolay sonuç verirken bazı testlerde daha ayrıntılı bilgi edinmek için zamana ihtiyaç duyulur.
Nörofizyolojik İncelemeler
Nörofizyolojik incelemeler bazı hastalıkların ayırıcı tanısında çok değerlidir. En önemli nörofizyolojik inceleme EEG (elektroensefalografi)’dir. Özellikle Creutzfeld Jakop hastalığı gibi bazı demans nedenlerinde son derece özgün bulguları ile kısa sürede tanı koydurur.
Radyolojik İncelemeler
Radyolog tarafından; beynin tutulan bölgelerinin saptanması için bilgisayarlı tomografi (BT) veya magnetik rezonans görüntüleme (MR) uygulanır. MR uygulaması bazen kaybedilen beyin bölgesinin volümünü hesaplamak ya da bir alanın fonksiyon görüp görmediğini izlemek amacı ile volümetrik ya da fonksiyonel MR olarak da yapılabilir.
Nükleer Tıp İncelemeleri
Son yıllarda beyin fonksiyonlarının gerek normal hayatta gerekse demans gibi hastalık durumlarında nasıl bir metabolizmaya sahip olduklarını ayırt etmek ve Alzheimer hastalığından sorumlu protein olan amiloyid proteininin birikimini yıllar öncesinden başlayarak göstermek amacıyla nükleer tıp teknikleri önem kazanmıştır.
Pahalı teknikler olması nedeniyle ileri aşamalarda kullanılmaktadır. Bununla beraber amiloyid-PET hastalığın erken dönem tanısı için çok değerlidir ve Nükleer Tıp Uzmanı tarafından yapılmaktadır.
Saat Çizme Testi
Diğer bir tarama testi saat çizme testidir. Hastadan saat çizmesi, içine sayıları yerleştirmesi ve söylenen zamanı işaretlemesi istenir. Kişinin bir geometrik beceriyi yapabilmesi (Konstrüksiyonel praksi) onun anlama ve planlama yeteneğine ilişkin bilgi verir.
Genetik Testler ve Laboratuvar Testleri
Genetik / Biyokimya / Hematoloji / Mikrobiyoloji
Hastalara ayırıcı tanı yapabilmek ve bazı genetik bilgileri verebilmek için çalışılır. Tiroid hormonları, B12-Folik asit, Glukoz ölçümü, hemoglobin ve diğer tam kan sayımları, sedimantasyon, elektrolitler, Üre, Karaciğer fonksiyon testleri mutlaka bakılır.
Bazı enfeksiyon hastalıklarının dışlanması için HIV, Sifiliz mikrobiyolojisi çalışılır. APO E epsilon 4 ölçülebilir. Beyin omurilik sıvısından Creutzfeld Jacob hastalığı tanısında kullanılmak üzere 14-3-3 protein bakılmalıdır.
Alzheimer hastalığının erken dönemde tanısının mümkün olduğu artık bilinmektedir. Bu tanıyı erken dönemde koyabilmek için hastaların beyin omurilik sıvılarından ölçülen ve hastalığa neden olduğu bilinen proteinlere Biyobelirteç adı verilir.
Bu biyobelirteçler, kandan da bakılabilir, bununla beraber kesin ve doğru sonuç ancak bel sıvısından mümkündür. Yapılan çalışmalar hastalığın başlamasından 20-30 yıl öncesinde bu proteinlerin yükselmeye başladığını göstermektedir.
Bugün ülkemizde de bakılabilen bu proteinler hastalığa ait erken korunma yöntemlerinin de kullanılabilmesini sağlamaktadır.
Alzheimer hastalığının erken tanısı için kullanılan biyobelirteçler, total tau, fosforile tau, Ab42-Ab40, BACE (beta sekretaz enzimi) olarak sıralanabilir. Bu proteinlerin normal ve normal dışı değerleri laboratuvarlara göre değişebilmektedir.
Alzheimer hastalığı geri dönüşü olmayan bir hastalıktır ve kesin tedavisi yoktur. Alzheimer’ın ilaç tedavisi rahatsızlığın semptomlarının hafifletilmesini ve eşlik eden hastalıkların tedavisini kapsıyor.
Beraberinde hastanın zihinsel kapasitesinin düzeltilmesi ve günlük yaşamının kolaylaştırılması amaçlanıyor.
Hastalığı ortaya çıkaran bazı teorilere bağlı olarak çeşitli ilaçlar geliştirilmiştir. Alzheimer nedeniyle oluşan beyin dokusu kayıplarında öğrenmeden sorumlu asetilkolin maddesi azalırken, ciddi bir iltihap ve dejenerasyon nedeni olarak da glutamat denilen bir maddenin yüksekliği gözlenir.
İlaç kullanımı başladıktan sonra yan etkiler takip edilir. Düzelme varsa ilaca aynı şeklide devam edilir, yoksa doz arttırılır ya da ilaç değiştirilir.
Diğer Ek Tedaviler
Medikal tedavinin yanı sıra davranış terapisi, fizyoterapi, ergoterapi, bellek çalışmaları, realiteye yönelim çalışmaları (kişi, yer ve zaman yönelimine), biyografi ve hatırlama, müzik, duyu, aromaterapi ve evcil hayvan terapisi de ek tedaviler olarak hekimler tarafından uygulanabiliyor.
Hastaların sağlığına kavuşması için uygulanan yeni tedavilere ilişkin çalışmalarda özellikle beyin sinir hücrelerinin işlevini bozan beta-amiloid ve tau proteinlerinin oluşumuna, hücrelere çökmesini engelleyici ve oluştuklarında da yıkılıp atılmasını hızlandıracak ilaçların bulunmasına yönelik araştırmalar yapılıyor.
İleri aşamada ise Alzheimer hastalığına karşı aşı geliştirilmesi hedefleniyor.
Sonuç Olarak, Alzheimer Tedavisi;
- İlaç tedavisi
- Psikolojik destek
- Egzersiz
- Beslenme şeklinde planlanmalıdır.
Alzheimer hastalarında Akdeniz beslenme modelinin uygulanmasının hastalığın seyrine olumlu katkısı vardır. Çünkü Akdeniz modeli beslenme tarzında, yüksek düzeyde posalı ve bitkisel besinler (sebze, meyve, kuru baklagiller, tam tahıllar) ile balık ve zeytinyağı, düşük düzeyde ise; kırmızı et, tavuk, az yağlı süt ve süt ürünleri yer almaktadır.
Rafine ve şekerli besinlerin tüketilmesi hastalığın ilerlemesini kolaylaştırmaktadır.
Süt ve süt ürünleri
Süt ve sütten yapılan peynir, çökelek, lor ve yoğurt gibi besinler günlük beslenmede mutlaka yer almalıdır. Bu besin grubu içerdikleri protein, kalsiyum, fosfor ve B grubu vitaminleri içeriğinden günde 2-3 porsiyon tüketilmesi fayda sağlamaktadır.
Et, kuru baklagil, yumurta, yağlı tohumlar
Kırmızı et, tavuk, hindi, balık, yumurta, nohut, kuru fasülye, yeşil mercimek, ceviz, badem, fındık gibi yağlı tohumlar bu grupta olup hepsi birbirinin yerine geçebilir. Protein ile birlikte demir, çinko, magnezyum gibi mineraller, A ve E vitamini bu grupta yer almaktadır.
Yağlar
Yaşın ilerlemesi ile birlikte yağ tüketimi sınırlandırılmalıdır. Hayvansal yağ ve hayvansal yağ içeren gıdalardan uzak durulmalıdır. Et ve et ürünlerinin doymuş yağ oranı yüksek olduğundan bu tür besinler tüketilirken yağsız olanı tercih edilmelidir.
Ayçiçek yağı yerine sızma zeytinyağı, avakado yağı veya kanola yağı tüketilmelidir. Ayrıca pişirilme yöntemi olarak kızartma tercih edilmemelidir çünkü fazla miktarda yağ tüketimine neden olur. Kızartma yerine buharda veya fırında pişirme yöntemi kullanılmalıdır.
Omega-3
Omega-3 yağ asidi bakımından zengin besinler; balık (sardalya, somon ve uskumru gibi yağlı balıklar), ceviz ve keten tohumudur. Yeterli düzeyde omega-3 alımı Alzheimer Hastalığı riskini azaltmaktadır. Yeterli omega-3 alımını sağlamak için hafta da 2-3 kez balık tüketimini öneriyoruz.
Sebze ve meyve
Taze sebze ve meyvelerde bulunan C ve E vitamini Alzheimer hastalık riskini azaltmaktadır. E vitamini yağda çözünen, antioksidan bir vitamindir. E vitamini içeriği yüksek olan; çiğ badem, ay çekirdeği, zeytin, sızma zeytinyağı, avokado ve ıspanak gibi besinlere günlük beslenmemizde yer vermeliyiz.
C vitamini ise suda çözünen bir vitamindir, bu yüzden vücutta depolanmaz, her gün yeniden alınması gerekir. Çilek, brokoli, dolmalık biber, kivi, kavun, karnabahar, bakla, yaban mersini, kuşburnu, ahududu, böğürtlen gibi besinlere de C vitamininden zengin olduklarından beslenmemizde yer vermek faydalı olacaktır.
Tahıllar ve tahıl ürünleri
Tahıllı ekmek, makarna, bulgur, erişte, şehriye ve yarma bu grupta yer almaktadır. Bu grup en temel enerji kaynağımızdır. Tam taneli tahıllar ve bulgur B grubu vitaminlerinden zengindir. Sindirim ve sinir sisteminin çalışmasında önemli rol oynar. Özellikle çorba her öğünde tüketilebilir.
ÖRNEK MENÜ
Kahvaltıdan önce: 1 bardak su
Kahvaltı
- 1 su bardağı süt
- 1 ince dilim beyaz peynir
- 1 adet haşlanmış yumurta (Haftada 2-3 gün)
- 5 adet zeytin veya yarım avokado
- Domates - salatalık - yeşil biber
- 1-2 dilim tam tahıllı ekmek
Ara öğün
1 porsiyon taze meyve
Öğle
- 1 kase çorba
- 200 gr ızgara balık
- Mevsim salata (2 tatlı kaşığı zeytinyağlı)
- 1 dilim tam tahıllı ekmek
Ara öğün
1 porsiyon taze meyve + 3 tüm ceviz
Akşam
- 1 kase çorba
- 1 porsiyon zeytinyağlı sebze yemeği
- 1 kase yoğurt
- 2 yemek kaşığı bulgur pilavı
- 1 dilim tam tahıllı ekmek
Alzheimerlı Hasta Yakınları İçin Psikolojik Destek
Çok sevdikleri bir yakınlarının ya da aile üyelerinden herhangi birinin Alzheimer tanısı almış olması, hasta yakını için kabullenilmesi zor bir süreçtir. Hastalığın getirmiş olduğu davranış ve kişilik değişimleri hasta yakınlarının kaygılarını arttırır. Hastalıkla ilgili hasta yakınlarının endişeleri gelecek kaygısı yaşamalarına neden olabilir.
Alzheimer tanısıyla birlikte; hasta yakını için üzücü, endişe verici ve yıpratıcı bir tedavi süreci başlamaktadır. Yoğun kaygılar, yaşanan içsel çatışmalar ve bunların bastırılmaya çalışılması hasta yakınlarının psikolojisini olumsuz yönde etkileyebilir.
Hasta yakınlarında depresyon, anksiyete bozuklukları ya da strese bağlı rahatsızlıklar görülebilir. Bu nedenle Alzheimer hastası yakınlarının kendilerini ihmal etmemeleri ve psikolojik desteğe başlaması önerilmektedir.
Alzheimerlı Hasta Yakınlarına Öneriler
Alzheimer hastalığı, bilişsel fonksiyonların kaybına sebep olan ve zamanla ilerleyen bir beyin rahatsızlığıdır. Kişinin günlük yaşam kalitesi hastalığın başlangıcıyla bozulmaya başlar. Alzheimer hastası çevresiyle iletişim kurmakta ve aktivitelerini yerine getirmekte zorlanır.
Çevresi tarafından kişiliğinde ve belleğinde ciddi değişiklikler gözlemlenir. Kişi hastalığın başlamasıyla birlikte anormal davranışlar sergilemeye başlar. Alzheimer hastalarının uyku ve beslenme döngüleri de ciddi anlamda bozulmaya başlar.
Alışveriş yapabilmekte ve para hesabı tutabilmekte zorlanırlar. Ruh halleri çok sık değişmekle birlikte hastada alınganlıklar, depresif davranışlar ve ağlama istekleri gözlemlenir.
Alzheimer Hasta Yakınları, Hastalarıyla İletişim Kurarken Nelere Dikkat Etmelidir?
Hastayla iletişim kurarken, hasta yakınları sakin ve nazik bir şekilde konuşmaya dikkat etmelidir. Emir verici bir iletişim tarzından kaçınılmalıdır. Kısa, anlaşılır cümleler kurmaya özen gösterilmelidir.Hastanızla konuşurken "lütfen" kelimesini sıkça kullanmaya özen gösterin.
Hastayla iletişim kurarken herhangi bir konu hakkında iki seçenek sunmak aranızdaki iletişimin daha kolay sağlanmasına yardımcı olacaktır.
Hastaların yaşadığı bellek kayıpları, olayları gerçekdışı anlatmasına, isimleri yanlış hatırlamasın sebep olabilir. Hasta yakınları bu gibi durumlarda hastanın düşüncelerini değiştirmeye çalışmamalıdır. Yanlış düşüncelerin düzeltilemeye çalışılması hastada stres yaratabilir. Bunun yerine hastanın algısına ortak olmak, onu mutlu edebilir.
Alzheimer Hasta Yakınları Saldırganlık, Öfke Patlamaları, Anksiyete Nöbetleri Gibi Zor Durumlarla Nasıl Başa Çıkmalıdır?
Zor durumlarla başa çıkarken sakin bir ses tonuyla konuşmaya ve olumlu, güven verici cümleler seçmeye çalışın. Hasta yakınlarının kriz durumlarında öfkeli ya da korkulu davranması krize müdahale sürecini zorlaştıracaktır.
Özellikle saldırganlık ve öfke nöbetleri sırasında hasta yakınları, korku ve kaygı duyduğunu hastaya hissettirmemeye çalışmalıdır. Hasta bunu fark ederse saldırgan davranışları artabilir.
Aynı şekilde hasta yakınlarının öfkelenmesi de hastanın saldırgan davranışlarını tetikler. Bu nedenle sakin, güven verici kelimeler seçerek, olası fiziksel saldırılara karşı arada belli mesafe bırakarak tedbirli yaklaşmak gerekir. Hastaya fiziksel olarak müdahale etmek doğru bir yaklaşım değildir.
Size karşı fiziksel bir saldırganlığı olduğu durumlarda "lütfen, canım acıyor" gibi cümleler kullanabilirsiniz.
Hastanın saldırganca davranmasına neden olan durumları tespit etmeye çalışın. Hastanız sakinleşene kadar odadan çıkmayı deneyebilirsiniz. Dikkatini başka bir yöne çekmeye çalışabilirsiniz .Örneğin; "birlikte kahve içelim mi?" gibi bir seçenek sunabilirsiniz. Kontrolden çıkan durumlarda mutlaka doktorunuzdan yardım isteyin.
Hastanın anksiyete (kaygı-endişe) durumlarında size anlatmaya çalıştığı gerçek dışı düşüncelerini olduğu gibi kabul edin. Sakin bir ses tonuyla, empati yaparak konuşmaya çalışın.
Dikkatini çekebilecek hoşuna giden bir aktiviteye fazla ısrarcı olmadan yönlendirmeye çalışın. Hastanın o anki algılayış şekline ortak olmaya çalıştığınız halde kaygıları çok fazla artıyorsa durumu doktorunuzla paylaşın.
Alzheimer Hastalığının Nedenleri Nelerdir?
Alzheimer hastalığının en önemli sebebi yaş faktörüdür. Genellikle 65 yaş üstü insanların en sık karşılaştığı hastalıklardan bir tanesidir. Alzheimer hastalığının bir diğer sebep ise cinsiyet faktörü olup kadınlarda daha sık rastlanmaktadır.
Bunun sebebi ise kadınların ortalama yaşam sürelerinin daha uzun olmasından ileri gelir. Düşük eğitim düzeyi, stres, depresyon, kafa travması diğer metabolik hastalıklar ve genetik faktörler Alzheimer hastalığı nedenleri arasında sayılabilir.
Alzheimer Belirtileri
Bellek Kaybı
Hastalığın en önemli ve ilk bulgusu unutkanlıktır. Alzheimer hastası yakın geçmişteki bilgi, kişi ve olayları unutur. Hastalık ilerledikçe kişi daha sık unutmaya başlar ve bu bilgileri hatırlayamaz.
Unutkanlık, hastalığın ilk dönemlerinde basit unutkanlıklar olarak başlar.
- Anahtarını kaybetme
- İsimleri unutma
- Randevuları ihmal etme
- Paranın üstünü almayı unutma
- Yemeğin altını açık unutma
- İlerleyen dönemlerde unutkanlığın derecesi giderek artar.
- Evin yolunu, odaların nerede olduğunu karıştırma
- Oğlunu babası, kızını annesi zannetme
- Yemeklere tuz yerine şeker koyma
- Parasını saklama ve bir daha bulamama
- Günlük yaşam aktivitelerini yerine getirmede güçlük çekme
Hastalığın diğer önemli bir özelliği günlük yaşam aktivitelerinin bozulmasıdır. Hastaların çoğu günlük işlerini planlayamaz ve tamamlamakta güçlük çeker. Yemek pişirmek, giysi seçmek ya da telefonla konuşmak gibi basamaklı işleri yapmakta zorluk yaşamaya başlarlar.
Hasta geçmişte iyi yaptığı becerilerini kaybeder. Örgü öremez, çivi çakamaz, yemek yapamaz, enstrüman çalamaz, tuvalete gidemez, banyo yapamaz, yemek yiyemez. İdrar ve gaitasını altına veya evin değişik yerlerine yapar.
Psikiyatrik Bozukluklar ve Davranış Bozuklukları
Davranış ve psikiyatrik bulgular hastalığın ilk zamanlardan beri olsa da ileri dönemleri en çok sıkıntıya sokan durumudur.
Alzheimer hastalarının ruh halleri, nedensiz şekilde ani değişimler gösterebilir; çabuk ağlayabilir ya da içine kapanabilir, aniden ve ölçüsüz sinirlenebilirler. Uyumayan, sürekli hareketli, amaçsız gezinen, halüsinasyon gören, aynalarla konuşan, hiç durmadan yemek yiyen ya da hiçbir şekilde yemeyen, şüphecilik yapan, eşyalarını saklayan, bağıran kişiler haline gelirler.
Davranış bozuklukları hastaları onlara bakım verenlere en çok bağımlı kılan nedenler olarak sayılabilir.
Diğer Bulgular
Konuşma güçlükleri: Hastalar konuşurken kelimeleri bulmakta zorluk çekebilir ya da takılabilir. Kelimeler yerine tanımları kullanabilir. Bazen hastanın söylediklerini ya da yazdıkları anlamak güçleşebilir. Örneğin, tarak yerine, saçımı taramak için kullanırım diyebilir. Kalem yerine, kağıda onunla çizerim diyebilir. Yeni kelimeler üretebilir, masa yerine “sama” diyebilir.
Zaman ve mekan karıştırma: Alzheimer hastaları günleri, ayları ve kimi zaman mevsimi karıştırabilir.
Evinin çevresi gibi bildiği yerlerde kaybolabilir, nerede olduğunu unutabilir veya neden orda olduğunu hatırlayamayabilir. Alışveriş yaptığı dükkanları, her zaman gittiği camiyi, yıllardır çalıştığı işyerini, evinin odalarını, günü, saatleri, ayları karıştırmak en sık rastlanan bulgulardandır.
Görüntüleri algılama da karıştırmalar, yazıları okumada ve şekil algısında bozukluklar ortaya çıkar. Görüntüler daha önceden yaşanmış başka mekanlar ile karıştırılabilir. İnsanların yüzleri karıştırılabilir. Trafikte sorun yaşanabilir.
Değerlendirme ve karar vermede güçlük çekme: Yiyeceklerini, giyeceklerini seçme ve karar vermede zorluk yaşar. Kat kat giyinir ya da farklı renk çoraplar giyer.
Soyut düşünme becerisinde güçlük çekme: Atasözlerinin yorumlarını ve anlamlarını karıştırır. Örneğin, damlaya damlaya göl olur ne demek diye sorulduğunda, su çeşmeden akar akar ve bir kaba dolar diye cevap verir.
Eşyaları yanlış yerlere koyma: Alzheimer hastaları sıklıkla eşyalarını yanlış, alışılmadık yerlere koyabilirler. Örneğin, ayakkabıyı buzdolabına koyabilir, yumurtaları yatak altında saklayabilir.
Doktorlar
Medikal Teknolojiler
Birimin Tüm İlgi Alanları
Tıbbi Birimler
Hastaneler
-
Ataşehir Hastanesi
-
Bakırköy Hastanesi